| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 28 .01.2015 |
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, muhtemelen burada bazı soruları size sorsak cevabınız yok, bürokratlara havale edeceksiniz. Biz bürokratlar üzerinden devam edelim. Sizi yormayacağız.
BAŞKAN - Siyasi soruları Hükûmetimize sorarsınız, neticede muhatap.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Hayır hayır. Dilerseniz sorarız, sorduğumuzda ne olacağını biliyoruz, bürokratlara yine havale edileceği için Hükûmet adına şekil şartını tamamlamak üzere bir bakan burada oturacak. Muhtemelen tüm kabine burada oturacak, hepsi de bu yasama döneminin son günlerinde, son ayında bütün bakanlarla tekrar burada bir vedalaşma faslı yaşayacağız, öyle görünüyor, öyle bir tasarıdır çünkü bu. Öyle görünüyor ki pek düzeltme niyeti de yok. Esasında, yani böyle bir tasarı çıksın isteniyor ise, iktidar partisinin bunu dert edinmesi gerekiyor yani burada mesai tamamlıyoruz. Vallahi, Plan ve Bütçe Komisyonuna gelen bürokratlara fazla mesai de ödenmiyor yani burada otururuz, boşu boşuna otururuz.
BAŞKAN - Sizlere de ödenmiyor.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Biz alıştık da bürokratları boşuna oturtmayın yani. Burada konuşacağız, saatlerce gene bunlar tartışılacak. Niye bu kadar ısrar? Yani anlamış değiliz, gerçekten, yanlışta ısrarı anlamış değiliz.
Bakın, dün saat üç buçuktan sekiz buçuğa kadar, tam beş saat tartıştık, Divanın yapabildiği tek şey var "Geneli üzerinde görüşmelere geçiyoruz." dedi. "Geneli üzerinde görüşmelere geçiyoruz." diyebilmek için de Tüzük'ü yok saydı, Tüzük'ün hiçbir hükmünü dün Komisyon Divanı yerine getiremedi.
BAŞKAN - Siz devam edin Sayın Zozani.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Devam edeceğiz de muhataplara devam edeceğiz yani şey var.
BAŞKAN - Muhatap Komisyon, bir kişi değil yani muhatap.
NECDET ÜNÜVAR (Adana) - Dinleyene bakmıyorsunuz hep dinlemeyene bakıyorsunuz.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Biz dinlemeyi de iyi biliyoruz da dinletelim de diyoruz yani onu söylüyoruz, önemli bir şeyden söz ediyoruz.
BAŞKAN - Pür dikkat dinleyen arkadaşlar da var yani.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Burada bir ay çalışacaksınız, bir ay sonra haydi hasbelkader Komisyondan geçti, Anayasa Mahkemesinden yüzde 100 döneceğini bildiğiniz bir çalışma yapıyoruz burada.
Bakın, Meclis Kanun ve Kararlar Başkanlığının dün, önceki gün Anayasa'nın 130'uncu maddesine aykırı olduğunu alenen ifade ettiği bir kanun teklifini görüşüyoruz. Alenen ifade etmiş ya, Meclis Kanun ve Kararlar Başkanlığı diyor ki "Oradaki insanlar, ey milletvekilleri, Komisyon üyeleri; alın, bakın, okuma yazmanız var, milletvekilisiniz, yasama organısınız, anlayabilecek durumdasınız, yaptığınız düzenlemenin Anayasa'nın metin ve ruhuna uygun olup olmadığını anlamanız için 130'uncu maddeye bakın." Baktık, alenen bir aykırılık var, 4'üncü madde açısından, 17'nci madde açısından, 21'inci madde açısından alenen aykırılıklar var. Bakın onları hiç... Talep ediyoruz, diyoruz ki: "Gelsin, burada bize bilgi versin." Gelin, bize verilen bu bilgi yine aynı çerçevede "130'uncu maddeyi gözden geçirin." diyor. Sayın Bakan, meğerse, bir gün önceden Meclis Kanun ve Kararlar Başkanlığı, Meclis Komisyon Başkanlığına bu konuyla ilgili aykırılık görüşünü ifade etmiş. Biz, burada tartışma açmasak bu yazının buraya gelip gelmediğini hiç bilmeyeceğiz. Biz, Anayasa'ya aykırılık tartışmasını açtığımız için Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Sayın Berber'in sumeninin altından o yazı çıkıyor, onu görüyoruz.
Ayrıca, bir talebimiz daha vardı dün, İç Tüzük'ün 34'üncü maddesine göre ki İç Tüzük 34'üncü madde şunu söylüyor: "Bir komisyon, kendisine havale edilen tasarı veya teklifin yahut herhangi bir mesele için bir başka komisyonun düşüncesini öğrenmeyi gerekli görürse tasarı veya teklifin bu komisyonda görüşüldükten sonra iadesini isteyebilir." Buna dayalı olarak dedik ki: Bakın, Anayasa'ya aykırılık tespiti var, artık iddia değil, tespiti var. Meclis Anayasa Komisyonundan bu konuda tutum öğrenelim, ne diyor, Meclis Anayasa Komisyonu bu konuda ne diyor? Sayın Burhan Kuzu en azından gelsin burada bu konuda desin ki "Evet, bu, Anayasa'ya aykırı değildir." Onu bile yeterli göreceğiz. Gelip burada bize dese ki "Bu teklif, bu madde, iddia edilen bu madde, ifade edilen bu madde, Anayasa'ya aykırı değildir, 130'uncu madde aykırı değildir." desin. Talep ediyoruz. Yine, bu talep yerine getirilmiyor.
Şu anda Başkanlık Divanında dün teklifin Anayasa'ya aykırılık sebebiyle iade edilmesini talep eden yazılarımız var, okunmamış; son gelen hiçbir yazıyı okumadı. Oysa ki Sayın Bakan, siz sürece hâkim olamayabilirsiniz, bu nedenle sizinle paylaşayım. Bu teklifler geçen hafta 4 ayrı teklif olarak Komisyonumuza birleştirilmiş bir gündemle getirildi ve oradaki, teklifteki bir maddenin Anayasa'nın 82'nci maddesine aykırı olduğu sebebiyle Komisyon çalışmalarını tamamladı, teklifin Anayasa'ya aykırılık sebebiyle Meclis Başkanlığına iadesi kararıyla burada çalışmayı bitirdi, kapattı. Yerinizde Sayın Cevdet Yılmaz oturuyordu, bürokratlarımız buradaydı, hepimiz buradaydık. Anayasa'ya aykırılıktan, Anayasa'nın 82'nci maddesine aykırılıktan, görüşülen teklif maddelerinin geneli üzerinde herhangi bir görüşmeye geçilmeden İç Tüzük 38'inci maddeye dayanarak ki İç Tüzük 38 diyor ki: "Bir komisyon, bir tasarı veya teklifin Anayasa'ya aykırı olduğunu gördüğü takdirde gerekçesini belirterek maddelerin müzakeresine geçmeden reddeder." İç Tüzük 38'e göre Komisyon Başkanlık Divanı işlem yaptı, görüşmelere geçmeden bu teklifi Meclis Başkanlık Divanına iade etti. Bir hafta sonra karşımıza çıkan şey şu: Buraya geldik, 4 teklif birleştirilmiş, kimi maddeler çıkarılmış, daha önceki 4 teklifte olmayan kimi maddeler eklenmiş, yeni bir gündem olarak önümüze getirildi. Biz buna da "Amenna, görüşelim, çalışmaktan kaçmayalım." dedik. Tartışmalar esnasında karşılaştığımız yeni bir durum şu: Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı İç Tüzük 38'in gereğini yapmamış. Bu teklifler esasında Komisyonun portföyünde olduğu gibi duruyor, iade etmemiş.
Şimdi, biz burada maddelerin hepsini beğenelim ya da beğenmeyelim, bir İç Tüzük'le çalışma yapıyoruz. Çalışmalarımızı yaparken de Anayasa'ya uygunluğu gözeterek çalışmalarımızı yapıyoruz. Eğer, biz bu İç Tüzük'e göre çalışmayacaksak kimin İç Tüzük'üne göre çalışma yapıyoruz? Burada orman kanunlarını işletmeyelim. İç Tüzük'ü uygulamamız gerekiyor.
Şimdi yazı yazdık Sayın Başkanım, tutumunuz aleyhine Meclis Başkanlığına yazı yazdık. Tekrar sizi Meclis Başkanlığına şikâyet ediyoruz, tutumunuzla ilgili olarak bunları yerine getirmediğinize dair, işlem yapmadığınıza dair. Bir Meclis Komisyon Başkanının böyle bir keyfiyete hakkı yoktur.
Aynı milletvekilleri farklı tekliflere nasıl imza attılar ben anlamış değilim. Sayın Erdöl kalktı. Ben yakıştıramadım kendisine ya! Bugüne kadar kendisiyle, dört yıllık çalışmalarımız esnasında, Meclis çalışmalarımız esnasında hiçbir şekilde kendisiyle hiçbir olumsuz durumum söz konusu değildir, herhangi bir polemiğimiz de söz konusu değildir. Uzaktan birbirimizi tanırız, takdir de ederim ama bunu nasıl kendisine yakıştırır ya! Bir milletvekili ya! Herkesin Cumhurbaşkanının yanında sürekli gördüğü bir milletvekili bunu yapmamalı. Yaparsa, alenen, işte İç Tüzük'ü de, Anayasa'yı da ihlal etmiş olur.
Burada 4 defa ayrıca 5 tane görüşülmeyenlerin yanında Anayasa'ya aykırılıktan iade talebi olmuş, bunlara da uyulmadı. Anayasa'nın 82, 130, 132'nci maddelerine alenen aykırı bir işlem yapıyoruz burada. Hükûmet, son dönemlerde şöyle bir taktik geliştiriyor: Anayasa Mahkemesinin bir şeyi, bir kararı vermesini arzu etmediği zaman tüm fonksiyonlarıyla, emrindeki bütün medyayla Anayasa Mahkemesine saldırıyor. Anayasa Mahkemesinin tüm bireylerini töhmet altında bırakacak suçlamalar yapıyor. Son dönemlerde de bir alışkanlık hâline getirildi, kim Hükûmetin ifade ettiğinin dışında bir şey söylemeye kalkışırsa paralelleşiyor ve sonuçta Anayasa Mahkemesinin de iradesi zapturapt altına alınarak ona kararlar aldırttırılıyor. Örnek mi istiyorsunuz? Yüzde 10 seçim barajına ilişkin karar. Anayasa Mahkemesi Başkanına, üyelerine saldırının sebebi buydu, bu karar aldırtılmak istenmedi, saldırıldı. Şimdi, bu çalışmalarıyla ilgili olarak da Anayasa Mahkemesi üyelerine "Sıkı ise siz böyle bir karar alın." mı diyeceksiniz? Anayasa'ya aykırı bir düzenlemeyi buradan geçirmekte bu kadar ısrarlı olduğunuza göre, bu kadar da kendinize güvendiğinize göre, elinizde Anayasa Mahkemesini ikna edeceğiniz bir yol ve yönteminiz vardır diye düşünüyorum, keşfetmişsiniz böyle bir yöntem, esasında emarelerini de gördük.
4'üncü maddede, kurulacak üniversite devlet üniversitesi deniliyor ya devlet üniversitesi kurmuyoruz, bu bir devlet üniversitesi değil, kusura bakmayın; bir Hükûmet üniversitesi, hatta bir parti üniversitesidir bu. Asla ve asla devlet üniversitesi değildir, devlet üniversitesi olsa devlet üniversiteleri açısından geçerli olan tüm kurumlarda, üniversitelerimizde geçerli olan kurallara göre kurarsınız, Anayasa'ya aykırı olmaz. Şimdi, siz İstanbul'da kurulacak olan üniversiteye yani bu teklifte geçen üniversiteye devlet üniversitesi mi diyorsunuz? Bu devlet üniversitesi değil kusura bakmayın, bu Hükûmet üniversitesi, hatta hatta bir adım daha ileriye götürelim, bu bir parti üniversitesi. Ne olacak burada? Hayatlarında bir bildiriye, bir yayına imza atmamış, jet profesörler çıkacak buradan.
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) - Öngörüyorsunuz yani.
NECDET ÜNÜVAR (Adana) - Öyle bir şey mi yazıyor ya?
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Ha, bakın, ne olacak?
NECDET ÜNÜVAR (Adana) - Siz kanun değil niyet okuyorsunuz herhâlde?
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Bir saniye, niyet okumuyorum, gerçekliği söylüyorum.
NECDET ÜNÜVAR (Adana) - Öyle bir şey yok!
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Burada parti komiserleri, partinin ideolojik, siyasi komiserleri yetişecek. Bakın, şeyi söyleyeyim... Bu böyledir, buna gerek yok! Her partinin...
BAŞKAN - Sayın Zozani, yani görüşlerinizi söyleyin ama...
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Hayır, açık açık konuşalım bunları. Niye bu kadar ısrarcısın? Peki, böyle bir niyetiniz yok idiyse...
BAŞKAN - Bu yasanın hangi maddesinde böyle bir şey var?
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Bir saniye, böyle bir niyetiniz yoksa geçerli olan kurallara göre yaparsınız. Olmadı, YÖK'ü mü beğenmiyorsunuz, YÖK Yasası'nı mı? Siz getirdiniz de biz "yok" mu dedik. Siz YÖK Yasası'nı kaldıralım, "YÖK'ü lağvedelim." dediniz de biz "yok" mu dedik? Tersine, biz sürekli söylüyoruz, her 6 Kasımda bununla ilgili eylem de yapıyoruz, sokakta gaz da yiyoruz, siz ısrar ediyorsunuz. Niye kaldırmıyorsunuz biliyor musunuz YÖK'ü ya da YÖK Yasası'nı? Günün birinde bize lazım olur diye. E, şimdi, lazım. Dün geldi YÖK temsilcisi akıllara şenlik bir açıklama yaptı burada ya. Ben olsam istifa ederdim, ben öyle bir açıklamayı bu unvanla kendime yakıştıramazdım. Ömrü boyunca, o yaşadığı sürece, bu Meclis de kurulu olduğu sürece onun söylediği o sözler kayıtlarda kalacak. Tıpkı her birimizin burada söylediği, sarf ettiği her söz kayıtlarda kaldığı gibi o da kalacaktır.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - "Bu üniversite iyi." dedi. Sayın Berber, siz diyebilirsiniz de o adam dememeliydi yani.
BAŞKAN - Ben bir şey demiyorum. Ben sormadım, Sayın Ünüvar oradan söyledi.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Ben söylüyorum, siz itiraz ediyorsunuz, diyorsunuz ki...
BAŞKAN - Yine bir bilim insanı söyledi. Ben, şimdi, bu konuda bir şey söylesem... Yanlış şey yapıyorsunuz.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - İşte, bak, ben diyorum ki: "Bunların sayısı artacak. Bu üniversite, bu 4'üncü madde bunların sayısını artıracak."
AYTUĞ ATICI (Mersin) - "Bu üniversite iyi." dedi. Sayın Berber, siz diyebilirsiniz de o adam dememeliydi yani.
BAŞKAN - Ben bir şey demiyorum. Ben sormadım, Sayın Ünüvar oradan söyledi.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Ben söylüyorum, siz itiraz ediyorsunuz, diyorsunuz ki...
BAŞKAN - Yine bir bilim insanı söyledi. Ben, şimdi, bu konuda bir şey söylesem... Yanlış şey yapıyorsunuz.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - İşte, bak, ben diyorum ki: "Bunların sayısı artacak. Bu üniversite, bu 4'üncü madde bunların sayısını artıracak."
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Allah'ın yalakaları...
NECDET ÜNÜVAR (Adana) - Aytuğ Bey, bürokratlara hakaret etmek şeyiniz mi oldu ya! Burada olmayan bir kişi için...
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) - Oradan "yakalar" diyorsunuz ya, lütfen ama!
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Sayın Hocam, burada konuşacak en son kişi sizsiniz.
BAŞKAN - Ya, lütfen, Sayın Atıcı!
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Bakın, birikiminizle burada bu yasada bari siz konuşmayın.
NECDET ÜNÜVAR (Adana) - Olmaz ama ayıp ya!
AYTUĞ ATICI (Mersin) - O ayıpsa, ayıp bana aittir.
Siz konuşmayın bu yasada bari.
BAŞKAN - Sayın Atıcı...
NECDET ÜNÜVAR (Adana) - Ben sadece sizin tavrınızı eleştiriyorum.
BAŞKAN - Sayın Atıcı, tavrınız...
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Bir müsteşarın mütevelli heyeti başkanı olduğu bir üniversiteyi onaylıyorsanız Sayın Hocam, ben size teessüf ederim.
BAŞKAN - İyi de yani Komisyonumuzun bir üyesi bunu yapmıyor, sizin yaptığınızı. Lütfen ya, bu Komisyonun biraz çalışma adabı...
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Bu, büyük bir yaradır Sayın Başkan. Her şey bir yana, bu bir yanadır.
BAŞKAN - Tamam da söz verildiğinde konuşursunuz, lütfen ya! Sabote etmenize gerek var mı?
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Hayır yani bu soruyu sorunca ben cevap veriyorum.
BAŞKAN - Olur mu öyle şey canım.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - O oradan konuşurken müdahale etmiyorsunuz.
BAŞKAN - Ediyoruz ama arkadaşlara da ediyorum ben, lütfen.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Onlar da ediyor, onlara niye söylemiyorsunuz?
BAŞKAN - Ben buradan müdahale edildiği zaman...
AYTUĞ ATICI (Mersin) - "Ne olmuş yani söylediysem?" diyor, Ben de diyorum bunun adı "yalakalıktır." Bu kadar, sözümün de arkasındayım.
NECDET ÜNÜVAR (Adana) - Bürokrat size cevap veremeyecek. Çok ayıp ya!
BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen!
Sayın Zozani, devam edin lütfen.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Müsaade ederseniz ben sözlerimi tamamlayayım.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Zozani.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Değerli arkadaşlar, biz burada oturmaktan usanmış değiliz, bak, alenen diyoruz kendimizi psikolojik olarak yirmi...
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Laf sahibine...
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Laf yerini buldu, sen hiç merak etme.
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen, buyurun.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Şimdi, 28 Şubata kadar psikolojik olarak kendimizi hazırlamışız burada oturacağız, tartışacağız. İktidar partisine mensup Komisyon üyesi milletvekilleri ve dışarıdan gelen diğer misafir milletvekili arkadaşlarımızdan hepsini dinlemeye ve bu konuda bizi ikna etmelerine açığız. Konuşsunlar, diledikleri kadar konuşsunlar, yeter ki bizim konuştuklarımıza ipotek koymasınlar. Biz konuşuyoruz, söyleyeceğiz, eleştirilerimizi söyleyeceğiz burada, mecburen söyleyeceğiz çünkü bu bir vebaldir.
BAŞKAN - Burada zaten kimsenin konuşmasına müdahale edilmiyor. Konuşma noktasında bir sıkıntı yok, hakaret etmeyelim.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Hayır, ben hakaret etmiyorum.
BAŞKAN - Sizin için demiyorum yani Komisyonumuzun genel havası burada son derece...
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - "Hakaret etmeyelim." lafını üzerime almıyorum çünkü bu konuda şey yapmıyorum. Herhâlde buna dikkat ediyorum diye düşünüyorum.
BAŞKAN - Ben de genel anlamda söylüyorum yani Komisyonumuzda uygun bir lisanla her konuyu burada tartışacağız yani.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Hem "Bu bir devlet üniversitesi değil, bir Hükûmet üniversitesi hatta bir parti üniversitesi" derken siz niye rahatsızlık duyuyorsunuz? Bakın, arkadaşlar, hiçbir üniversitede, hiçbir devlet üniversitesinde şöyle bir mütevelli heyeti yok ama siz bir mütevelli heyeti kurdunuz ve bu mütevelli heyetinin özelliği şu: Sağlık Bakanı Müsteşarı Başkanlık edecek. Bakan, ayrıca, Müsteşarın yanına 2 üye verecek, YÖK 1 üye verecek, bir de üniversitenin mütevelli heyetinin mutlak katılımıyla belirlenen rektörü, seçilen rektörü mütevelli heyetinin içerisinde olacak. Rektör seçimi nasıl yapılıyor onu da söyleyeyim, kanunda yazıldığı gibi söyleyeceğim Sayın Bakanım. Dileyen aday oluyor, mütevelli heyeti 6 kişiyi seçiyor, 6 kişilik listeyi YÖK'e gönderiyor, YÖK 3'e indiriyor, Cumhurbaşkanı şekil şartını tamamlıyor, içinden birini seçiyor. Burada bir rektör seçimi dahi söz konusu değil. Bütün üniversitelerimizde bir rektör seçimi var, burada bir şef atama var. Kurduğunuz üniversiteye şef atıyorsunuz, partili bir şef atayacaksınız. Çok iyi biliyorum, oraya HDP'ye sempati duyan bir profesörü herhâlde getirip oraya rektör yapmayacaksınız, seçimle olsa gelme şansı var bu insanın, seçimle olsa bu insanın gelip rektör olma şansı var bu üniversitede, herhangi bir devlet üniversitesinde yüzde 1'de olsa böyle bir ihtimal var.
SADIK BADAK (Antalya) - Orada HDP'li olup olmadığına değil, bilim adamı olup olmadığına bakılır.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Her öğretim görevlisinin, her insanın bir siyasi görüşü de vardır, hiçbir kimsenin görüşüne ipotek... Ama, bütün üniversitelerdeki seçim prosedürünü burada yok ediyorsunuz, yok burada bir seçim. Mütevelli heyetinin seçtiği 6 üye arasından YÖK 3'ünü seçecek, Cumhurbaşkanı 3'ünden birini tercih edecek. Alın, işte, parti şefi atıyorsunuz buraya. Alın, bir parti şefi atıyorsunuz buraya, bu bir parti şefi atama değildir de nedir? Hangi hükûmet bunu yaparsa yapsın aynı itirazı koyarım, hangi hükûmet böyle bir düzenleme yaparsa yapsın aynı itirazı yaparım. Kim yapmış tarihte bunu biliyor musunuz? Stalin yapmış, Hitler yapmış, Mussolini yapmış. Devletin siyaset dışı kurumlarına partili şef atamak bu partilerin geleneğinde vardır. Yakıştırıyor musunuz kendinize? Ben yakıştıramıyorum.
BAŞKAN - Böyle bir şey olmayacağı için...
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Olmayacağını nereden biliyorsunuz? Sayın Berber, bizim gündemimize taşıdığınız yasa bunu diyor, açın, bakın.
BAŞKAN - Şimdi, bakın, "Buna imkân veriyor." diyebilirsiniz de "Böyle olacak." demek biraz kehanet oluyor, buna imkân veriyor, böyle bir şeye imkân verebilir.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Kahin olmaya gerek yok, bunun böyle olacağını bilmek için. Bakın, diyor ki: "Mütevelli heyetince seçilince 6 aday arasından Yükseköğretim Kurulu tarafından seçilen 3 adaydan birisi Cumhurbaşkanı tarafından rektör olarak atanır." Seçim süreci nerede, rektör seçim süreci nerede? Bütün üniversitelerimizde yok mu?
BAŞKAN - Evet, YÖK Kanunu'nda öyle.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Bütün üniversitelerimizde rektörler seçimle gelmiyor mu?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) - Vakıf üniversitelerinde söylediğiniz gibi.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Bu bir vakıf üniversitesi mi Sayın Bakanım?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) - Değil ama vakıf üniversitelerinde...
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Vakıf üniversitelerinde böyle değildir. O zaman devlet üniversitesi demeyin.
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) - Sayın Başkan, bir şeyi düzeltmek istiyorum.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Anlıyorum, tamam, ben de bunu söylüyorum Sayın Bakanım. Bu hiçbir şeye uymuyor.
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) - "Şef" falan demeyin o zaman.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Biz de onu söylüyoruz Sayın Bakanım, diyoruz ki: "Bu hiçbir şeye uymuyor." Ne güzel söylediniz, ağzınıza sağlık, çok güzel söylediniz Sayın Bakanım. Ne demek ki vâkıf olmadan gelip vicdanıyla insanlar konuşunca bazen doğruyu söyleyebilir. Sayın Bakanım iyi ki de vâkıf değilmiş. Bakın, meseleye vâkıf olmadığı onun doğru söylemesini sağladı burada, vicdanıyla konuşmasını sağladı burada. Hiçbir şeye uymadığını zaten söylüyoruz. Üçüncü gündür aynı tartışmayı yapıyoruz, hiçbir şeye uymuyor Sayın Bakanım, hiçbir şeye uymuyor diyoruz.
BAŞKAN - Sayın Bakan bir açıklama yapar şimdi. Ama, vakıf üniversitelerinde böyle bir uygulama var dedi. Yoksa, bu öyle oluyor...
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Sayın Bakan, bütün izahlardan sonra şöyle bir kanaate vardı, dedi ki: "Evet, bu bir şeye uymuyor." Ben de onu söylüyorum. Kendisine teşekkür ediyorum, iltifatta bulunuyorum, dikkatinizi çekerim.
BAŞKAN - Sayın Bakana söz vereceğim.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Bir bakana iltifat etmek de sizin niye zorunuza gidiyor ki?
BAŞKAN - Hayır yani iltifatı Sayın Bakan kendisi açıklasın, ben burada tartışmaya girmek istemiyorum, lütfen.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Diyorum ki, bakın, bir bakana iltifatta bulunmak niye bu kadar sizi rahatsız ediyor anlamadım?
BAŞKAN - Bizi rahatsız etmiyor. Sayın Bakanım diyor ki: "Ben düzeltiyim, ben öyle bir şey demedim."
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Yani, bir bakanın zaman zaman muhalefet partisi milletvekillerinin dediklerine katılması da bir erdemdir.
BAŞKAN - Arkadaş, buradan, biz de birçok şeyde arkadaşlarımızla aynı fikirde olduk.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Bakan bu düzenlemeden rahatsız oldu.
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) - Başkasının benim yerime niyetlerimi açıklamasından rahatsızlık duyuyorum, söz talep ediyorum.
BAŞKAN - Yoksa, söylediklerinden dolayı değil yani neyi kastettiğini açıklamak istiyormuş Sayın Bakan.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Buyurun, açıklasın, lütfen, devam edeyim Sayın Başkanım.