KOMİSYON KONUŞMASI

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakanım, değerli arkadaşlarım, değerli basın mensupları, değerli bürokratlar; herkesi saygıyla selamlıyorum.

Aslında baştan konuşmak istemedim kanunla ilgili olarak, teklifle ilgili olarak ama konuşmamız gerekiyor. Öncelikle bu tür konularda Meclisin, bizim, Plan ve Bütçe Komisyonu olarak bir ciddiyetimizin olması lazım Sayın Başkanım. Burada, getirilen tekliflerin de buradaki görüşmelerin de hem usulüne uygun olması lazım hem de samimi olması lazım, ne için geldiğinin belli olması lazım. Geçen hafta tartıştık biliyorsunuz saatlerce, dün aynı şekilde usulle ilgili bir yığın tartışma yaptık, bir yığın sıkıntı var. Bu şekilde kanun görüşülmez, bu şekilde kanun yapılmaz. Kanun yapıcı böyle olmaz, bu niyette olmaz. Kanun yapıcının, kanun koyucunun daha farklı, iyi niyetli olması lazımdır her şeyden önce. Kanunun lafzının, ruhunun çok açık olması lazımdır. Bakın, Sayın Erdöl burada, getirdiği teklif içerisinde de en önemli, en fazla kendisinin değer verdiği madde de zannediyorum Sağlık Bilimleri Üniversitesidir. Gerekçesi nedir Sayın Erdöl, soruyorum, Bakana da soruyorum, gerekçesi nedir? Bakın, dün yaptığınız açıklamada böyle bir açıklama yapmadınız, gerekçede de yok, gerekçe metninizde de sağlık bilimleri üniversitesi kurulmasının gerekçesi yok, anlatmadınız da yok da böyle bir gerekçe yok. Bakın, gerekçeye bakıyorum, yok böyle bir şey. Bulabilir misiniz, Sayın Bakanım, siz biliyor musunuz, sağlık bilimleri üniversitesinin kurulma gerekçesini biliyor musunuz? Yok gerekçede, çok önemli bir konu.

HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) - Doktor lazım.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - O zaman normal üniversite kuralım.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Evet, niye? Normal üniversitelerden doktor yetişmiyor mu? Bu anormal bir üniversite mi? Bir şeyi mi farklılaştırıyor Hüseyin Bey?

HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) - 81 ilde 176 tane üniversite kuruldu. Keşke 1.500 tane olsa üniversite. Üniversite sayısını çoğaltmak bir...

MUSA ÇAM (İzmir) - Yetmez, bin olsun.

HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) - Olsun tabii canım.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - "Doktor yetiştirmek" diye bir gerekçe olabilir mi ya? MUSA ÇAM (İzmir) - Usulüne uygun.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Anayasa ve yasalara uygun yapalım Sayın Şahin.

BAŞKAN - Neyse...

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Bir paragraf gerekçe var, sadece "Üniversitenin yönetim organları arasına mütevelli heyeti eklenerek daha etkin bir şekilde çalışması amaçlanmıştır." diyor Cevdet Bey, başka hiçbir gerekçe yok. "Daha etkin çalışması amaçlanmıştır." Söylemediniz, böyle bir gerekçe söylemediniz. Sayın Bakan da bilmiyor. Hiçbir arkadaşımız da bilmiyor.

CEVDET ERDÖL (Ankara) - Fark etmemiş olabilirsiniz, tekrarlarım ben.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Lütfen, şimdi tekrarlayın, ben onun üzerine yorum yapayım o zaman. Müsaade eder misiniz Sayın Başkan? Çok önemli bir şey sordum.

BAŞKAN - Böyle bir üslup...

CEVDET ERDÖL (Ankara) - Çok şey var, sonunda isterseniz...

BAŞKAN - İsterseniz başka konuları da birlikte yani teklifteki diğer bazı hususları da...

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Yine karambole gelecek.

O zaman Sayın Bakan primsiz...

BAŞKAN - Yok yani hususi olarak hatırlatacağız.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - ...sosyal yardımlarla ilgileniyor, öyle bir Bakanlığın başında. Kendi Bakanlığıyla ilgili de bir üniversite kursun. Adalet Bakanlığı bir hukuk üniversitesi kursun, Tarım Bakanlığı ziraat, tarım üniversitesi kursun, Spor Bakanlığı spor üniversitesi kursun. Böyle bir gerekçe yok yani böyle bir gerekçe olamaz. Ya, mevcut YÖK'ün zaten kaldırılması lazımdı, YÖK'ü kaldırmıyoruz; YÖK'ün dışında yeni bir kurum yaratıyoruz, istisna yaratıyoruz, Anayasa'ya aykırı bir şey yapıyoruz. Bunların gerekçelerini anlamak mümkün değil. Niye yapıyoruz peki? Belli değil. Kültürle ilgili olarak da kuralım, sanatla ilgili olarak da bir üniversite kuralım, ekonomi üniversitesi kuralım. Maliye Bakanlığı neden bir maliye üniversitesi kurmuyor? Çok daha iyi olur, maliyeci yetiştirmiş oluruz; Hüseyin Bey diyor ya "doktor yetiştirmek" diye. Böyle bir şey olabilir mi Allah aşkına ya? Böyle bir gerekçe olur mu? Dalga geçer gibi. Böyle bir şey olamaz yani hakikaten olamaz. Bir gerekçe söyleyin, deyin ki: "Sağlık üniversitesi kuruyoruz, gerekçemiz de şudur." Ben de sizi destekleyeyim sonuna kadar, gerçekten. Tek bir gerekçe söyleyin, mevcut durumun dışında "Şu gerekçeyle şunu kuruyoruz." diye mantıklı bir gerekçe, ben de destekleyeyim sonuna kadar. Bütün arkadaşlarım da destekler memleket yararına olduktan sonra, kamu yararına olduktan sonra. Ama, bu, mevzuatı altüst edecek, anlaşılması mümkün olmayan bir gerekçe. Gerekçe yok daha doğrusu, gerekçesi yok, hakikaten yok. Bunun için üzülüyorum.

Burada, bu tür şeyler geldiğinde, bunların Plan Bütçe Komisyonu Başkanlığı tarafından, Meclis Başkanlığı tarafından bir elimine edilmesi lazım, anlaşılır olması lazım. İlgili bürokrasinin, kurumların bunlarla ilgili görüş bildirmesi lazım. Hiçbir şey yok. Diğer arkadaşlarım çok ayrıntılı olarak anlattılar, hiçbirisiyle ilgili olarak kamudan görüş alınmamış, rakamlar yok. Mesela, vakıflarla ilgili, Kızılay, Yeşilay... Biraz önce Bihlun Hanım belirtti, dernek varken, cemiyet varken bir vakfın kurulmasına ne gerek var?

Sayın Bakanım, döneminizde gençlik içerisinde uyuşturucu kullanımı ne kadar arttı biliyor musunuz, hatırlıyor musunuz? 5 kat artmış. Yeniden biz şeye bağışta bulunacağız, irtifak hakkı tesis edeceğiz, hazineden mal mülk vereceğiz, Yeşilayı kalkındıracağız. Yeni bir kurum oluşturuyoruz. 5 kat artmış. Bütün bunların nedenlerini oturup araştırmamız lazım. Burada soracağız ama, ilgili madde geldiği zaman bürokrat arkadaşlarımızdan her bir maddenin gerekçelerini, rakamlarını tek tek söylemelerini isteyeceğiz. Böyle bir düzenleme, kanun yapma olmaz. Böyle komik bir şey olamaz. Gerekçesi olmayan, rakamları olmayan, mesnedi olmayan böyle düzenlemeler olmaz. Yani, burada zannediyorum bürokrasi de bizimle dalga geçiyordur. Ben de o sıralarda oturdum, burada doğru dürüst konuşulmayan, siyasetçiler tarafından ele alınmayan konularla ilgili olarak "Bunlar mı bizim ülkemizi yönetiyorlar?" diyebiliyorduk, maalesef biz de o duruma düştük şimdi. Üzülüyorum bunun için.

Özellikle bu vakıflarla ilgili olan düzenlemede, Maliye Bakanlığı her zaman Darüşşafakayı da burada sayılanlarla birlikte, Kızılayla, Yeşilayla bir tutmuştur, her zaman birlikte düzenleme yapılmıştır, onun da alınması lazım.

Yani, konuya artık siyasi bakılıyor, yardımseverlik olarak bakılmıyor. Gerçek anlamda, iyi niyetle bir düzenleme yapılmıyor. "Bunun altında bir şey vardır." Bakın, biz bir şey geldiği zaman öyle bakıyoruz. Cevdet Bey; öyle gördük, öyle alıştık çünkü hep öyle oluyor. Düzenleme yapıyorsanız önce Anayasa'ya aykırı olmaması gerekir. İşte, lafzıyla, ruhuyla bir anlam ifade etmesi lazım, gerekçesi olması lazım. Burada 4 tane Anayasa'ya aykırı düzenleme var.

Bir tanesi, daha geçenlerde burada birkaç ay önce geçti. Anayasa'ya aykırı olduğu ispatlandı. Şimdi mahkeme kararını... Dünyada böyle bir örnek yoktur; önce uygulama yapılacak, mahkeme kararını arkadan isteyeceksiniz yani "Özgürlükleri kısıtlayan mahkeme kararı arkadan gelsin." diyeceksiniz. Böyle bir düzenleme yok, hukukta böyle bir şey yoktur. Bu komik bir şey ya, böyle bir teklif olamaz. Yani, bir şeyi kısıtlamak için önce mahkeme kararı olur, kamu güvenliği gerekçesiyle, millî güvenlik gerekçesiyle mahkeme kararıyla yasaklarsınız. Önce yasaklıyorsunuz, sonra mahkeme kararı alıyorsunuz. Bu da tabii ki çok bariz bir şekilde hukuka, Anayasa'ya aykırı. Böyle bir şey olabilir mi? Nasıl bunu savunabiliriz? Yani, bu sadece iktidarın savunacağı bir şey değil. Bu Meclisin üyeleri olarak, muhalefet milletvekili olarak biz de savunacağız. "Sizin döneminizde çıktı." diyecekler, ben de utanacağım bunlardan. Yani, bu sadece sizin sorumluluğunuz değil, bizim de sorumluluğumuz. Onun için üzülüyorum.

Hepsiyle ilgili benzer eleştiriler var. Ben teker teker bunları anlatmak istemiyorum.

BAŞKAN - İlgili maddelerde daha detaylı görüşeceğiz zaten, evet.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - İlgili maddelerde dikkate alacağız. Ama dediğim gibi, bürokrasiden de özellikle her maddeyle ilgili rakamları, açıklamaları, ne getirdiğini, ne götürdüğünü, kurumların görüşünü samimi olarak isteyeceğiz.

Böyle bir şey olamaz, olmaması lazım.

Peki, teşekkür ederim. Daha fazla konuşmak istemiyorum. Çok sağ olun.

Ama Sayın Erdöl cevap verebilirse şimdi memnun olurum.