KOMİSYON KONUŞMASI

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Değerli Cumhurbaşkanı Yardımcımızın şahsında herkese saygı sunuyorum.

Şimdi, Garo Paylan'ı dinlerken bir büyük vatanseveri hatırladım; aramızdaydı, geçtiğimiz yıl buradaydı. Hakikaten bulunduğu her yere hakkı, adaleti inşa etmeye gayret eden bir vatanseverdi o. Tıpkı Garo Paylan gibi o da Ermeni menşeli, Ermeni kökenli bir Türk'tü; yakın zamanda kaybettik, rahmetle anacağız, minnetle anacağız ve millet kavramını, millet mefhumunu onun tarifiyle hep hatırlayacağız. Onun tarifinde ırk bağlamına asla yer yoktu. Şimdi burada demokrasiden, adaletten, güvenlikçi politikalardan söz edip arka planında ırkçı anlayışı zemine yaymaya çalışanlara inat, o, millet kavramını bütün bir milleti her rengiyle bir bütün olarak gören isimdi. Dolayısıyla ilanihaye onu hatırlayacağız; rahmetle, minnetle anacağız. Arkadaşımızdı, kardeşimizdi.

Ve gene -ben Erzurum Milletvekiliyim- bu millet kavramını tarif eden çok esaslı bir isim vardı, ekim ayında o da rahmete göçtü, yaklaşık yedi yıl oldu, Nevzat Kösoğlu. Bir büyük vatanseverdi, o da milleti tarif ederken kültürel olgular üzerine çok esaslı tanımlar yapmış, onlarca eser, vücuda getirmiş ve hakşinas herkes tarafından kabul görmüş bir isimdi; Erzurum'u temsil etmişti, eski Erzurum Milletvekiliydi, onu da rahmetle, minnetle anıyorum.

İBRAHİM AYDIN (Antalya) - Markar'ın ismini söylemedin.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ve bugün... Evet, Markar Eseyan'dan bahsettim biraz önce. İsmini söyledim diye...

İBRAHİM AYDIN (Antalya) - Biz anladık da ismini...

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Evet, Markar Eseyan'ı özellikle kayda geçmek lazım.

Ve bugün, Osman Durmuş Bey'in vefatından da derin teessür duyduk. O da vatanımıza, milletimize hizmet etmişti. Kuvvetle muhtemel ki şu sıralarda o da hakşinas olmayan birtakım ithamlara muhatap olmuştu.

Ben Değerli Cumhurbaşkanı Yardımcımızın sunumundan çok istifade ettim, çok tafsilatlı bir sunum yaptı ancak tafsilat diyorum, burada kitapçığa -hangi arkadaşımızdı bilmiyorum- efendim: "Sıradan, çok sathi ele alınmış, eskiden çok daha münderecatı geniş olan kitapçıklar olurdu." diye bir not düşüldü. Oysa eskiden o neviden kitapçıklara da tenkit geliyordu, şöyle tenkit geliyordu: "Ya, sayfa sayısı çok ama içinde bir şey yok." Biz, işte Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımızın hazırlamış olduğu bu sunumda tafsilat çok yekûn tutuyor ama efendim kitapçığı, hakkıyla incelerseniz, hakkıyla takip ederseniz bu böyle.

Arkadaşlar, bir şeyi özellikle vurgulamak istiyorum: Demin Garo Bey söyledi, ben de 2015'ten beri milletvekiliyim. 6 tane bütçe yaptık, 1 tane de geçici bütçemiz vardı, 7 bütçe oldu. Her bütçede mutlaka ama mutlaka muhalif cenahın "Efendim, bittik, öldük, yok olduk, bir dahaki yıla çıkamayız." gibi bir yaklaşımına şahit olduk. Oysa yürüyüşümüz, kervanımız yani zirvelere yürüyen Türkiye ideali her geçen gün çok daha ileri mesafelere yürüyor. Zirvelere, doruklara giden bir ülkemiz var. Bakın, yakın zamanda Meclis Başkanımızla beraber Azerbaycan'a gittim. Orada, Türkiye'nin hangi noktalara vardığını çok daha net, çok daha berrak bir şekilde görebiliyorsunuz. Sadece Azerbaycanlılarla muhatap olmadık; farklı kesimlerden, farklı kesitlerden, farklı ülkelerden isimlerle de görüştük biz. Hepsi gözünü Türkiye'ye dikmiş, Türkiye'nin yürüyüşüyle beraber alınan mesafede kendilerine pay sahipliği beklentisi içerisindeler. Yani şunu söylemek istiyorum: Bu bütçeler, hazırlanan bütçeler sadece Türkiye'de yaşayan insanlarımızın refahı için hazırlanmıyor, bütün dünyaya bir özel rota çiziyor. Rotanın adı "demokrasi", rotanın adı "hakkı, adaleti üstün tutma rotası." Daha önceki, buyurgan tavırlara, yukarıdan emredici "Yapacaksınız." gibi yaklaşımlara "Evet efendim"ci tarzı berhava eden bütçeler yapılıyor.

Dolayısıyla, arkadaşlar, teknik birtakım değerlendirmeleri ben dinledim, elbette yapanlara saygı duyuyorum ama sırf sloganvari, sırf öteden beri, genelgeçer, bildiğimiz, duyduğumuz söylemleri burada bütünüyle reddediyoruz. Bugüne kadar yapılan bu bütçelerin tamamı gibi -ki bu 19'uncu bütçemiz, Allah nasip ederse- bu da ülkemizin refahına ciddi katkı sağlayacaktır.

Nilgün Hanım ayrıntısıyla söyledi, sadece güne bakarak mevcut hâli değerlendirmemek lazım. Süreç içerisinde, vetire içerisinde neler yaşanmış ve yaşananların bugün gelinen noktaya tesiri nedir, müspet ya da menfi, bunlara bakmak lazım. Bunlara bakmazsanız "2023 hedefleri" gibi, böyle, ha bire bir ezber terennüm edersiniz burada. Evet, 2023 hedeflerimiz, üzerinde tahakkuk edecekti ancak -iktisatçılar bilir, ara ara ben de burada not düştüm, bu zeminde- "ceteris paribus", şartlar aynı kalmak kaydıyla. Şartlar aynı mı kaldı? Hayır. Her gün bir başka hercümerç içerisine düştük. Kim yaptı bunu? Altını çiziyoruz ki bu ülkeye tuzak kuran envaitürlü kesimler, kesitler var. Kaldı ki tuzak kuranlar bunu çok aşikâr bir biçimde dillendirir hâle geldiler. Yani eskiden gene saklama gereği duyuyorlardı, şimdi onu da yapmıyorlar. Çünkü burada çok dirayetli bir liderliğin varlığını gördüler, artık mızrak çuvala sığmıyor diye onlar da farkına vardılar ve aşikâr etmeye başladılar. Ne söyledi Amerika Birleşik Devletleri Başkanı? "Kurlar üzerinden yöneldik." dedi 2018 için, değil mi? Aynen bu hâl devam ediyor. Biraz önce 2023 dolar kuru hedefinden bahsedildi. Acaba bu çıkan, inmez mi? Biraz bekleyelim, biraz sabır.

Şundan emin olun arkadaşlar, şundan emin olun: Türkiye'yi çok yetkin isimler yönetiyor, başta riyaset makamındaki Sayın Cumhurbaşkanımız. İtimat telkin eden hâliyle -biraz önce de söyledim- sadece Türkiye zemininde değil, bütün dünyada gözlerin yöneldiği ve hakikaten müşfik, şefkatli bir yaklaşımın geleceğine beklentiyle odaklanıldığı bir isimdir Sayın Cumhurbaşkanımız. Dolayısıyla burada kayda geçen, bütçede kayda geçen rakamlar sahicidir ve refahı artırıcı rakamlardır.

Bakın, size bir şey göstereceğim, burada, Bütçe Başkanlığımız bize göndermiş, sağ olsun. 2002-2020 dönemi icraatları: Sadece bir tanesini -binlerce icraat var- açsam, şurada hepimiz saatlerce konuşabiliriz o bir icraat üzerine. O kadar ki tafsilatı var, o kadar ki millet yüreğinde yer etmiş icraatlar. Bundan emin olacaksınız ve kendi zaviyenizden bakmayacaksınız.

Bakın, arkadaşlar, sabahleyin, efendim, "sahibinin sesi" pozisyonundaki bir televizyona kendinizi yönlendirip oradan aldığınız bilgilerle buraya gelirseniz nakıs kalırsınız, noksan kalırsınız. Ben biliyorum beslendiğiniz kaynakları. O beslendiğiniz kaynaklar, sahici bilgiler vermiyorlar. Milletin içerisinde olun. Bakın, arkadaşlar, ara ara söyleniyor "Ya, millete bir gidin, bakın, esnafın..."

LALE KARABIYIK (Bursa) - Millete soruyoruz.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ya, bizim sosyal medya hesaplarımızı takip edin. Her birimiz için bu geçerli. Ne zaman ki Meclisten ayrılmışız, milletle beraber olmuşuz; köylüyle beraberiz, esnafla beraberiz. Ve biz bunları yaparken sadece 2 tane resim koyup o 2 resmin üzerine kendi güzellememizi aktarmıyoruz; tam tersi, video kayıtlarla bunları aktarıyoruz.

Bugün, bir kardeşimle konuştum, burada milletvekili olan bir kardeşimle konuştum -kendisi de ihtimal ki söz aldığında, ilerleyen zamanlarda kayda geçer, bir başka vilayet milletvekili- "Bizim organize sanayi bölgesine şunlardan birilerini götürelim, görsünler oradaki hâli." dedi. Yani, orada her gün onlarca yeni yatırım inşa oluyor. Ben Erzurum için söyleyeyim arkadaşlar. Bakın, bunu söylerken çok net söylüyorum, dahasını istiyoruz, çok daha iyisini istiyoruz. "Bu millet her şeyin en güzeline layıktır." diyoruz ve böyle bir talebin içerisindeyiz. Noksanımız yok mu? Elbette var. Cavit Bey dedi ki: "Ya, kardeşim, sizin hiçbir tane mi noksanınız yok? Hiçbirini mi sahiplenmezsiniz?" Biz söylüyoruz arkadaşlar, zaten noksanları izale için şu bütçeler yapılıyor, şu süreç yürünüyor.

Peki, Allah aşkına, şu Hükûmetin, on dokuz yıldır şu ak yaklaşımın, şu ülkeye hiçbir tane mi faydalı icraatı yoktur? Bir tanesini söylemediniz bugüne kadar. Hakkı, adaleti üstün tutmak bu mudur? Bu mu sizin siyasetiniz? Her gün -mugalata diyorum, altını çiziyorum- kafa karıştırmak, rakamları altüst ederek, farklı zaviyelerden rakamları dillendirerek insanların kafasını karıştırmak siyaset değil. Bunun vatandaşta karşılığı yok, onu da söyleyeyim arkadaşlar. Biz gidip görüyoruz. Çiftçinin hâlini biliyoruz, esnafın hâlini biliyoruz. Nereye yönelsek samimi söylüyorum -elbette dahasını isteyenler var, elbette ki, biz de bunlara hak veriyoruz- her birinden "Allah razı olsun." nidaları yükseliyor.

Ben AK PARTİ'nin Erzurum'daki kurucu heyeti içerisindeyim, ondan önce de çocuk yaştan beri siyasetin içerisindeyim, milletle her daim mülaki bir hâldeyim. Sadece Erzurum'da mı? Hayır, Türkiye'nin her tarafında. Bir yere gittiğimizde mutlaka ama mutlaka oranın esnafıyla, oranın çiftçisiyle görüşmeye azami özen gösteriyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın tarzı bu. Bunu yaparken çok daha sahici notlar alabiliyoruz. Siz, sizden olanlara yöneldiğiniz için hâliyle... Beni bağışlayın, amiyane bir ifade olacak ama benzetme kabilinden söylüyorum: "Körler, sağırlar birbirini ağırlar" pozisyonuna düşmemek lazım, sizi tenzih ediyorum.

Yani, bizimki bütün cenahı ifade ederken... Biraz önce de söyledim, sabahleyin kalkıp yandaş bir medyaya gözünüzü dikip oradan beslenip gelince hâl böyle oluyor. Bunu yapmamak lazım. (CHP sıralarından gürültüler)

Şimdi arkadaşlar, bizim millî şairimizin AK PARTİ'yi tarif eden çok hoş bir dörtlüğü var. Çok hoşuma gittiği için bunu özellikle burada terennüm etmek istiyorum, müsaade ederseniz. Diyor ki:

"Dünya koşuyorken yolun üstünde yatılmaz;

Davranmayacak kimse bu meydana atılmaz.

Müstakbeli bul, sen de koşanlarla bir ol da;

Maziyi, fakat, yıkmaya kalkışma bu yolda."

Bizi tarif eden en esaslı dörtlüktür. Biz koşuyoruz, dünya koşuyor, biz de koşuyoruz. İşte, dünyanın şu pandemi sürecinde, salgın sürecinde geldiği nokta ile Türkiye'nin vardığı noktayı kıyasladığımız zaman çok esaslı bir yol aldığımızı da görmüş olacağız.

"Güvenlikçi politikalar." dedi. Unutmayayım diye hemen aklıma gelmişken söyleyeyim. Arkadaşlar, dün Hatay'da imansız 2 terörist insanlarımızın hayatına, canına yöneldiler. Neyle geldi bunlar oraya? Orada çok net bir biçimde Vali Bey izah etti, açıkladı ki bunlar uçarak gelmişler, uçarak. Bu terörist kitapsızlar uçarak gelmişler. Yani, herhangi bir araçla, yürümeyle değil, uçarak gelmişler. O aracın adını unuttum "predator" müydü? Bilenler söylesinler, bununla gelmişler. Şimdi, bunlar bunu yaparken şu söyleniyor: "Güvenlikçi politikalarla bir yere varılmaz." Ne yapalım? Sükût edelim, çekilelim kenara. PKK mesafe alsın, DEAŞ mesafe alsın. Bütün kitapsızların önü açılsın, bütün vatan hainleri mesafe alsın. Böyle bir şey yok arkadaşlar. Biz, Allah'ın izniyle, milletimizin huzuru için yapılması gerekenleri yapıyoruz, sonuna kadar da yapacağız. Bu bütçe de bütünüyle bunları havidir, bunları içermektedir. Bundan dolayı milletimiz... Sabahleyin tartışmada mevzu edildi ya hakikatleri gizlemek, keşke -bence de- bunlar konuşulsa, bunlar aşikâr olsa, şu söylediklerimizi çok net bir biçimde insanlara ifade etsek, onların zihinleri de çok daha berrak hâle gelir. Yani bütün mugalatalara, bütün kafa karıştırmalarına rağmen hakikati dillendirdiğinizde bizim milletimizin, Türk milletinin esaslı bir hususiyetidir, iyi ile kötüyü tefrikte çok özel bir miyarı vardır, ölçüsü vardır. O yüzdendir ki arkadaşlar, on dokuz yıldır iktidarda olan bir AK PARTİ var ve samimi söylüyorum, ben sahayı çok iyi gözlemlerim, şunu bilin: 2023 yılında çok daha net, çok daha açık puanlarla yeniden beş yıllık iktidar olacak yani 2023'ten sonraki durumu Allah ömür verirse inşallah -milletvekili olalım, olmayalım- göreceğiz, denk geliriz, konuşuruz bunları da. Kimse hülya görmesin, kimse böyle renkli rüyalara dalmasın Mahmut Bey. Hakikatleri ben dillendiriyorum.

Değerli Cumhurbaşkanı Yardımcımız, bir güzelleme yapmıyorum, samimi düşüncelerimi söylüyorum. Sevgili Bakanımız Naci Bey de siz de çok hususi çalışma yapmışsınız. Sizin şahsınızda Sayın Cumhurbaşkanımıza saygı sunuyoruz. Allah'ın izniyle buradan bereket gelecek, bütçemiz hayır uğur getirecek vatanımıza, milletimize. Size saygı sunuyorum. Hayırlı uğurlu olsun diyorum.

Teşekkür ediyorum.