KOMİSYON KONUŞMASI

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dört günü aştık, beşinci günde buradayız, yani pazartesiye geçtik, saat on ikiyi geçiyor, yirmi geçiyor. Neyi tartışıyoruz? Anayasa'ya aykırı olan bir kanunu tartışıyoruz. Neden bu yasayı Anayasa'ya aykırı olmasına rağmen çıkarmak istiyorsunuz? Yani, bile bile baroların bölünmesini istiyorsunuz. Bunun bir FETÖ projesi olduğunu söylemeyen neredeyse kalmadı. Neden çoklu baroyu, bilerek, gündeme getiriyorsunuz? Lafa gelince bölünme olmaz diyorsunuz ancak biz sizi çok iyi tanıyoruz. Neleri nasıl böldüğünüzü, nasıl kutuplaştırdığınızı çok iyi biliyoruz. Sadece bir tane örnek vereyim: Eğitim camiasında "EĞİTİM BİR-SEN" denilen bir sendika vardı, bu sendikanın neredeyse siz geldiğinizde üyesi hiç yoktu ama şimdi herkes bu sendikadan oldu. Ya bunları vaatle ya da baskıyla yaptınız. İşe yeni başlayan öğretmenleri baskıyla bu sendikaya alıyorsunuz. Şimdi, aynı şeyi barolarda yapmayacağınızın bir garantisi var mı?

OYA ERSOY (İstanbul) - Yok. Onu yapmak için yapıyorlar zaten.

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Evet, çoklu barolara da aynısını yapacaksanız, yani çoklu baro, mutlaka bunları da böleceksiniz. Size en yakın görüşte olan avukatları ve -dün akşam da konuşuldu- kamu kurumlarında çalışan avukatları zorla kuracağınız yandaş barolara geçireceksiniz. Kuracağınız bu yeni barolar sizin etki alanınızda olacak. Nasıl ki yüksek yargı organlarını sarayda toplayıp cüppe iliklettiniz, Yargıtay, Sayıştay ve Danıştay Başkanlarına çay toplattınız yani yargının hâkim-savcı ayağını ele geçirdiniz, şimdi de size cüppelerini ilikleyen avukatlar, baro başkanları istiyorsunuz. Yani bu sefer de yargının savunma ayağını ele geçirmek istiyorsunuz. Barolar ve üyesi olan baro başkanları, size cüppe ilikleyen avukatlar istiyorsunuz. Barolar ve üyesi olan avukatlara etki edemediğiniz için böl, parçala ve yönet politikaları uygulamak istiyorsunuz.

Beş gündür Türkiye'nin her yerinden gelen baro başkanlarını Meclisin kapısında bekletiyorsunuz. Baro başkanları mülteci mi ki kapıda bekletiyorsunuz? Hani üç dört ay önce seçim bölgem olan Edirne'de binlerce mülteciyi beklettiniz ya "Ey Avrupa, bunları al yoksa kapıları açarım." dediniz ya, ne oldu? İşte, o Avrupa şimdi bize kapılarını açmıyor, turist gelsin diye Almanya'ya bakan gönderdiniz, yine de bir gelişme yok. Hukuk devletinin olmadığı ülkeye kimse gelmez. Bir de kapıları açın derken, unutmayalım, siz baro başkanlarına kapıları açmadınız ama Suriyelilere kapıları açtınız, 4 milyon Suriyeli içeri girdi, hâlâ gitmiyorlar.

Son olarak bu yasayı geri çekin, toplumu daha fazla germeyin artık diyorum. Çünkü artık halk gerçekten zor durumda, siz bunu göremiyorsunuz. Halkın gündeminde, sokağa çıktığınızda -sokağa da pek çıktığınızı sanmıyorum- yoksulluk, işsizlik, açlık, hayat pahalılığı var. Ödeyemediği kredi kartını konuşuyor vatandaş, tüketici kredisini nasıl erteletebilirim, nasıl takla attırabilirim, onu konuşuyor. Siz artık halkın gündeminden koptunuz, halk ne yiyor, ne içiyor, nasıl geçiniyor, umurunuzda bile değil, suni gündemlerle uğraşıyorsunuz. Meclisi topluyoruz, çalışıyoruz, ekonomik krizle ilgili bir yasa çıkarmıyorsunuz, bunları konuşmuyoruz. Siz, esnafın, çiftçinin, işsizin, emeklinin sorunlarıyla uğraşacağınıza sosyal medyayı nasıl engellerim, nasıl halkın gündeminden sorunları kaçırırım bunlarla uğraşıyorsunuz. Bu gündemleri artık bırakın, gerçek gündeme gelin.

Bakın, milyonlarca çiftçi çok zor durumda, hele bu sene ciddi anlamda kuraklık var, dolu yağdı yani bizim Mecliste bunları konuşmamız gerekmez mi? Bu çiftçinin sorunlarını nasıl çözeceğiz? Özellikle pandemi sonrası insanlar gıdanın önemini anladılar. Çiftçiye nasıl üret diyeceksiniz, nasıl tarıma dayalı sanayiyi geliştireceksiniz, ithalatı nasıl önleyeceksiniz; bu yönde yasalar çıkarmamız gerekmez mi? Tam 1 milyar liraya yakın bir zararı oldu çiftçinin, bununla ilgili bir yasa teklifi, bir düzenleme yapmadınız, yapmayı da düşünmüyorsunuz. Zaten ciddi anlamda verim kayıpları var; siz yine kısa yoldan, ithalatla mı çözmeyi düşünüyorsunuz? Her şeyi ithalatla çözmeyi, yandaşlarınıza rant sağlamayı artık bırakın, biraz da yurttaşlara bir şeyler vermeyi düşünün ama olmazsa olmaz adalettir, adalet olmazsa toplumun düzeni düzelmez; dolayısıyla artık gerçek gündemleri konuşalım, algı operasyonlarını bırakın.

Türkiye'nin gerçek gündeminde yoksulluk var, yoksullaşan insanlar var, gençler işsiz, özellikle donanımlı gençler artık Türkiye'de yaşamak istemiyorlar. Bu gençleri kazanmamız lazım. Şurada bir iki sene sonra bu gençleri kazanamayız, ondan sonra çok canımız yanar.

Teşekkür ediyorum.