KOMİSYON KONUŞMASI

YUSUF BAŞER (Yozgat) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Avukatlık Kanunu'nun 89'uncu maddesine göre; her baronun yönetim kurulu, baro başkanı ile en az 4 üyeden kurulacağı, avukat sayısı 50'den 100'e kadar olan barolarda 6, 101'den 250'ye kadar da 8, 251'den sonraki üyesi olan barolar da ise 10 asıl üyeden oluşacağı belirtilmiştir. Dolayısıyla, şu an mevcut uygulamamızda bir kriter belirlenmiş ve kriterin -o zamanki, 1969'daki- çıktığı zamana göre ise bu oran 251'den sonraki tüm barolar için geçerli. İstanbul Barosunun 10 tane yönetim kurulu üyesi var, Ankara'nın da, 250'den fazla olan Çorum Barosunun da aynı sayıda üyesi var.

İkinci olarak, yine bu değiştirmek istediğimiz teklifle ilgili 114'üncü maddeyse -mevcut uygulamayı söylüyorum, ondan sonra gerekçelerini anlatacağım- bu genel kurulu, baroların seçecekleri 2 delege ile mevcut baro başkanının ve geçmiş dönemde Barolar Birliği başkanlığı yapanların doğal delege olacağı ve avukat sayısı 100'den fazla olan barolarda ise, her 300 avukat için 1 delege seçileceği şeklinde düzenlenmiş. 1971 yılında yapılan Barolar Birliği seçiminde de mevcut bu yasaya göre -işte elimde, ben kayıtları da o dönem içerisinde aldım- Adana Barosunun 2, Ankara'nın 8, İstanbul'un 10 delegesi var. Efendim; Artvin, Antalya, Burdur, Çanakkale, Denizli ve Diyarbakır gibi illerin hep 2 delegeleri var.

Üçüncü olarak, yine, geçen geneli üzerinde yapılan konuşmada, 1969 tarihli Avukatlık Kanunu'nun 114'üncü maddesinin gerekçesini de okumuştum ben, bir kez daha okumak istiyorum çünkü gerekçe önemli. Birliğin üyeleri barolar olduğuna göre... Bir defa buradaki tüm avukat milletvekili arkadaşlarımızın şunu bilmesi lazım: Türkiye Barolar Birliği, avukatlar birliği değil arkadaşlar, önce onda bir anlaşalım. Avukatlar birliği ise, onun farklı bir sistemi var, ona göre yapılabilir. Türkiye Barolar Birliği, baroların oluşturmuş olduğu bir birliktir.

TUFAN KÖSE (Çorum) - Barolar nelerden oluşuyor, barolar?

YUSUF BAŞER (Yozgat) - Bir müsaade buyur arkadaşım.

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Evet, devam edin Sayın Başer.

YUSUF BAŞER (Yozgat) - Barolar olduğuna göre, Barolar Birliğinde de il barolarının temsilde adaletinin sağlanması gerekir. Evet, başlangıçtaki gerekçelerde de o zaten yazıyor, demek ki arkadaşlar bilmiyorlar ben bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Asıl olan her baronun genel kurul için eşit sayıda üye göndermesiyle iktifa edilmesi akla gelirse de, baroların hepsinin aynı sayıda üyeye sahip olmadığı ve üye sayısı çok olan baroların biraz daha fazla temsilci göndermelerinin adalet ölçülerine daha uygun olacağı düşüncesiyle madde, yazılı şekilde kaleme alınmış. Mamafih, temsilci sayıları arasında nispetsizliğe yer vermemek... İşte diyorlar ya: "İstanbul Barosunun 46 bin delegesi var." Getirmiş olduğumuz teklifle beraber Yozgat Barosu ile İstanbul Barosunu, Barolar Birliğinde eşit temsil ettirmiyoruz ki. O, İstanbul Barosu mevcut sistem içerisinde 14 tane delegeyle temsil ediliyor.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Çok mu ya?

YUSUF BAŞER (Yozgat) - Anlatabiliyor muyum? Dolayısıyla, yer vermemek... Gerekçelerin yanlışlarını anlatacağım şimdi, ondan sonra da arkadaş...

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Ama çok 14!

YUSUF BAŞER (Yozgat) - Dolayısıyla mamafih "Temsilci sayıları arasında nispetsizliğe yer vermemek böylece bir adaletsizliğe sebep olmamak için büyük baroların fazladan göndereceği temsilci sayısı çok mahdut tutulmuştur." diyor. İşte bizim kanun maddemizin gerekçesi tam da buna dayanıyor arkadaşlar, bunu kabul edelim.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Anladık zaten onu.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - 47 bin avukatı 14 kişiyle nasıl temsil edeceksiniz?

YUSUF BAŞER (Yozgat) - Şimdi, buradaki olay şu: Mevcut sistemde Türkiye Barolar Birliğinin... Arkadaşlar, şu an geldiğimiz noktada Ankara, İstanbul, İzmir Barosu efendi baro, Anadolu baroları da esir baro. Şu an, getirmiş olduğumuz düzenlemeyle beraber Anadolu barolarının da Türkiye Barolar Birliği nezdinde temsilinin adil bir şekilde sağlanması amaçlanmıştır.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Ya, bu, adil mi?

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Sayın Demirtaş, başka görüşe hiç saygı duymayacak mısınız?

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Ama aklımızla alay edilmesine saygı duymuyoruz!

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Buyurun Sayın Başer.

Değerli arkadaşlar...

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, herkes burada fikirlerini ortaya koyma hürriyetine sahip. Bugün bazı arkadaşalar, yerinden görüşlerini ifade ettiler. Bizim arkadaşımız da görüşünü ifade ediyor arkadaşlar, dinlemek zorundayız.

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Teşekkür ederiz Sayın Muş.

YUSUF BAŞER (Yozgat) - Arkadaşlar, ben, 1990 yılında avukatlığa başlayan, 90 yılında da Yozgat Barosunun muhasip üyesi olarak avukatlığa başlayan, milletvekili olduğum güne kadar da Baronun her bir kademesinde bulunan, 3 dönem Baro Başkanlığı yapan, diğer dönemlerde ise -baro başkanları ilçelerden olduğu için- Baro Başkanlığını fiilen on iki yıl sürdüren bir arkadaşınızım. Baronun ne demek olduğunu, barolar birliğinin ne demek olduğunu ben yakinen biliyorum arkadaşlar.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Başkan anlayamamışsınız, ne olduğunu anlayamamışsınız.

YUSUF BAŞER (Yozgat) - Hiç... Sen "Kellim kellim la yenfa."

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Dinleyin arkadaşlar.

GÜLAY SAMANCI (Konya) - Bir tek siz anladınız!

YUSUF BAŞER (Yozgat) - Benim bu adamlarla işim olmaz. Önce herkesin saygılı olması lazım, hukuka saygılı olması lazım. Adam gibi anlatıyoruz.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Aynı fikirdeyim!

YUSUF BAŞER (Yozgat) - İki, arkadaşlar, mevcut sistemde barolarda ve Türkiye Barolar Birliğinde demokratik ve katılımcı bir anlayış yok, onu söyleyeyim, hiç kimse kendini kandırmasın.

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Evet...

YUSUF BAŞER (Yozgat) - Başkanım daha...

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Devam edin...

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Giriş yaptım. Devam etsin arkadaşlar, dinliyoruz

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Buyurun, dinliyoruz.

Yalnız, arkadaşlar, yıllarca Baro Başkanlığı yapmış bir Adalet Komisyonu üyemiz, dolayısıyla konuşmasını sonuna kadar dinleyelim.

TUFAN KÖSE (Çorum) - Aydınlanıyoruz, teşekkür ederiz!

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Buyurun Sayın Başer, devam edelim...

YUSUF BAŞER (Yozgat) - Anlamak isteyenler aydınlanır, anlamak istemeyenler aydınlanmaz, benim ona bir şey deme imkânım yok.

Dolayısıyla, şu anki mevcut barolarda demokratik ve katılımcı bir anlayış yok.

İki, Türkiye Barolar Birliğinde de katılımcı ve demokratik anlayış söz konusu değil. Yani Barolar Birliğinde... Arkadaşlar, ben 2005 yılında Anadolu barolarının 25 baro başkanının, baro yönetim kurulu üyelerinin isteğiyle beraber 2 Barolar Birliği başkan adayımız vardı. Biri daha demokratikti, diğeri biraz daha farklı anlayışa sahipti. Diğer demokratik olan arkadaşların... Ankara'ya çağırdılar beni, Yozgat'ta sıradan bir -hani siz beni küçümsüyorsunuz ya- ilin baro başkanını çağırıyorlar, buraya aday olarak geliyoruz...

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Dışarıda Anadolu baroları var!

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Arkadaşlar, lütfen müdahale etmeyelim.

YUSUF BAŞER (Yozgat) - Ama Antalya'ya gittiğimizde -arkadaşlar, bir dinleyin ya, 2005 yılından bahsediyorum, geçmiş tarihi anlatmıyorum- eşimin baş örtüsü sebebiyle... İşte, o zamanki demokratik ve özgürlükçü olduğunu iddia edenlerin tepkisiyle karşılaştık arkadaşlar ya. (Gürültüler)

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Ne ilgisi var bu maddenin onunla!

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Temsilde adaletin başörtüsüyle ne alakası var? Böyle bir şey olmaz ya!

ALPAY ANTMEN (Mersin) - Başkan ben de oradaydım, yok öyle bir şey.

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Arkadaşlar niye tepki gösteriyorsunuz? Yani, gerçek bir durumu anlatıyor, başına gelen bir durumu anlatıyor.

YUSUF BAŞER (Yozgat) - Arkadaşlar, bizim yapmak istediğimiz şey: Türkiye Barolar Birliğinde ve barolarda temsilde adaleti sağlamak için yapılmıştır. Şu var... (Gürültüler)

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Değerli arkadaşlar, şu anlattığından rahatsız olunacak ne var?

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Maddeyle ilgisi yok!

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - E, maddeyle alakalı...

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Maddeyle ilgisi yok Başkan! (Gürültüler)

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Sayın Başer...

YUSUF BAŞER (Yozgat) - Susarlarsa devam edeceğim Başkanım.(Gürültüler)

ORHAN KIRCALI (Samsun) - Başkanım böyle bir şey yok. Onlar konuşurken de biz bağıralım o zaman.

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Sayın Başer...

Sayın Kırcalı, sakin olun, tamam.

Sayın Başer, devam edin.(Gürültüler)

YUSUF BAŞER (Yozgat) - Başkanım, susarlarsa devam edeceğim.

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Sayın Aydoğan...

Evet, Sayın Başer devam ediyor.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Maskenizi kapatın lütfen, zaten tehlikeli ortam.

YUSUF BAŞER (Yozgat) - Sen yanındakine bak önce yanındakine!

Bak, kurallara uymuyorsun!

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Onlar için de söylüyorum.

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Sayın Başer, siz devam edin.

YUSUF BAŞER (Yozgat) - Başkanım dinlesinler, öyle iş yok.

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Lütfen arkadaşlar... Bakın...

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, yani "maddeyle alakalı, maddeyle alakalı" deniyor da şimdi konuşmaları çıkarın, yüzde 15'i maddeyle alakalı, yüzde 85'i genel politika...

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Yargı bağımsızlığıyla ilgili, yargı!

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Yüzde 15'se çok iyi.

ALPAY ANTMEN (Mersin) - Yorum yapma Başkan, sen yapamazsın!

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Dolayısıyla, bırakalım da herkes görüşünü ifade etsin.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Tamam, etsin arkadaşlar, buyursun.

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Teşekkür ederiz.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Arkadaşlar, bir dakika...

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Sayın Özkoç, Sayın Başer bitirsin...

ORHAN KIRCALI (Samsun) - Biz de bağıralım olur mu böyle Sayın Özkoç?

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Senden de rica ediyorum, sen de tespihini sallayarak, ayağa kalkıp bizimle konuşma.

ORHAN KIRCALI (Samsun) - Ya, öyle bir şey yok ya!

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Sayın Kırcalı... Sayın Özkoç...

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Burası tespih sallanacak yer değil!

ORHAN KIRCALI (Samsun) - Siz konuşurken de biz mi bağıralım?

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Burası kabadayılık yapılacak yer değil!

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Sayın Özkoç, şimdi Sayın Başer bitirsin, önerge var, önergenin gerekçesinde yine burada Komisyon üyesi 2 arkadaşımız söz istedi, kısa bir söz vereceğim onlara.

Sayın Başer, siz devam edin, buyurun.

YUSUF BAŞER (Yozgat) - Temsilde adalet ve çoğulculuk anlayışı olmadığı için 114'üncü maddedeki değişiklik teklif edilmiştir. Şimdi, tüm hukukçu ve hukuka inanan insanların çoğulculuğu sağlayacak anlayışa sahip olması gerektiğini düşünüyorum. Dolayısıyla, eğer ki -Türkiye Barolar Birliği bir siyasi parti kuruluşu değil- Barolar Birliği avukatların meslek problemlerini çözen ve Türkiye'deki hukuku, adaleti, insan haklarını geliştirici öneriler veren bir kurum ise öncelikli meselesi, avukatların sorunlarına çözüm üretmekten geçiyor. Ben 2002 yılında Baro Başkanı olduğumda, o zaman birçoğunuzun bildiği arkadaşlarımız da vardı, barodaki duayen insanlar da vardı; yirmi yıldır ben hep şunu gördüm arkadaşlar: Avukatlar Barolar Birliğinde gelir sorunlarını konuşurlar, ayrılırlar giderler ve ben o zamanki ilk konuşmada şunu demiştim: Arkadaşlar, eğer barolar avukatların sorunlarını çözmek istiyorsa, Barolar Birliği avukatların sorunlarını çözmek istiyorsa öncelikli olarak Türkiye'de şu problem var: Baro başkanlarının -ben kendim de baro başkanlığı yaptım, yakinen biliyorum- fiilen arazide çalışan avukatlardan olması gerektiğini düşünüyorum. Barolar Birliği Yönetim Kurulunun ve başkanlarının da yine fiilen ekmeğini avukatlıktan kazanan insanlardan olması gerektiğini düşünüyorum.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Doğru.

YUSUF BAŞER (Yozgat) - Geldiğimiz noktada, Anadolu'da Barolar Birliği üyeleri, delegeleri ile baro başkanları ve Barolar Birliğinin yönetiminde bulunan arkadaşların yüzde 80'i avukatlıkla... Fiilen avukatlık yapan arkadaşların sayısının çok az olduğunu düşünüyorum ve daha çok, barolarda ve Barolar Birliğinde faaliyet gösteren, yöneticilik yapan avukat arkadaşlar, meslektaşlarımız da maalesef avukatların sorunlarını çözmekten ziyade orayı farklı bir şekilde değerlendirmek suretiyle yollarına devam ediyorlar ve otuz yıldır...

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - 80 baro başkanı da böyle mi?

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Sayın Demirtaş...

YUSUF BAŞER (Yozgat) - ...1969'da çıkan Avukatlık Kanunu'na rağmen, maalesef, avukatların sorunlarını çözme imkânımız bugüne kadar gelmedi. İşte bu dönem içerisinde, arkadaşlar, 1969 yılında avukatların problemleri var mı? Var. Staj eğitiminden başlamak üzere, sınavlardan başlamak üzere, 69'da konuşulmuş, 70'te konuşulmuş, 80'de konuşulmuş ama gelmiş AK PARTİ iktidara, bu dönem içerisinde avukatların sınavla alınması ve stajlarının da iki yıla çıkarılmasıyla ilgili kanun tekliflerini de sunduk. Ben 90'dan itibaren biliyorum, öncesini bilmem, Antmen Bey de bilir; yapmış olduğumuz Barolar Birliği toplantısındaki gündem maddesi avukatların pasaport meselesiydi ve KDV'yle ilgili sorunlarıydı; onunla ilgili, maalesef... Yine biz yani AK PARTİ döneminde yapılan üç beş tane iş varsa birilerinin de bunlar olduğunu düşünüyorum.

Dolayısıyla, ben özetle şunu demek istiyorum: Zamanınızı almak istemiyorum ama Türkiye Barolar Birliği, iddia edildiği gibi avukatlar birliği değildir, baroların oluşturmuş olduğu bir birliktir. Burada asıl olan, kural olması gereken şey de temsilde adaletin ve adaletin tesis edilebilmesi için de... Şu an gelinen noktada, sadece Ankara, İstanbul, İzmir'i alan; işte -nasıl alındığı da- mevcut çoğunlukçu anlayışla 46 bin üyesi olan İstanbul Barosunu 8 bin oyla alıyor, 159 tane Barolar Birliği delegeliğini alıyor, yönetim kurulunu alıyor falan ediyor falan ediyor, bunun adına da "demokrasi" diyoruz, "özgürlükçü" diyoruz. Böyle bir anlayışı asla bir hukukçunun kabul etmesi mümkün değildir.

Dolayısıyla, ben şunu demek istiyorum: Bu düzenlemeyle Ankara, İstanbul ve İzmir Barolarının efendiliği alınmış oluyor, Anadolu baroları da esir olmaktan kurtulmuş oluyor ve eşit hâle gelmiş oluyor. Ben hayırlı olmasını temenni ediyorum.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Esir ne! Kapının önünde esirler!

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Sayın Başer, teşekkür ediyoruz.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Anadolu'nun bütün baroları kapının önünde!

ALPAY ANTMEN (Mersin) - Kapıda bekliyor Anadolu baroları!

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Lütfen arkadaşlar...

Önergeler var, aynı mahiyette 2 önerge var...

YUSUF BAŞER (Yozgat) - Başkanım, bir şey diyebilir miyim? Başkanım, bir hususu unuttum.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Dışarıda bekliyor Anadolu baroları! İzmir Barosu burada, hepsi burada, Anadolu baroları burada!

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Bir saniye... Sayın Demirtaş...

YUSUF BAŞER (Yozgat) - Başkanım, bir hususu daha açıklamak istiyorum. Şimdi, Anayasa Mahkemesiyle, Türk Tabipleri Birliğiyle ilgili, biliyorsunuz, Mahmut Tanal Bey sanırım öyle bir açıklama yapmıştı, diğer arkadaşlar da kullandı, onunla ilgili de ben şunu demek istiyorum: Bizim getirmiş olduğumuz düzenleme, yani biz sınırlamıyoruz. Türk Tabipleri Birliğindeki düzenlemede, tüm tabip odalarının belli bir sayıdan fazla da olmuş olsa 5 veya 6'yla sınırlı... Ama bizim getirmiş olduğumuz düzenlemede 5 binden sonra gelen her bir baro için oy önünü kapatmıyoruz, açıyoruz; temsilde adaletin sağlanması noktasında. Dolayısıyla, Türk Tabipleri Birliğindeki düzenleme ile bizim getirmiş olduğumuz düzenleme arasında bir uyum söz konusu değildir; birisi elmadır, birisi armuttur diyorum.