KOMİSYON KONUŞMASI

HAŞİM TEOMAN SANCAR (Denizli) - Sayın Başkan, Değerli Bakanım ve değerli milletvekillerimiz...

Sayın Başkanım, sabahtan bu yana Tarım Bakanlığının teşviklerini, Bakanlığın çiftçiye vereceği destekleri maalesef üzülerek dinlemekteyim. Denizli'mizde Çal, Çivril ve Baklan Ovası'nda yüzlerce metrekare...

Sayın Bakan dinlemiyor galiba. Ben bunu anlatmak zorundayım, önem veriyorum. Sayın Bakanımız kale alırlarsa mutlu olurum.

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Evet, lütfen arkadaşlar...

Buyurun.

HAŞİM TEOMAN SANCAR (Denizli) - Sayın Bakanım, Denizli'mizin -ki siz de, Manisa Milletvekili olarak, komşumuzsunuz- Çal, Baklan ve Bekilli Ovası'nda DSİ'ye ait sulama birliklerinde mart ayında Devlet Su İşleri Bölge Müdürlüğü çiftçilerimizle toplantı yaparak mısırla ilgili üç suyun bedelini belirlediler ve sözleşme imzaladılar. Bu çiftçilerimiz bu sözleşmeyi imzaladıktan sonra paralarını peşin olarak nice zorluklarla yatırdılar ve maalesef bu paraları yatırılan Devlet Su İşleri suyunu çiftçimize vermedi ve mısırcı şu anda Denizli'mizde, tarlasında mısırını kuruttu. Devlet Su İşleriyle birlikte yaptığımız toplantıda -Ağustos ayının 5'i ve 6'sı- Devlet Su İşleri Bölge Müdürünüz ve Tarım İl Müdürünüz tarafından burada bir rapor hazırlanarak size bildireceği söylendi. Ben de size soruyorum: 20 hektar tarlada 30 ton mısır bekleyen bir çiftçi 2 tonluk bir mısırı şu şekilde aldıysa, silaja bile zor gittiyse, parasını verip de mağdur olan çiftçiyle ilgili, Allah aşkına, ne yaptınız bugüne kadar? Kasım ayına geldik. Daha ne bir arayanınız var ne bir soranınız var? Ben size de bir rapor iletildiğini sanmıyorum bu konuda. Böyle 500'e yakın çiftçi mağdur ve lütfen bu mağduriyeti, Sayın Bakanım, önlemek zorundasınız. Bugün göleti olan bir tüccar gitse, o bölgede "Ben bu göletten su vereceğim." dese, vatandaştan parasını peşin toplasa ve bu çiftçiyi dolandırsa bu hangi ceza hukukuna girer? Bu resmen dolandırıcılık olur Sayın Bakan. Ve Devlet Su İşlerine sorduğumuzda ne diyor, biliyor musunuz? Bakın, makbuzlar burada. "Parayı aldık." diyor. "Niye suyu vermediniz?" diyorum, "Yağmur yağmadı." diyor. "Niye parayı iade etmiyorsunuz?" diyorum ben. "Elektriği ödedik." diyor. Ya, böyle bir devlet anlayışı olur mu Allah aşkına? Yani bu kurnaz tüccar, müflis tüccar zihniyetiyle Devlet Su İşleri, Tarım Bakanlığı yürüyebilir mi?

Bakın, bu bölgenin çiftçilerinin vebali, hakkı, hukuku sizin üzerinizde. Size güvenip sözleşmeye imza attılar. Sözleşmede "Sulama Birliği Başkanı" diyor. Sulama Birliği Başkanı Devlet Su İşlerine bağlı. Hem parayı aldınız hem suyu vermediniz hem de mısırları tarlada çatır çatır kuruttunuz. Allah aşkına, kimdir bu çiftçinin sahibi? Çiftçi kime gidecek? Savcılığa mı başvursun "Beni Devlet Su İşleri dolandırdı." diye? İl Tarım Müdürüne gidiyoruz, "Hemen Sayın Vekilim, rapor tutuluyor.", hemen rapor tutuldu. DSİ'ye gidiyoruz, Bölge Müdürünüzün ağzından bal damlıyor, "Evet, biziz bu işin suçlusu." diyor. Sözleşmeyle su satmışsınız, parasını peşin almışsınız, umurunuzda değil. Kim bunlara sahip çıkacak? Ağlıyor adam, satmış mısırını, kredi kartına yatırmış, parasına yatırmış, mazotuna yatırmış.

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Lütfen tamamlayalım efendim.

HAŞİM TEOMAN SANCAR (Denizli) - Sayın Bakanım, tekrar söylüyorum; bu çiftçi size emanet. Devletsiniz, devlet olarak bir kelime lazım: "Değerli arkadaşlar, mısırınızın bedelini de ödeyeceğiz, Devlet Su İşleri olarak aldığımız parayı da suyu size veremediğimiz için iade edeceğiz." Devlet erbabına yakışan, devlet adabına yakışan budur. Ben de sizden böyle bir hayırlı müjde alıp Çal'ımızın, Baklan'ımızın ve Çivril'imizin çiftçisine iletmek istiyorum. Bakın, tekrar söylüyorum: Size güvenerek mısır diktiler. Bölge Müdürünüz alenen kabul etti...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Teşekkür ediyorum efendim.

HAŞİM TEOMAN SANCAR (Denizli) - Teşekkür ederim.