| Komisyon Adı | : | SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 29 .01.2015 |
CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, değerli milletvekili arkadaşlarım, sivil toplumun çok değerli temsilcileri; ben de konuşmama başlarken hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Öncelikle ben şunu ifade etmek istiyorum Sayın Bakan: Bu yasa tasarısında olmayan ama bu yasa tasarısını çok yakinen ilgilendiren bir konuyu, öncelikle, dikkatinizi çekmek için ifade etmek istiyorum: Denetim. Hepimiz biliyoruz, bugün devletin en önemli sorunlarından bir tanesi denetimdir. Burada çok önemli iş sağlığı ve güvenliğiyle alakalı bir konuyu görüşürken esas ayağını teşkil edecek olan denetimin konuşulmaması bir eksiklik diye düşünüyorum çünkü otuz yıla yakın kamuda çalışmış bir arkadaşınız, kardeşiniz olarak biliyorum ki, devletin denetimi gerek kamuda gerekse özel sektörde çok eksik ve yetersizdir. Denetim için gelen denetimci arkadaşlarımız genellikle, işte biz burada yarım kilo fasulyenin şeye denk getirilmesini düşünürken, orada iş yerindeki verimliliği vesaire... İçerik olarak da sayısal olarak da, belki nitelik olarak yetersiz, sayısal yetersizlikleri de var bana göre. Önce sayısal yetersizlikleri sonra da denetimin nitelikli hâle getirilmesini bu konuyla alakalı olarak da söylemek istiyorum.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığında sosyal güvenlik müfettişleri, iş müfettişleri ve sosyal güvenlik denetmenleri olarak ayrı ayrı denetim elemanlarının olduğu, bunların görev alanlarıyla ilgili olarak da birbirleriyle çok verimli bir şekilde koordineli çalışamadıkları hepimizce bilinmektedir. Böyle iş sağlığı ve güvenliği gibi önemli bir konuyu görüşürken burada, bir ayağı olan bu konuyu da gündeme getirsek iyi olurdu diye düşünüyorum. Bunların hepsinin bir araya getirilerek denetimin daha nitelikli hâle getirilmesini temenni ediyorum. Sözlerime böyle başlamak istiyorum.
Bu kanun teklifiyle ilgili olarak da, hakikaten alt komisyonda yoğun bir çalışma geçirdik. Burada ifade edildiği, Sayın Başkanımızın da ifade ettiği gibi Başbakan Davutoğlu imzasıyla bu yasa teklifi üst komisyona 55 madde olarak gelmiş, alt komisyona havale edilmiş ve alt komisyonda çıkış hâli 76 madde. Bu iktidar milletvekillerinin de teklifiyle -benim aldığım notlar mı eksik yoksa Sayın Başkanın ifadesi mi eksik bilmiyorum ama- 27 değişiklik önergesi ve 36 ek madde getirilmiş. Bazı maddeler de çıkarılmış ama çıkarılan maddeler de tabii bir eksiklik olarak görülmelidir. Bu çıkarılan maddeleri Komisyon açısından bir kazanım olarak değerlendirmek de mümkün değil yani o da bir eksikliktir yani yanlış gelmiştir, eksik gelmiştir, çıkarılmıştır, bu da bir eksikliktir. Bunu da bu şekilde ifade etmek lazım.
Bu konuda, böylece, bunu, gelen 76 madde olarak tasarıyı hakikaten biz alt komisyonda sanki bir tasarı görüşmedik de yeniden bir tasarı oluşturuldu gibi bir şekilde yoğun çalışıldı hakikaten. Başkan ifade etti, her kesimin görüşleri alındı ama gene de yetersiz diyebileceğim, bizim birçok maddede ilgimizin olmadığı, anlamadığımız maddeler anlamadan gene de geçti bu kadar üzerinde durulmasına rağmen.
Şimdi, bu yasayı iş sağlığı ve güvenliği açısından da değerlendirdiğimizde, bir tepki yasası olarak geldiğini görüyoruz yani niye? İşte Ermenek'te olan, Soma'da olan kazadan sonra bir tepki yasası. Bu yasanın içeriğine bakıldığında, daha çok sonuç alıcı değil de, kazaların önlenmesine yönelik değil, sanki kaza oluştuktan sonra cezaların düzenlenmesiyle alakalı kısma daha çok ağırlık vermişiz. Dolasıyla, kaza olduktan sonra zaten iş işten geçmiş oluyor. Esas bizim konuşmamız gereken "Kaza oluşmadan bunu nasıl önleriz?" Ama, bu kanundaki maddelere baktığımızda, kaza oluştuktan sonra işverene şu ceza, ihmal edene şu ceza, bu iş olduktan sonraki kısmın daha çok konuşulduğunu ifade etmek istiyorum.
Burada ifade etmek istediğim önemli olan şey şu: Türkiye'de hâlâ iş kazaları, ölümlü iş kazaları yüksek oranlarda devam ediyor. Öncelikle ve ivedilikle "Bunu nasıl önleriz?"in konuşulması ve yasalaştıktan sonra da sahada yönetilmesi önemli yani sahada nasıl yöneteceğimiz çok daha fazla önemli. Burada yasayı çıkarıyoruz ediyoruz ama ölümler hâlâ devam ediyorsa burada kendimizi gene sorgulamamız gerekiyor, durum bu. Giderek artan boyutlarda iş kazalarında, ölümlü iş kazalarında bildiğiniz gibi Türkiye Avrupa Birliği ülkelerinde en sonda ve dünyada 3'üncü sırada falan. Bu Türkiye'ye yakışmıyor. İvedilikle bunun çözümüne yönelik etkin tedbirlerin alınması gerekir diye düşünüyorum.
Yine de, tabii, biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak böyle bir yasanın, çok önemli bir yasanın, iş sağlığı ve güvenliği konusundaki bir yasanın Meclisimize gelmiş olmasını ve görüşülüyor olmasını çok önemsiyoruz ama bundan da önemlisi, biraz evvel de ifade ettiğim gibi, sonuç alıcı tedbirlerin bir an önce devletin denetiminden ve sosyal tarafların bu işe etkin katılımını sağlamaya kadar her türlü tedbirin mutlaka alınması, sahada işleyip işlemediğinin kontrol edilmesi şart. Bu kazaların önüne geçmemiz mutlaka gerekiyor. Türkiye'nin kötü bir puanı bu, çok kötü bir durum Türk devleti açısından diye düşünüyorum.
Şimdilik söyleyeceklerim bunlardan ibaret. Şunu da ifade edeyim: Hâlbuki işlememesi açısından izah etmek için söylüyorum, Türkiye, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesine, ILO sözleşmelerinin hepsine imza koymuş ama onlarda kazalar nerede, bizde nerede. İmzalarımız var, hazır ortada duruyor. "Ne güzel, nur topu gibi bir de yasamız oldu." diyoruz ama sahada göremediğimiz zaman saha, saha, saha...
Benim söyleyeceğim şimdilik bu kadar. Maddeler üzerinde de konuşurum.
Teşekkür ediyorum.