KOMİSYON KONUŞMASI

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Aydın ili toprak ve iklim açısından tarıma elverişli bir şehirdir, tarımın hemen hemen her kolunda faaliyet gösterebilmektedir ancak ilimizin tarım alanları ve meraları amaçları dışında kullanılmaktadır. Bu alanların korunması ve yerel üreticinin teşvik edilmesi gerekirken tarım alanlarımız maden ocakları ve JES'lerle ne yazık ki yok edilmektedir. Bu konuda, Aydın ilinde Tarım ve Orman Bakanlığı Aydın İl Müdürlüğü verilerine göre, Aydın'ın mera arazisi miktarı 2014 yılında 47.078 hektarken -yine İl Müdürlüğünün verilerine göre- 2019 yılında 25.215 hektara inmiştir yani 22 bin hektar mera kaybolmuştur. Bu açıdan, en son örnek, Aydın ili Karpuzlu ilçesi Ömerler köyünde 1.200 dönümlük mera arazisine maden arama çalışmaları için izin verilmiştir. Mera Kanunu'na göre, meralar hayvancılık faaliyetine özgülenmiştir, başka bir faaliyet gerçekleştirilemez. Bu çerçevede, mera alanındaki Ömerler köyündeki 1.200 dönümlük mera arazisinin maden işletmesine verilmesi, oradaki vatandaşın geçimini sağladığı hayvancılığı bitirecektir. Bu mera alanının bir özelliği vardır: 10 bin arı kovanında bulunan ünlü kargan balı da bu alanlarda üretilmektedir. Madencilik faaliyetleri, endemik bitki olan, "karabaş otu" olarak da bilinen kargan otunun neslini tehlikeye sokmaktadır.

Sayın Bakanım, Aydın'da Türkiye Ziraat Odaları Birliği tarafından -tüm ziraat odaları tarafından- birlikte hazırlanan rapor çok önemlidir. Bu raporda, Aydın'ın Nazilli ilçesinde son yıllarda kestane ağaçlarında görülen dal kanseri ve ağaç kızılkurdu hastalık ve zararlısı hızla yayılmakta ve ağaçlarda ciddi zararlar oluşturmaktadır. Mücadele yöntemleriyle ilgili olarak Bakanlığınız ve üniversitelerin çiftçileri bilgilendirecek gerekli çalışmaları mutlaka yapması gerekmektedir.

Sayın Bakanım, Aydın ilinde et ve süt fiyatları çok düşmüş, yem fiyatları aşırı yükselmiştir. Maliyet artışı hayvancılığı sürdürülebilir olmaktan çıkarmış, bu nedenle inekler kesime girmektedir. Et ve Süt Kurumunun devreye girerek piyasayı mutlaka dengelemesi gerekmektedir.

Sayın Bakan, bölgede bulunan jeotermal enerji santrallerinde kullanılan ve içeriğinde ağır metal ve bor bulunan jeotermal atık suları çevreyi ve Menderes Nehri'ni kirletmekte, tarımsal sulamada kullanıldığında toprak yapısını bozmakta, üretimi olumsuz etkilemektedir. Bu konuda, incir üretiminin en fazla yapıldığı Aydın ilimizde ve Ege Bölgesi'nde jeotermal enerji üretimine yönelik tesislerin toprağa, suya ve havaya yaptığı olumsuz etkiler üretimi ve ürün kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir. Koruma önlemleri alınmadan ve denetimsiz bir biçimde sürdürülen JES enerji yatırımlarının tarım alanlarına olumsuz etkileri şu ana kadar göz ardı edilmiş durumdadır. Su kaynakları ağır metal etkileri altındadır. Suların kirlenmesi, toprağın kirlenmesi sorununu da doğuracaktır. Bu durum, tarım yapılacak alanların giderek daralmasına yol açacaktır. Geleneksel ürünümüz incir tehlike altındadır. Menderes havzasında JES tehdidinin boyutları gün geçtikçe büyümektedir. Jeotermal tesislerin buharları bölgede nem oranını artırmakta ve ürün kalitesinde bozulmalar yaşanmaktadır. Bölgede kanser ve solunum yolu hastalıkları görülmektedir.

Aynı şekilde Aydın'ın Didim ilçesinin deniz bölgesinde denizhıyarı denilen, deniz patlıcanının deniz ekosisteminde çok önemli görevleri vardır. Bu, denizi temizlemekte, 150 bin ton deniz kumunu temizleyebilmektedir. Bu çerçevede vermiş olduğumuz kanun teklifinde bu deniz patlıcanına avlanma yasağının getirilmesi gerekmektedir ve kaçak avcılara da cezalar artırılmalıdır ve caydırıcı olmalıdır.

Teşekkür ederim.