| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekilleri Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Tokat Milletvekili Özlem Zengin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekilleri Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ile 182 Milletvekilinin, Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2999) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 05 .07.2020 |
ERDAL AYDEMİR (Bingöl) - Sayın Başkan, değerli Komisyon üyeleri; tabii, şu anda bu salonda bulunan hukukçular içerisinde söz hakkı alıp da konuşan bazı baro başkanlarımız oldu. Herhâlde baro başkanlığı kariyeri olarak bu salonda bulunan baro başkanlarının en kıdemlisini kendim olarak biliyorum. Dört dönem Bingöl Baro Başkanlığını yaptım, bir dönem de seçimde eşit oy aldık ama eşit oy almamızdan kaynaklı, dönemin Bingöl Merkez İlçe Seçim Kurulu Başkanının daha sonra FETÖ'den ilk tutuklanan yargıçlar arasında ismi geçti ve tutuklandı. Bu kişinin dahliyle hak etmiş olduğum baro başkanlığı FETÖ'cü bir yargıç tarafından elimden alındı. Yani yaklaşık çeyrek yüzyıllık meslek kariyerimin yarısı baroculukta geçti, Baro Başkanlığı, Barolar Birliği Üst Kurul delegeliği üç dört dönem yaptım.
Bir baro başkanımız 2005 seçimlerinden bahsetti. 2005 seçimleri, arkadaşlar, ikili bir seçimdi. Rahmetli Özdemir Özok -Allah nur içerisinde yatırsın, mekânı cennet olsun- ve karşısında Sadık diye bir arkadaş vardı, soy ismini hatırlamıyorum, Sadık Erdoğan olabilir. O dönemde de mesela şu iddia da yapılıyor sürekli: İşte, Ankara, İstanbul ve İzmir baroları bir araya gelip Barolar Birliğini tespit ediyorlar, hem Başkanı hem Yönetim Kurulunu ve diğer kurulları. Bu bilgi doğru değil arkadaşlar. Neden doğru değil? Hem o seçimde çoklu baro başkanlığı adaylığı seçimi söz konusuydu. Ondan sonra takip eden yine rahmetli Özdemir Özok'un seçilmiş olduğu Barolar Birliği seçimi de yine çoklu bir seçim şeklinde geçti. Hatta... (Gürültüler)
Arkadaşlar, dinliyor musunuz?
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Arkadaşlar, dinleyelim, sessiz olalım.
Buyurun Sayın Aydemir, devam edelim.
ERDAL AYDEMİR (Bingöl) - Velhasılıkelam, İstanbul Barosu en son Kazım Kolcuoğlu'nu Barolar Birliği Başkanı seçtirmek için işte, Kazım Kolcuoğlu, Vedat Ahsen Coşar ve şu andaki Metin Feyzioğlu üçlüsü şeklinde seçim yapıldı. Yani bu iddia doğru değil. İşte, barolar birliği bazı siyasi partilerin arka bahçesi şekline geldi ve bazı barolar diyelim ki öyle, öyle kabul edelim ama şu andaki teklif eğer yasalaşırsa bütün barolar, özellikle İstanbul, Ankara ve İzmir'deki barolar, -arkadaşlar, bırakalım siyasi partileri, cemaatler, dernekler, vakıflar yani gücü yeten yetene, baro kurabilecek sayıyı bulurlarsa 2 bini- bu kesimler de baro kurmuş olacak. Bu yasa teklifinin temel gerekçesi yapılan ve kamuoyuyla paylaşılan bu düşüncenin temel mimarı olan AK PARTİ Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, hizaya getiremediği bütün kurum ve kuruluşları, istikamet veremediği bütün kurum ve kuruluşları "Ben, yasama çoğunluğum elimde, hepsine istikamet veririm." düşüncesiyle hareket etmekte. Dolayısıyla, bunun doğal sonucu da işte, "Ben avukatların cübbelerine ilik açtıracağım." Hayır, avukatlar bunu kabul etmez, buna izin vermez. "Ben avukatların cübbelerine düğme diktireceğim." Hayır, avukatlar buna asla izin vermez. Bu yasayı buradan geçirseniz bile bunun fiilî yaşama geçirilmesinde avukatların bunu hiçbir şekilde kabul etmeyeceği açık, aşikâr, ortada.
Arkadaşlar, şöyle: Tabii, biz "Hep birlikte demokrasi." dedik. Hep birlikte de adalet diyeceğiz. Şu anda da adaletin, yargının olmazsa olmaz 3'üncü sacayağı olan barolarla ilgili, avukatlarla ilgili düzenleme söz konusu. Ben buradan şu soruyu soruyorum: -Özellikle de geçmişte aynı sıralarda, Barolar Birliğinde mesai yapmış olduğum arkadaşıma- Yozgat Baro Başkanı Ankara'ya geldi, Ankara'da Meclise girmek istedi, siz de şu anda Yozgat Barosunun bir üyesi olarak bu içinize sindi mi? Baro başkanının dışarıda tutulması, baro başkanlarına yapılan muamele, baro başkanının Ankara'da işkenceye maruz tutulmaları, itilip kakılmaları, kolluk tarafından tartaklanmaları, eğer sizin içinize sinmişse söyleyecek bir lafım yok. Unutmayın ki bu yasal süreç, bu çalışmalar sonlanacak ve siz vekillikten sonra da Yozgat'a döneceksiniz. Oradaki meslektaşlarınıza ve baro başkanınıza nasıl bakacaksınız? Ve biz bu çalışmaları yaparken özellikle baroculukta bütün avukat arkadaşlar şunu dedi arkadaşlar: "Tamam, burada siz son derece demokratik, adil, hukuk normları dışına çıkmıyorsunuz ama buradan Meclise giden arkadaşlarımız her nasılsa avukatlıktan geldiklerini unutuyorlar, sanki hiç avukatlık yapmamışlar gibi, baroların sorunları hiç yaşanmamış gibi davranıyorlar. Umarız ki siz gittiğiniz zaman bunu tekrar etmezsiniz." Biz kendi adımıza asla ve kata avukatlığımızı, avukatların yaşamış olduğu sorunları, problemleri unutmadık ve onların çok sıkı bir takipçisi olacağımızı da buradan bir kez daha Komisyonunuz vasıtasıyla tüm Türkiye hukuk camiasıyla paylaşmayı bir zaruret buluyorum.
Arkadaşlar, bakın, bu teklif eğer yasalaşırsa en fazla Anadolu barolarına yarayacak ama parti olarak, kişi olarak, hukukçu olarak demokrasiye olan inancımız: Hep birlikte demokrasi, bazı kesim, parti veya kişilere yönelik değil. Bazı parti başkanlarının anlık siyasal düşüncelerine göre şekillenen bir yasa teklifi değil, tüm halkın menfaatlerini önceleyen, demokrasiyi önceleyen... Ölmüş, özellikle de son on sekiz yılda AKP iktidarıyla birlikte kol kola giren FETÖ örgütü tarafından yerle bir edilmiş, akabinde AKP kadroları tarafından da bu zulme devam etmiş olan yargının bir an önce uluslararası hukuk normlarında tanımlanan ölçülere, çerçeveye çekilmesi elzem, zaruret hâlinde ortada durmakta ve biz de bunun hep birlikte mücadelesini vereceğiz, vermeye devam edeceğiz.
Arkadaşlar, şimdi, teklifte 19'uncu maddede tanımlanan şöyle bir şey var; diyor ki: Şimdi, Anayasa, baroları, yargı erkini tanımlarken ve hak ve ödevlerini sıralarken o bapta değerlendirmiş dolayısıyla yasamanın -yargının bir parçası olan baroların, avukatların, savunmanın ne şekilde çalışacağıyla ilgili düzenleme yaparken olması gereken, uyulması gereken, hukuken ve anayasal zorunluluk olan- baroların bu konuda görüşleri ne, avukatların bu konuda görüşleri ne, bunlara mutlak suretle başvurması gerekir ama bu, maalesef ki bu yasama çalışması sürecinde yapılmadı.
Bakın arkadaşlar, diyor ki: Barolar Birliğinin olağanüstü genel kurulunda toplantı yapabilmeleri için en az 25 baronun yönetim kurulunun yazılı talebiyle ve seçimsiz bir gündemle toplanabilir. Arkadaşlar, buna bizim bir hakkımız ve yetkimiz yok ki, bunu avukatlara ve barolara bırakmamız gerekir. Bunun nisabı, ölçüsü, kaç baroyla toplanabileceği veya toplandığı zaman, olağanüstü genel kurula gittiği zaman burada gündeminin ancak barolar ve avukatlar tarafından belirlenmesi gereken bir hususun yasama tarafından şekillenmesi veya şu anda yürütme tarafından önerilen bu teklif tarafından şekillenmesi ve hüküm altına alınması kabul edilemez, hem bu baroların ve avukatlar yasasının ve mesleğinin ruhuna aykırı bir düzenleme. Dolayısıyla bunun kabul edilmesi mümkün değil. Şöyle bir öneride bulunuyoruz: En az 5 baro yönetim kurullarıyla birlikte yazılı talepte bulunmaları hâlinde Türkiye Barolar Birliğinin genel kurulunu kendileri belirleyeceği bir gündemle, bunun içerisinde seçim de olur, seçim dışında o andaki günlük avukatların veya hukuk camiasının, yargının sorun, sıkıntıları nelerdir, bunların konuşulması veya tartışılması gündemiyle... Her hâlükârda böyle bir haklarının olması gerekir. Dolayısıyla biz bu maddenin belirtilmiş çerçevede bir düzenlemeye, bir değişikliğe tabi tutulmasının gerektiği inancını taşımaktayız. Bunu da huzurda bulunan hazırunla paylaşıyoruz.
Yine, arkadaşlar, bu yasanın geçmesi hâlinde barolar işportaya düşecek. Bakın, bizler üniversiteyi kazandığımız zaman -ben İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesine 1988 yılında girdim- kayıt yaptırmaya gitmiştim arkadaşlar. Kayıt yaptırırken fakültenin önünde 5-6, 10'a kadar masa vardı ve o masanın başında hiç tanımadığım çeşitli görüşlere mensup örgütler, kurumlar, cemaatler büyük bir ilgiyle, kendi masalarına çekme yönünde "Size yardımcı olalım, yeni geldiniz, kayıt yaptıracaksınız, burada barınma sorunlarınız olacak, barınma sorunlarınız olması hâlinde bizleri arayın, çözelim vesaire, vasaire..." Bunlar hep kendi örgütüne, kendi partisine, kendi cemaatine adam kazandırmanın yolu, yöntemi ve çalışmalarıydı.
Arkadaşlar, eğer bu yasa geçerse özellikle İstanbul, Ankara ve İzmir adliyelerinde aynen böyle masalar kurulacak "En iyi baro bizim baromuz..." Her nasılsa bu pandemi sürecinde maske ve kolonya dağıtımında büyük âcizlik gösteren AKP, sanırım kendisine yakın baro kurmak için adliyelerde kuracağı masalarda en başta cübbe, çanta, bilgisayar, cep telefonu vesaire şeklinde bazı dağıtımlarda bulunacak. Eğer bu da yetmezse "Eğer bizim barolarımıza kayıt olursanız size sözleşmeli avukatlık, falan kurumun sözleşmeli avukatlığını size vereceğiz." şeklinde vaatlerde bulunabileceği de aşikâr. Arkadaşlar, bunları yazılı bir şekilde tutanağa geçirdik. Bakın, bunlar yaşanacak; bir yıl içerisinde bunları hep birlikte yaşayacağız, göreceğiz.
Bununla da kalmayacak arkadaşlar, diyelim ki bu çoklu baro yasası geçti, İstanbul Barosunun menkul ve gayrimenkul malları ne olacak? Onların akıbeti ne olacak? İstiklal Caddesi üzerinde İstanbul Barosunun muazzam bir binası var. O bina hangi baroya bırakılacak? Diyelim ki İstanbul'dan 8 tane baro çıktı, bunun çözümü ne?
Yine bu yasanın geçmesi hâlinde, CMK ve adli yardım dosyaları veya hizmetleri hangi baro üzerinden nasıl şekillenecek? Bu hizmet nasıl verilecek? Özellikle iktidar partisine yakın barolara mensup olan avukatlar kolluk tarafından sürekli bir şekilde aranacak, CMK hizmetlerinden faydalandırılacak. Yine iktidar partisine yakın, iktidar partisinin güdümünde olan baroların CMK ve adli yardım ödeneklerinin, paralarının ödenmesinde çok hızlı bir şekilde ödemeleri yapılacak ama iktidar partisine muhalif olan barolara bu şekilde eziyet çektirilecek, âdeta ekonomik anlamda bir kıskaca sokulacaklar. Baroların üyeleri buralardan istifa etmek zorunda bırakılacak. Bunları da yaşayacağız arkadaşlar, bunları da tek tek yaşayıp göreceğiz.
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Toparlayalım Sayın Aydemir.
ERDAL AYDEMİR (Bingöl) - Sayın Başkan, yine şöyle bir şey var: CMK hizmetinden dolayı avukatlara ödenen ücretler, asgari ücret tarifesiyle kesinkes eşitlenmelidir. Şimdi, orada da emek sömürüsü diye bir şey var. Avukat, CMK avukatı o hizmeti verirken zamanın büyük bir bölümünü kollukta, sorgu makamı savcılıkta ve mahkemelerde geçirmekte ama vermiş olduğu emeğin karşılığını hiçbir şekilde alamamaktadır. Bu da bir ucube olarak ortada durmaktadır.
Şimdi, Barolar Birliği ile Adalet Bakanlığı asgari ücret tarifesi -hangi mahkemede ne kadar asgari ücret alınır- ortadayken bu tarifenin dışında CMK hizmeti veren avukatlara başka bir ücretin belirlenmesi kabul edilemez. Bu aynı zamanda angaryadır, verilen emeğin karşılığının alınmamasıdır, bu bir emek sömürüsüdür; bunun başka bir tanımlaması da yoktur.
Arkadaşlar, son olarak ben şunu belirtmek istiyorum: Benim sorum şu bütün hazıruna: Metin Feyzioğlu'nun Japonya'da Barolar Birliği Başkanı olduğunu düşünün, bir Japon Baro Başkanı olduğunu düşünün. Sizce Metin Feyzioğlu'nun yerinde olan kişi ne yapardı? Bizim önerimiz, Metin Feyzioğlu harakiri yapmalı, en azından onuruna, mesleğin haysiyetine sahip çıkmalı. Ben bunu asla ve kata kendisini öldürmesi anlamında söylemiyorum, Barolar Birliği Genel Başkanlığından derhâl istifa etmelidir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.