KOMİSYON KONUŞMASI

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Başkanım, çok kıymetli Cumhurbaşkanı Yardımcım, çok kıymetli Strateji ve Bütçe Başkanımız, çok değerli milletvekili arkadaşlarım, çok kıymetli bürokratlarımız; ben de hepinizi saygıyla, sevgiyle, muhabbetle selamlıyorum.

2021 yılı bütçemizin hayırlı ve bereketli olmasını Cenab-ı Allah'tan temenni ediyorum.

Sözlerime başlarken öncelikle Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'u İslam'a, Peygamber Efendimiz'e ve Müslümanlara yönelik hakaret içeren söylemlerinden dolayı şiddetle kınıyorum. Şu çok net bilinmelidir ki İslam barış ve sevgi dinidir.

Evet, bütçe yapıyoruz. Bütçe, devletin o yıl içerisindeki harcamaları ile gelirlerini ayrıntılı bir şekilde gösteren ve bu gelirlerin toplanmasına ve harcamaların yapılmasına yetki ve izin veren hukuki bir belgedir. İlk defa bu sene performans esaslı program bütçe yapıyoruz. Program bütçenin performans esaslı bütçeden farkı nedir? Değerli arkadaşlar, sadece başlık olarak fonksiyonel başlık çıkartılmış ama altındaki maddelerin tamamı durmaktadır. Yani fonksiyonel bütçede neler vardı? Eğitim vardı, sağlık vardı, din hizmetleri, iskân, genel kamu hizmetleri vesaire, bir de "Ekonomik işler" olarak bir başlık vardı. Bu "Ekonomik işler" de neydi? Torbaydı âdeta. Bunun içerisinde neler vardı? "Ulaştırma" vardı, "Enerji" vardı, "Tarım" vardı, "Ormancılık" vardı, "Uzay ve Havacılık" gibi başlıklar vardı ama bunların tamamı "Ekonomik işler"in içerisinde gözüküyordu. Getirdiğimiz performans esaslı program bütçeyle yani Strateji ve Bütçe Başkanlığımızın çalışması neticesinde gelen bu bütçeyle bu 10 tane başlık kendi içerisinde 68 tane başlığa ayrılıyor yani artık torbadan kurtuluyor, hangi harcamanın...

ABDÜLLATİF ŞENER (Konya) - Ekonomik sınıflandırma devam ediyor.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ekonomik sınıflandırma yine var ama fonksiyonun içindeki ekonomik sınıflandırmayı söylüyorum. Fonksiyonun içerisinde ayrı bir ekonomik sınıflandırma vardı, şimdi bu gene devam ediyor. Ama ne oluyor? Bütün alt hesaplar kırımlarla beraber bu 10 hesap 68 hesaba, o da kendi içerisinde tekrar 300'e yakın hesaba ayrışıyor. Yani bir hesabı aradığımız zaman net bir şekilde hem performansını hem harcama miktarını ayrıntılı bir şekilde, daha bir net şekilde göreceğiz. Dolayısıyla, nihai hedef olan performans esaslı bütçedeki nihai hedef, program esaslı bütçeye geçmekti. Bu sene buna geçtiğimizden dolayı Hükûmetimize ve hazırlayanlara çok teşekkür ediyorum. Yani bu bütçe hazırlanırken bir defa "Emeğe her zaman saygı göstereceğiz." diyoruz, burada bir emek var. Hem de öyle bir emek ki performans esaslı program bütçede çok da ayrıntılı bir emek var. Dolayısıyla, emeğe teşekkür ediyoruz, birileri için belki değersiz olabilir ama milletimiz için çok değerli bir kitapçık olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyorum. Bundan dolayı, emeği geçen, göz nuru akıtan bütün bürokratlarımıza, Strateji ve Bütçe Başkanımıza, Cumhurbaşkanı Yardımcımıza, Cumhurbaşkanımıza çok teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz 2020 yılı zor geçiyor. Neden zor geçiyor? Pandemi var, Covid-19'dan dolayı bayağı bir zor geçti, dünyada zor geçti. Şimdi olumsuzluklara baktığımız zaman efendim "Bütün olumsuzluklar dünyadan kaynaklanıyor, bütün olumlular AK PARTİ Hükûmetinden kaynaklanıyor." diye arkadaşlarımız bazı ifadelerde bulundular. Şimdi, Covid-19'u AK PARTİ oluşturmadı arkadaşlar, bizim Hükûmetimiz de getirmedi Covid-19'u. 2018'deki finansal krizden sonra, 2019'un ikinci yarısından sonra toparlanmaya başlayan ekonomi, 2020'nin ilk çeyreğinde de toparlandı ama Covid-19'dan dolayı maalesef ne oldu? Mart, nisan aylarından sonra ekonomi tekrar bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de daralmaya başladı.

Ben rakamlara fazla girmek istemiyorum çünkü niye? Çok kıymetli Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanımız "Kısa tutarsan iyi olur." diye de uyarıda bulundu. Zaten rakamları, konuşan arkadaşlarımız -bizim çok kıymetli arkadaşlarımız- konuşmalarında detaylı bir şekilde ifade ettiler. Ama değerli arkadaşlar, ben mesela buradaki konuşmacı arkadaşlarımızdan bazı notlar da aldım, onlarla birlikte konuşmamı sürdürmek istiyorum. Yani özellikle Sayın Şener'in "Keşke AK PARTİ ilk kurulduğunda iktidara gelmeseydi." diye bir söylemi oldu, belki dili sürçtü bilmiyorum; bilerek mi söyledi onu, bilinçli mi kullandı? Şimdi şöyle: Biz tabii, 2002 yılında AK PARTİ'ye oy verirken, AK PARTİ'yi kurarken biz sizi çok tecrübeli olarak biliyorduk Sayın Şener. Yani Genel Başkanımız, Cumhurbaşkanımız da siyasete ilk defa atılmamıştı, sizler de tecrübeliydiniz. Yani parti yeni kurulabilir ama kurucular çok tecrübeliydi dolayısıyla iyi ki kurulmuş partimiz "Keşke kurulmasaydı, iktidara gelmeseydi." değil de iyi ki partimizi milletimiz kurmuş, iyi ki milletimiz de AK PARTİ'mizi iktidara getirmiş, iyi ki de AK PARTİ'mizle 18'inci yılında 19'uncu bütçemizi yapıyoruz, dolayısıyla da milletin takdirini de almış vaziyetteyiz.

Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz, bir de kamu borç stokuyla alakalı bazı rakamlar geldi. Kamu borç stokuyla da alakalı rakamlarımıza baktığımız zaman değerli arkadaşlar: Biz iktidara geldiğimizde 2002 yılında kamu borç stokunun gayrisafi millî hasılaya oranı yüzde 75 civarındaydı, şimdi yüzde 39 küsur. Yani şunu, 2019 gayrisafi millî hasılasına göre orantılandığımız zaman, 4 trilyonun yüzde 75'ini hesapladığımız zaman 3 trilyon küsur bir borç yapıyor ama şimdi yüzde 39-40'a göre hesapladığımızda... Gayrisafi millî hasılaya göre rakamlarsak borç stokumuz arttı mı, azaldı mı? "Dolar cinsinden çarpalım, TL'yle çarpalım." Her şey ortada. Borç stoku neye göre hesaplanır? 2002'ye göre 2020'yi kıyaslarsak, 2019'u kıyaslarsak gayrisafi millî hasılaya göre borç stokuna bakmamız lazım. O günkü borç stokumuz neymiş? Yüzde 75. Bugünkü borç stokumuz ne? Yüzde 39,9. Hesap makinesine yazdığınız zaman, çarptığınız zaman ortaya çıkıyor zaten; borcumuz artmış mı, azalmış mı o da ortaya çıkıyor.

Değerli arkadaşlar, bütün ekonomiler 2020 yılının...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Kamu-özel iş birliği projeleri...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - KÖİP'e de geleceğim.

Yani arkadaşlarım, hadi bir pas attın da ben senin o pasına bari gol atayım.

KÖİP'le yaptığımız işlerle değerli arkadaşlar... Şimdi "Adamlar çay içiyor; dolarla, euroyla para ödüyoruz, adam keyif çayı içiyor." diyorsunuz. Şimdi, Almanya'da, Avrupa'da, Fransa'da -nerede içiyorlarsa o çayları- bizim köprüleri de mi oraya götürdü onlar, biz kullanmıyor muyuz onları? Tünelleri de mi götürdüler? Arkadaşlar, o şehir hastanelerini, köylere yapılan yollarımızı, kamu-özel iş birliğiyle yapılan bütün havaalanları... Yani bu milletimiz bunlardan faydalanmıyor mu, çok merak ediyorum. Kaldı ki, artı bir şey daha söyleyeyim ben size: Diyelim ki KÖİ'yle yapmadık bunları biz, kendimiz bütçemizden yapsaydık, bunu dışarıdaki hastanın verdiği parayla mı yapacaktık, bize hibe mi edeceklerdi bu parayı? Bu milletin vergisiyle bunlar yapılmayacak mıydı? Yine biz vergi verecektik, yine biz yapacaktık ama ne olacaktı? Elli senede, yüz senede yapacağımız yatırımları KÖİ sayesinde üç senede yatırıma dönüştürdük, üç senede milletin hizmetine sunduk. Hizmetine sunduk da ne oldu? O, örnek verdiğin Avrupa'daki pandemi döneminde yollarda, sedyelerde yatan, hastane bulamayan Avrupalı vatandaşlar... Bizim Türkiye'de bir gün bu yaşandı mı değerli arkadaşlar? Yaşanmadı. Yani konforlu bir şekilde seyahatimizi yapıyoruz, konforlu bir şekilde yollarımızı kullanıyoruz, havaalanlarını kullanıyoruz ama kalkıp da... Yani o yollar bugüne kadar, bu milletin verdiği vergilerle az çok yapılıyordu. Bugün, biz biraz daha pratik bir çözüm bulduk; elli sene sonra, yüz sene sonra milletin ulaşacağı hizmetlere biz bugünden, üç senede milletimizi kavuşturduk. Dolayısıyla KÖİ'lerimiz, KÖİ sistemimiz bizim için...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Aydemir...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Bunun için ayrı bir toplantı da isteyebiliriz Sayın Başkanımızdan. KÖİ yatırımları ülkemize ne kadar faydalı olmuş ne kadar faydalı olmamış, onu da ayrıca tartışırız ama benim zamanımı alma istersen çünkü senin şeylerine de geleceğim Sayın Paylan. Zamanım gidiyor, dokuz dakikası gitti bile. Bir saniye...

Yani dolayısıyla dünya ekonomisi de 2020 yılının ikinci yarısından sonra büyük bir daralma içerisine girdi. İşsizlik oranları bütün dünyada arttı. Yani Türkiye'de işsizlik arttı da dünyada artmadı mı? Her tarafta işsizlik arttı. Veya bütün Avrupa'da işsizlik vardı, Türkiye'de yoktu da bizimle beraber işsizlik mi başladı? Bir bakın Avrupa'ya, bir bakın dünyaya, bir de Türkiye'yi kıyaslayalım arkadaşlar. Şimdi, arkadaşlarımız öyle konuşuyorlar ki ben diyorum, acaba uzaydan mı geldi arkadaşlarımız. Sanki Türkiye'de her şey güllük gülistanlıkmış da AK PARTİ her şeyi mahvetmiş.

Değerli arkadaşlar, kendiniz ifade ettiniz zaten; 2013 yılından sonra Türkiye'nin başına, ülkemizin başına gelenleri bir hatırlayalım. Az önce arkadaşlarımız bahsettiler, Gezi'den başlayarak 17-25 Aralıkla devam eden, çukur eylemleriyle devam eden... Bugün darbeyi kimse konuşmuyor arkadaşlar, bu ülke darbe yaşadı ya.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Kobani...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Kobani olayları... Yani baktığınız zaman Türkiye her sene bir... Çok Kıymetli Şener Bakanımız ifade etti "Türkiye 99 yılında çok büyük bir deprem yaşadı, böyle bir felaket yaşamadı." diyor. Ben geçen sene de söylemiştim, yine söylüyorum: 2013'ten sonra her sene âdeta bir 99 depremi yaşıyoruz biz burada değerli arkadaşlar, hem bununla mücadele ediyoruz hem de Türkiye'yi büyütüyoruz.

Değerli arkadaşlar, Türkiye büyüyor da sadece kendi vatandaşlarımıza mı büyütüyoruz Türkiye'yi? Hayır, dünyada ne kadar mazlum varsa, dünyada ne kadar "Ben bir ekmeğe muhtacım." diyen insan varsa, dünyada ne kadar mağdur varsa Türkiye onların yanında, her zaman onların sesi olmuştur, her zaman onların yardımına koşan bir ülke durumuna gelmiştir değerli arkadaşlar.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Gurur duyuyoruz ülkemizle.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ülkemizle gurur duyuyoruz, evet.

Şimdi, değerli arkadaşlar, baktığımızda...

Şimdi, Sayın Paylan "Bu bütçe adaletsiz bir bütçe. Bu bütçede EYT'liler yok." dedi. Değerli arkadaşlar, bu "EYT" kelimesini artık... Hani, ben dedim ya, "İyi ki canlı yayınlanmıyor, milletin kafası karışır." dediğimizde tam da biz senin anlattıklarını söylemiştik zaten. Yani bir beyazı bir insan nasıl bu kadar kara gösterebilir? EYT'yi anlata anlata dilimizde tüy bitti zaten. Arkadaşlar, bakınız, bizim hükûmetlerimiz döneminde 651.664 öğretmen atamışız. Değerli arkadaşlarım, 651 bin yani cumhuriyet tarihindekinden, bakın, daha fazla. Yani atanamayan öğretmenlerin hepsini atadık, sorun bitecek mi? Atadık hepsini gitti, atanamayan öğretmenleri atadık, bitecek mi sorun? Yok. EYT'lilere gelelim. "EYT" ne demek?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Atanamayan öğretmenleri atarsanız sorun biter.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ya, biter mi? Yani seneye mezun öğretmen vermiyor musun?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Onu da atayacaksın.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Yani Türkiye'de iktisat mezunu olanların hepsini... Sen ne mezunusun Sayın Paylan, ne mezunusunuz?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ne alakası var?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ne mezunusunuz Sayın Paylan? Böyle bir garanti var mı iş garantisi? Hangi ülkede var bu, hangi dünyada var bu? Kaldı ki...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ya, bırak Allah'ını seversen! Ona göre planlama yapacaksın.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Planlamayı yapıyoruz, rahat ol.

Şimdi, EYT'lilere gelince, 99 yılında bir kanun çıktı. Sayın Paylan, bunu öğren ama her sene anlatmayalım bunu sana. 1999 yılında, rahmetli Ecevit zamanında bir kanun çıktı, EYT. "Bundan sonra Sosyal Güvenlik Kurumu -o zamanki SSK- bunu yürütemeyeceği için Türkiye'nin ciddi bir radikal karar alması lazım." dendi ve o gün yürürlüğe giren SGK'yle beraber 99 yılından sonra emekli olacak kişiler... İki sene içinde emekli olanları etkilemedi o kanun, 2001 yılından sonra emekli olan her kişi bu kanuna tabi oldu. Herkese bir sene, iki sene, beş sene, on sene vurdu. Yani yıl 2001, şimdi yıl kaç? 2020, on dokuz yıldan beri emekli olan herkes bu EYT'ye takılarak geldi zaten buraya değerli arkadaşlar.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yanlış...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - On dokuz yıldır emekli olanların hakkını nasıl ödeyeceksin, onlara yazık değil mi? Onların hakkını nasıl ödeyeceksiniz? Diyelim ki EYT'yi kaldırdık, bu SSK'deki kara delik aldı başını gidiyor, Türkiye'nin dünya kadar parası gidiyor, gelecek nesillerimize bu kötülüğü yapma şansı var mı bu Meclisin? Bu Meclisin gelecek nesillere bu kötülüğü yapma hakkı var mı arkadaşlar? Ben yok diye biliyorum. Siyaset uğruna, 1 tane oy alma uğruna, 1 oy fazla alayım diye... Lütfen, biz böyle siyaset yapmayız. Biz oy için değil, biz seçimler için değil; biz nesiller için siyaset yapıyoruz Sayın Paylan, bunu bilmen lazım.

Artı, bir şey daha söyleyeyim: "KPSS'den 50 puan alan, dayısı olan öğretmen oluyor." dediğin zaman, bakın, bu külliyen yanlış bilgi diyeyim. En hafif tabirle yanlış bilgi. Niye, biliyor musun? Böyle bir şey söz konusu değil. Bakınız, kafadan atıyorsunuz, başka bir şey söylemek istemiyorum. Yanlış biliyorsunuz, öğrenin o zaman. KPSS puanında ne kadar aldıysa mülakatta da o kadar puan oluyor.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yapmayın.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Evet, arkadaşlar, bu yani.

Şimdi, değerli arkadaşlar, Avrupa'dan birisi bir şey söylüyor... En çok ağırıma giden de ne biliyor musunuz? Değerli arkadaşlar, bu Meclisin çatısı altında birlikte siyaset yapıyoruz. Avrupa'dan bir şey duyduğunuz zaman hepsi doğru, biz bir şey söylediğimiz zaman her şey yalan. Yani Avrupa'ya güvendiğiniz kadar, elin adamına güvendiğiniz kadar bize de güvenin arkadaşlar ya, nedir bize bu kadar güvensizlik, nedir bu yani? Ya, inanmazsanız inanmayın, siz devam edin canım, zorla değil yani bu da.

Evet, değerli arkadaşlar, sosyal güvence... "Bu bütçede sosyal güvence var mı?" diyorsunuz. Ben size şunu söyleyeyim: Değerli arkadaşlar, bakınız, bu bütçede ödeme gücü olmayan vatandaşlarımızın sağlık giderlerini karşılamak için 16 milyar lira para ayırdık. Şimdi, bu ne demek? Ne anlıyorsun bunu okuduğun zaman? Ha, belki hastaydın, belki karantinadaydın, okumamış olabilirsin ama "Bu kitabı ayrıntılı okudum." diyorsun, okusan bunu söylerdin yani bu satırı görürdün.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Okudum.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - 65 yaş üzerindeki yaşlılarımıza, bakıma ihtiyacı olan engelli vatandaşlarımıza ve yakınlarına bağlanan aylıklar kapsamında 12,7 milyar lira para ayırdık.

CAVİT ARI (Antalya) - Allah razı olsun!

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Allah sizden de razı olsun. "Allah razı olsun." diyenler var bakın. Yani arkadaşlar, takdir edelim, teşekkür edelim Hükûmetimize.

Yoksul ailelere elektrik tüketimi için destek olarak 1,5 milyar lira para veriyoruz zaten.

Efendim, gelir vergisinin yüzde 90'ını emekçilerden karşılıyormuşuz. Geçen sene söyledim, yine söylüyorum sana Sayın Paylan: Asgari ücretteki vergi yükünü bizim azalttığımızı size söyledim.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hayır.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Hayır... Evet, ben size bir daha tekrarlayayım o zaman. İnanmayacaksın ama yine söyleyeyim.

Değerli arkadaşlar, bakınız, bekâr bir kişinin bir yıllık asgari ücretteki vergi yükü yüzde 5,5 AGİ'den sonra, evli ise vergi oranı yüzde 4,5; 1 çocuğu varsa yüzde 3,73 -sadece yüzde 3,73- eğer 2 çocuğu varsa yüzde 2,82; eğer 3 çocuğu varsa yüzde 1,32 ve 1 diye devam ediyor; vergi yükü böyle, bunu da ifade etmiş olayım.

Diğer bir konu: "Efendim, siz güvenlikçi politikalara çok büyük para ayırıyorsunuz, 200 milyar para ayırıyorsunuz." Ee? "Bunu ayırmayın da doğal gazı bedava verelim, elektriği bedava verelim." Niyetin ne tam bilmiyorum Sayın Paylan. Neyi kastediyorsun bununla? Neyi amaçlıyorsun? Düşünceni çok merak ettim, bilinçaltında ne var bilmiyorum ama şimdi, Türkiye...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ne demek istiyorsunuz?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Bakınız, bu millet eğer güvenliğini sağlayamazsa "özgürlük" kelimesini ağzına dahi alamaz. Biz güvenliğimizi artıramazsak, savunma sanayisinde eğer hakikaten istediğimiz düzeye gelemezsek bugün Azerbaycan orada rahat edemez, bugün Bosna Hersek orada rahat edemez, bugün Suriye'deki mağdur insanlar rahat edemez, Irak'taki kardeşlerimiz rahat edemez, Türkiye'de yaşayan 84 milyon kardeşimiz rahat edemez. Dolayısıyla, öncelikle 780 bin kilometrekare başta olmak üzere, ülkemizin, milletimizin, devletimizin güvenliğini sağlayacağız; bunun için gerekirse ekmek yemeyeceğiz, gerekirse elektriksiz duracağız, doğal gazsız duracağız ama güvenlikçi politikalarımızdan bizi vazgeçirmeye hiç kimsenin hakkı yoktur; bunu da hiç kimse bizden beklemesin değerli arkadaşlar.

"Halkın talepleri buraya yansımıyor." Halkın talepleri daha nasıl yansıyacak ya? Değerli arkadaşlar, Cumhurbaşkanlığı sisteminde, biliyorsunuz, Anayasa değişikliğiyle, milletimizin oyuyla yüzde 51 küsur oyla Cumhurbaşkanımız Cumhurbaşkanlığına seçildi, makamına geldi ve milletimizi temsil ediyor. Cumhurbaşkanımız bütün işlemleri milletimizden aldığı yetkiye göre yapıyor değerli arkadaşlar, milletimizden almış olduğu yetkiye göre. Yetki olmazsa nasıl iş yapacak? Dolayısıyla buraya gelen bu bütçenin içerisindeki bütün rakamlar... 1 trilyon 346 milyar zannedersem gideri var, faizi düşersek 1 trilyon 100 küsur milyar kalıyor. Bu 1 trilyon 100 küsur milyarın içerisinde, değerli arkadaşlar, 81 vilayetimizin istekleri var, talepleri var, halkımızın talepleri var. İşte Giresun'un var, Manisa'nın var. Manisa'nın da var, Giresun'un da var.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ne var?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - 81 vilayetimizin talepleri bunun içerisinde var. Barajlarımız var bizim, evet.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Kaç yılında yapıldı bu barajlar?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Onları mı tartışacağız şimdi? Tek tek mikro düzeye mi geleyim, şehirleri mi tartışalım şimdi burada Sayın Paylan?

Dolayısıyla her ilimizde bütçemizin el verdiği ölçüde, pandemiyi unutmadan, krizleri unutmadan, ayağımızı yorganımıza göre uzatarak, bir dahaki seneye yine "Ah, vah" demeden, değerli arkadaşlar, bütün illerimizin taleplerini, halkımızın taleplerini, hepsini bu bütçede görüyoruz.

Bundan dolayı değerli arkadaşlar -bakıyorum saate de zamandan önce bitireyim diyorum, birkaç tane daha konu var ama Sayın Başkanım, toparlıyorum- bu bütçede emeği geçen bütün bürokrat arkadaşlarımıza, Strateji ve Bütçe Başkanımıza başta olmak üzere, Cumhurbaşkanı Yardımcımıza, Cumhurbaşkanımıza ve siz değerli Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerine huzurunuzda teşekkür ediyorum.

Hayırlı olsun, bereketli olsun diyorum.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Başkanım, çok kıymetli Cumhurbaşkanı Yardımcım, çok kıymetli Strateji ve Bütçe Başkanımız, çok değerli milletvekili arkadaşlarım, çok kıymetli bürokratlarımız; ben de hepinizi saygıyla, sevgiyle, muhabbetle selamlıyorum.

2021 yılı bütçemizin hayırlı ve bereketli olmasını Cenab-ı Allah'tan temenni ediyorum.

Sözlerime başlarken öncelikle Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'u İslam'a, Peygamber Efendimiz'e ve Müslümanlara yönelik hakaret içeren söylemlerinden dolayı şiddetle kınıyorum. Şu çok net bilinmelidir ki İslam barış ve sevgi dinidir.

Evet, bütçe yapıyoruz. Bütçe, devletin o yıl içerisindeki harcamaları ile gelirlerini ayrıntılı bir şekilde gösteren ve bu gelirlerin toplanmasına ve harcamaların yapılmasına yetki ve izin veren hukuki bir belgedir. İlk defa bu sene performans esaslı program bütçe yapıyoruz. Program bütçenin performans esaslı bütçeden farkı nedir? Değerli arkadaşlar, sadece başlık olarak fonksiyonel başlık çıkartılmış ama altındaki maddelerin tamamı durmaktadır. Yani fonksiyonel bütçede neler vardı? Eğitim vardı, sağlık vardı, din hizmetleri, iskân, genel kamu hizmetleri vesaire, bir de "Ekonomik işler" olarak bir başlık vardı. Bu "Ekonomik işler" de neydi? Torbaydı âdeta. Bunun içerisinde neler vardı? "Ulaştırma" vardı, "Enerji" vardı, "Tarım" vardı, "Ormancılık" vardı, "Uzay ve Havacılık" gibi başlıklar vardı ama bunların tamamı "Ekonomik işler"in içerisinde gözüküyordu. Getirdiğimiz performans esaslı program bütçeyle yani Strateji ve Bütçe Başkanlığımızın çalışması neticesinde gelen bu bütçeyle bu 10 tane başlık kendi içerisinde 68 tane başlığa ayrılıyor yani artık torbadan kurtuluyor, hangi harcamanın...

ABDÜLLATİF ŞENER (Konya) - Ekonomik sınıflandırma devam ediyor.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ekonomik sınıflandırma yine var ama fonksiyonun içindeki ekonomik sınıflandırmayı söylüyorum. Fonksiyonun içerisinde ayrı bir ekonomik sınıflandırma vardı, şimdi bu gene devam ediyor. Ama ne oluyor? Bütün alt hesaplar kırımlarla beraber bu 10 hesap 68 hesaba, o da kendi içerisinde tekrar 300'e yakın hesaba ayrışıyor. Yani bir hesabı aradığımız zaman net bir şekilde hem performansını hem harcama miktarını ayrıntılı bir şekilde, daha bir net şekilde göreceğiz. Dolayısıyla, nihai hedef olan performans esaslı bütçedeki nihai hedef, program esaslı bütçeye geçmekti. Bu sene buna geçtiğimizden dolayı Hükûmetimize ve hazırlayanlara çok teşekkür ediyorum. Yani bu bütçe hazırlanırken bir defa "Emeğe her zaman saygı göstereceğiz." diyoruz, burada bir emek var. Hem de öyle bir emek ki performans esaslı program bütçede çok da ayrıntılı bir emek var. Dolayısıyla, emeğe teşekkür ediyoruz, birileri için belki değersiz olabilir ama milletimiz için çok değerli bir kitapçık olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyorum. Bundan dolayı, emeği geçen, göz nuru akıtan bütün bürokratlarımıza, Strateji ve Bütçe Başkanımıza, Cumhurbaşkanı Yardımcımıza, Cumhurbaşkanımıza çok teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz 2020 yılı zor geçiyor. Neden zor geçiyor? Pandemi var, Covid-19'dan dolayı bayağı bir zor geçti, dünyada zor geçti. Şimdi olumsuzluklara baktığımız zaman efendim "Bütün olumsuzluklar dünyadan kaynaklanıyor, bütün olumlular AK PARTİ Hükûmetinden kaynaklanıyor." diye arkadaşlarımız bazı ifadelerde bulundular. Şimdi, Covid-19'u AK PARTİ oluşturmadı arkadaşlar, bizim Hükûmetimiz de getirmedi Covid-19'u. 2018'deki finansal krizden sonra, 2019'un ikinci yarısından sonra toparlanmaya başlayan ekonomi, 2020'nin ilk çeyreğinde de toparlandı ama Covid-19'dan dolayı maalesef ne oldu? Mart, nisan aylarından sonra ekonomi tekrar bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de daralmaya başladı.

Ben rakamlara fazla girmek istemiyorum çünkü niye? Çok kıymetli Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanımız "Kısa tutarsan iyi olur." diye de uyarıda bulundu. Zaten rakamları, konuşan arkadaşlarımız -bizim çok kıymetli arkadaşlarımız- konuşmalarında detaylı bir şekilde ifade ettiler. Ama değerli arkadaşlar, ben mesela buradaki konuşmacı arkadaşlarımızdan bazı notlar da aldım, onlarla birlikte konuşmamı sürdürmek istiyorum. Yani özellikle Sayın Şener'in "Keşke AK PARTİ ilk kurulduğunda iktidara gelmeseydi." diye bir söylemi oldu, belki dili sürçtü bilmiyorum; bilerek mi söyledi onu, bilinçli mi kullandı? Şimdi şöyle: Biz tabii, 2002 yılında AK PARTİ'ye oy verirken, AK PARTİ'yi kurarken biz sizi çok tecrübeli olarak biliyorduk Sayın Şener. Yani Genel Başkanımız, Cumhurbaşkanımız da siyasete ilk defa atılmamıştı, sizler de tecrübeliydiniz. Yani parti yeni kurulabilir ama kurucular çok tecrübeliydi dolayısıyla iyi ki kurulmuş partimiz "Keşke kurulmasaydı, iktidara gelmeseydi." değil de iyi ki partimizi milletimiz kurmuş, iyi ki milletimiz de AK PARTİ'mizi iktidara getirmiş, iyi ki de AK PARTİ'mizle 18'inci yılında 19'uncu bütçemizi yapıyoruz, dolayısıyla da milletin takdirini de almış vaziyetteyiz.

Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz, bir de kamu borç stokuyla alakalı bazı rakamlar geldi. Kamu borç stokuyla da alakalı rakamlarımıza baktığımız zaman değerli arkadaşlar: Biz iktidara geldiğimizde 2002 yılında kamu borç stokunun gayrisafi millî hasılaya oranı yüzde 75 civarındaydı, şimdi yüzde 39 küsur. Yani şunu, 2019 gayrisafi millî hasılasına göre orantılandığımız zaman, 4 trilyonun yüzde 75'ini hesapladığımız zaman 3 trilyon küsur bir borç yapıyor ama şimdi yüzde 39-40'a göre hesapladığımızda... Gayrisafi millî hasılaya göre rakamlarsak borç stokumuz arttı mı, azaldı mı? "Dolar cinsinden çarpalım, TL'yle çarpalım." Her şey ortada. Borç stoku neye göre hesaplanır? 2002'ye göre 2020'yi kıyaslarsak, 2019'u kıyaslarsak gayrisafi millî hasılaya göre borç stokuna bakmamız lazım. O günkü borç stokumuz neymiş? Yüzde 75. Bugünkü borç stokumuz ne? Yüzde 39,9. Hesap makinesine yazdığınız zaman, çarptığınız zaman ortaya çıkıyor zaten; borcumuz artmış mı, azalmış mı o da ortaya çıkıyor.

Değerli arkadaşlar, bütün ekonomiler 2020 yılının...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Kamu-özel iş birliği projeleri...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - KÖİP'e de geleceğim.

Yani arkadaşlarım, hadi bir pas attın da ben senin o pasına bari gol atayım.

KÖİP'le yaptığımız işlerle değerli arkadaşlar... Şimdi "Adamlar çay içiyor; dolarla, euroyla para ödüyoruz, adam keyif çayı içiyor." diyorsunuz. Şimdi, Almanya'da, Avrupa'da, Fransa'da -nerede içiyorlarsa o çayları- bizim köprüleri de mi oraya götürdü onlar, biz kullanmıyor muyuz onları? Tünelleri de mi götürdüler? Arkadaşlar, o şehir hastanelerini, köylere yapılan yollarımızı, kamu-özel iş birliğiyle yapılan bütün havaalanları... Yani bu milletimiz bunlardan faydalanmıyor mu, çok merak ediyorum. Kaldı ki, artı bir şey daha söyleyeyim ben size: Diyelim ki KÖİ'yle yapmadık bunları biz, kendimiz bütçemizden yapsaydık, bunu dışarıdaki hastanın verdiği parayla mı yapacaktık, bize hibe mi edeceklerdi bu parayı? Bu milletin vergisiyle bunlar yapılmayacak mıydı? Yine biz vergi verecektik, yine biz yapacaktık ama ne olacaktı? Elli senede, yüz senede yapacağımız yatırımları KÖİ sayesinde üç senede yatırıma dönüştürdük, üç senede milletin hizmetine sunduk. Hizmetine sunduk da ne oldu? O, örnek verdiğin Avrupa'daki pandemi döneminde yollarda, sedyelerde yatan, hastane bulamayan Avrupalı vatandaşlar... Bizim Türkiye'de bir gün bu yaşandı mı değerli arkadaşlar? Yaşanmadı. Yani konforlu bir şekilde seyahatimizi yapıyoruz, konforlu bir şekilde yollarımızı kullanıyoruz, havaalanlarını kullanıyoruz ama kalkıp da... Yani o yollar bugüne kadar, bu milletin verdiği vergilerle az çok yapılıyordu. Bugün, biz biraz daha pratik bir çözüm bulduk; elli sene sonra, yüz sene sonra milletin ulaşacağı hizmetlere biz bugünden, üç senede milletimizi kavuşturduk. Dolayısıyla KÖİ'lerimiz, KÖİ sistemimiz bizim için...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Aydemir...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Bunun için ayrı bir toplantı da isteyebiliriz Sayın Başkanımızdan. KÖİ yatırımları ülkemize ne kadar faydalı olmuş ne kadar faydalı olmamış, onu da ayrıca tartışırız ama benim zamanımı alma istersen çünkü senin şeylerine de geleceğim Sayın Paylan. Zamanım gidiyor, dokuz dakikası gitti bile. Bir saniye...

Yani dolayısıyla dünya ekonomisi de 2020 yılının ikinci yarısından sonra büyük bir daralma içerisine girdi. İşsizlik oranları bütün dünyada arttı. Yani Türkiye'de işsizlik arttı da dünyada artmadı mı? Her tarafta işsizlik arttı. Veya bütün Avrupa'da işsizlik vardı, Türkiye'de yoktu da bizimle beraber işsizlik mi başladı? Bir bakın Avrupa'ya, bir bakın dünyaya, bir de Türkiye'yi kıyaslayalım arkadaşlar. Şimdi, arkadaşlarımız öyle konuşuyorlar ki ben diyorum, acaba uzaydan mı geldi arkadaşlarımız. Sanki Türkiye'de her şey güllük gülistanlıkmış da AK PARTİ her şeyi mahvetmiş.

Değerli arkadaşlar, kendiniz ifade ettiniz zaten; 2013 yılından sonra Türkiye'nin başına, ülkemizin başına gelenleri bir hatırlayalım. Az önce arkadaşlarımız bahsettiler, Gezi'den başlayarak 17-25 Aralıkla devam eden, çukur eylemleriyle devam eden... Bugün darbeyi kimse konuşmuyor arkadaşlar, bu ülke darbe yaşadı ya.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Kobani...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Kobani olayları... Yani baktığınız zaman Türkiye her sene bir... Çok Kıymetli Şener Bakanımız ifade etti "Türkiye 99 yılında çok büyük bir deprem yaşadı, böyle bir felaket yaşamadı." diyor. Ben geçen sene de söylemiştim, yine söylüyorum: 2013'ten sonra her sene âdeta bir 99 depremi yaşıyoruz biz burada değerli arkadaşlar, hem bununla mücadele ediyoruz hem de Türkiye'yi büyütüyoruz.

Değerli arkadaşlar, Türkiye büyüyor da sadece kendi vatandaşlarımıza mı büyütüyoruz Türkiye'yi? Hayır, dünyada ne kadar mazlum varsa, dünyada ne kadar "Ben bir ekmeğe muhtacım." diyen insan varsa, dünyada ne kadar mağdur varsa Türkiye onların yanında, her zaman onların sesi olmuştur, her zaman onların yardımına koşan bir ülke durumuna gelmiştir değerli arkadaşlar.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Gurur duyuyoruz ülkemizle.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ülkemizle gurur duyuyoruz, evet.

Şimdi, değerli arkadaşlar, baktığımızda...

Şimdi, Sayın Paylan "Bu bütçe adaletsiz bir bütçe. Bu bütçede EYT'liler yok." dedi. Değerli arkadaşlar, bu "EYT" kelimesini artık... Hani, ben dedim ya, "İyi ki canlı yayınlanmıyor, milletin kafası karışır." dediğimizde tam da biz senin anlattıklarını söylemiştik zaten. Yani bir beyazı bir insan nasıl bu kadar kara gösterebilir? EYT'yi anlata anlata dilimizde tüy bitti zaten. Arkadaşlar, bakınız, bizim hükûmetlerimiz döneminde 651.664 öğretmen atamışız. Değerli arkadaşlarım, 651 bin yani cumhuriyet tarihindekinden, bakın, daha fazla. Yani atanamayan öğretmenlerin hepsini atadık, sorun bitecek mi? Atadık hepsini gitti, atanamayan öğretmenleri atadık, bitecek mi sorun? Yok. EYT'lilere gelelim. "EYT" ne demek?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Atanamayan öğretmenleri atarsanız sorun biter.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ya, biter mi? Yani seneye mezun öğretmen vermiyor musun?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Onu da atayacaksın.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Yani Türkiye'de iktisat mezunu olanların hepsini... Sen ne mezunusun Sayın Paylan, ne mezunusunuz?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ne alakası var?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ne mezunusunuz Sayın Paylan? Böyle bir garanti var mı iş garantisi? Hangi ülkede var bu, hangi dünyada var bu? Kaldı ki...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ya, bırak Allah'ını seversen! Ona göre planlama yapacaksın.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Planlamayı yapıyoruz, rahat ol.

Şimdi, EYT'lilere gelince, 99 yılında bir kanun çıktı. Sayın Paylan, bunu öğren ama her sene anlatmayalım bunu sana. 1999 yılında, rahmetli Ecevit zamanında bir kanun çıktı, EYT. "Bundan sonra Sosyal Güvenlik Kurumu -o zamanki SSK- bunu yürütemeyeceği için Türkiye'nin ciddi bir radikal karar alması lazım." dendi ve o gün yürürlüğe giren SGK'yle beraber 99 yılından sonra emekli olacak kişiler... İki sene içinde emekli olanları etkilemedi o kanun, 2001 yılından sonra emekli olan her kişi bu kanuna tabi oldu. Herkese bir sene, iki sene, beş sene, on sene vurdu. Yani yıl 2001, şimdi yıl kaç? 2020, on dokuz yıldan beri emekli olan herkes bu EYT'ye takılarak geldi zaten buraya değerli arkadaşlar.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yanlış...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - On dokuz yıldır emekli olanların hakkını nasıl ödeyeceksin, onlara yazık değil mi? Onların hakkını nasıl ödeyeceksiniz? Diyelim ki EYT'yi kaldırdık, bu SSK'deki kara delik aldı başını gidiyor, Türkiye'nin dünya kadar parası gidiyor, gelecek nesillerimize bu kötülüğü yapma şansı var mı bu Meclisin? Bu Meclisin gelecek nesillere bu kötülüğü yapma hakkı var mı arkadaşlar? Ben yok diye biliyorum. Siyaset uğruna, 1 tane oy alma uğruna, 1 oy fazla alayım diye... Lütfen, biz böyle siyaset yapmayız. Biz oy için değil, biz seçimler için değil; biz nesiller için siyaset yapıyoruz Sayın Paylan, bunu bilmen lazım.

Artı, bir şey daha söyleyeyim: "KPSS'den 50 puan alan, dayısı olan öğretmen oluyor." dediğin zaman, bakın, bu külliyen yanlış bilgi diyeyim. En hafif tabirle yanlış bilgi. Niye, biliyor musun? Böyle bir şey söz konusu değil. Bakınız, kafadan atıyorsunuz, başka bir şey söylemek istemiyorum. Yanlış biliyorsunuz, öğrenin o zaman. KPSS puanında ne kadar aldıysa mülakatta da o kadar puan oluyor.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yapmayın.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Evet, arkadaşlar, bu yani.

Şimdi, değerli arkadaşlar, Avrupa'dan birisi bir şey söylüyor... En çok ağırıma giden de ne biliyor musunuz? Değerli arkadaşlar, bu Meclisin çatısı altında birlikte siyaset yapıyoruz. Avrupa'dan bir şey duyduğunuz zaman hepsi doğru, biz bir şey söylediğimiz zaman her şey yalan. Yani Avrupa'ya güvendiğiniz kadar, elin adamına güvendiğiniz kadar bize de güvenin arkadaşlar ya, nedir bize bu kadar güvensizlik, nedir bu yani? Ya, inanmazsanız inanmayın, siz devam edin canım, zorla değil yani bu da.

Evet, değerli arkadaşlar, sosyal güvence... "Bu bütçede sosyal güvence var mı?" diyorsunuz. Ben size şunu söyleyeyim: Değerli arkadaşlar, bakınız, bu bütçede ödeme gücü olmayan vatandaşlarımızın sağlık giderlerini karşılamak için 16 milyar lira para ayırdık. Şimdi, bu ne demek? Ne anlıyorsun bunu okuduğun zaman? Ha, belki hastaydın, belki karantinadaydın, okumamış olabilirsin ama "Bu kitabı ayrıntılı okudum." diyorsun, okusan bunu söylerdin yani bu satırı görürdün.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Okudum.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - 65 yaş üzerindeki yaşlılarımıza, bakıma ihtiyacı olan engelli vatandaşlarımıza ve yakınlarına bağlanan aylıklar kapsamında 12,7 milyar lira para ayırdık.

CAVİT ARI (Antalya) - Allah razı olsun!

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Allah sizden de razı olsun. "Allah razı olsun." diyenler var bakın. Yani arkadaşlar, takdir edelim, teşekkür edelim Hükûmetimize.

Yoksul ailelere elektrik tüketimi için destek olarak 1,5 milyar lira para veriyoruz zaten.

Efendim, gelir vergisinin yüzde 90'ını emekçilerden karşılıyormuşuz. Geçen sene söyledim, yine söylüyorum sana Sayın Paylan: Asgari ücretteki vergi yükünü bizim azalttığımızı size söyledim.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hayır.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Hayır... Evet, ben size bir daha tekrarlayayım o zaman. İnanmayacaksın ama yine söyleyeyim.

Değerli arkadaşlar, bakınız, bekâr bir kişinin bir yıllık asgari ücretteki vergi yükü yüzde 5,5 AGİ'den sonra, evli ise vergi oranı yüzde 4,5; 1 çocuğu varsa yüzde 3,73 -sadece yüzde 3,73- eğer 2 çocuğu varsa yüzde 2,82; eğer 3 çocuğu varsa yüzde 1,32 ve 1 diye devam ediyor; vergi yükü böyle, bunu da ifade etmiş olayım.

Diğer bir konu: "Efendim, siz güvenlikçi politikalara çok büyük para ayırıyorsunuz, 200 milyar para ayırıyorsunuz." Ee? "Bunu ayırmayın da doğal gazı bedava verelim, elektriği bedava verelim." Niyetin ne tam bilmiyorum Sayın Paylan. Neyi kastediyorsun bununla? Neyi amaçlıyorsun? Düşünceni çok merak ettim, bilinçaltında ne var bilmiyorum ama şimdi, Türkiye...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ne demek istiyorsunuz?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Bakınız, bu millet eğer güvenliğini sağlayamazsa "özgürlük" kelimesini ağzına dahi alamaz. Biz güvenliğimizi artıramazsak, savunma sanayisinde eğer hakikaten istediğimiz düzeye gelemezsek bugün Azerbaycan orada rahat edemez, bugün Bosna Hersek orada rahat edemez, bugün Suriye'deki mağdur insanlar rahat edemez, Irak'taki kardeşlerimiz rahat edemez, Türkiye'de yaşayan 84 milyon kardeşimiz rahat edemez. Dolayısıyla, öncelikle 780 bin kilometrekare başta olmak üzere, ülkemizin, milletimizin, devletimizin güvenliğini sağlayacağız; bunun için gerekirse ekmek yemeyeceğiz, gerekirse elektriksiz duracağız, doğal gazsız duracağız ama güvenlikçi politikalarımızdan bizi vazgeçirmeye hiç kimsenin hakkı yoktur; bunu da hiç kimse bizden beklemesin değerli arkadaşlar.

"Halkın talepleri buraya yansımıyor." Halkın talepleri daha nasıl yansıyacak ya? Değerli arkadaşlar, Cumhurbaşkanlığı sisteminde, biliyorsunuz, Anayasa değişikliğiyle, milletimizin oyuyla yüzde 51 küsur oyla Cumhurbaşkanımız Cumhurbaşkanlığına seçildi, makamına geldi ve milletimizi temsil ediyor. Cumhurbaşkanımız bütün işlemleri milletimizden aldığı yetkiye göre yapıyor değerli arkadaşlar, milletimizden almış olduğu yetkiye göre. Yetki olmazsa nasıl iş yapacak? Dolayısıyla buraya gelen bu bütçenin içerisindeki bütün rakamlar... 1 trilyon 346 milyar zannedersem gideri var, faizi düşersek 1 trilyon 100 küsur milyar kalıyor. Bu 1 trilyon 100 küsur milyarın içerisinde, değerli arkadaşlar, 81 vilayetimizin istekleri var, talepleri var, halkımızın talepleri var. İşte Giresun'un var, Manisa'nın var. Manisa'nın da var, Giresun'un da var.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ne var?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - 81 vilayetimizin talepleri bunun içerisinde var. Barajlarımız var bizim, evet.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Kaç yılında yapıldı bu barajlar?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Onları mı tartışacağız şimdi? Tek tek mikro düzeye mi geleyim, şehirleri mi tartışalım şimdi burada Sayın Paylan?

Dolayısıyla her ilimizde bütçemizin el verdiği ölçüde, pandemiyi unutmadan, krizleri unutmadan, ayağımızı yorganımıza göre uzatarak, bir dahaki seneye yine "Ah, vah" demeden, değerli arkadaşlar, bütün illerimizin taleplerini, halkımızın taleplerini, hepsini bu bütçede görüyoruz.

Bundan dolayı değerli arkadaşlar -bakıyorum saate de zamandan önce bitireyim diyorum, birkaç tane daha konu var ama Sayın Başkanım, toparlıyorum- bu bütçede emeği geçen bütün bürokrat arkadaşlarımıza, Strateji ve Bütçe Başkanımıza başta olmak üzere, Cumhurbaşkanı Yardımcımıza, Cumhurbaşkanımıza ve siz değerli Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerine huzurunuzda teşekkür ediyorum.

Hayırlı olsun, bereketli olsun diyorum.

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Evet, teşekkür ediyoruz Sayın Aydemir.

Sayın Gergerlioğlu, buyurun lütfen.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Bir cümle daha vardı ama...

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Pardon, pardon, buyurun.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Başkanım şu var; burada bütün hazıruna soruyorum: Asgari ücretli bir kardeşimiz maaşını aldığı zaman kaç tanesi sarrafa gidip çeyrek altın alıyor, kaç tanesi gidiyor doğal gaz parasını ödüyor, kaç tanesi gidiyor benzinine ödüyor, kaç tanesi gidiyor değerli arkadaşlar, ekmeğini alıyor, şunu alıyor, bunu alıyor? Dolayısıyla altınla milletimizin, asgari ücretli kardeşimizin, memurlarımızın geçimlerini nasıl karşıladığını, 2002'de ne kadar, ne aldığını; şimdi ne kadar, ne aldığını ayrıntılı bir şekilde fotokopisini çekeceğim, sizlere dağıtacağım. Dolayısıyla bir daha sizin kıymetli zamanınızı almak istemiyorum.

Hepinize tekrar teşekkür ediyorum, sağ olun.