OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Efendim, sataşma değil.

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Adınızı kullanmadım.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Sayın Başkan, ama "Böyle bir şey yok." diyor, yalan söylüyor.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Bir müsaade edin. Biz Sayın Kaboğlu'yla konuşuyoruz, müsaade edin bir dakika.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Biz de Sayın Kaboğlu'nu savunmaya çalışıyoruz.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Ama siz niye müdahale ediyorsunuz? Ya, bir bırakın, bir konuşalım, bir saniye.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Hayır, yanıt...

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Ama Sayın Sındır, o zaman gelin, yer değişelim, beni konuşturmuyorsunuz. Ya, bir dinleyin, bir konuşayım ben.

Sayın Bekaroğlu'yla Sayın Sındır bugün Başkanlık Divanını etki altına almaya çalışıyor. Yani biraz önce de başka bir arkadaşınıza söz verdiğimde aynı şeyi yaptınız.

Lütfen, lütfen...

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Allah Allah, nereden çıktı bu etki altına almak?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bizden biraz etkilen, iyi olur.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Gerek yok.

Sayın Kaboğlu, sizin konuşmanıza cevaben söylediğini söyledi, bir sataşma değil, sizin konuşmanıza cevaben oldu.

Şimdi, bakın, hatiplerin hepsi konuştu. Bu konuşmaların içerisinde birçok unsur var. Arkadaşlarımızın çoğu cevap vermek gerektiği ve sataşma olduğunu iddia ettiler. Rahat, özgür bir şekilde konuşmalarını yapsınlar, bunu illa bir sataşma ortamına sokarsak bütün konuşmalar sataşma şekline girer. O nedenle, ben, size cevaben konuştuğu için bir sataşma olduğunu düşünmüyorum ama arzu ederseniz, Sayın Hamzaçebi konuştuktan sonra size bir dakika tekrar söz veririm çünkü şu anda söz hakkını verdim.

Kusura bakmayın, sizi de beklettik.