KOMİSYON KONUŞMASI

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Teşekkür ederim Değerli Başkanım.

Değerli milletvekili arkadaşlar, değerli Bakanlık temsilcileri, basın mensupları; hepinizi saygıyla hürmetle selamlıyorum.

Şimdi, Değerli Başkanım, tabii, maddelere geçmiyoruz ama örnek bazında söyleyeceğim. Türkiye Cumhuriyeti devleti kurulduğu tarihten bugüne kadar yaptığı tüm yasalarında övünerek para birimi olarak Türk parasını kullanmıştır. 2020'nin Türkiye'sinde "Yerliyiz ve millîyiz." diyen bir iktidar mevcut olan kanun teklifinin 22'nci maddesinde ABD dolarını esas almaktadır. Değerli arkadaşlar, biz sömürge bir ülke değiliz; sömürge bir ülke değil isek, bağımsız bir ülkeysek -kanun yapma tekniği açısından bir devletin onuru, bağımsızlığı kullandığı para birimiyle ölçülür; burada ben bunu şiddetle reddediyorum Değerli Başkanım- burada biz Türk parasının yerine ABD dolarını kullanamayız ölçüt olarak. Biz kendimizin neyine güvenemiyoruz? Yeri geldiği zaman biz diyoruz ki: Biz büyük devletiz, biz yerli devletiz, millî devletiz. Nerede kaldı yerliliğimiz, millîliğimiz? Demek ki kendi ekonomimize biz güvenemiyoruz. Kendi ekonomimize güveniyorsak para birimi olarak doları buradan çıkarmanızı sizden istirham ediyorum Değerli Başkanım. Siz bakanlık da yaptınız. Devletimizin bu anlamda bugüne kadar böyle bir...

BAŞKAN MUSTAFA ELİTAŞ - Çıkarıyoruz onu.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Çıkarıyorsunuz ama ben söylemeden önce, bunun yazılmaması lazımdı.

BAŞKAN MUSTAFA ELİTAŞ - Yasada çıkıyor zaten.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Ya, çıkmıyor üstadım. Burada alt komisyonda da var, üst komisyonda da var. Lütfen, benim sizden ricam: Önemli olan, Mahmut Tanal söylemeden bunun çıkarılması lazımdı. Bunun akla gelmemesinden rahatsızım. Nasıl akla gelmez? Buna isyan ediyorum, kabul edemiyorum ben. Bu devletin on bir yıl -ilkokul, ortaokul, lise- nohut ve makarnasıyla büyüyen bir vatandaş olarak bunu kabul edemiyorum değerli arkadaşlar; bu bir.

BAŞKAN MUSTAFA ELİTAŞ - Gerekçede yazıyor zaten.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bitireceğim. Hiç gerekçesi olamaz. Hiçbir gerekçede Türk parasının yerine yabancı para birimi kabul edilemez.

BAŞKAN MUSTAFA ELİTAŞ - Sayın Tanal, Türk parasına döndürdüğümüz gerekçede yazıyor zaten.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Devam edeceğim Başkanım.

BAŞKAN MUSTAFA ELİTAŞ - Teklif metninde var.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Geliyoruz... Burada Enerji Bakanlığından yetkililer var. Arkadaşlar, Enerji Bakanlığından yetkililer var ama üç zamanlı elektrik tarifnamesi var. Üç zamanlı değil mi? 22'nci maddenin son fıkrasındaki "EPDK tarafından TL kuruş/ kWh olarak ilan edilen kendi abone grubuna ait perakende tek zamanlı aktif enerji bedeli..." Peki, siz en yüksek bedeli niye buraya koyuyorsunuz? Sebebi ne? Gerekçesi ne?

BAŞKAN MUSTAFA ELİTAŞ - Siz evde kaç zamanlı kullanıyorsunuz Sayın Tanal?

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Ben dilekçe verdim, ekonomik anlamda...

BAŞKAN MUSTAFA ELİTAŞ - Üç zamana mı dönüyorsunuz?

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Ben dilekçe verdim, bunu da ben vatandaşa önerdim. Genel Kurulda dilekçe verdim.

BAŞKAN MUSTAFA ELİTAŞ - Bak, o vatandaşlar yarın sizin kapınıza gelir, aradaki farkı isteyebilir. Dikkat edin.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bakın, işte ben onu söylüyorum zaten, burada yazık günah.

BAŞKAN MUSTAFA ELİTAŞ - Kullanmadığınız için, üç zamanlıyı kullanmadığınız için bilmiyorsunuz diyorum.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bitireyim Başkanım. Özür dilerim, ben polemiğe girmek istemiyorum.

Geliyoruz, yine aynı şekilde... Ya, Cumhurbaşkanına yazık günah değil mi? Düşünebiliyor musunuz, bu kanun teklifinin içerisinde "...tek zamanlı aktif enerji bedelini geçmemek üzere uygulanacak fiyat ile uygulamaya ilişkin usul ve esaslar Cumhurbaşkanı tarafından belirlenir." diyor 13'üncü maddenin ikinci fıkrasında. Burada bakanlık yok mu arkadaşlar? Yani her şey Cumhurbaşkanı... Ona da yazık günah ya! Olacak bir iş değil Değerli Başkanım.

Değerli Başkanım, geliyoruz 9'uncu maddede "yabancı şirketlerin Türkiye'de..." demişsiniz, güzel ama Allah rızası için bir de mütekabiliyet esası koyun, mütekabiliyet esası koyalım. Efendim, biz onların kurduğu şirketlere burada, bizim ülkemizde şube açmasına izin vereceğiz. Peki, acaba izin verdiğiniz ülkeler, bizim Türkiye'deki şirketler gidip orada şube açarsa o mütekabiliyet esasına izin verecekler mi? Yok. Yani bu neye benzedi? Türkiye'de gayrimenkul alan vatandaşlık kazanıyor. Yani mütekabiliyet esasını koymakta yarar var Değerli Başkanım.

Burada kısacası şöyle söyleyeyim ben: 1'inci maddesi Anayasa'nın 10'uncu maddesindeki eşitlik ilkesine ve 2'nci maddesindeki -hukuk devleti- hükme aykırı. 3'üncü maddesi Anayasa'nın 10'uncu maddesine ve 2'nci maddesindeki "Türkiye Cumhuriyeti devleti hukuk devletidir." ilkesine aykırı. Burada, 3'üncü maddesi, ruhsatsız çalıştırma anlamında Anayasa'nın 17'nci maddesine ve hukuk devleti ilkesinin olduğu 2'nci maddesindeki hükümlere aykırı. 12'nci maddesinde Cumhurbaşkanına yetki vermişiz, 40'ıncı maddesinde yetki vermişiz, 14'üncü maddesinde bakana yetki vermişiz yani burada yetki karmaşası var. 24'üncü maddesinde kaç tane firma bundan yararlanıyor ve hangi firmalar bundan yararlanıyor? Bunları anlatmanızı da istirham ediyorum, mümkünse, anlatırsanız sevinirim. 40'ıncı maddesi, yine, Anayasa'nın 10'uncu maddesine ve 2'nci maddesindeki hukuk devleti ilkelerine aykırı.

Gelelim usulle ilgili açıklamalarıma Değerli Başkanım: Mademki biz doğal gazı konuşuyoruz ve elektrik piyasasını konuşuyoruz. Yine, doğal gazla ilgili, ben, Türkiye Büyük Millet Meclisinde -27/4, (2/3079) esas numaralı, 18/8/2020 tarihinde- vatandaşların elektrik dağıtım şirketlerine olan ferî borçlarının terkin edilmesi ve asli borçlarının yapılandırılmasına yönelik kanun teklifi vermişim. Bu kanunla bağlantılı olduğu için bununla birleştirilmesini talep ediyorum.

İki: Yine -27/2, (2/558) esas numaralı, 9/7/2018 tarihli- Düzce ilimizin doğal sit alanı ilan edilmesi ve Düzce ilinde doğal gaz kullanımının yaygınlaştırılması için oradaki doğal gaz bedelinin yüzde 50 devlet desteğiyle ve Düzce il ve ilçelerindeki yeşil kart sahipli olan kişilere ayni yardım olarak sunulan yakıt yardımlarının doğal gaz yardımı şeklinde yapılması, Düzce ili ve ilçeleri genelinde katı yakıt ve sıvı yakıtların kullanımına sınırlandırma getirilmesi... Bunu da getiriş amacımız şu Sayın Başkanımız: Değerli Fahri Başkanımız, kendisi Düzce Milletvekilimiz, Düzce'yi de çok iyi bilir. Düzce hakikaten tarımıyla, doğasıyla, yeşilliğiyle... "Yeşil Düzce" yazar zaten hem batı hem doğu girişinde ve bir ova yerine kurulu, oradaki o dağların yüksekliği nedeniyle kışın havanın en fazla kirli olduğu bir ilimiz. Bu da nedir? Hem ekonomik anlamda vatandaşımız dar gelirli ve aynı zamanda şehrin ova yerinde kurulması nedeniyle yani bir rüzgâr kanalı olmaması nedeniyle havası kirli. Peki, bizde mevcut olan depolama kapasitesi yetersiz olduğu için hem ülkelere bu doğal gazın parasını veriyoruz ama o kadar doğal gaz da tüketemiyoruz, tüketemediğimiz doğal gazın da parasını elin gâvuruna vermiş oluyoruz. Peki, bunu böyle yapacağımıza biz bu doğal gazımızı tüketelim. Düzce'nin bu özel durumu nedeniyle bir kanun teklifi verdim -27/2'de, (2/558) esas numaralı, 9/7/2018 tarihli- ve bu da şu anda yine aynı şekilde Komisyonumuzda. Benim sizden ricam: Sayın Fahri Bey, siz Düzce Milletvekilisiniz. Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili bu kanun teklifini vermiş ve bunu kanunlaştırmak istemiyorsanız lütfen siz imza atın, ben geri çekeyim, bunun iyiliği size ait olsun, bunun sevabı size ait olsun, vatandaşımıza bir iyilik yapalım. Yani benim bu kanun teklifimi de mevcut olan bu tekliflerle birleştirmenizi talep ediyorum ben.

Maalesef, kanunumuzda ne yapıyoruz biz? Yine, aynı şekilde, doğal gaz harcamalarını özel tüketim vergisi kapsamına almışız. Arkadaşlar, doğal gaz artık medeni ve uygar bir ihtiyaç. Bu harcamanın özel tüketim vergisi kapsamının dışına alınması lazım. Biz tam tersini yapmışız, ne yapmışız? Pırlanta, yakut, efendim elmas ve özel taşlar özel tüketim vergisinin kapsamının dışında, burada doğal gazı da biz özel tüketim kapsamı içerisine almışız. Kanun teklifi verdik, bunu özel tüketim vergisinin kapsamının dışına çıkarın. Sizden bu kanun teklifimizi de yine bu kanunla birleştirmenizi istirham ediyorum.

Bir başka husus (27/3), (2/2914) 28/5/2020 tarihinde, burada temel gıda ve temizlik maddeleri ile elektrik, doğal gaz, su ve internet hizmetlerine KDV'nin yüzde 1 oranında uygulanmasını talep etmişiz ama mevcut olan KDV uygulaması çok yüksek. Yine bu kanunla direktman bağlantılı olduğu için bunun da birleştirilerek görüşülmesini sizden istirham ediyorum.

Yine bir başka kanun teklifimiz (27/2), (2/1690) 31/1/2019 tarihinde Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Gelirleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nde elektrik faturalarındaki TRT payının kaldırılmasını talep etmişiz. Bu kanunla direktman bağlantılı, sizden istirham ediyorum, bununla birleştirilmesini talep ediyorum.

Bir başka kanun teklifimiz yine (27/4), (2/3075) 13/8/2020 tarihli. Devlet tarafından yapılacak destekleme ödemesi almaya hak kazanan çiftçilerin -bugün çok konuşuldu bu Değerli Başkanım- vadesi geldiği hâlde ödenmeyen sulama, işletme ve bakım ücreti veya su kullanım hizmet bedeli borcu veya münferiden tarımsal sulamada kullanılan elektrik enerji borcunun destekleme ödemelerinden mahsup edilmesinin önüne geçilmesi amacıyla dedik ki: "İlk önce devletin verdiği bu desteklemeleri siz kaynaktan keserek vatandaşın elektrik ve sulama parasına mahsup etmeyin." Yani bu ne oluyor? Âdeta devlet şunu yapıyor: Yani elektrik idaresinin, sulama birliklerinin parasını güvenceye alıyor. Siz de serbest meslek erbabısınız, Sayın Başkanım da yine aynı şekilde serbest meslek erbabı. Sizin işletmelerinizde, siz birisine mal sattığınız zaman devlet onun ödemesinin garantisini size veriyor mu, vermiyor. Siz paranızı alamadığınızda ne yapıyorsunuz? Ya çek alıyorsunuz icra...

BAŞKAN MUSTAFA ELİTAŞ - Sayın Tanal'a müracaat ediyoruz.

MAHMUT TANAL (İstanbul)- Nasıl efendim.

BAŞKAN MUSTAFA ELİTAŞ - Sayın Tanal avukatımız olsun, tahsil etsin diyoruz.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Yani herhangi bir avukata, Mahmut Tanal olmayabilir, bana vekâlet vermezsiniz Sayın Başkanım. Yani işin esprisiydi tabii ki. Ama ne olur, hukuka müracaat edilir, yasal yoldan "Git kardeşim sen hakkını tahsil et." denilir. Biz burada elektrik şirketler ile sulama birliklerine ne diyoruz: "Devlet bak destekleme veriyor, senin paran orada güvencede." Arkadaşlar, destekleme vermenin asıl amacı çiftçiye kamu hizmeti için, daha iyi bir verim alabilmesi için, diğer ülkelerdeki çiftçilerle rekabet edebilmesi için. Ama biz bunu ne yapıyoruz? İnanın bu destekleme primleri -evet, devlet veriyor, devletin cebinden çıkıyor- asıl amacına gitmiyor, amacı doğrultusunda kullanılmıyor, elektrik firmaları, sulama birlikleri kaynaktan ödedikleri, tahsil ettikleri için çiftçi orada mağdur oluyor. Bu kanun teklifimiz de yine bununla direktman bağlantılı olduğu için birleştirilmesini talep ediyorum.

Bitiyor Sayın Başkanım. Yine bir başka kanun teklifimiz (27/2), (2/1691) 31/1/2019 tarihli, elektrik faturalarına yansıtılan -bu çok önemli Sayın Başkanım, çok çok önemli- ve abonelerden tahsil edilen dağıtım bedelinin tamamının kaldırılması. Ya arkadaşlar, hepinizin evine, iş yerine elektrik faturası geliyor, içine baktığınız zaman dağıtım bedeli var. Aynı binada 10 kişi oturan var, 100 kişi oturan var, bakıyorsunuz hepsine dağıtım bedeli... İnan ki uçakla gitseniz o para gitmez. Sebepsiz zenginleşmedir arkadaşlar, haksız bir zenginleşmedir bu. Yani bunun bedelini mektupla koysanız o kadar tutmuyor. Bu para, bedel nereden getiriliyor? Bu kanunla direkt bağlantılı, bunun da kaldırılmasına yönelik kanun teklifi verdik. Hani biraz önce arkadaşlar dedi ya: "İnsan odaklı, vatandaşımıza ne getiriyor, ne götürüyor?" işte bu yazdıklarım, söylediklerim vatandaşımıza ne getirip ne götürdüğü. Sayın Cumhurbaşkanı her zaman diyor ki: "Efendim, biz bu coronavirüs döneminde vatandaşımıza iyi bir paket getiriyoruz." Aslında bu okuduğum kanun teklifleri çok iyi bir paket. Bunların bir kanun teklifinde birleştirilmesini istirham ediyorum.

Son teklifimiz şu: (27/3), (2/2186) 11/9/2019 tarihli, yine konut ve iş yerlerine yönelik ticari amaçlı olmayan perakende doğal gaz teslimlerinin katma değer vergisinin dışında tutulmasını talep ediyoruz. Şimdi, arkadaşlar, yani burada siz, getirilen bu kanun teklifiyle maden şirketlerine, elektrik firmalarına işte, KDV'den istisna ediyorsunuz, muafiyetler tanıyorsunuz vesaire. Ya, bu insanlar ticaretle uğraşmıyor, normal, sade vatandaş. Ticaretle uğraşmayan vatandaşın bu yerlerdeki doğal gazla ilgili yine KDV'lerinin bunun dışında tutulması için kanun teklifi verdik, bu kanun tekliflerinin görüşülmekte olan bu yasa teklifiyle birleştirilerek birlikte görüşülmesini istirham ediyorum.

Sayın Bakan Yardımcımız, evet, bize bu dağıtıma esas gerçekleşen kayıp enerji oranlarını belirttiler. Ben Şanlıurfalıyım, Güneydoğuluyum, bugüne kadar bu burada konuşuldu "Güneydoğu'da hırsızlık yapılıyor, elektrik..." Ben bunu şiddetle reddediyorum. Burada Güneydoğulu ve Doğu Anadolulu insanların bu şekilde ithamı kabul edilebilir bir durum değil. Sosyal devlet ilkesi uyarınca bölgeler arasındaki eşitsizliği gidermek devletin borcudur. Anayasa'mızın 5'inci maddesine göre vatandaşın huzur ve mutluluğunu sağlamakla devlet yükümlüdür, devlet yükümlüdür. Bölgeler arasındaki bu gelir uçurumunu kim yarattı? Benim babam yaratmadı ki, bunu bugüne kadarki iktidarlar yarattı. Yani bugünkü AK PARTİ, önceki, hangisi varsa, hepsi var işin içinde. Yani bunu...

FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - CHP de dâhil.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Hepsi var arkadaş, hiç kusura bakmayın, lâmı cimi yok bu işin, hepimizin bunda kusuru var, hepimizin burada hatası var. On sekiz yıldan beri burada iktidardasınız, gelin hep birlikte bunu düzeltelim. Yani siz bu konuyu "Düzeltelim." dediniz de biz size destek mi vermedik?

ŞAHİN TİN (Denizli) - Biz çağırıyoruz, siz gelmiyorsunuz.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Burada Bakan Yardımcısından benim istirhamım şu: Değerli Bakan Yardımcım, sizden istirham ediyorum Allah rızası için, kayıp ne kadardır, kaçak ne kadardır? Bizi töhmet altında bırakmayın. Burada şirketler yatırım yapmayarak -sizin tarifinizle- elektriğin üretildiği yerden evimize veya iş yerimize gelinceye kadarki kayıp oranları ile kaçak dediğiniz oranların karşılaştırmasını görmek istiyoruz. Aksi takdirde şunu düşüneceğim ben: Bu şirketlerin ayıplarını, kayıplarını kapatmak için vatandaşı zan altında bırakıyorsunuz. Açık ve net söylüyorum ve bu anlamda da o bölgedeki... Arkadaşların hepsi diyor ki: "Efendim, bölgesel tarifeye geçelim." E, geçelim "Geçmeyelim." diyen mi var? Ama sosyal devlet olarak ekonomik bölgesel eşitsizliği kaldırmak zorundasınız. Aksi takdirde bu tür bir uygulamayla terör örgütlerine malzeme vermiş oluruz. Bir ülke içerisinde bölgeler arasında bu kadar gelir uçurumu olur mu? Yani şu anda biz ekim ayındayız, bugün ekimin kaçı? 20'si. Arkadaşlar, öğrenciler hâlen tarlada, kimisi soğan topluyor, kimisi patates topluyor, kimisi pamukların o son kozalaklarını topluyor; okula gidemediler arkadaşlar. Türkiye'de o mevsimlik tarım işçilerinin çocukları her yılın nisan başı ve ekimin de sonunda yani kasımın başında ancak okula gidebiliyor; yazık günah değil mi? Bunu yaratan kim? Bugüne kadarki tüm siyasi iktidarların vebali vardır. Atatürk Barajı, ışıklar içerisinde uyusun, rahmetli Demirel yaptı; ya, yüzde 20'si bitti arkadaş, yüzde 80'i hâlen duruyor. Yazık günah değil mi? Şanlıurfa'da hâlen elektrik yok, 2020 Türkiyesinde köylerinde elektrik yok, yol yok, su yok. Bunu da gündeme getirdiğiniz zaman "Efendim, ya, muhalefet bunları dile getiriyor." diyorsunuz. Arkadaş, ben dile getirmeye devam edeceğim. Bu eşitsizliğe, bu adaletsizliğe isyan ediyorum. O bölgede yetişmiş olan bir çobanın oğlu Atatürk cumhuriyeti sayesinde okuyup buraya geldiyse onların hakkını hukukunu savunmak benim ve benim gibi arkadaşların namus borcudur.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.