KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, bürokrasinin değerli temsilcileri; teklifin tümü üzerindeki değerlendirmemi bütçe sistemini değiştirmeyi amaçlayan maddeler üzerindeki görüşlerimi ifade ederek yapacağım.

Teklife göre, mevcut performans esaslı bütçe sisteminden performans esaslı program bütçe sistemine geçilmesi öngörülmektedir. Türkiye'nin bütçe sisteminin tarihine baktığımızda, bu tarihi üç ana döneme ayırmanın mümkün olduğunu görürüz. Birinci dönem klasik bütçe sisteminin olduğu dönemdir. Bu dönemin başlangıcı 1927 yılında kabul edilmiş olan 1050 sayılı Muhasebei Umumiye Kanunu'dur ve bu kanunun kabulünden sonra yapılan 1928 yılı bütçesi Türkiye'nin klasik bütçe sisteminin ilk bütçesidir. Klasik bütçe sistemi uygulaması 1050 sayılı Kanun'un yürürlükte olduğu dönemde 1973 yılına kadar devam eder. 1973 yılında Maliye Bakanlığı program bütçe uygulamasına geçilmesini hedefleyerek bir dizi uygulamanın içerisine girer. 1973 yılından 5018 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihe kadar olan yılların bütçelerine baktığımızda, bütçe kanunlarının kendi içerisinde yer alan birtakım maddelerde 1050 sayılı Kanun'da yer alan bazı kavramların, örneğin, "tertip", "fasıl" gibi kavramların program bütçe uygulamasında hangi kavrama tekabül ettiği görülür, orada bunlar yazılmıştır. 1973 yılında program bütçe sistemine geçilmesi hedeflenmiş olmakla birlikte, o tarihten bu yana veya 5018 sayılı Kanun'un kabul edildiği tarihe kadar program bütçe sistemi uygulamasına geçilemediğini görürüz. 5018 sayılı Kanun'la Türkiye'de yeni bir dönem başlar ve 1927 yılında kabul edilerek yürürlüğe giren 1050 sayılı Kanun'un kabulünden bu yana geçen yetmiş sekiz yıldan sonra Türk kamu mali yönetiminde çok önemli değişiklikleri, reformu içeren bir kanun olduğunu görürüz. 5018 sayılı Kanun'un kabulünde bu Komisyonda alt komisyon kurmak suretiyle günlerce çalıştık. Şahsen katkımın çok fazla olduğu bir kanundur. Genel Kuruldan da 2 partili bir Parlamentonun, Meclisin olduğu dönemde oy birliğiyle geçmiş olan bir kanundur.

"5018 sayılı Kanun'un en önemli değişikliği nedir?" derseniz "bütçe hakkı" kavramını olabildiğince geniş şekilde tanımlayan bir kanun olmuştur. Yani devletin topladığı vergilerin, vergi dışı gelirlerin ve borçlanma yoluyla elde ettiği gelirlerin hangi alanlara harcanacağı konusunda en geniş kavrayışı 5018 sayılı Kanun'da görürüz. Örneğin düzenleyici ve denetleyici kurum bütçeleri o tarihe kadar Türkiye Büyük Millet Meclisine gelmezken 5018 sayılı Kanun'la Türkiye Büyük Millet Meclisine gelmeye başlamıştır.

5018 sayılı Kanun'un öngördüğü bir diğer yenilik performans bütçedir. Yani kamu kaynakları birtakım harcamalara tahsis edilirken bu kaynaklarla, bu harcamalarla gerçekleştirilen faaliyetlerden halk, vatandaş mutlu olmuş mu, memnun olmuş mu, bunu ölçmeyi hedefleyen bir sistem getirdi 5018 sayılı Kanun. Ancak buna paralel olarak kabul edilen Sayıştay Yasası, 2012 yılında kabul edilen 6085 sayılı Sayıştay Kanunu'nda daha sonra yapılan bir değişiklikle kamu kaynaklarının etkinlik, verimlilik ve ekonomiklik yönünden değerlendirilmesi yönündeki Sayıştay yetkisi maalesef iptal edildi, bir yasayla Sayıştayın bu yetkisi elinden alındı. Sayıştayın denetim yapmasını Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı istemedi. O zaman bu yasa Cumhuriyet Halk Partisi Grubu tarafından benim de imzam olan dilekçeyle Anayasa Mahkemesine götürüldü ve Anayasa Mahkemesi etkinlik, ekonomiklik ve verimlilik kavramları çerçevesinde yapılacak denetimin yerindelik denetimi anlamına gelmeyeceğini, bu nedenle bunu yerindelik denetimi olarak tanımlayan yasanın bu hükmünün Anayasa'ya aykırı olduğunu belirterek yasayı iptal etti.

Şimdi, burada bir program bütçe uygulamasına geçiliyor. Geçilsin, bu kötü bir şey değil, program bütçe olumludur, ben şahsen program bütçeye geçilmesini olumlu buluyorum ama buna birtakım şartlarım var, onu ifade edeceğim. Peki, bu program bütçeye geçilirken Sayıştay bu denetimini yapabilecek mi, performans denetimi yapabilecek mi Sayıştay? Yapamayacak. Sayıştay Yasası'ndaki değişiklik, Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği değişikliğin yerine yeni bir hüküm konmadı. Esasen yeni bir hüküm konmasına gerek yok, Sayıştayın o iptal kararından sonra performans denetimini yapabilmesi gerekir fakat yapmıyor, yapamıyor. İşte Türkiye Büyük Millet Meclisine gelen Sayıştay raporlarından biz Sayıştayın performans denetimi yapmadığını görüyoruz. İstediğimiz kadar bütçe sistemini değiştirelim, program bütçeye geçelim, Sayıştay performans denetimini yapmadığı sürece bu değişikliğin hiçbir anlamı olmayacaktır.

Şimdi, program bütçeyle ilgili şunu ifade etmek isterim: Mevcut, hâlen fonksiyonel bütçe sınıflandırması var. Gerçekte program bütçe uygulamasını mevcut fonksiyonel sınıflandırmayı muhafaza etmek suretiyle de yapabiliriz. Bugün onun performans bütçe uygulamasında üçüncü, dördüncü aşamada esasen program, alt program olarak biz bunları görebiliyoruz, Meclisteki bütçelerde bu görülmüyor belki ama kamu idarelerinde bunları görebiliyoruz. Yani fonksiyonel bütçeyi muhafaza ederek örneğin şöyle bir şey yapabiliriz: Fonksiyonel sınıflandırmanın birinci düzeyini eğitim hizmetleri, ikinci düzeyini ilköğretim hizmetleri, üçüncü düzeyini okul öncesi eğitim hizmetleri, dördüncü düzeyini okul öncesi beslenme programı gibi gruplayabiliriz. Fonksiyonel sınıflandırma uluslararası kıyaslamalar açısından da önemlidir. Burada sanki çok muazzam bir değişiklik, bir reform yapılıyormuş gibi sunuluyor, şahsen buna katılmıyorum. Bugüne kadar "reform" adı altında yapılan düzenlemelerin hiçbirisi uygulamaya intikal etmedi çünkü.

"5018 bir reformdu." dedim. Bakın, 5018, bütçe hazırlama sürecinin orta vadeli programın eylül ayının ilk haftası sonuna kadar Resmî Gazete'de yayımlanmasıyla başlayacağını söyler. Bu tarih aslında mayıs ayıydı, 5018 sayılı Kanun'da mayıs ayı olarak kabul edilmişti, sonra değiştirildi, bir türlü o sürelere uyulamadı "Eylül ayının ilk haftası." dendi. Orta vadeli programa dayalı orta vadeli mali planın da yine eylül ayının 15'ine kadar yayımlanması gerekiyor. Bu iki belgenin yayımlanmasından sonra bütçe hazırlama rehberinin, bütçe çağrısının yayımlanması gerekiyor. Bu yıla bakıyorum -eski yıllar bu yılın tekrarıdır, tarihleri vermeye gerek yok- 2021-2023 yılı Orta Vadeli Programı 29 Eylül 2020 tarihinde yayımlanmıştır. Orta vadeli mali plan ortada yoktur, bugün yayımlandı mı bilemiyorum, Komisyona gelmeden baktım atlamayım diye ama yayımladığını görmedim; bütçe çağrısı, o da yok. E hani ama kanunda hüküm var, 5018 sayılı Kanun madde 16 diyor ki: "Bütçe süreci, orta vadeli programın eylül ayının ilk haftasında yayımlanmasıyla başlar." Buna uyulmuyor. İstediğimiz kadar program bütçeye geçelim, buna da uyulmayacaktır. Sayıştay performans denetimi yapmayacaktır. İktidar, Sayıştayın bu şekilde yapacağı bir denetimle kendi yetersizliklerinin açığa çıkmasını istememektedir.

Toparlıyorum.

Son söz olarak söyleyeceklerim şunlardır: Bakın, şimdi, "5018 sayılı Kanun bir reformdu." dedim. Burada çok güzel teknik konuşmalar yapıldı o zaman, Maliye Bakanlığındaki arkadaşlar güzel açıklamalar yaptı. Allah rahmet eylesin, Sayın Kemal Unakıtan Maliye Bakanıydı, burada çok güzel değerlendirmeler yaptık. Gerekçelerden birisi şuydu: Eski sistemin bir hastalığı vardı, ödeneklere uyulmuyordu, ödenek tavanlarına uyulmuyordu, ödenek üstü harcama yapılıyordu, yıl sonunda da mevkufat emriyle bunlar karşılanıyor ve gelip kesin hesap kanunlarıyla bunlar Meclisten geçiliyor, yasalaştırılıyordu. "Bu bir daha olmayacak." dendi. Evet, 5018 sayılı Kanun da açık, bir daha olmayacak. E şimdi bakıyorum, 2019 yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifi'ne bakıyorum, tam 42 milyar liralık ödeneküstü harcama yapılmış. Nerede kaldı reform?

Değerli arkadaşlar, bunları yapmak bir şey ifade etmiyor, önemli olan bunları uygulamak. Öyle görüyorum ki Strateji ve Bütçe Başkanlığı böyle bir şey yapıyor gözükmek için buraya bunu getirmiş. Sayın Naci Ağbal değerli bir arkadaşımızdır, kendisine başarılar diliyorum.

Tekrar söylüyorum: Program bütçe olabilir, olur ama mevcudu, fonksiyonel sınıflandırmayı da bir kenara atmak gerekmiyor ama bunu yapmak bir şey ifade etmiyor çünkü bunların hiçbirisine uyulmayacak.

Teşekkür ederim.