KOMİSYON KONUŞMASI

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şimdi, bütün bunları da dinledikten sonra ve aramızda yaptığımız konuşmalardan sonra ve gelecek olan önergeyi, okutulan ya da bahsedilen, Sayın Erdöl'ün bahsettiği önergeyi dikkate aldıktan sonra şunu anlıyoruz ki...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Önergeden sonra.

Önergeyi okudunuz mu?

BAŞKAN - Yok.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Okutun, ondan sonra bakalım.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Şöyle yani: Sayın Erdöl ne geleceğini söylediği için belki...

CEVDET ERDÖL (Ankara) - O önergeyi ben gördüm.

BAŞKAN - Siz buyurun tabii ki, daha sonra şey yaparız.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Yani söylediğiniz için biz de peşinen konuşalım ki belki o önergede değişiklik yapılabilir yani önerge okunduktan sonra işleme girmeden önce bir değişiklik yapılabilir.

BAŞKAN - Gene yapılır değişiklik, sorun değil.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Şimdi, bütün bunları dinledikten sonra anlıyoruz ki bu mütevelli heyetin ciddi bir işlevi kalmıyor bu üniversitede. Yani, öğretim üyesi atamalarını yapmıyor, rektörü belirlemiyor. Bu durumda, devlet üniversitesinde mütevelli heyeti koymanın hiçbir anlamı kalmamış oluyor. Yani, mütevelli heyetin bir işi yok. Peki, niye ısrar ediyorsunuz? Ben size söyleyeyim: Şimdi bu buradan bu şekilde geçecek, bir başka torba içerisine de bugün çıkardıklarımızı bir daha koyacağız.

MUSA ÇAM (İzmir) - Kesin.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Sayın Hocam, affınıza sığınarak, bugün burada konuştuğumuz madde aynen bu şekilde geldi buraya. Sağlık Komisyonunda çıkarıldı, iki ay sonra buraya getirildi. Buradan çıkaracak Sayın Berber, belki yeni dönemde, benim tahminime göre yeni döneme bile gerek kalmadan bir torba içerisinde denilecek ki "Mütevelli heyetin görevleri arasına rektör seçmek konulmuştur, öğretim üyesi ataması konulmuştur." Maalesef bunları böyle düşünmek zorunda bırakıldık bu dört yıl içerisinde. Keşke bu güven ortamı zedelenmeseydi.

Şunu söyleyebiliriz Hocam, Değerli Başkanım: Hükûmet yeni bir eğitim modeli denemek isteyebilir. Buna yani biz her şeye karşıyız diyerek karşı çıkmıyoruz. Yeni bir eğitim modeli denenebilir ancak bu, deneme yanılma yöntemiyle yapılmamalıdır. Devlet üniversitelerine mütevelli heyetinin yararlı olup olmayacağı, ne işlevi olacağı akademik çevrelerle yani sizin, benim gibi hayatı akademide geçen insanlar tarafından tartışılmalıdır, Plan Bütçede değil. Öncelikle, sahada bize ne getirir mütevelli heyet, ne götürür? Eğer YÖK'ün koordinesinde yapılan bu çalışmalar neticesinde "Evet ya, bir mütevelli heyet deneyelim." derse akademik çevreler, biz karşı çıkmayız. Bir küçük üniversitede bu hibrit model denenebilir. Ne mahzuru olacak ki küçük bir üniversitede? Bakılır, "Ya, hakikaten iyi bir şeymiş." denir, sonra getirilir diğer üniversitelere de uygulanır; "Ya, bu iyi bir şey değilmiş." denir, geri adım atılır. Şimdi, biz 59 hastanenin bağlı olduğu bir üniversitede bunu "Ya Allah!" deyip yaparsak ve bir sene sonra "Allah kahretsin, keşke yapmasaydık" dersek, perişan olur ülke. 59 hastaneden bahsediyoruz Hocam. O yüzden bunu illa yapacaksanız, bir küçük üniversitede pilot uygulama olarak denenmesi tartışılabilir ama bunu bu şekilde yaparsanız da akademiye gerçekten dinamit koymuş olursunuz. Siz bunu yapın, ben iddia ediyorum, yarın şurada Mehdi Eker oturur, ben de kardeşim tarım üniversitesi kuracağı der, gelir Bekir Bey oturur, ben de adalet üniversitesi kuracağım der.

İZZET ÇETİN (Ankara) - Bakan da kalkınma üniversitesi kuracağım derse?

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Kalkınma üniversitesi kuracağım der.

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) - Hepsi kalkınma üniversitesi.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - O nedenle zaten...

CEVDET ERDÖL (Ankara) - Adalet üniversitesi, kalkınma üniversitesi, partimizin propagandasını yapıyorsunuz bakın!

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - "İyi olmaz." diyor ama.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Partiniz illegal bir parti değildir, Adalet ve Kalkınma Partisinin de adını zikretmek bizi küçültmez ama propaganda yapmadığımızı da siz bilirsiniz. Tez elden halk yoluyla sizi oradan indirmek de birinci görevimiz, o, ayrı konu.

O nedenle Değerli Hocam, vereceğiniz önergeyle işlevsizleştirdiğiniz... Çünkü haklı buldunuz, gerçekten teşekkür ediyoruz. Bu mütevelli heyeti çıkarırsanız, o zaman hakikaten Anayasa Mahkemesinden dönmez ha! Yani, biz istemememize rağmen, TTB gibi düşündük bizde. Yani bu üniversite çok gerekli değil. Sayın Bakan da diyor ki "Yeterince tıp fakültesi öğrencisi artık yetiştiriyoruz Allah'a şükür. Uzman sayımız fena değil, bu gidişle iyi olacağız. Hemşirelerimiz de..." Tamam, güzel, böyle bir şeye gerek kalmayacağını gerek kalmayacağını Sayın Bakan da söylüyor, biz de böyle düşünüyoruz aslında ama naçizane önerim, böyle yaparsanız Anayasa Mahkemesinden dönmez. Yanlış olsa da Anayasa'ya uygun olur ama bu şekilde geçerse hem yanlış hem Anayasa'ya aykırı olur ve döner, biz de boşuna konuşuruz. Daha da kötüsü, o binlerce öğretim üyesi bir beklenti içine girer ve kâh geldi, kâh gitti, kâh Anayasa Mahkemesi iptal etti diye bir kaos olur. Sizin dediğiniz bir şeye katılıyorum, çok önemli bir şey var ki bu, özlük hakları. Emeklilik hakları ve özlük hakları gerçekten sorunludur, çözümü çok kolaydır.

CEVDET ERDÖL (Ankara) - Onlar yani...

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Hayır, çözümü çok kolaydır. Buraya bir geçici madde ekleriz, deriz ki efendim "Doçent, profesör, yardımcı doçent akademik unvana sahip bütün öğretim üyelerinin özlük hakları üniversitedekiyle eşittir." Nokta, bitti ya. Yapacağımız şey bu, bunun için üniversite kurmaya gerek yok. O arkadaşlarımızın özlük hakları gerçekten kötüdür ama bir satırla düzeltilebilir. Bunun arkasına sığınarak böyle bir şey yapmayalım.

Ayrıca, dünkü tartışmalarda... Eğitim ve araştırma hastanelerinde eğitim yapıldığını biliyoruz ama siz bu eğitim derdest edelim, bir araya getirelim diyorsunuz. Haklısınız, tek çatı altında toplayalım fakat niyetinizin bu olmadığı nereden belli?

Bir: Tıp fakültesi öğrencisi yetiştirmeye kalkıyorsunuz. Gerek yok.

İki: Hemşire fakültesi kuruyorsunuz.

Yani, siz tıp fakültesi eğitimi bugüne kadar vermiyordunuz ki bir çatı altına toplayalım diyesiniz. Siz bugüne kadar hemşire eğitimi vermiyordunuz ki bir çatı altın toplayalım diyesiniz. Siz bugüne kadar sağlık hizmetleri meslek yüksek okullarında tekniker eğitimi de vermiyordunuz. Bakın, sizin bir çatı altına toplamayı arzu ettiğiniz konu sadece uzmanlık ve yan dal eğitimleridir. Bunun için de üniversite kurmaya gerek yok. O nedenle, illa kuracağız diyorsanız da bu şekilde kurun, devlet üniversitesi olarak kurun. Diğer fakülteleri de bırakın, zaten sahipleri var onların. Ne işiniz var hemşirelik fakültesi kuruyorsunuz, yetmiyor mu ülkemizdeki hemşirelik fakülteleri? Yetmiyorsa üniversiteler bir daha kurun, bir tane daha kurun. Hazır üniversitelerde hemşirelik eğitimi yapalım. Bunlar çok güzel. Ben de isterim bütün hemşireler lisans mezunu olsun. İstemez miyim? Hepsiyle çalıştım ben, öğrencisinden lise mezununa, yüksek lisans almışına kadar. Bilirim aradaki farkı. Öyle yapalım, hayırlı bir iş yapmış oluruz. Değilse bu, Sağlık Bakanlığının arka bahçesi olması konumundan çıkamayacak. Böyle bir niyetiniz yoksa bile böyle bir algı oluşacak Değerli Hocam ve biz bunun böyle olduğunu her yerde söyleyeceğiz ve hepimizin ortak değeri olan Sağlık Bakanlığı bundan zarar görecek. Sağlık Bakanlığını biz bu şekilde tartışma konusu yapmamamız gerekiyor. Ekmeği ekmekçiye ver, yarısını kendi yesin. Akademinin işi öğrenci yetiştirmektir, Sağlık Bakanlığının işi hizmet etmektir. Siz, Sağlık Bakanlığını hizmet etmeye çalıştırın, akademinin işini de akademiye verin. Yaptığımız şey budur.

Teşekkür ederim.