| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekilleri Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Tokat Milletvekili Özlem Zengin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekilleri Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ile 182 Milletvekilinin Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2999) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 04 .07.2020 |
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Sayın Antmen'in sorduğu önemli bir soru var. Bu çerçevede, müsaadeniz olursa kısa bir açıklama yapayım. Yani Sayın Barolar Birliği temsilcisinin yapmış olduğu açıklama ve değerlendirmeye ben biraz önce cevabımı verdim ancak bunu biraz daha açacak olursak bakın, normalde, bizim, bugün yasa koyucu olarak belki de en çok düşünmemiz gereken Anayasa'nın 135'inci maddesinde "Kamu çalışanları için üye olma zorunluluğu yok." belki de bunu düşünüp herkesin üye olma zorunluluğunu getirmeliyiz, iyi bir şeyse. Neden? Mademki barolara üyelik önemli, niçin burada kanun koyucu ayrık tutmuş? Anayasa şu zaman yapılmış, bu zaman yapılmış; o ayrı bir şey. Ki 135'inci madde değişik tarihlerde müteaddit defa değişikliğe uğramış, bu madde kalmış. Yani barolar için değil, diğer meslek odalarıyla ilgili de kalmış. Bakın, demek oluyor ki Anayasa, kamu görevlilerine... Ben böyle okuyorum, bu da 82 Anayasası ya da şu an değişikliğe uğramış olsa da, 135'inci maddesinin değişiklik süreci içerisinde yer alan gerekçelerinde de var. Kanun koyucu şöyle demiş, "Barolar, eğer bir meslek mensubunun hak ve menfaatlerini takip etmek, bunları çözmek noktasında çalışmalar yapacaksa biz zaten devlet olarak bu hakları kamu çalışanlarına veriyoruz." diye düşünmüş. Hâlbuki öyle değil. Bugün sendikal hak nasıl bütün meslek mensuplarında varsa avukatların da yalnız kalmaması lazım, kamu avukatlarının da, onların da baroya üyeliklerinin olması lazım. İşte, burada, bu kanunda şöyle diyoruz biz: Diyelim ki bir kamu çalışanı avukat, kamu avukatı baronun kamu avukatlarının hak ve menfaatlerinin, özlük haklarının iyileştirilmesiyle ilgili çalışma yapmadığından bahisle üye olmuyordu ama diyecek ki... Özellikle kamu avukatları -İstanbul gibi ilde- sadece kamu avukatları bile baro kurabilir. Kamu avukatları bir araya geldi, "Kamu avukatlarının durumu diğer serbest çalışan avukatlardan farklı olduğu gerekçesiyle, biz kendi hak ve menfaatlerimizi koruyacak, bu noktada daha sıkı çalışma yapacak bir baro kuracağız." dedi. Onun için kuruluş imzasıyla beraber, aslında hem üyeliği hem yeni baronun da kuruluşu söz konusu oluyor. Yani, burada bir avukatın "Efendim, sen önce git, mevcut baroya üye ol, ondan sonra yeni kurulacak baroya imza ver." demek doğru bir anlayış değil. Aslında 135'inci madde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin, örgüt kurma özgürlüğü bağlamında anlatırken -Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarıyla beraber şekillenir- örgüt kurma, örgüte üye olma, örgütten ayrılma, örgütü kapatma özgürlüğü verir. Tabii, bu, kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olduğu için, burada, bizim Anayasa'mız örgüte üye olma, örgütten ayrılma özgürlüğünü sadece kamu avukatları için vermiş, diğerleri için vermemiş, bu da garip bir tecellidir.
Teşekkür ediyorum.