BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Evet.

Öncelikle, Serap Hanım, çok teşekkür ediyoruz; özet geçtiniz, çok sağ olun. Bir kere, çok değerli ve kıymetli bir çalışma olduğunu ben de ifade etmek isterim. Verilmiş bir çaba var ve iğneyle kuyu kazarak bu noktaya gelinmiş, onu anlıyorum. Dolayısıyla, bundan sonraki çaba ve gayretlerinizin de devamını diliyoruz öncelikle. Ama arkadaşlarımız eğer müsaade ederseniz size soru tevcih etsinler. Yani, ben aslında şunu özellikle... "Burada, tabii, soyut ve teorik olarak şunlar şunlar şunlar yapılmalı." diye... Zaten raporlar hep genelde bu şekilde tanzim ediliyor ama bir iz takibi gerekecek herhâlde bundan sonraki süreçte.

Şimdi, bu çocuklar kayboluyor da sonra acaba ne oluyor? Yani, biz sadece şunu söylüyoruz: "Cinsel istismar" diyoruz, "şiddet" diyoruz, "ticaret" diyoruz ama sonrasında... Yani, sizin bahsettiğiniz "Burada çok büyük bir marketing var, büyük bir ekonomi var." cümlesinin altını çiziyorum, bu önemli bir cümle; mutlaka bununla ilgili flu da olsa gördüğünüz bazı şeyler var ki bunu söylüyorsunuz. Bununla ilgili bir şey açmak ister misiniz, bunu açmak ister misiniz? Ve bundan sonrasıyla ilgili, tabii, biz Parlamento olarak... Özellikle 5 milyona yakın mülteci ve göçmeni bünyesinde barındıran Türkiye -elbette eksiklerimiz vardır, inkâr etmiyoruz ama- gerçekten iyi niyetli bir şekilde, açık kapı politikasıyla şimdiye kadar bu insanları kucaklamış ve burada bütün dünyanın takdir ettiği bir ülke olarak sanırım bu noktada söz söyleme hakkına da sahip. Türkiye tüm bunları yaparken Avrupa'da bu çocukların kaybedilmesi, bu çocukların farklı bir şekilde, hiç istemediğimiz anlamda kullanılıyor olması da büyük bir sorun aslında, öyle gözüküyor. Ne söylemek istersiniz? Özellikle siz "Büyük bir marketing var." derken, iz var mı?