| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekilleri Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Tokat Milletvekili Özlem Zengin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekilleri Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ile 182 Milletvekilinin, Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2999) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 05 .07.2020 |
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Sayın Grup Başkan Vekilinden çok aydınlatıcı bilgiler aldık, kendisine teşekkür ediyoruz. Aslında her arkadaşımızın yaptığı konuşmadan sonra Sayın Bülent Turan söz alıp da bu arkadaşlarımızın konuşmalarıyla ilgili böyle uzun uzun izahatlar da bulunursa biz gerçekten çok aydınlanırız.
Şimdi, söylediklerine ben de cevap vereyim: Dediniz ki: "80 baro yok." işte,80 baronun açıklaması elimde; burada.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - 1 Haziran açıklaması.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Şimdi, zaten Sayın Bülent Turan, "80 yok, 78 var." demenin siyasetteki karşılığını biliyorsunuz. Onun için, bak, "Ben burada 80 tane var." diyorum, "Bunların da açıklamaları burada." diyorum demek ki bu doğru değil, burada hemfikiriz.
Şimdi, arkadaşla konuşacağız. -Tarihe geçtiniz bu arada- Yani, diyorsunuz ki "Zorunlu bölünme yok ihtiyari bölünme var." Yani, bu, gerçekten tarihi bir söz.
Değerli arkadaşım, bölünme yoktu, bölünmenin önünü açtınız. Tek bir baro vardı, o barolara dediniz ki: "Bölünebilirsiniz; kendi bölünmelerinizi kendi siyasi görüşlerinize göre yapabilirsiniz, etnik bölgeye göre yapabilirsiniz, farklı düşüncelerinize göre yapabilirsiniz." Bunun önünü açtınız. Bunu zoraki olarak değil, teşvik ederek yapıyorsunuz. Oysaki hukukun ve adaletin olmazsa olmaz koşulu bölünmemektir, bir ve herkese eşit olmasıdır. Siz bunun önündeki biricik varlığı ortadan kaldırdınız; bu, ikincisi.
Üçüncüsü; mahalle baskısından bahsediyorsunuz, AKP iktidarı varken Türkiye Cumhuriyeti'nde mahalle baskısı konusunda hiç kimse sizinle boy ölçüşemez. O konuda da bunun nasıl yapıldığını gayet iyi biliyorsunuz.
Dördüncüsü; "Katılmayanlar, oy kullanmayanlar." diyorsunuz. Anayasa referandumunda oy kullanmayanları da bizim bu tarafa ekleseydik seçim bambaşka bir hâl almış olurdu.
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Yüzde 60'la kaybetmiştiniz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - O zaman, bu sefer burada bu iş bitmiş olurdu.
Değerli arkadaşım, sevgili kardeşim; Türkiye Cumhuriyeti ve dünya pandemiyle uğraşıyor, insanlarımız yoksulluktan kırılıyor, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası para basıyor. Şu anda üretim durmuş vaziyette, yeni kaynaklar yaratamıyoruz, yedek akçeyi tüketmişiz, çiftçi sıkıntıda. Türkiye'nin en öncelikli derdi barolarla ilgili yasayı çıkartıp onların zoraki değil de, ihtiyari bölünmelerinin önünü açmak mıdır? Yani, AKP iktidarının Türkiye için ön gördüğü en acil yasa bu mudur? Bunu defalarca söylüyoruz.
Siz, Türkiye Cumhuriyeti'nde yasaları, hâkimlerin aldığı kararları beğenmeyip yukarıdan gelen emirle hâkimleri ve yargıçları değiştirip başka hâkim ve yargıçları getirerek kendi istediğiniz kararları aldırttığınız için Türkiye'de dış yatırımcı yatırım yapmıyor, Türkiye'nin yerli yatırımcıları başka ülkelere kaçıyor. Durum bu kadar vahimken, adalet konusundaki konu bu kadar sıkıntılıyken sizin gerçekten öngörünüz baroları ayrıştırıp onların farklı barolar çatısı altında toplanıp siyasi görüşlerine göre hâkim karşına çıkmaları mıdır? Daha barolar parçalanmadan siz, adli makamlardaki hâkimlerin aldığı kararları beğenmediğiniz için hâkimleri değiştirmiyor musunuz? Ama size açıkça söylemek gerekir. Siz, bir zamanlar arkasında olduğunuz yargıçların elini kolunu sallayarak bu ülkeden çıkmasına izin verdiniz. O yargıçlar Türkiye Cumhuriyeti'nde darbe yaptılar. Siz, geldiğiniz tek iktidar rejimiyle, ayın 24'ünde aldığınız kararla Türkiye'de bir başka sivil darbeyi gerçekleştirdiniz. Şimdi de yasaları kendi istediğiniz çerçevede bölüp, ayrıştırarak Türkiye Cumhuriyeti'ndeki yasaya, adalete güveni tamamen ortadan kaldırıyorsunuz. Sabaha kadar konuşabiliriz...
Sayın Başkanım, gerçekten çok eşit şekilde davranan bir yönetim tarzınızla sürdürüyoruz ama bizim karşımızda konuşan her arkadaşımıza cevap vermemeye çalışıyoruz, onlar da kendi düşüncelerini söyleyecekler. Dikkat ederseniz, ben geldiğim andan itibaren büyük bir saygıyla arkadaşlarımı dinliyorum. Hepimizin, burada bulunan her arkadaşımın söyleyecek sözü var ama bizim en son sözümüz şudur: Arkadaşlarımızın niyeti ne olursa olsun, zoraki değil ihtiyari bölünme yoluyla da baroları ve sivil toplum örgütlerini bölmeye çalışsalar dahi Türkiye Cumhuriyeti'nde vatanını ve milletini seven, demokrasiden ve özgürlükten yana olan insanlar olarak baroların bölünmesine karşı duracağız ve sonuna kadar direneceğiz.