KOMİSYON KONUŞMASI

OSMAN OKTAY EKŞİ (İstanbul) - Sayın Başkan, önce, benim mi saatim yanlış yoksa burada kullanılan saat mi yanlış, onu anlayamadım ama geç kaldığım için üzgünüm.

Asıl söylemek istediğim şu: Eğer toplantı başlamadan evvel gelebilmiş olsaydım yani ilk dakikalarında burada olsaydım zatıalinizin dikkatine özellikle bir noktayı sunmak ihtiyacını duymuştum, onu dile getirecektim. İzninizle, önce ona değineyim.

Sevgili Başkan, Dışişleri Komisyonunun bu toplantısı bildiğimiz gibi birkaç kere değiştirildi, saati değiştirildi. Zarafetiniz sayesinde de bunlardan biz haberdar olduk zamanında. Ancak, öyle zannediyorum ki Komisyon sekretaryasının dikkatinden kaçan veya zatıalinizin dikkatinden kaçan bir husus var. Gelen mektuplarda bu Komisyonun milletvekili sıfatı taşıyan üyelerine mektubun sonunda "Bilgilerinizi rica ederim." diyorsunuz veya deniliyor. Bu -eğer benim bildiğim yanlış değilse- devlet bürokrasisinde aşağı bir kademeye dönük yazışmalarda kullanılan bir ifadedir. Milletvekilleriyle komisyon üyeleri arasında hiyerarşik bir ilişki yoktur. Zatıaliniz bu Komisyonun Başkanısınız, Komisyonu temsil yetkisine sahipsiniz ve hepimiz adına da elbette yeri geldiğinde bu yetkiyi kullanırsınız ama Komisyon milletvekillerine gönderilen mektup herhâlde "Bilgilerinizi rica ederim."le bitmez. İstirham ediyorum, bundan sonra aranızda bulunmayacak bir arkadaşınız olarak sonraki dönemlerde de özellikle dikkate alınması umuduyla söylüyorum, milletvekilliğinin üzerinde hiyerarşik herhangi bir makam yoktur, Cumhurbaşkanı da dâhil olmak üzere söylüyorum, milletvekilliğinin üzerinde bir makam yoktur. Bu nedenle...

BAŞKAN - Bir şey soracağım Sayın Ekşi. Bu yeni mi dikkatinizi çekti? Daha önceden farklı bir uygulama...

OSMAN OKTAY EKŞİ (İstanbul) - Daha öncelerde dikkatimi çekmemiş olabilir.

BAŞKAN - Onu ben merak ediyorum. Benim çünkü hiç bugüne kadar dikkatimi çekmedi.

OSMAN OKTAY EKŞİ (İstanbul) - Yani, istirham ediyorum, bu Meclisin kimliğine, görmesi gereken saygıya aykırı pek çok örnek taşıyorum zihnimde, bunlar da azalsın diye uğraşıyorum, onlardan biri bu olduğu için dikkatinize sunma gereğini duydum. Birinci nokta bu Sayın Başkan.

Eminim ki sizin kişiliğinizle ilgili izlenimlerim böyle bir hatayı bir daha tekrar etmeyi engelleyecektir.

İkincisi, Sayın Başkan, az önce arz ettiğim gibi -birkaç dakika geç kaldığım için- Dışişleri Bakanlığı adına verilen bilgiyi tam olarak tabii duyamadım ama merak ettim bu anlaşmayı dün akşam incelerken. Hangi ihtiyaç Katar'la bizim aramızda, bir ifadeye göre karşılıklı, bir başka yerden bakınca da tek taraflı olarak silahlı kuvvetleri öbür ülke topraklarında bulundurmayı gerektiriyor? Doğrusu bunu kendi bilgimle bulamadım, yanıtlayamadım. Umarım Dışişleri Bakanlığı adına ve Millî Savunma Bakanlığı adına burada bulunan dostlarımız bu konuda bilgi verirler.

Merak ettiğim bir nokta daha var. Hangi Arap ülkesiyle biz böyle karşılıklı asker konuşlandırma anlaşması yaptık ve bu anlaşmalara dayalı olarak Türk Silahlı Kuvvetlerinden hangi nedenle, ne kadar askerî personel -varsa- o ülke topraklarında konuşlandırıldı? "Konuşlandırmak" kavramı askerî bir kavram olduğu için, bendeniz de kendimi sınırlayarak o konuda fazla bir şey söylemek istemiyorum ama bunun, askerî açıdan birliklerin belirli bir yerde uzunca bir süre bulundurulması anlamına geldiğini düşünerek anlaşmanın niçin bu konuşlandırmaya ilişkin hüküm taşıdığını ayrıca merak ediyorum. İstirham ettiğim husus, bu konuda da aydınlatılmak.

Anlaşmanın takdim yazısında Katar topraklarında Türk Silahlı Kuvvetlerinin konuşlandırılmasından söz ediliyor ama içeride, gerekçede, "karşılıklı" taraflar arasında kuvvetlerin konuşlandırılması, iş birliğinin güçlendirilmesi için mekanizma kurulmasından söz ediliyor.

Bir de izin verirseniz, karşılıklılık, birinci maddede olacak, eğer yanlış anlamadıysam... Onu arıyorum ama şu anda bulamadım. Karşılıklı silahlı kuvvetlerin öteki ülke topraklarında konuşlandırılacağına ilişkin hüküm var diye konuşuyorum. Eğer yanlışım varsa düzeltilmesinden mutluluk duyacağım. Eğer öyleyse, benim bu beyanımla ilgili değerlendirmemde bir yanılgı yoksa Katar silahlı kuvvetlerinin Türkiye'de nerede, niçin, hangi amaçla konuşlandırılması söz konusudur, bunu ben merak ediyorum.

Son bir nokta Sayın Başkan, bu bir askerî iş birliği anlaşması, niteliği itibarıyla. Onun içinde terörizmle mücadele iş birliğinin de yer almasını, doğrusu, anlaşmanın yapısıyla uyumlu hissetmedim. Bu konuda da, hangi ihtiyaçla bu hüküm konmuştur, açıklanırsa sevinirim.

Son bir nokta, izin verirseniz, sözlerimi tamamlarken aklıma geldi: Mutabakata varacakları herhangi bir başka alanda iki ülkenin... Şöyle söyleyeyim, tekrar ediyorum: "Mutabakata varacakları herhangi bir başka alanda iş birliğine ve Katar devletinde konuşlandırılmak üzere personel ve ekipman gönderilmesine müsaade ederler." diyor anlaşmanın 4'üncü maddesinin sonu. Zatıalinizin de üye olduğu dönemde ve Sayın Volkan Bozkır'ın başkan olduğu dönemde burada sayısız defa bu anlaşmalarda net olmayan bağlantı hükümlerinin çok büyük sakıncalar doğuracağını ifade ettik. Bendeniz ifade edenlerden biriyim, pek çok arkadaşımız burada bu hususun anlaşmalarda dikkate alınmasını, iki ülkenin yükümlülüklerinin anlaşmaya net olarak konmasını ısrarla talep ettik. Son gelen anlaşmalarda, karşımıza gelen anlaşmalarda bu pek yoktu. Yani buradaki ricalar, buradaki istekler dikkate alınmış gibiydi. Şimdi, burada, bu 4'üncü maddenin birinci fıkrası diyeyim yahut giriş fıkrası, orada, herhangi bir başka alanda iş birliğinin neleri kapsayabileceğinin hiç değilse burada net olarak ifade edilmesini istirham ediyorum.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.