| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Antalya Milletvekili İbrahim Aydın ve Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 17 Milletvekilinin; Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3113) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 07 .10.2020 |
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, bürokrasinin değerli temsilcileri; maddeyi iki açıdan değerlendirmek istiyorum. Birincisi, böyle bir hizmete neden ihtiyaç duyuldu, hizmet gerekçesi; ikincisi de düzenlenen bu unvanın, bu mesleğin kariyer mesleğine ne kadar uygun olduğu.
Maddede Cumhurbaşkanı raportörlerinin görev alanı aslında tanımlanmış, dolaylı bir şekilde tanımlanmış durumda. Madde diyor ki: "Cumhurbaşkanlığının görev alanına giren ve uzmanlık gerektiren konularda Cumhurbaşkanlığı raportörü istihdam edilecek." "Cumhurbaşkanlığı görev alanına giren konu nedir?" dersek, Anayasa madde 104'e bakmamız lazım. Yani Türkiye Cumhuriyeti'nin yönetimine ilişkin tüm konularda, Cumhurbaşkanının yetkili olduğu tüm konularda Cumhurbaşkanlığı raportörü istihdam edilebilecektir. Bunu yürütme organıyla sınırlı olarak alacak olursak, idare, yürütme organının tümü üzerinde yani idare üzerinde gerekli konularda Cumhurbaşkanlığı raportörü istihdam edilebilecektir. Böylesine geniş bir alanda bir kariyer meslek oluşturulması asla mümkün değildir. Yani Hazine ve Maliye Bakanlığının görev alanından Çevre ve Şehircilik Bakanlığının görev alanına, Diyanet İşleri Başkanlığının görev alanına, aklınıza gelebilen hangi konu olursa olsun, idarenin bütün alanlarında görevli olmak üzere Cumhurbaşkanlığı raportörü istihdam edilebilecektir. Bu, doğru bir tanımlama değildir. Uzmanlık gerektiren konu ve raportör... "Raportör" dediğimiz kişi, kelime anlamından yola çıkacak olursak, raportör birtakım konularda rapor hazırlar, tutanaklar tutar vesaire vesaire. Bu, doğru bir meslek değil, doğru görmüyorum bunu, gerek yok. Bunların kadrosunun İdari ve Mali İşler Başkanlığında olacak olması, görev alanının İdari ve Mali İşler Başkanlığıyla sınırlı olduğu anlamına gelmiyor; sadece özlük hakları yönünden, hiyerarşik yönden nereye bağlı olacağına ilişkin bir tanımlamadır bu.
İkinci konu: Bu meslek bir kariyer meslek olarak oluşturuluyor. Baktığımda bunu kariyer meslek olarak tanımlayamıyorum. Maddede yer alan birtakım düzenlemeler kendi içinde çelişki taşıyor. Kamu yönetiminde dünyada iki tür sistem söz konusudur; birincisi kariyer sistemi, ikincisi de kadro sınıflandırması sistemidir. Kariyer rejiminde personel, çalışma hayatı boyunca sürecek olan bir iş ve mesleki kariyer içerisinde konumlanır. Görevler sistemli bir şekilde tanımlanmıştır çünkü kamu hizmetlerinin sürekliliği esastır ve bu meslekte görev alan personel kamu hizmetlerinin görülmesinde, gördürülmesinde tamamen tarafsızlık ilkesinden hareket eder ve bütün hayatı boyunca sürecek olan veya o meslekte olduğu süre boyunca sürecek olan bir bilginin ve çalışma sisteminin içinde kendisini bulur; bir bilgi birikimi esastır. Kadro sınıflandırması sisteminde ise iş tanımlanır ve bu işe uygun personel aranır. Kadro sınıflandırması sistemi Anglosakson ülkelerinde uygulanır, kariyer sistemi ise Kıta Avrupası ülkelerinde uygulanır.
Türkiye'de kariyer sistemi AK PARTİ iktidarlarına kadar sistemli bir şekilde uygulanmıştır. Hâlen kariyer sistemi muhafaza ediliyor gibi gözükmekle birlikte, kariyer sistemine yapılan çeşitli müdahalelerle kariyer sistemi amacından uzaklaştırılmıştır ve Türkiye'de kamu istihdamına baktığımızda, 2007 yılında toplam kamu istihdamı 2 milyon 925 bin iken 2020'nin ikinci çeyreği itibarıyla bu rakamın 4 milyon 767 bine çıktığı görülmektedir. Ekonomideki tüm istihdamın yüzde 18,6'sının kamu istihdamından oluştuğunu görüyoruz. Bu oran 2007'lerde yüzde 14'lerdeydi. Kendi içindeki dağılımına baktığımızda kadrolu personelde olağanüstü bir artış olduğunu görüyoruz. Yine, sözleşmeli personelde bir dönem işçi kadrolarına kayma olmakla birlikte orada da ciddi bir artış olduğunu görüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Yani AK PARTİ döneminde, özellikle 2011 yılından sonraki dönemde personel rejiminde tutarlı bir uygulama söz konusu olmamıştır. Bu rejimi "Şuna benziyor." veya "Şu sistemdir." şeklinde tanımlama imkânı bulunmamaktadır.
Şimdi, bir yandan Cumhurbaşkanlığı raportörlüğü kariyer meslek olarak tanımlanırken mesleğe özel yarışma sınavıyla alınacak olan bu personelin yarışma sınavının nasıl olacağı tanımlanmış değildir. Bu yarışma sınavına, bu maddede hüküm bulunmayan hâllerde 657 sayılı Kanun'un ek madde 41'inin uygulanacağı yönünde bir düzenleme var ama ek madde 41 de kamu personeli seçme sınavına atıf yapan bir madde. Yani bir özel yarışma sınavı yapıp tamamen bu sınavla bu kişiler mesleğe alınabilir, özel bir yazılı sınav yapılabilir, yazılı sınavın akabinde Cumhurbaşkanlığı bir sözlü sınav veya mülakat yapabilir, alabilir. Bu şekilde, genel sistemden ayrılan bir sınav sistemi doğru değildir.
İkincisi, "Hizmetine ihtiyaç kalmayanlar başka kadrolara atanabilir." yönünde hüküm var. Kariyer meslekte asla böyle bir hüküm olmaz. Kariyer mesleğe yarışma sınavıyla giren, üç yılın sonunda yeterlilik sınavıyla raportör kadrosuna atanan kişiler, önce raportör yardımcısı, üç yılın sonunda yeterlilik sınavıyla raportör olarak atanan kişiler, kendi rızası dışında asla ve asla başka bir kadroya atanamazlar. Bunu koyduğunuz anda, bu, kariyer meslek olmaktan çıkar, bunu boşuna kariyer meslek diye tanımlamayın.
Son olarak söyleyeceğim şudur: "İhtiyaca göre yabancı dil aranabilir." deniyor. Ya yabancı dil ararsanız ya aramazsınız. Bu kanunda yazılır, kariyer meslekse yabancı dilin aranması gerekir. "İster ararım, ister aramam, bunları kendi içinde gruplandıracağım, bir grupta arayacağım, bir grupta aramayacağım." demek olmaz. Kariyer meslekte istihdam edilenler, sadece Türkiye'yi değil dünyayı bilen, gelişmeleri takip eden personelden oluşur. O nedenle, bunun takdire bırakılması asla doğru değildir.
Teşekkür ederim.