| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 29 .01.2015 |
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sayın Başkan, birkaç gündür bu yeni hastane kurulmasıyla ilgili tartışmalarda...
BAŞKAN - Yeni üniversite...
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Ne dedim ben?
BAŞKAN - "Hastane" dediniz de...
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Hem hastane hem üniversite, ikisi de...
BAŞKAN - Hastaneler var zaten de onun için yani.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Yani, isabetle söylemişiz.
Şimdi, çıkardığım sonuç şu: Bu düzenlemeyi, bütün samimiyetimle ifade ediyorum -yani hiç kimse alınganlık da göstermesin- iyi niyetli bulmamız mümkün değil. Gerek siyaseten gerekse de diğer idari yönlerden de... Çünkü aklın yolu bir. Niye düz yoldan dosdoğru gitmek varken şartları kendimize göre zorluyoruz? İnanın, bu kanun çıksın, üç beş ay sonra bunu düzenleyecek, değiştirecek yeni düzenlemelerin etap etap gelmesi kaçınılmazdır çünkü bu aynı zamanda sorunları da beraberinde getirecek.
Yine, Sayın Bakan Kalkınma Bakanı, plancı. Yönetim fonksiyonlarında en temel, birinci sırada planlama gelir. Yani, planlama mantığıyla bu üniversiteyi nereye oturtacağız? Bir kere, yasal olarak veya dünya uygulamaları bakımından veya fonksiyonelliği, ihtiyaçlar ve gerekliliği bakımından sizin Kalkınma Bakanı olarak bunu değerlendirmeniz gerekir. Şimdi, üniversite ayrı, hastane hizmeti ayrı fonksiyonları ifade eder. Herkes kendi işini yapmalı. Şimdi, Sayın Kerim Özkul imzalamış, ben hiç görmedim bu teklifin geldiği ilk günden bu yana, imza sahibi bunu savunmuyor, Sayın Erdöl savunuyor. Bakanlar da sık sık değişiyor, günde 2-3 sayın bakan... Onlar da öyle genelde sessiz kalıyorlar yani hepsi de konuşmuyor. Kavramları ve değerleri tersyüz etmemek lazım. Yine tartışmalardan süzülüp gelen sonuç, en fazla dile getirilen gerekçe "Efendim, özlük hakları sorunları..." Özlük hakları sorunu da, bütün arkadaşlar da ifade etti, en kolay çözülecek bir sorun yani pire için yorgan yakılmaz misali özlük hakları düzenlemeleri için de yeni bir üniversite kurmaya... Biraz da Karadeniz fıkralarına dönüyor hadise.
CEVDET ERDÖL (Ankara) - Sataşma yapmayın lütfen.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Yok, sataşma olmaz, siz rahat olun. Şimdi "Sataşma yapmayın." dedi ya... Karadeniz'de yolun ortasında bir çukur kazılınca Temel'le Dursun olayı tezekkür ediyorlar, nasıl yapalım filan, bu çukura çözüm... Birisi diyor ki: "Bu çukura araçlar düşer, en iyisi bir tane ambulans bekletelim başında." Diğeri "Ya, olur mu, hastaneyi bu yakına taşıyalım." diyor yani çukurun yanına. Şimdi, sorun varsa bu sorunu mevzuatla düzeltmek lazım. Şimdi, bu, o zaman bir tımar düzenlemesine döner. Yani Osmanlı düzeninde, biliyorsunuz, tımar düzeni var, arpalık düzeni vesaire var, bunun cumhuriyet versiyonu biraz getirilmeye çalışılıyor.
Şimdi Sayın Sağlık Bakanlığı Müsteşarı yok. Kendisinin akademisyen olduğunu, profesör olduğunu öğrendik fakat yani bir idari fonksiyonla akademik unvanın birbirine de karıştırılmaması gerekir. Mütevelli Heyet Başkanının Müsteşar olması, Müsteşarın profesör olması bu anlamda hiçbir mana ifade etmez.
Bir de şu yönü de var: Türkiye Cumhuriyeti 1923 yılından itibaren genelde meslek liseleri kurmuştur ihtiyaçtan; ziraat mektebi, maliye mektebi, sağlık memurları yetiştirmek için... Bunlar son derece doğru, anlaşılır; gerekçeleri sağlamdır. Daha sonra artık Türkiye geliştikçe; imkânları, kadroları arttıkça bunlardan vazgeçmiştir. Yani Bakanlık bünyesindeki bu meslek liseleri uygulamalarından, okulları itibarıyla...
BAŞKAN - Meslek okullarıydı zaten.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Ondan vazgeçmek de doğrudur. Yani, biliyorsunuz, Maliye Bakanlığı bünyesinde maliye meslek liseleri vardı, sağlık meslek liseleri, işte, ziraat meslek liseleri; şimdi bunlar yok ve vahim bir şekilde, bakanlıklara yani bırakın meslek lisesi açmayı, şimdi, bu sefer üniversite kurulmaya başlıyor; insaf! Yani bunun mantıklı bir gerekçesi yok. Onun için, bu madde çıksın, hiç kimse birbirine de eziyet de etmesin. Özlük hakları düzenlemesini de hemen getirirsin, burada bizler de destekleyelim, neyse mağduriyetler mutlaka giderilsin. Türkiye Cumhuriyeti'nin yeterli kadroları vardır, sağlık bakımından da, akademisyenlik bakımından da. Tabii, üniversitelerin sayısı fevkalade arttığı için akademik kadro ihtiyacı artmıştır ancak bunlar da zaman içerisinde mutlaka kalkacaktır. Yani keyfiyet ve kemiyeti bir arada götürmek durumundayız Türkiye olarak ama böyle bir ihtiyaç da görünmüyor. Yani gerekçe bir kere temelden geçersiz geliyor bize göre.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.