| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Antalya Milletvekili İbrahim Aydın ve Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 17 Milletvekilinin; Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3113) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 06 .10.2020 |
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, değerli bürokratlar, basın mensupları; hepinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.
Değerli Başkanım, süremi hesaplamadan bir şey öğrenip öyle devam edeceğim.
Sizden istirhamım, şu anda Bakanlık temsilcilerinden hukuk müşavirliğinden veya hukukçu kimse var mı acaba?
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Bildiğim kadarıyla var. Cumhurbaşkanlığından var.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Var. Kim var hukukçu?
Peki, teşekkür ederim. Şimdi süremi başlatırsanız sevinirim.
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Buyurun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Değerli Başkanım, şimdi tüm arkadaşlarımız, sağ olsunlar, bütçeyle alakalı kısma geldiler. Ben işin hukuki boyutuna geleceğim. Yani burada hukuki boyutu anlamında bizi ilgilendiren 14'üncü madde OHAL'le ilgili, İmar Kanunu'yla ilgili ve aynı zamanda Cumhurbaşkanlığıyla ilgili, atamalarla ilgili. Şimdi, başta, hemen 14'üncü madde de OHAL'le ilgili atılan kamu görevlileriyle alakalı. Şimdi, mevcut olan, kim suç işlemiş ise, kim suça bulaşmış ise mutlak surette cezalandırılmalıdır. Buna hiç kimsenin aması, fakatı vesairesi yoktur. Biz burada şunun derdindeyiz, yani şunu savunmaya çalışıyoruz: Geciken adalet adaletsizliktir. Bu, aşağı yukarı dünyanın her tarafında yazılı olan bir slogandır, beyinlere kazınmıştır bu. Ve 14'üncü maddede... Bakın, mevcut olan, burada kamu görevlisi arkadaşlarımız, 657'ye tabi olan herkes bilir ki 130'uncu madde ne diyor? "Devlet memuruna savunması alınmadan disiplin cezası verilemez. En az, savunmasını yapmak üzere yedi günlük bir süre vereceksiniz." diyor. 657'ye 130. Bunu bir tarafa yazalım. Anayasa 129/2 yine "Memurlar ve diğer kamu görevlileri ile kamu kurumu niteliğindeki mesleki kuruluşları ve bunların üst kuruluşları mensuplarına savunma hakkı tanınmadıkça disiplin cezası verilemez." diyor; Anayasa 129/2. Şimdi, biz yeni bir, sanki iyi bir düzenleme yapıyormuşuz gibi bunu getirmekle... İnanın, mevcut olan bizim 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'muz ve Anayasa'mızın 129'uncu maddesinin (2)'nci fıkrası yani o beğenmediğimiz Kenan Evren anayasası uygulansa inanın ki tüm hukuksuzluklar bitecek, hiçbir şeye ihtiyaç yok aslında. Bu maddeyi getirmekle -bakın, handikapları söyleyeyim, dezavantajlarını söyleyeyim- biz diyoruz ki: Bir, Ankara'da bir idare mahkemesinde, HSK'nin kurduğu bir idare mahkemesi... Demek ki biz hâkimlerimize güvenmiyoruz ve inanmıyoruz. Oraya yani siyasi amaçla -bizim talimatlarımıza, gözümüzün içine bakacaksın, ona göre karar vereceksin- sadece bir özel mahkeme getiriyoruz. Hani biz özel yetkili mahkemelere karşıydık? Mademki idare mahkemesi kamu kurumuyla ilgili diyoruz, bırakalım da arkadaşlar, hangi idare mahkemesine iş düşecekse düşsün. Biz yargıçlarımıza güvenmiyorsak, inanmıyorsak... Burada tek bir tane mahkeme kuruyorsunuz. Birinci handikap bu, yani bu risklidir.
İki: E, tamam, yani her bakanlıkta komisyon kurulsun. Arkadaşlar, biz burada adaletin gerçekleşmesini geciktiriyoruz, set çekiyoruz, sürekli yeni yeni kurumlar getirerek vatandaşın Anayasa Mahkemesine gitmesini engelliyoruz. Vatandaşın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gitmesini engellemekten ziyade -özür dilerim, telaffuz yanlış olur- geciktiriyoruz, geciktirme de adaletin tecellisine, "Geciken adalet adaletsizliktir" ilkesine tam şablon olarak oturuyor. Benim sizden istirhamım yani biz eğer gerçekten... Mevcut olan 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 129'uncu maddesi keşfi veriyor, tanık dinlemesini veriyor, her türlü yetkiyi veriyor. E, peki, Sayın Başkanımız kurumun amiri, disiplin cezasıyla bu şekilde, Allah göstermesin, atıldı, ihraç edildi, peki, onun altında bulunan memur gelip onu mu cezalandırılacak? Yani sizin bu mantıkla, bu silsileyle diğeri atmışsa nasıl ona karşı bir karar verilebilecek, mümkün mü? Mümkün değil arkadaşlar, sizden istirham ediyorum yani bu doğru bir uygulama değil. Ha, bununla ilgili illaki bu maddeyi geçirecekseniz biraz hukukçulardan -Anayasa hukuku hocası Sayın İbrahim Kaboğlu Hocamız burada- ve kamu kurumlarından bir görüş almak gerekir. Adalet Bakanlığı burada, Allah rızası için bir görüşü yok mu ya, bir görüş bildirsinler bize; bu bir.
Başkanım, bitirmeye çalışıyorum, herhangi siyasi bir polemiğe girmeyeceğim ben.
İkincisi belediyelerle ilgili, Türkiye'de büyükşehirlerle ilgili, diğer belediyelerle ilgili kırsal alanlar. Şimdi, değerli Başkanım, A belediyesi -isim vermeyeceğim- belediye meclis üyesi eğer belediyeyi çalıştırmak istemiyorsa, belediye meclis üyesi de fazlaysa ne yapıyor? Tersine kararlar veriliyor. E, belediye meclisi kararıyla böyle tersine karar verince kırsal kesim anlamında nitelendirilebileceğimiz yerler oradaki siyasi partilerin konjonktürel durumuna göre cezalandırılmış olacak. Vatandaşa yazık günah değil midir? Yani biz kanunu ne için yaparız? Eşit olmalı, genel olmalı, Türkiye'nin her tarafında aynen uygulanabilmeli. Şimdi, biz bu şekilde kırsal kesimde bulunan bazı vatandaşlarımızı inanın ki siyasi partilerin şeyleri uğruna mağdur etmiş olacağız. Burada bu çok riskli.
Esas sorun bu baz istasyonlarıyla ilgili. Şimdi, baz istasyonlarıyla ilgili Sayın Aydın çok güzel anlattı, dedi ki: "İşte 10 metre mesafede, 20 metre..." Sayın İbrahim Bey kardeşim, değerli ağabeyim, değerli dostum, değerli milletvekili arkadaşım, 10 metre bu binaya verdiniz, bu bina 10 metre, yanında kule dikilmiş, baz istasyonunun o dalgaları böyle daire şeklinde, silindir şeklinde 7/24 sürekli dalga veriyor, o kule şeklindeki evler sürekli o baz istasyonunun vermiş olduğu radyasyonun etkisinin altında kalıyor yani o yağmur bulutları gibi onun altında kalıyor. Mevcut olan yönetmelik ne diyordu? Mevcut olan yönetmelik şöyle Başkanım, deniliyor ki...
Bitireceğim, özür dilerim yani süreye bakıyorsunuz ama önemli şeyler.
Şimdi, mevcut olan yönetmelikte baz istasyonlarıyla ilgili yerleşim alanlarının bulunduğu yerlerden uzak yerlerde... Bu ne oldu? Bu sefer bu işi yapanlar, maliyet kendilerine yüksek geliyordu, bu maliyetleri düşürmek için böyle bir kanun getiriyorsunuz. Allah rızası için ya, yaşam hakkının üzerinde hiçbir hak yok. Hukuk Genel Kurulu kararları var, diyor ki: "Kardeşim, iletişim özgürlüğü mü, yaşam hakkı mı?" Yaşam hakkının üzerinde hiçbir hak olmadığı için "Benim için önemli olan öncelikle yaşam hakkı." diyor. Siz bırakın bu 5 metreyi, 10 metreyi, sizin itirafınız 10 metre, yanında kule ver, ikiz kuleler vesaire, her tarafta kule var yani her şehirde bu var. Yani onun için benim sizden istirhamım, mevcut olan yönetmeliğe göre deyin ki: "Yerleşim alanlarının dışında" deyin, orada ibare olur ama diyorsunuz ki: "Efendim, keşif yapılacak vesaire." Ben size şunu söyleyeyim: Baz istasyonlarıyla ilgili avukat olarak, Mahmut Tanal olarak çok dava açtım, kazandım. Bir keşfe gidildiği zaman ne yapılıyor, biliyor musunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bitireceğim Başkanım.
Keşfe gidildiği zaman o saati o ilgili baz istasyonu biliyor, o şeyi az veriyor, dalga sistemini az veriyor, daha güçsüz veriyor, gittikten sonra bastırıyor, gücü veriyor, her yere yayılıyor bu.
Arkadaşlar, insanımızın sağlığıyla oynamayalım ya. Bir de ondan sonra onu hastaneye götürüyoruz, tedavi masrafları, hastane masrafları, bunun altından kalkamıyor vatandaş. Bu önemli bir husus. Sizden istirham ediyorum, üniversitelerde çevre hukuk kürsüsünde çok değerli öğretim üyesi hocalarımız var, Çevre Bakanlığının da içerisinde de çok önemli, değerli bürokratlar var. Yani bu konuyu nazara alarak bunun bu şekilde düzeltilmesinde yarar var.
Gelelim son cümlelerime. Bitiriyorum, sabrınız için de ben teşekkür ediyorum.
Şimdi, bu mevcut olan 13'üncü maddenin son fıkrasında yıkımlar, cezalar vesaire hepsi affediliyor. Bu, aslında kanun dışı hareket edenleri cesaretlendiren bir maddedir. Kim kanuna uymamışsa biz cesaretlendiriyoruz, affı getiriyoruz, cezayı geri alıyoruz. Bu, Anayasa'daki eşitlik ilkesini, suçta ve cezadaki eşitlik ilkesini, kanunilik ilkesini ihlal ediyor. Parlamento, yasama organı birilerinin imtiyaz alanı olmamalıdır Değerli Başkanım. Eşitsizliği yapmamalı burası. Yani biz burada bu şekilde affı getirmekle, idari para cezalarını, yaptırımlarını, ruhsat iptallerini geri almakla burada birilerine imtiyaz alanı yaratıyoruz. İşte hani diyoruz ya Gazi Meclis, Gazi Meclis, Gazi Meclis eşitsizlik yapmaz, Gazi Meclis kayırmacılık yapmaz. Sizden istirham ediyorum, ben, bu şekilde, bir uyarı anlamında, bir milletvekili sorumluluğunda bunu size söylüyorum, arzum ve dileğimi nazara alırsanız teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.