KOMİSYON KONUŞMASI

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Uzun yıllar baro başkanlığı yapan milletvekili arkadaşımız birkaç teknik soru sordu, eğer izin verirseniz iki dakika izah etmek isterim.

Sayın Başkan, özellikle baro binalarının ne olacağı şeklindeki soruyu kıymetli buluyorum çünkü bu bir tartışma konusuydu fakat ısrarla altını çizmek istiyorum ki biz bu kanunu hazırlarken zorunlu bölünmeyi, zorunlu ayrı baroyu tartışmadık, hep öyle ifade ediliyor. Bir ilde birden fazla baro kurma hakkı olmakla beraber avukatlar beraber anlaşıp bir baroya devam edebilirler, aynı listeyi yaparlar, delegeleri dağıtırlar, nispi temsil gibi davranırlar vesair. Yani sanki kanunda geçtiği anda üç tane, beş tane, on tane baro kurulacakmış gibi bir söylem var, bu doğru değil.

GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - İlk imzayı siz "Atacağım." dediniz baroya.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Oraya da geleceğim. Anlaşırlarsa, bir daha diyorum Sayın Başkan.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Bölünmezler.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Bölünmezler, bölünmek zorunlu değil ama bölünmek uluslararası hukukun da gereği olarak örgütlenme hakkının, fikir hürriyetinin bir yansıması. Dolayısıyla bölünmeyebilirler, zaten bölünmezlerse bu soru anlamsız kalacak ancak hâlâ Türkiye'nin temel değerleriyle savaşan, bir siyasi partinin arka bahçesi gibi davranan, ideolojik olmaktan başka mesleki hiçbir faaliyet yapmayan barolar olursa o zaman da insanlar haklı olarak.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - 80 baro da mı öyle? 80'i de istemiyor.

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Evet, devam edin. Değerli arkadaşlar, müdahale etmeyelim.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - O zaman da avukatlar bir araya gelip 2.000 imzayla bir başka baro kurabilirler. Bu baro kurulmak zorunda değil, zorunlu bölünme yok.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - İyi bir şey olsaydı...

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Bunu söylemeye çalışıyorum. Fakat birden fazla baro olursa da şu anki mevcut baronun...

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Hepsi "Hayır." diyor ya!

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - ...tüm mülkiyeti devam edecek, gayrimenkulleri varsa devam edecek; ayrılan baro varsa, yeni baro varsa -tırnak içerisinde- sıfırdan çalışmaya başlayacak ve eğer yapabiliyorsa gayrimenkul alacak vesair. Ama şu anki baroların mevcut binalarına, gayrimenkullerine asla dokunmak gibi bir ifade yok, çalışma yok. Onun dışında kurulan barolardan bir tanesi yeterli sayıyı kaybederse, tasfiye olma imkânı başlıyor biliyorsunuz, tasfiye hâlinde de gayrimenkullerin tümü Barolar Birliğine sunuluyor tekrar. Hepsinin cevabı okusak, baksak aslında ön yargısız olarak kanunda var. Bu kanun böyle üç günden beri konuşulduğu gibi avukatları parçalayan, bitiren, böyle bir kanun değil. Göreceksiniz kısa süre içerisinde avukatlar, daha çok farklı görüşler bir araya gelmeye başlayacak, beraber anlaşmaya çalışacak, beraber mesleki faaliyetlerinin daha nitelikli nasıl olacağını tartışacaklar. Bir baro şunu derse "Ben baro kuracağım." mevcut baro başkanının şunu demesi lazım: "Yahu niye kuruyorsun? Gel beraber çalışalım." Ama 50 bin oyun 8 binini alacaksın, kimseyi tanımayacaksın, tek gündeminde siyasi işler olacak, sonra bu ortaya çıkınca da kızacaksın, bu doğru değil. Onun dışında...

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - 80 baro aynı durumda mı, 80 baro aynı durumda mı?

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Hayır değil, 80 baro aynı değil, zaten...

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Müdahale etmeyelim arkadaşlar.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Değil, değil.

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Karşılıklı olmasın.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Şimdi, Sayın Vekilimiz...

CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) - Bilgi vermeye çalışıyorlar Başkanım, doğrusunu öğrensin diye.

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Sayın Turan da bilgi veriyor.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Bilgi vermeyeyim mi?

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Yok, verin bilgiyi.

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) - "Bilgi vermesin." diyen yok.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Hayır "Bilgi vermesin." diyor arkadaşlar da, vermeyebilirim yani ben veriyorum, vermeye çalışıyorum. Aynı şekilde "80 baro mu?" dediklerinde şunu demek isterim: Sakın yanlış anlaşılmasın, tüm taraflarla görüşmek görevimiz ancak bir defa 80 baro karşı bile olsa burası karar verir, bu bir, bu tartışmayı geçin.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - 80 baronun iradesi önemli değil mi?

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Bakın, o cümleyle başladım, çok önemli...

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Sayın Demirtaş... Karşılıklı olmasın arkadaşlar.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - "..."(x) Sayın Vekilim, bir daha söylüyorum, diyorum ki...

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Karşılıklı olmasın arkadaşlar.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Vekilim, bir daha söylüyorum, diyorum ki 80 baronun değil 1 baronun bile kıymeti var, 1'inin bile önemi var. Ama diyorum ki yasama faaliyetinin, karar vericinin...

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - "Saray karar verir." diyorsunuz.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Ve şunu söylüyorum. (Gürültüler)

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Evet, Sayın Turan...

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, aslında güzel güzel tartışsak çok konuyu belki de beraber neticelendireceğiz, beraber destek olacağız. Farklı düşünebiliriz, farklı yaklaşabiliriz ama anlamaya çalışmadığınızı görüyorum, aynı söylemler tekrar ediliyor sürekli, aynı konular tekrar ediyor sürekli. Öyle değil, mesela şu: 80 baro karşı, değil arkadaş. Biz de komisyon arkadaşlarımızla...

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Karşı, karşı.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Açıklama yaptılar.

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Arkadaşlar, müdahale etmeyelim.

Buyurun.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan... Evet, Engin Başkan, Engin Başkanım...

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Değerli arkadaşlar, Sayın Köksal...

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - ...Afyon Vekilinizi sakinleştirirseniz.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Sayın Başkan...

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Ama karşılıklı olmasın. Sayın Koçyiğit...

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - 80 baro değil 78. (CHP sıralarından alkışlar) (!) Bir dakika, öyle değil, şimdi ben de size anlatayım da? O arkadaşların büyük çoğunluğunun mahalle baskısına maruz kaldığını, bütçe...

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Yok öyle bir şey.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - İktidar baskısı yok, mahalle baskısı var.

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) - Bomboş konuşuyorsunuz ya.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Tabii tabii, değil mi, hemen başlayın, hemen başlayın.

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Evet değerli arkadaşlar, teşekkür ediyoruz.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Onun dışında Sayın Başkan, 80 baro falan karşı değil, altını çiziyorum. Ayrıca, avukatların, mesela, İstanbul örneğini bir daha vereceğim: 50 bin avukatın sadece 8 bini oy vermiş. Dolayısıyla, 42 binin oyunun, 42 binin kanaatinin kıymeti yok mu?

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - 26 bin kişi oy kullanmış Beyefendi, 26 bin kişi oy kullanmış, onu söylesene, çarpıtılıyor rakamlar.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Turan Bey, anlamıyorsunuz ama bir dakika şunu demek istiyorum.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - 8 bin oy vermek, 26 bin oyla aynı mı. 10 tane aday vardı.

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Sayın Aydoğan...

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Peki, Turan Bey'i kırmıyorum. 26 bin oy kullanılmış.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - O kadar.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Oy kullanmayan diğer grupların kanaatinin kıymeti yok mu? Ben diyorum...

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Çağırsaydı, gelseydi. Baroyu mu ayıralım yani.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Ya, yüzde 24'le seçildi Sayın Cumhurbaşkanı, yüzde 24'le ya. Belediye Başkanı olarak yüzde 24'le seçildi Tayyip Erdoğan.

SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Diğerlerinin bir önemi yok mu?

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Sayın Turan...

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Yok, yok, bitirmek istiyorum Sayın Başkan.

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Tamam.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Arkadaşlar, cevap vereceğiz.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Bakın, kabul edin veya etmeyin şunu demeye çalışıyorum: "80 baro karşı." derseniz ben de derim ki: Baroyu kazanamayan, İstanbul'da oylamaya gitmeyen, farklı derneklerin, vakıfların da kanaati var demeye çalışıyorum. Yani, kategorik olarak "Hepsi karşı demeniz." doğru değil demeye çalışıyorum.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - İmzaları var.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Yahu, nasıl anlaşılmıyor anlamıyorum ki. Belki anlamak isteyen arkadaşımız vardır diye söylüyorum. Değerli arkadaşlar, "80 baro karşı." söylemi külliyen yalan, külliyen yanlış.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Yalan değil, doğru. Düpedüz doğru. 80 baronun 80'i de karşı.

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Teşekkür ediyoruz.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Burcu Hanım, insanlar konuşarak anlaşır, niye bağırıyorsunuz ya.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Anlamıyorsunuz.

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Teşekkür ederiz.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Arkadaşlar, tamam, ben cevap vereceğim tamam.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Engin Başkanım, hiç kızmadan birkaç yanlış olduğunu düşündüğüm kanaati anlatmaya çalışıyorum, belki daha temiz anlaşılır diye, izin verin iki dakika daha söyleyeyim. Belki de faydası olacak, belki ben bu konuda kanaatimi değiştireceğim. Diyorum ki: Bakın, bu bilgiyi revize etmeye çalışıyorum. Gayrimenkullerin dağılımı dediğiniz gibi değil, anlattım. "80 baro karşı." hayır, öyle değil, anlatmaya çalışıyorum.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - İmzaları var.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Bir dakika, söylüyorum işte, aynı şey, onunla ilgili söylüyorum.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Arkadaşlar, cevap vereceğiz diyorum ya. Bir durun, ben de cevap vereceğim.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Teşekkür ederim Başkanım.

Arkadaşlar, örneğin İstanbul Barosu Başkanı "Karşıyım." diyorsa, baş tacım, kıymetli bir şey ama diyorum ki: İstanbul Barosunun 8 bin oy aldığı bir sistemde bu sefer 42 binin derneğini var, vakfı var, bunlarla görüştük diyorum. Dolayısıyla "Tüm avukatlar karşı." derseniz kendinizi kandırırsınız. İstanbul Barosu karşı olabilir ama İstanbul'da 42 bin avukatın içerisinde karşı olmayan binlerce avukat var diyorum. Ayrıca, şunu söylemeye çalışıyorum: Zorunlu bölünme diye bir şey yok, altını çiziyorum, zorunlu bölünme diye bir şey yok; ihtiyari bölünme var. Avukatlar "Bölünmeyeceğiz." diyebilirler kardeşim, ne kadar güzel, "Biz anlaşacağız, beraber çalışacağız." diyebilirler, ne güzel ama bir adama da bir avukata da örgütlenme hakkının gereğini...

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Kadınlar da avukat oluyor.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Kadınlar da bu şekil de, bir kadın avukatımızın örgütlenme hakkına, fikir hürriyeti hakkına saygı duymak, bu imkânı vermek gerekir. Bakın, şunu söyleyeyim ben size: Açmayacaktım ama açacağım şimdi. İlk bu tartışmaya başladığımızda, öyle sizin iddia ettiğiniz gibi "Saraydan geldi falan değil." avukatlarımızla, arkadaşlarımızla tartıştığımızda "Yüzde 10 bütün illerde çoklu sistem olsun." dediler. Yani, atıyorum, Bayburt'ta 30 tane mi avukat var, yüzde 10'u 3 yapar. "3 tane avukat bir araya gelip Bayburt'a ikinciyi kursun." dediler. Bunu biz tartıştık, metne yazdık tekstte bu vardı.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Kim dedi bunu ya?

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Ben dedim, var mı? Kimin dediğinin bir kıymeti var mı şimdi? Bu tartışmalardan sonra değerlendirdik bunun doğru olmayacağına kanaat getirdik ve sonra "Tanınmanın, görüşmenin nispi uygulamasının zor olduğu illerde bunu yapmak daha makul." dedik. Tunceli'de, Rize'de, Trabzon'da, Çanakkale'de 50,100, 200 avukatla 2, 3, 5 baronun meslek için faydalı olmayacağına karar verdik. Sonra ki görüşmelerden çıkan tabloya göre de 50 bin avukat var, disiplin uygulaması yapamıyorlar biliyor musunuz? İstanbul'da disiplin uygulaması yapacak 3 baro üyesi, disiplin kurulu üyesi var. Hiçbirinin disiplin dosyasına bakamıyor bile. O zaman sadece büyük şehirleri kapsayan, İstanbul, Ankara, İzmir gibi belli sayılardaki yerlerde bu hakkı verelim dedik. Şunu yapabilirdik; mesela, ilk gündemde ne var? O arkadaşlarımız burada, hatırlayacaklardır, bir partinin ziyaretinde "Sayıya göre bölmeyin, coğrafi olarak bölün." dediler. Yani İstanbul için söylüyorum "Anadolu'da bir baro, Avrupa yakasında bir baro olsun." dediler. Mesela bu, zorunlu bölünmeydi.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Kim dedi bunu ya?

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Görüşmede ben vardım, dediler ki: "İstanbul tarzı yerler için çalışın, coğrafi bölün; Anadolu'da bir baro, Avrupa'da bir baro olsun." Ama bu, zorunlu bölünmeydi; biz bunu da kabul etmedik. Şimdi, bir daha söylüyorum, ihtiyari bölünme var, isterse bölünmez ama 8 bin adamın, avukatın, kadının oyuyla bir araya gelen arkadaşlarımız, 42 bine olmayacak yaklaşımlar yapmaz, yapmaması lazım diye düşünüyorum. Daha makul davransınlar, farklı görüşlere imkân versinler, tek baro yürüsünler. Bizim kanunumuzda zorunlu olan bir bölünme yok. Ama bir daha, bir daha söylüyorum; istirham ediyorum, bir düşünün, değerlendirin.

ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) - Yüzde kaçla iktidar oldunuz?

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Hiç anlamamışsınız, ben size özel olarak anlatayım, hiç anlamamışsınız.

Son bir cümle daha söyleyeyim: Yine, aynı şekilde, Baro Başkanı Vekilimiz... Çıktı mı o da? Nerede? En kötüsü de bu işte. Konuşan HDP Vekilini diyorum, neyse, keşke dinleyebilseydi. İşte bu da bir sorunumuz, arkadaşlar söylüyor ve gidiyorlar.

ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Başkan siz de gidiyorsunuz.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Biz de öyle gidiyoruz, doğru söylüyorsunuz.

Bir de şunu söylemeden geçmeyelim: CMK ve adli yardım ödemeleri var avukatlar için; bu, önemli bir mesele. "Ne olacak?" diye soruldu. Bunları tartıştık ilgili barolarla; Barolar Birliğiyle, İstanbul, Ankara'da bizimle görüşmeyi zül kabul etmeyen makul avukatlarla görüştük. O zaman da bunu zaten şu anki CMK'de, bir program dâhilinde -tırnak içerisinde- makinede yapıldığını öğrendik. Yani program, avukatı arıyor, mesela, açıyorsa artı, değilse eksi devam ediyor; biliyorsunuz sistemi. Bunun hiç zor olmayan bir uygulamayla Barolar Birliği tarafından yapılabileceğine kanaat getirdik ve metne de "Barolar Birliği adil ve eşit olmak kaydıyla bunu uygular." diye hüküm getirdik. Yani her ayrıntıyı düşündük. Burada, böyle çalışılmayan, ezbere bir kanun falan yok. Aslında bağırmasanız, birbirimizi anlamaya çalışsak, biraz da ön yargısız okusak hepsinin cevabı var. Mesela, az önce, Kıymetli Vekilimiz arkadan laf attı dedi ki: "Ya, ilk baroyu sen kuracakmışsın." Şimdi, diyorum ki -dün, Özgür Bey de anlatmış uzun uzun siyasallaşıyor falan- eğer bir siyasetçinin baroda olması bir siyasallaşmaysa zaten şu an ben, bir baronun mensubuyum ve Grup Başkan Vekiliyim; şu an siyasi o zaman. Ne saçma bir yaklaşım bu! Yani 3-5 baro olduğunda, ben de bunlardan birine üye olduğumda o baro siyasallaşıyor ama şu anda avukatım, yine şu an milletvekiliyim, bir partinin mensubuyum ve şu an bir yerdeyim, bu, siyasallaşmamış oluyor. Haydi, beni de geçiyorum, diyorum ki: Şu an büyük çoğunlukta hangi baronun siyasi olmadığını düşünüyorsunuz? Yapmayın Allah aşkına! O yüzden ön yargısız bakarsak birçok konuyu...

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Teşekkür ediyoruz Sayın Turan.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Dolayısıyla, arkadaşlarımdan istirham ediyorum, aynı söylemleri, aynı ağır ithamları yapmak yerine daha makul bakılabilir. Ben buradayım üç beş saat, dışarıda çay içeriz, buranın dışında yine anlatırım ama mesele üzüm yemekse birbirimizi anlayabiliriz. Bir avukat olarak diyorum ki: Bu kanunun avukatların mesleğini geri götüren hiçbir düzenlemesi yok, hiçbir düzenlemesi yok.

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Teşekkür ediyoruz.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Biz de tersini söylüyoruz, bölüyorsunuz avukatları.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Bir dakika, oraya bir cevap vereyim Başkanım.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Bölüyorsunuz avukatları, tersini söylüyoruz biz de.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkanım, şimdi yine arkadaşımız "Bölüyorsunuz." diyor. Ben de bunu anlattım ama kızmak yok, şunu söyleyeyim...

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Ama her sataşmaya cevap veremeyiz.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Bir daha konuşmayacağım.

Bir insan uyuyorsa uyandırırsınız -geçen gün de söyledim- ama uyuma numarası yapıyorsa bir şey yapamazsınız. Ya, anlattığım şey bu zaten, deminden beri anlatmaya çalışıyorum.

MURAT BAKAN (İzmir) - Üç gündür sizi uyandırmaya çalışıyoruz.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Bağıranlara bir şey anlatamam Başkanım.

Çok teşekkürler.