| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekilleri Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Tokat Milletvekili Özlem Zengin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekilleri Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ile 182 Milletvekilinin Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2999) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 03 .07.2020 |
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ben öncelikle 3 Temmuz 1979'da savunma mesleğini yaparken tehditlere boyun eğmediği için silahlı saldırıda öldürülen meslektaşımız avukat Cengiz Göral'ı ve yine bugün yıl dönümü olan, 4 Temmuz 2017'de genç bir meslektaşımız olan ve kendisinin bile olmayan bir dosya nedeniyle uğradığı silahlı saldırı sonucu kaybettiğimiz yine genç arkadaşımız, yeni doğmuş çocuğuna daha doyamadan kaybettiğimiz Özgür Aksoy'u bir kez daha burada saygı ile rahmetle anıyorum.
Evet, dilerdik ki avukatların toplum nezdinde meslek onurunu artıracak, itibarını artıracak, saygınlığını artıracak kaygılarını azaltacak bir yasa teklifi görüşüyor olsaydık ama maalesef tam tersine hukuk literatürüne yeni bir kavram kazandıracak olan bu teklifle karşı karşıyayız. Nedir o? Normalde hukuk devletinin ilkelerinden, en temel olanlarından bir tanesi de yargı bağımsızlığı. Onunda yine bakarsak alt başlıklarında adil yargılanma ve o kapsamda bağımsız, tarafsız yargıç ilkesi ama bu yasayla aslında şöyle bir şey daha getirilmesi gerekiyor: Bağımsız, tarafsız bir savunma, evet. Bu yasa çünkü savunmayı tahakküm altına almayı amaçlayan bir yasa teklifidir. Şimdi, öyle anlaşılıyor ki baroyu seçimlerle ele geçiremeyen, o bakış açısıyla yaklaşan iktidar partisi kendisine yeni barolar tesis etmek istiyor, kurmak istiyor. Bunu da çoklu baro adı altında paralel barolar oluşturacak ve üniter yapıyla bağdaşmayan absürt ve dayandığı gerekçeler doğrultusunda birilerinin de farklı kuruluşlar istemesinin önünü açan kabul edilemez bir tekliftir. Yani, sunulan gerekçelere baktığımızda o zaman birkaç köy bir araya gelip "Biz yeterince hizmet alamıyoruz, kendimize ayrı bir belediye kurmak istiyoruz. Biz şunu yapamıyoruz, kendimize ayrı bir başka kurum kurmak istiyoruz." deme hakkı doğuruyor vatandaşa ki bu da gerçekten ülkemiz açısından çok tehlikeli kabul edilemez bir yaklaşımdır.
Şimdi, şöyle bir baktım KHK'lerle örneğin -çok sayıda hepsini çıkartamadım, tarayamadım ama- 667 sayılı KHK'le 19 tane hukuk derneği kapatılmış. 677-678 onlarca dernek kapatılmış, bunların içerisinde çok fazla da hukuk derneği var işte, isimlerine baktım; Nizam Hukukçuları Derneği, Balıkesir Hukukçular Derneği, Hukuksal Bakış Derneği, Denge Hukuk Derneği, Ahenk Hukuk Derneği, Cihan Hukukçuları Derneği gibi gibi bir sürü hukuk derneği kapatılmış neden? Bunlarla ilgili terör iltisaklı, irtibatlı vesaire oldukları gerekçesiyle. Şimdi, o zaman, bu çoklu baro yaklaşımıyla benzer yapıların oluşmasının önü açılmıyor mu? O zaman bu kapatılan derneklerin üyeleri işte birtakım cemaatlere ya da birtakım terör örgütleriyle ilgili olduğu ileri sürülen bu dernek üyeleri bir araya gelip kendilerine baro kurduğunda ne yapacaksanız? Mesela, ya da işte; etnik temelli, dinsel temelli, cinsiyet temelli, siyasi görüş temelli baroların kurulacağı ki siyaset bunu sürekli bu ayrımcılığı, bu kutuplaşmayı körüklüyor, o zaman ne yapılacak nereye gidecek bu savunma mesleği? Bu kutsal olduğunu kabul ettiğimiz savunma mesleği. Hakikaten doğru bir şey değil yani biraz önce arkadaşımda söyledi, hani "Hep böyle bölücülükle suçladığınız." dedi. Hakikaten bölgeden baro başkanları şu anda hepsi Meclisin önündeler ve hakikaten bu bölücülüğe karşı çıkıyorlar, yaptığınız bu bölücülüğe karşı çıkıyorlar, onu da buradan belirtmiş olayım. Baro başkanlarına reva görülen bu yaklaşım, baro başkanlarının şu anda orada Meclis duvarı önünde bekletilmeleri, içeriye alınmamaları ve bu yasa teklifi hazırlanırken hiçbir şekilde haberdar edilmemeleri, görüşlerinin alınmaması zaten en temelinden bu yasayı aslında toplumun gözünde, hukukçuların gözünde yok hükmünde kılmaktadır, onu da belirteyim.
Şimdi, bu yasayla ilgili birtakım açıklamalar yapılıyor örneğin deniliyor ki "İstanbul'da işte 46-47 bin avukat var, 8 bini seçime gidiyor." Yani seçimle ilgili öyle bir algı oluşturuluyor ki toplumun kafasında sanki böyle çarşaf listeyle değil de blok listeyle ya da işte farklı bir seçim yöntemiyle gidiliyor ve birisi tahakküm kuruyor ve seçimi alıyor, hayır. "8 bin oy kullanıldı." deyip duruyor, Bülent Turan geçen gün Genel Kurulda defalarca bunu söyledi. Yani, sonuçta seçmenin üzerinde meslek kuruluşunun herhangi bir baskısı yok. İsteyen gider oyunu kullanır ve kişiler yarışır, en çok oyu alanlar yönetime de delegeliğe de seçilir. Örneğin, sizden bir avukat arkadaşımız girer seçime, 8 bin seçmen mi gelmiş, 8 bin seçmenin çoğunluğunun oyunu alırsa Türkiye Barolar Birliği delegesi de olabilir, yönetim kurulu üyesi de olabilir. Yani, barolar üyeler üzerinde baskı mı kuruyor? "Sen bana oy vermezsen büronu kapatırım, kayyum atarım şöyle yaparım, böyle yaparım." Hayır, herkes özgür iradesiyle gidiyor oyunu kullanıyor en çok oyu alanda seçiliyor ki biz birçok baroda da böyle olmuştur, farklı siyasi görüşten arkadaşlarla birlikte biz Bursa'da da çalıştık. Bunun önünde bir engel yok, gayet demokratik bir seçim oluyor. Hakikaten matematik hesabına geldiğinizde çok farklı versiyonlar sunuldu. Bir sürü versiyon daha çıkarılabilir. Yani diyelim ki büyük barolardan birinde işte 2'nci baro çıkarıldı, 1'inci baronun bütün üyeleri istifa etti, gitti 2'nci baroya. E, ne olacak? 3'üncü bir baroyu mu kuracaksınız? Veya İstanbul'da baktığımızda, sizin matematik hesabınıza göre, neye göre 2 bin, 5 bin rakamını belirlediğinizi de anlamıyoruz ama 24 baro kurulabilir örneğin. Yani 24 baroyu kurup onların 20'sini mi ele geçirmeyi düşünüyorsunuz? Yani mevcut çoğunluk... İnsanların kafasını, görüşünü, bakış açısını mı değiştireceksiniz? Yani o zaman 20 baroyu yine, sizin istemediğiniz, sizinle aynı düşünceye sahip olmayan, insan haklarını, hukukun üstünlüğünü savunan arkadaşlar kazandığında yine delegelerin çoğunluğunu ele geçirecekler. Yani bu yaklaşım doğru bir yaklaşım değil. Bugün üzerinden, bugünkü bakış açısıyla, bugünkü rakamlara göre birtakım şeyler belirlemek değil; evrensel ve tarihi, zamanı aşan kurallara göre yasa yapmak gerekir çünkü gün gelir, iktidar değişir, çoğunluk değişir ama ne değişirse değişsin ilkelerin değişmemesi gerekir.
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Toparlayalım Sayın Kayışoğlu.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Anadolu baroları temsil edilmiyor diyorsunuz. Hakikaten 78 baro gazeteye ilan verdi ve 80 baro çok net bir şekilde bu çoklu baro yaklaşımına karşı olduğunu açıkça söylüyor. Gazeteye ilan veriyorlar yani daha ne yapsınlar karşı olduklarını söylemek için ama bunu bile yandaş gazeteler yayınlamıyor. Genç avukatlarla ilgili birtakım önerilerde bulunuyorsunuz. Hakikaten genç avukatlarla ilgili bizim Bursa Baromuzda örneğin dört yıl hiç aidat alınmadığı oldu. Baro genel kurulları zaten karar alıp aidatların yarısını almıyorlar. Eğer genç avukatlarla ilgili bir şey yapmak istiyorsanız baroların keselerinde değil -evet,daha öncede söylendi- vergi sisteminde değişiklik yapın, KDV'sini düşürün, CMK tarifesini artırın. İşçi avukatlarla ilgili daha önce yayınlanan ve iptal edilen yönetmelikle ilgili taban ücret belirleyin. Sınavla ilgili çok direndiniz yani hukuk fakültelerinin niteliği, sayısı çokça konuşuldu. Onlarla ilgili gerekli tedbirleri alın.
Yine, bir şey daha söyleyeceğim: Bu teklifin içinde şöyle bir şey var yani başkanlık düşerse yönetim içerisinden birisi seçilebiliyor. Bir kere başkanlıkla yönetim ayrı organlar ve ikisini de seçmen ayrı ayrı seçiyor. Yönetim içerisinden bir başkanın seçilmesi seçmenin iradesine darbedir.
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Toparlayalım Sayın Kayışoğlu.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Tamamlıyorum, burası çok önemli. Seçmenin iradesini yok saymaktır. Bir örnek vereceğim, bakın sizin de tanıdığınız, şu anda Adalet Bakan Yardımcısı olan Zekeriya Bey -geçen dönem birlikte çalıştık bu Mecliste- eğer bu getirdiğiniz madde olsaydı baro başkanı olmazdı, onu açıkça söyleyeyim. Çünkü o yönetim içinden çıkmazdı, zaten yönetimde yoktu ama seçmene gidildiği için, seçimle bu başkan belirlendiği için, tekrar seçmene gidildiği için öyle seçilebildi. Bu yaptığınız şey doğru değil, kabul edilebilir değil, bunun arkasında başka sinsi planlar var, biliyoruz ama dediğim gibi bu size de yaramayacak. Daha önce geçirdiğiniz tekliflerde nasıl pişmanlık duyduysanız -2010 Referandumu, işte FETÖ'ye yıktınız, kendinizi sıyırdınız, yine, işte Anayasa değişikliğindeki yüzde 51- nasıl geri dönmeye çalışıyorsanız, pişmanlıklar duyuyorsanız bu da aynı şekilde önünüze, karşınıza çıkacak diyorum.
Gelin yol yakınken, henüz Komisyondayken bu işten vazgeçin diyorum, meslek birleştirir ama siyaset böler, siyaseti barolara bulaştırmayın, savunma susturulamaz, savunma durdurulamaz diyorum. Çoklu baroya hayır.
Teşekkürler