KOMİSYON KONUŞMASI

HAŞİM TEOMAN SANCAR (Denizli) - Sayın Bakan, mütemadiyen itiraz hakkı, itiraz hakkı, itiraz hakkı. Ya, bu memlekette teğmen çocuklarımız okullarından mezun olmadan hepsi derdest edilip dışarı gönderildi. Demiş ya çocuk "Baba, hırsızı yakaladım." "Oğlum, al gel." "Gelmiyor." "Oğlum, bırak." "Gitmiyor." Adam diyor ki: "Beni okuluma iade edin." Etmiyorsunuz. "Beni yargılayın." Yargılamıyorsunuz. "Benim en azından bu konuda suçum olmadığını söyleyin." Beyan etmiyorsunuz. Kaç yüz çocuğumuz sokakta, ne itirazı? Mahkemelere verdirmiyorsunuz, mahkemelerde yargılanma şansı açmıyorsunuz. Türk Silahlı Kuvvetlerinin yaşadığı perişanlığı anlatmaya gerek var mı 15 Temmuzdan bu yana? Gönderilen, uzaklaştırılan her kardeşimiz, aileleri, sülaleleri direkt "FETÖ'cü" damgasını yediler. Çocuğun birisi psikolojik bunalımda, bana bir mektup yazmış, teğmen; hüngür hüngür ağlarsınız. "Beni cezalandırsınlar, ben buna razıyım. Köyümde, kentimde gezemiyorum. Teğmen idim bir hafta kala." diyor. Ben size özel olarak adını da iletirim, hiç önemli değil. Ama bakın, itiraz, itiraz... Ne itirazı? Önce adaleti tecelli ettirelim. Hep bir ikinci hamleyi düşünüyorsunuz: "Ya, itiraz etsin." İtiraz değil, biz doğru yargılayalım ya, kurul yargılasın, kuruldan karar çıksın. Her şeyin itirazını düşünmeyin lütfen. Bu memlekette mağdur olan askerleri siz benden çok daha iyi biliyorsunuz -listesi elinizde- mağdur olan komutanları çok iyi biliyorsunuz. Onun için, bu saatten sonra hâlâ itiraz hakkını konuşmak bana biraz olayı geçiştirmek gibi geliyor.

Teşekkür ederim.