KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım, kıymetli bürokratlar, kıymetli basın mensupları; öncelikle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Bugün şehitlerimiz var. Şehitlerimize Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum; ailelerine, Emniyet camiamıza ve Türk milletine sabır ve başsağlığı diliyorum.

Değerli arkadaşlarım, bir corona sürecini yaşıyoruz, dünya bugüne kadar benzerini yaşamadığı küresel bir salgınla karşı karşıya kaldı. Salgın, ekonomiler üzerinde tahribatlar yapmış, ekonomilerde daralmaya, işsizliğin ve yoksulluğun artmasına neden olmuştur. Türkiye, salgına karşı her alanda çok önemli birçok tedbir almıştır, süreci başarılı bir şekilde yönetmiştir ve yönetmektedir. Salgının ekonomimiz üzerindeki olumsuz etkisini azaltacak, bu süreçten olumsuz etkilenen vatandaşlarımızın geçimini temin edecek önlemler süratle alınarak uygulamaya konulmuştur. İstatistiklere baktığımız zaman salgının ekonomimiz üzerindeki en ağır olumsuz etkisinin nisan ayında olduğunu görüyoruz. Mayıs ve haziran aylarındaki göstergeler en kötünün geride kaldığını göstermektedir. Birkaç örnek verirsem: Sanayi üretimi nisan ayında aylık yüzde 30,4; yıllık yüzde 31,4 daralmış iken mayıs ayında aylık yüzde 17,5 artış var; yıllık daralma da 19,9'a inmiş görünmektedir. Aynı şekilde, kapasite kullanım oranı haziran ayında 3,4 puan artarak 66'ya yükselmiş, yine hem imalat sanayisinin performansını gösteren en güvenli referans olan hem de büyümenin, üretimin öncü göstergesi olan PMI endeksi, haziran ayında 53,9'a yükselmiştir. Buna dikkatinizi çekmek istiyorum: 2018 yılı Şubat ayından bu tarafa yani yirmi sekiz aydır en yüksek seviyeye haziran ayında yükselmiş görünüyor. Hepiniz biliyorsunuz ki 50'nin üzeri, olumlu göstergedir, büyüme bölgesine geçildiğine delalet eder. Hâlbuki, PMI Endeksi'nin nisan ayı göstergesine baktığımız zaman 33,4'e kadar düştüğünü hepimiz gördük ama haziran ayındaki bu gösterge önümüzdeki süreçte gerek üretim gerekse büyüme açısından umut verici bir göstergedir.

Bunun dışında tabii baktığımız zaman Ekonomik Güven Endeksi, Tüketici Güven Endeksi, Reel Kesim Güven Endeksi, Sektörel Güven Endeksleri, yine Perakende Satış ve Ciro Endeksleri, hepsinde çok önemli iyileşmeler var, artışlar söz konusu. Bunlar da yine ekonomimizin toparlanmasına delalet etmekte, önümüzdeki dönem için büyük umut vermekte.

Sözlerimin başında da dedim: Coronavirüs salgını, tüm dünyada etkisini en başta işsizlikte göstermiştir. TÜİK'in en son açıkladığı veriye baktığımız zaman o da nisan ayı göstergeleri, yani iş gücü göstergeleri, nisan ayının göstergeleri, yani Türkiye'nin de en ağır hissettiği ay, nisan ayı. Bir de şunu söyleyeyim: İş gücüne dâhil olmayanlar ilk defa bu bültende yer almıyor. Bu işi takip edenler bilirler, yıllardır "iş gücüne dâhil edilmeyenler" diye ayrı bir post var. Orada iş arayıp iş bulamayan, çalışmaya hazır olanlar o bölgede yayınlanıyor. Biz, şahsen kendim... Hani bir gerçek işsizlik rakamı, bir de genişletilmiş işsizlik rakamı olarak o iş gücüne dâhil olmayanları da dâhil ederek işsizlik rakamını buluyoruz. Yani burada da böyle bir tablo var. Evet, istihdamda 2,5 milyona varan önemli bir düşüş var, buna karşılık işsizliğin düşmesi tezat gibi görünüyor ama bunun sebebi de belli. Yani iş gücüne dâhil olmayanlara baktığımız zaman orada görüyoruz. Yani nisan ayında coronavirüsten dolayı zaten insanımızın çoğu evine çekilmiş, iş arama imkânı yok, iş bulma imkânı yok. Bunları da anketlerde, ki bu anketler bildiğim kadarıyla -TÜİK'ten kimse var mı bilmiyorum- uluslararası kuruluşlarla uyumlu bir şekilde, onların standartlarına uygun bir şekilde yapılan anketler. Yani burada çok anormal bir gelişme gibi görmüyorum açıkçası. Yani istatistiğin hazırlanış şekli böyle bir sonucu ortaya koyuyor; olağan bir dönem değil malum, nisan ayı en olağanüstü dönemi yaşadığımız bir ay, bu ayda da veriler bu şekilde kendini gösterdi.

Teklife gelirsek, teklifin maddeleriyle ilgili birkaç konuda görüşlerimi ifade edeceğim.

1'inci madde, TÜBA'yla ilgili bir madde. Şöyle söyleyelim: Yanlış hatırlamıyorsam 93 yılında 497 sayılı KHK'yle kurulan bir kurumumuz. Yeni sisteme geçerken malum kurumlarımızın teşkilat kanunları yürürlükten kaldırıldı ve Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yeni teşkilat mevzuatı oluşturuldu. 9 Temmuz 2018 tarihli 700 sayılı KHK'yle TÜBA'nın mevcut kanunu kaldırıldı, 15 Temmuz 2018 tarihli 4 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'yle de yeni mevzuatı belirlendi. İşte bu belirlemede, TÜBA'nın ta baştan beri mevzuatında yer alan 2547 sayılı Kanun'un 38'inci maddesi kapsamında görevlendirilenlere ödenen tutarla ilgili hüküm Cumhurbaşkanlığı kararnamesinde herhâlde sehven yer almadı. Şu anda bu düzenleme düzeltiliyor, yani kurumun başından beri mevzuatında yer alan bir hüküm bu maddeyle tekrar yerine getiriliyor. Burada, bu süreçte görev alan -benim bildiğim- hem TÜBA'nın Başkanı değerli hocamız hem de 2 hocamız bir anlamda bu imkândan yararlanamadan çalışmak durumunda kaldılar. Yani benim görüşüm bunların, bu hakkı alabilmeleri yönünde. Bir geçici madde de ilave edilmesi gerekir. Çünkü öteden beri var olan bir uygulama sehven bir dönem kalkmış, şimdi tekrar getiriyoruz. Ara dönemde yapılan çalışmaların da karşılığını vermek gerekir diye düşünüyorum.

Teklifin 2'nci maddesi, kısa çalışma uygulamasında başvuru süresi ya da kısa çalışma ödeneğinden yararlanma süresinin sektörel olarak ayrı ayrı veya bir bütün olarak uzatılabilmesine ilişkin Cumhurbaşkanımıza yetki veriyor; olumlu görüyoruz. Çünkü bu virüsten etkilenme sektörlere göre farklı farklı. Mesela turizm, işte, hepimizin bildiği gibi turizm sektöründe olumsuz etkisi hâlen devam ediyor. Bu anlamda sektörel bir yetki vermeyi de olumlu bir düzenleme olarak görüyoruz.

3'üncü madde, normal çalışmaya dönüşüm teşvikliyle ilgili bir madde. Yani kısa çalışma ödeneğinden yararlananlar ile nakit ücret desteğinden yararlananlarla ilgili olarak "Eğer bunlar normal çalışmaya dönerlerse SGK primlerini karşılayacağım." diyor, teşvik getiriyor.

Burada -dün de görüşmüştük- benim kafama takılan bir tek şu var: 1 Temmuz 2020 öncesi başvuruları esas alacağız. Peki, 1 Temmuz 2020 öncesi hem kısa çalışma ödeneğine ya da nakit ücret desteğine başvurusu var hem de ertesi ay çalışmaya başlatmış. Bunlara da verecek miyim? Yani, diyelim ki nisan ayında yararlanmış, mayıs ayında ya da haziran ayında tekrar normal çalışmaya dönmüş. Bunlar da bir hak alacaklar mı yani?

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Belli bir oranı var, üç ayın ortalaması alınıyor. O üç ay ortalamadan ne kadar kullanmışsa o çalışma ödeneğinden, çok cüzi bir miktar faydalanacak.

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Onun gerekçesini tam ortaya koymamız lazım. Yani zaten işletme bir ay sıkıntı çekmiş ama ertesi ay hatta 3 vardiya çalışmaya başladıysa bilmiyorum destek vermeme gerek var mı? Yani bu yönüyle bir sorgulanması lazım.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Sayın Cumhurbaşkanına kararların sonunda bu yetki verildi.

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - O zaman maddede şey yaparız.

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Maddede konuşalım Başkanım.

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Maddede konuşalım.

Bu 4'üncü madde, fesih yasağıyla ilgili istisnalar getiriyor. İş yerlerinin kapanması, faaliyetlerinin sona ermesi ya da belirli süreli iş ve hizmet sözleşmelerinde sürenin sona ermesi ya da ilgili mevzuata göre yapılan her türlü hizmet alım-yapım işlerinde işin sona ermesi hâlleri fesih engelinin istisnaları olarak düzenleniyor.

Teklifin 5'inci maddesi, yıllardır gündemde olan, bizim Milliyetçi Hareket Partisi olarak da takip ettiğimiz, Manisa Vekilimiz ve Grup Başkan Vekilimiz Erkan Akçay Bey'in de gündeme getirdiği bir konu; kıdem tazminatlarının ödenmesi konusu. Bu konuda, tabii, ben, şu görüşe katılırım: Ermenek'te de benzer durumda arkadaşlarımız, insanımız varsa onlara da bu hakkın verilmesinin eşitlik açısından daha doğru olacağını düşünüyorum.

Teklifin 6'ncı maddesi, engellilerin erişebilirliğiyle ilgili bir konu. Ona bir yıl daha süre uzatımı veriyoruz, bu Covid gerekçesiyle.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Geçen yıl neydi gerekçe?

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Bu konular niye yapılmamış bugüne kadar, biraz daha irdelenmesi gerekir yani. Çünkü Covid neticede marttan bu tarafa üç-dört aylık bir konu. Üç-dört ay içinde mi bu sonuçlanacaktı da bu sonuçlanamadı? O yönüyle tabii ki değerlendirilmesi gerekir. Esas sebebin ne olduğunu anlamak lazım, gecikmedeki esas sebebin ne olduğunu ortaya koymak lazım.

7'nci madde, yabancı plakalı araçlara yönelik ödemesiz geçişle ilgili ödedikleri idari para cezasının yurt içindeki vatandaşlarımızla eşitlenmesi konusu. Doğru bir uygulama. Bizim "Avrupalı Türkler" diye adlandırdığımız, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın mağdur olduğu bir uygulama bu. Bu konu da önemli ve düzenlemeyi destekliyoruz.

8'inci madde, iş güvenliği uzmanı çalıştırmayla ilgili zorunluluğu, 50'den az çalışanı olan ve en az tehlikeli sınıfta yer alan iş yerleri için süreyi uzatıyoruz. Bilmiyorum süreyi çok mu fazla uzatıyoruz, 2023 demişiz. Aslında dün de grup temsilcileriyle konuştuk, bu maddeyle ilgili bir düzenleme ihtiyacı olduğu açık. Çünkü bu hükmün uygulanabilme kabiliyeti yok, o anlaşılıyor, 2023'e kadar uzattığına göre. İsterseniz 2053 diyelim, bir daha uzatmak zorunda kalmayalım.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - 2071 diyelim.

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Ama esas sorunu çözmek lazım. Burada, ilgili maddede, bu zorunlulukla ilgili mevcut durumu tespit edip buna göre yeni bir tedbir geliştirmenin daha doğru olduğunu düşünüyorum, böyle sürekli uzatıp uzatıp yapmaktansa.

Ben teklifi verdikleri için Sayın Kırkpınar'a, Sayın Keşir'e çok teşekkür ediyorum. Hayırlı olsun diyorum, teklifi destekliyoruz. Sağ olun.