KOMİSYON KONUŞMASI

ERDAL AYDEMİR (Bingöl) - Sayın Başkan, değerli Komisyon üyeleri; tabii gecenin bu saatinde söz alıp konuşmak belki psikolojik anlamda, enerjimizin düşmesi anlamında biraz zor ama yine de konuşmaya çalışacağız. Arkadaşlar, şimdi burada bulunan birçok meslektaşımız sanır ki bu barolar birliğiyle ilgili veya barolarla ilgili yasa teklifi sanki Diyanet İşleri Başkanlığıyla Ankara Barosunun karşılıklı birbirleriyle yaşamış oldukları polemikler neticesinde gündeme geldi, gündeme sokuldu. Yok, böyle bir şey yok. 2009 itibarıyla bu avukatlar ve barolar yasasının değişmesinin temelinde Gülen, FETÖ örgütünün yapmış olduğu bir projeksiyondu bu. Bu projeksiyon özellikle girilen seçimlerde bir türlü barolar birliği yönetiminin ele geçirilememesinden kaynaklı, barolara ve barolar birliğine yönelik bir düzenlemenin yapılması ihtiyacından kaynaklandı hatta o zaman şöyle bir tartışma vardı: İstanbul'u ilçelere bölüp her ilçeye bir baro tahsisine gidilmesi yönünde bir görüş hâkimdi ancak bu uzun süre yapılan tartışmalarda o an, o zaman ki bütün avukat ve baroların ortaya koymuş olduğu tavırlardan kaynaklı bir türlü yaşama geçirilemedi ta ki günümüze gelinceye kadar. Yani şunu söyleyelim: Bu projeksiyon, bu çalışma, bu barolar birliği taslağı yine FETÖ terör örgütünün yargıya yönelik yapmış olduğu çalışmaların bir devamı.

Maalesef ki şu anda da toplumu kutuplaştırma, toplumu bölme ve çatıştırma neticesinde toplumu rahat bir şekilde yönetmeyi kendisine bir strateji olarak benimseniş olan AKP iktidarının yargının 3'üncü sacayağı olan barolara ve avukatlara ayar vermesi, özellikle de sarayın, AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan'ın inat üzerine ülkeyi yöneterek getirmiş olduğu son kerteden biri. Arkadaşlar, bakın, bu teklif yasalaşırsa neler yaşanacak? Özellikle barolar ve avukatlarla ilgili... Her ideolojiye, dünya görüşüne, etnik kökene, inanç ve anlayışa göre barolar kurulabilmesinin önü açılacak, her baronun dünya görüşüne, ideolojisine göre avukat cüppelerinin kiminin siyah, kiminin sarı, kiminin mavi, kiminin de pembe olması demektir. Avukatlar arasında ayrışmaya, bölünmeye hatta kavgalara neden olacaktır. Savunmasın etkisiz olduğu, güçsüz olduğu yargıdan adalet çıkması mümkün olamaz, olmayacak bir duruma gelecektir. Vatandaşlar ideolojik görüşleri doğrultusunda kendilerine yakın olan barodan avukat tutacak, bu da toplumdaki bölünmeyi, ayrışmayı artıracaktır. Çoklu baro bir yönüyle toplumsal barışa hizmet vermek yerine tam tersine toplumun huzurunu, barışını bozacaktır. Savunmaya güven azalacak, vatandaş toplumda yerleşen "Hâkim tut." algısının yanında adliyede güçlü olan, iktidara yakın olan barodan avukat tutacak duruma gelecek ve bu da adaletin gerçekleşmesi anlamında çok ciddi sıkıntılara neden olacaktır. Barolar aracılığıyla vatandaşa doğrudan adalet hizmeti sunan ve bugünkü işleyiş düzenine uzun yıllara dayalı emek ve işleyiş düzeylerinde ulaşım sağlayan CMK, zorunlu müdafilik, adli yardım hizmetlerinin aksaması burada da karmaşaya yol açacak, vatandaşın mağdur edilmesine sebep olacaktır. Özellikle bu noktada bu teklifi hazırlayan AKP'li vekillere veya ilgili kişilere bundan sonraki CMK ve adli yardım uygulamasının ne şekilde olacağı... Uygulamada adli yardım ve CMK ödemelerinin yapılmasında çok ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır. Bunun ödemesinin nasıl yapılacağı, adli yardım ve CMK dosyalarının nasıl dağıtılacağı... Veya diyelim ki iktidar partisine yakın barolar kuruldu, bu barolara mensup olan avukatların özellikle ve öncelikle kollukta, karakollarda, jandarmada CMK kapsamında ihtiyaç duyulan avukatların sürekli iktidara yakın olan barolardan çağırılması pratik olarak yaşanacaktır. Bakın, bunu bir yere not edin: İleriki zamanda bu teklifin yasalaşması hâlinde çok ciddi bir şekilde baroların, avukatların gündemine girecek ve bu sıkıntı devam edecektir, yaşanacaktır, bunu hep birlikte göreceğiz.

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Sayın Aydemir, toparlayalım.

ERDAL AYDEMİR (Bingöl) - Yargının diğer mensupları olan hâkim, savcı soruşturma, kovuşturma, yargılama yaparken, iddianame ve karar yazarken ilgili avukatların bağlı olduğu baroya göre tavrını belirleyecek bir hâle gelecektir. Diyelim ki herhangi bir davayla ilgili siz yargıya başvurdunuz, mahkeme yargıcının yapacağı ilk iş ne olacaktır? İlk iş, sunulan vekâletnamenin hangi baro tarafından sunulmuş olduğu ve bu vekâleti sunan avukatın hangi baroya mensup olduğu şeklinde olacaktır. Savcı ise hazırlayacağı iddianameye, karar verecekse yazacağı karara, avukata göre karar vermek ve hüküm kurmak zorunda kalacaktır. Zaten şu anda son dört yıl içerisinde, ayrıca şu an huzurda bulunan Adalet ve Kalkınma Partisinin tüm vekillerine sorum şu, umarım ki cevaplarlar: Son dört yıl içerisinde AKP'nin il ve ilçe teşkilatlarında yöneticilik ve çeşitli görevlerde bulunmuş avukatların, hâkim ve savcılık görevine geçen bu avukatların sayısı kaçtır ve şu anda hangi mahkemelerde görev yapmaktadırlar? Bu, başlı başına bir sorun olarak ortada dururken bir de bunun yanına iktidar partisine veya AKP'ye yakın olan baroların kurulması ortada yargı diye bir şey kalmayacağının açık bir göstergesi ve ölçütü olacaktır.

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Sayın Aydemir, toparlayalım.

ERDAL AYDEMİR (Bingöl) - Tabii, ben yarınki gündemimizde de konuşma haklarımı saklı tutarak... Çünkü konuyla ilgili söylenmesi gereken çok çok şey var, bundan dolayı burada konuşma hakkımı saklı tutuyorum. Bu teklifin yargı sistemine herhangi bir katkı sunmayacağını, tam tersine yargıyı tüm onuruyla, haysiyetiyle ayakta tutan savunmanın da iktidar tarafından bölünüp parçalanması sonucunu yaşatacağını, avukatların hiçbir şekilde cübbelerine ilik açılmasına izin vermeyecekleri ve cübbelerine düğme diktirilmesine asla ve kata bir kez daha izin vermeyeceklerini huzurlarınızda tüm hazırunla paylaşıyorum, savunmayı rahat bırakın diyorum.

Herkesi saygıyla selamlıyorum.