| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281) ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/280) ve Sayıştay tezkereleri a) Kültür ve Turizm Bakanlığı b) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu c) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü ç) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü d) Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı e) Vakıflar Genel Müdürlüğü f) Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı g) Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ğ) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu h) Atatürk Araştırma Merkezi ı) Atatürk Kültür Merkezi i) Türk Dil Kurumu j) Türk Tarih Kurumu k) Kapadokya Alan Başkanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 02 .11.2020 |
AYŞE KEŞİR (Düzce) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanım, Değerli Bakan Yardımcıları, kıymetli bürokratlar; Bakanlığınızın ve bağlı bulunan ilgili kuruluşların bütçesinin şimdiden hayırlı olmasını diliyorum.
Tabii, Bakanlığa bağlı kurumları, özellikle TİKA, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Yunus Emre Enstitüsü gibi kurumları sadece Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde düşünmenin kâfi gelmediği kanaatindeyim. Aynı zamanda, hem diaspora hem de kamu diplomasisi açısından önemli kurumlar bunlar.
Pek çok rakam verildi, ben o rakamlara tekrar boğmak istemiyorum ama benim için birkaç hususu ve birkaç rakamı burada ifade etmek isterim. Özellikle Vakıflar Genel Müdürlüğü bünyesinde 2003'ten 2020'ye kadar 5.500 vakıf kültür varlığının restorasyonunun yapıldığını buradan kayıtlara geçirmek istiyorum, bu önemli bulduğum hususlardan biri. Bir diğeri de Ekim 2019 -sadece son yılın rakamını vereceğim- itibarıyla Dünya Miras Listesi'nde 18, geçici listede ise 78 kültür varlığımızın bulunması da gurur vericidir.
Bununla birlikte, pek değinilmedi ya da ben kaçırmış olabilirim ama uzun yıllar kalemiyle nafakasını temin etmiş eski bir metin yazarı olarak, özellikle Bakanlığınızın edebiyat ve yayıncılık alanındaki desteklerini önemsediğimi ifade etmek istiyorum. Özellikle Türk edebiyatının dışa açılımıyla ilgili TEDA projesi kapsamında Ekim 2020 itibarıyla 3.194 esere yaklaşık 33 milyon destek verilmesinin önemli olduğunu ifade etmek isterim.
Diğer yandan, TÜİK'in bir verisi var beni gururlandıran; kültürel mal ve hizmetlerin ülkemize kazandırdığı cirosu, 2018 rakamı var elimde, daha günceli varsa ifade ederseniz sevinirim. Bir önceki yıla göre yüzde 11,3 artarak yaklaşık 39 milyar lira olmuştur. Katma değer katkısıyla yüzde 5,7 oranında artarak 9,3 milyar liraya ulaşan bu cironun da Türkiye için önemli olduğunu ifade etmek isterim.
Diğer yandan, sinema sektörü, özellikle yerli yapım sinema sektörümüz büyük bir ivme kazandı yaklaşık son on beş yılda. Bunda tabii, sektörün teknolojik gelişimi, eğitimli oyuncuların sahaya girmesi gibi bir sürü şey sayabiliriz ama özellikle Bakanlığın sinema desteklerini göz ardı etmenin büyük bir haksızlık olacağını düşünüyorum. Eğer bugün yurt dışına ihraç edilen sinema ürünlerinden bahsediyorsak burada Bakanlığın sinema desteklerinde büyük bir payı olduğunu ifade etmek isterim. Burada da birkaç rakamı vereceğim -belki verdiniz, ben kaçırdım- 2005 yılından bu yana 559 uzun metrajlı filme 256,7 milyon TL'lik destekler var. Yine, 2005 yılında başlayan yani AK PARTİ hükûmetleri döneminde başlayan bu desteklerle... 2005 yılında bu destek 9,5 milyonken Ekim 2020 itibarıyla 68 milyonu aşmış, bu da sektör adına gurur verici.
Tabii, şunu çok önemsiyorum: 2002 yılında sadece yüzde 8 olan yerli film izleme oranı 2018 yılı itibarıyla yüzde 56'ya ulaşmıştır. Bu, Avrupa ülkelerinde Türkiye'yi 1'inci sıraya oturtan bir kalem. Bakın, bu hiç konuşulmadı bugün, bunu çok önemli buluyorum. Sinema seyircisinin yabancı filmlerin baskısından kurtularak yerli film izlemesinin ve bu oranın yüzde 56'ya ulaşmasında Bakanlık desteklerinin önemli olduğunu ifade etmek isterim.
Vaktim kalırsa diğer kurumlara gireceğim ama turizmle de ilgili birkaç hususu söylemem lazım. Özellikle pandemiden kaynaklanan alternatif turizmi artık bizim konuşmamız lazım. Kendi ilimle ilgili burada birkaç hususu ifade etmek istiyorum: Düzce, büyük şehirlerin bittiği yani İstanbul, Kocaeli, Sakarya'dan sonra gelen, Anadolu'ya açılan bir köprü, bir pencere. Bugün belki çok az kişinin bildiği ama benim her zaman iftiharla söylediğim, Batı Karadeniz'in tek antik kenti, geç Yunan, erken Roma dönemine ait Prusias Antik Kenti Düzce'de ve son yıllarda sizlerin de verdiği, Bakanlığın da verdiği destek ve katkılarla, toprak altında kalan bir basamak daha gün yüzüne çıkıyor ve biz oranın Batı Karadeniz'in Efes'i olarak anılmasını istiyoruz, desteklerinizi bu anlamda önemsiyoruz.
Yine, Bakanlığınızın destekleriyle, Akçakoca'da bulunan Ceneviz Kalesi'nin restorasyonu bitti, çok yakın zamanda inşallah ziyaretçilere açılacak. Tabii, mağara turizmi, benim de bölgem olan, şehrimin güneyinde bulunan sıradağlardaki yayla turizmi, alternatif turizm açısından son derece önemli. Bunların birkaçını hizmete açtık ama oranın doğal güzelliklerini de bozmadan ziyaretçilere asgari konforu da sağlayacak düzenlemelerde desteklerinize ihtiyacımız var. 3 tane Mavi Bayraklı plajımız var, bu konudaki verdiğiniz verilerin içinde Düzce'deki 3 Mavi Bayraklı plajı da, ne olur, bilin isterim.
Diğer yandan, tabii biz turizm master planımızı çalıştık, ben size onu takdim etmiştim. Düzce'nin hem butik bir şehir olması itibarıyla hem sosyolojisinin çok farklı kültüre... Yani Hatay bilinir, farklı illerimiz bilinir ama Düzce'nin sosyolojisindeki çeşitlilik bilinmez; hem Kafkas göçleri hem Balkan göçleriyle beraber inanılmaz sosyolojik çeşitliliği ve buna bağlı bir mutfağı var, bir gastronomisi var. Bu anlamda hem İstanbul ile Ankara'nın ortasında olması hem de batıya bu kadar yakın olması açısından bu butik şehrin özel bir pilot proje içinde yer almasını sizden istirham ediyorum. Tabii gastronomi demişken, Yunan dönemindeki Tyche bereket tanrıçasının da Düzce topraklarından çıktığını ifade etmek isterim.
Bu arada, 2016 yılında benim de başkanlığını yaptığım Aile Bütünlüğünün Korunması Araştırma Komisyonunda, biz bu sinema destekleri benzeri desteklerin, özellikle RTÜK üzerinden televizyon için de verilmesini raporumuzun önerileri içine yazmıştık ve 2017 yılında bu kanunlaştı yani aile dostu ve çocuk dostu yapımlara, RTÜK'teki cezaların belli oranında, oradan alınan pay üzerinden destek verilmesi; çok sevindirici, 8 Mayıs 2018 tarihinde bunun yönetmeliği çıktı. Burada amacımız şu: RTÜK'ü ceza veren kurum olmaktan çıkarmamız lazım, Bakanlığın tıpkı Türk sinemasının varlığındaki etkin gücünü, RTÜK üzerinden de televizyon sektöründe göstermesi lazım. İyiyi örneklemek için sadece kötüye ceza vererek ilerleyemeyiz.
Bu, 8 Mayısta yayınlanan yönetmeliğin hızlı bir şekilde sektörde büyük bir ivme kazandıracağına inanıyorum hem çocuk dostu hem aile dostu yapımlara. Biz, sadece şikâyet eden makamlarda olamayız, hem kendi adıma söylüyorum, iktidarız, olamayız yani yasama boyutuyla olamayız; yürütme tarafında da Sayın Bakanlık olarak olamayız. Bu yönetmeliğin bir an önce, aynı sinema sektöründe olduğu gibi televizyon sektöründe de bir ivme kazandırmasını bekliyorum. Yönetmeliği gayet olumlu bulduğumu ifade etmek isterim.
Aslında söyleyecek çok şeyim var Yunus Emre Enstitüsü ve Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı açısından ama zamanım da doldu. Özellikle bu iki kurumun hem diaspora hem de kamu diplomasisi açısından önemini vurgulamak istiyorum. Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığının yurt dışındaki öğrencilere verdiği bursları, uzun yıllar -yaklaşık on küsur yıl- İstanbul'da, böyle bir vakıfta yöneticilik yapmış biri olarak bunu çok önemli buluyorum, oradaki öğrencilere destek verilmesini. Keza Yunus Emre Enstitüsünü de özellikle Avrupa'daki Türklerin hem Türkçeye hem Türk dilini kullanımına hem de Türk örf, adetlerine ve Türk kültürüne olan bağını güçlendirmesi açısından önemli bulduğumu ifade etmek istiyorum.
Bütçenizin şimdiden hayırlara vesile olmasını diliyor, tüm çalışma arkadaşlarınıza ve sizlere başarılar diliyorum.