KOMİSYON KONUŞMASI

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Başkan, Adalet Komisyonunun sayın üyeleri, siyasi parti gruplarının kıymetli üyeleri, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. Toplantımızın ve Komisyondaki görüşmekte olduğumuz Avukatlık Kanunu ve barolara ilişkin düzenlemenin ülkemize, hukuk camiamıza, barolara ve avukat meslektaşlarımıza hayırlar getirmesini ve mesleki kalitenin, hukuk kalitesinin artırılmasına vesile olmasını temenni ediyorum.

28 maddeden ibaret olan, AK PARTİ ve Milliyetçi Hareket Partisi Grupları olarak beraber hazırladığımız Avukatlık Kanunu Teklifi'ni bilindiği üzere salı günü Meclis Bakanlığımıza sevk ettik ve daha sonraki süreç içerisinde Meclis Başkanlığının Komisyona havalesiyle beraber süreç başladı ve bugünde ilk toplantımızı usul tartışmalarıyla beraber açtık.

Tabii, avukatlık, hukukun üstünlüğü, hukuk devleti açısından en önemli kurumlardan biridir. Baroların özelikle kuruluş ve gelişme sürecine baktığımız zaman, 19'uncu yüzyılda ülkemizde ilk baroların kurulmaya başlandığı dönem, kuvvetler ayrılığından modern hukuk sistemine kadar pek çok yeniliğin hukuk sistemimizin içerisine girmeye başladığı dönemdir. Bu anlamda barolar, aslında kuruluşuyla beraber avukatlığın da, hukuk anlayışımız, hukuk dünyamız içerisine girdiği tarihtir. Yani, avukatlar ile barolar aynı anda, eş zamanlı bir şekilde hukuk anlayışımızın içerisinde, hukuk sistemimizin içerisinde yer almaya başlamışlardır. Bu anlamda, avukatların mesleki kalitesini artırması, hukuk kalitemizin yükselmesi, baroların da etkin çalışmalarına bağlıdır. Barolar varsa etkin ve yeterli avukatlık hizmeti var. Etkin ve yetkin avukatların yapmış olduğu hukuk hizmeti, savunma makamı varsa vatandaşlarımızın anayasal güvencesi olan savunma hakkının tam anlamıyla hayata geçtiği bir hukuk anlayışı var. Yani aslında, burada hazırunun da ifade ettiği gibi, avukatlık sistemi yani barolar, baroların avukatlıktan, avukatlığın savunmadan, savunmayı da... Vatandaşlarımızın -bütün diğer canlılardan ayıran en temel özelliği olan- savunma hakkını, kişi hak ve özgürlüklerinin süjesi olma niteliğini konuşuyor oluyoruz. Yani bu anlamda, gerçekten konuştuğumuz konu Avukatlık Kanunu ve barolar, vatandaşlarımızı, 83 milyonu ilgilendiren, hukuk sistemimizi ilgilendiren, adalet anlayışımızı ilgilendiren bir konudur. Bu nedenle, biz de bu çalışmaya AK PARTİ ve Milliyetçi Hareket Partisi grupları olarak başladığımızda, elbette, âdeta tabiat kanunları gibi mutlak anlamda en başarılı düzenlemeye yakın, biz hukukçuların -her zaman ifade ederim- "de lege ferenda" yani ideal hukuka en yakın olan bir düzenleme olması arzusuyla çalıştık. Yani, öyle bir düzenleme yapalım ki Parlamentoda yaptığımız bu düzenleme Türkiye'nin ortak aklını teşkil etsin, bu çok önemli. Ben özellikle bunu anlatırken şöyle bir örnek vermeyi en doğru görüyorum: Nasıl tabiat kanunları...

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Aklımızla alay mı ediyorsun?

CAHİT ÖZKAN (Denizli) -...Parlamento'da yapılan yasalarla değiştirilemeyecekse, yani biz yaptığımız yasal düzenlemelerle tabiata ilişkin kanunlar -nedir bunlar; suyun kaynama derecesinden, efendim suyun kaldırma gücüne, yer çekimine kadar- bunlar nasıl matematik kuralları kadar netse, biz de "de lege ferenda" anlamında en ideal hukuku ortaya çıkarmak, bu anlamda da avukatlık mesleğinin, siyasi tartışmalardan öte evrensel ilkelere en yatkın bir şekilde hayata geçmesini sağlamayı uygun gördük.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Ama ortak akılda yok yani.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Ne ortak aklı!

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Dinleyelim arkadaşlar.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Bu anlamda, yapacağımız çalışmanın, elbette yapılan düzenlemenin Parlamentonun yani millî iradenin tecelligâhının yani Millet Meclisinin görev alanına giren ve bunu yaparken de çoğulcu, katılımcı, demokratik sürecin tamamlaması ve farklı görüşlerin, düşüncelerin alınması anlamında 83 milyonun arzusunun optimum noktada buluştuğu, bir araya geldiği yasal düzenleme olmasını arzu ettik.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Onun için mi barolar kapının önünde?

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Gerçekten istişare varsa, farklı görüşler temsil ediliyorsa bu anlamda kesinlikle farklı yaklaşımların temsilini, görüşlerinin alınmasını önemsedik. Tabii, bunlar nelerdir? Kimlerin görüşleri alındı? Bunları da ben konuşmamım başında ifade etmek istiyorum.

Tabii, bu çalışmaya başlar başlamaz, öncelikle tabii, barolar ve meslek odaları, Anayasa'mızın 135'inci maddesinde yer alan gerek meslek odaları, gerekse yargı mensubu olan avukatların meslek örgütü olan barolar, hem yargı bağlamında hem de Anayasa'nın 135'inci maddesi bağlamında meslek odası olarak kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarıdır. Tabii, AK PARTİ olarak sadece bizim veya Milliyetçi Hareket Partisinin sadece bugün değil dünden bugüne gerek AK PARTİ'nin gerek Milliyetçi Hareket Partisinin gerek bugün burada hazır olan diğer siyasi parti grubunun yetkililerinin veya bugün Parlamentoda grubu olmayan, 2000 öncesi dönemlerde, 70'lerde, 60'larda da farklı siyasi partilerin, farklı iktidarların, farklı hükûmetlerin, farklı siyasi parti gruplarının sürekli bu konuya ilişkin gerek seçim beyannamelerinde gerek seçim süreçlerindeki açıklamalarıyla gerekse partilerinin programları içerisinde meslek odalarıyla, barolarla ilgili, baroların ve meslek odalarının demokratikleştirilmesiyle ilgili, çoğulcu, katılımcı bir anlayışla donanmasıyla ilgili ve yine meslek odalarının gerek Anayasa'da gerek kendi kanunlarında var olan usul ve esaslar çerçevesinde başarılı, mesleki kaliteyi artırıcı ve meslektaşların disiplinini sağlayarak vatandaşlarımızın kendi görev alanlarıyla ilgili yani kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu olmaları hasebiyle bu görevlerini yaparken en güzel şekilde yapsınlar diye çok farklı fikirler ortaya çıkmış.

Dün bugün değil, bakınız şu anda konuştuğumuz Avukatlık Kanunu 1969 tarihlidir ve yaklaşık elli küsur yıldan beri farklı dönemlerde sürekli değişikliğe tabi olmuştur. Özü itibarıyla elbette farklı fikirler biraz önce de dile getirildi, bizim için hepsi kıymetlidir, önemlidir. Belki yeknesak, bir bütün mutlaka bu önümüzdeki süreçte bugün Meclisin gündemine gelen bu reformu, Avukatlık Kanunu'nun değişik alanlarıyla beraber gözden geçirerek daha ileri, "de lege ferenda", ideal hukuka yaklaştıracak çalışmalar da olması gerekir. Bunu görüyorum.

Bakıyoruz yaptığımız çalışmalara; geçmişte değişik sivil toplum kuruluşları -nedir bunlar- yani hukukla ilgili faaliyet gösteren, hukuk alanında amaç ve faaliyetlerini yoğunlaştıran sivil toplum kuruluşları başta olmak üzere, devletin kendi organlarının, Devlet Denetleme Kurulu başta olmak üzere farklı raporları değerlendirdik, öncelikle müktesebata baktık. Önceki dönem siyasi partilerin, hükûmetlerin ortaya koyduğu fikirleri aldık, değerlendirdik. Sivil toplum kuruluşlarının raporlarını aldık. Ve, tabii, AK PARTİ olarak bugün ilk kez getirmiyoruz, biz daha evvel de barolar ve meslek odalarıyla ilgili değişik çalışmaları yaptık, bir kısmı Meclisin gündemine gelemedi, bir kısmı komisyonlarda değerlendirildi; bunları da masaya yatırdık. Tabii, sadece bunlarla da kifayet etmedik, hukukçu milletvekillerimizin görüşlerini aldık, hukukla ilgili faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarını tek tek arayarak onların yaklaşımlarını da not ettik, hepsini değerlendirdik. Tabii, bu çalışmaları yaparken özellikle hukuk sivil toplum kuruluşlarının çok önemli, çok verimli katkılarının olduğunun da altını çizmem lazım. Çünkü bazen hiç beklemediğimiz çevreden farklı yaklaşım geleceğini beklerken bazılarından elbette eleştiriler de geldi, bazılarından destekler de geldi.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Barolar patatesle ilgileniyor zaten.

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Sayın Şeker, müdahale etmeyin.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Diğer açıdan, tabii ki Türkiye'de bugüne kadar baroları bizim de dinlememiz gerekiyordu. Türkiye'de gerek 19 Mayıs ve 1 Haziran'da, Boralar Birliği Başkanlığı ve 80 baronun mutabakatıyla kendi içlerinden seçmiş oldukları 30 baro başkanı Meclise geldi, bizim bunları bütün baro başkanlarımız adına dinlediğimizi kendileri de ifade etti. Onları da dinledik.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Barolar patatesle mi ilgileniyor?

CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) - Patatesle mi ilgileniyorlar?

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Ne dedi, ne dedi?

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Kapının önündeler.

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Arkadaşlar, müdahale etmeyelim.

MAHMUT ATİLLA KAYA (İzmir) - Sayın Başkan, böyle usul yok!

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Sayın Kaya...

Dinleyelim arkadaşlar, tahammül edelim yani demokrasi tahammüldür.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Ve hatta baro başkanları bizlerle beraber değişik siyasi parti gruplarını da ziyaret ettiler. Tabii, bu 30 baro başkanının bizleri ziyaret etmesi, özellikle paketin olgunlaşmasında çok önemli katkılar sağlamasına vesile oldu.

MURAT ÇEPNİ (İzmir) - Ne söylediler?

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Denizli Barosu ne demiş?

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - On sene öncenin paketi bu ya!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Yani 30 baro gelmeseydi inanın bu paket eksik kalırdı, bunun altını büyük kalemle çizmek gerekiyor.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Kendi bağlı olduğu baro karşı Sayın Başkan.

MAHMUT ATİLLA KAYA (İzmir) - Öyle bir şey yok!

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) - İstanbul Barosu ne dedi?

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) - Kapıda duruyorlar Sayın Başkan, kapıda.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Yani 80 baro geliyor ama burada arzu ederdik ki keşke İstanbul, Ankara ve İzmir Baro Başkanları da bu 30 baro başkanının yanında gelmiş olsalardı çünkü şu anda özellikle avukatlık mesleğiyle, stajla, meslek içi eğitimle...

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Cahit Özkan, 80 baro "hayır" diyor.

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) - Hayvan hakları komisyonunda hayvan hakları derneklerini dinliyoruz, baro teklifinde baroları dinlemiyoruz ya.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - ...üye ve baro ilişkileri noktasında bugüne kadar en çok sorun olan ve özellikle üyelerinin meslek içi eğitim, genç stajyerlerin mesleğe hazırlanması sürecinde üzerlerine düşeni hakkıyla yerine getiremeyen barolar olarak görülen İstanbul, Ankara ve İzmir Baroları bu toplantılara iştirak etmediler.

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) - Doğru söylemiyorsunuz, çağrılmadılar. Doğru söyleyin!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Biz arzu ederdik ki keşke bu toplantıya onlar da gelselerdi.

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) - Çağrılmadılar.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Buradalar, kapının önündeler.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Doğru söylemiyorsunuz! Çağırmadınız onları.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Buradalar.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Gelen ve bize görüş, düşüncelerini, yaklaşımlarını ortaya koyan bütün baro başkanlarına buradan yürekten teşekkür ediyorum.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Şu anda geldiler ve kapının önündeler. "Gelselerdi." demeyin.

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) - Çağırmıyorsunuz, Meclise almıyorsunuz. Baro düzenlemesi konuşuluyor, baro başkanlarını Meclise almıyorsunuz.

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Arkadaşlar...

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) - Doğru söylemiyorsunuz. Hiçbir baro başkanı davet edilmedi.

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Böyle bir usul yok.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Kapının önündeler, kapının önünde.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Bırakın gelsinler, konuşsunlar. Dinleyin baro başkanlarını.

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) - Çağırın, söyleyin...

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Sayın Köksal...

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Gerek bire bir gerek örgütlü şekilde gelerek görüşlerini sunan bu baro başkanlarının özellikle ortaya koyduğu fikir paketin olgunlaşmasında çok büyük katkı sağladığının altını çizmem gerekiyor.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Gelsinler, dinleyin baro başkanlarını. Bırakın gelsinler, konuşsunlar burada.

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Sayın Köksal...

METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Konuşana da saygınız yok.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Bağlı olduğun baronun başkanı kapının önünde.

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) - Doğruyu söyleyin!

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Oturur musunuz.

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) - Doğru söylesin oturalım ya, doğruları konuşsunlar oturalım.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Tabii, bunun yanında, hemen akabinde değişik siyasi parti gruplarını da ziyaret ettik ve son tahlilde eldeki bütün verileri masaya yatırmak suretiyle tek tek değerlendirdik, inceledik ve bu pakete son şeklini vermek suretiyle Meclis Başkanlığımıza sevk ettik.

MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) - Meslek kanunu konuşuluyor, meslek odaları yok.

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) - Bir İstanbul bir Denizli gelsin konuşsun.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Ve akabinde şu anda hazır olan heyetin yapmış olduğu komisyon çalışmaları başlamış oldu.

Evet, şimdi, bu paketin içeriğiyle ilgili açıklamalara gelecek olursak -inanın- ben inanıyorum ki her biriniz şu kalbinizi dinlersek, aklımızı dinlersek özellikle 1969 şartlarıyla yani Türkiye'deki toplam avukat sayısının 10 binden ibaret olduğu...

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Efendim, bu 2001'de yapıldı, 2001'de en son.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - ...ve bu noktada da aradan geçen süre zarfında açılan yeni fakültelerle, mesleğe giren yeni avukatlarla beraber toplam avukat sayısının da 130 binleri aştığı bir tabloda 1969'un tablosuyla 2020'nin tablosunun aynı olmadığını herkes kabul ediyor.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - 45 tane hukuk fakültesini kuran siz değil misiniz?

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Ve bakınız şu anda hazırunun her birisi biliyor ki genç meslektaşlarımızın staj aşamasının tamamen şeklî anlamda, sembolik ve prosedürel bir işlem olduğunun da altını çizmek lazım, bunu hepimiz biliyoruz. Yani genç bir stajyerimiz stajına başladığı andan itibaren gerek baroda verilen meslek içi eğitim ve staj eğitim merkezleri gerekse mahkeme nezdinde hâkimin yanında âdeta bir tetkik hâkimi gibi çalışarak dosyanın hazırlanmasında, karar verilme sürecinde neler olması gerekir... Bu aşamaya da bakacak olursak maalesef hepimiz biliyoruz -buna itiraz edemem- prosedürel bir noktaya gelmiştir staj eğitimi.

Şimdi, baktığımız zaman bundan otuz yıl, kırk yıl önce avukat olan bir hukukçu meslektaşımız mı kaliteli staj yapmıştır, bundan yirmi yıl önce avukat olan bir meslektaşımız mı kaliteli, başarılı bir staj yapmıştır yoksa bugün daha yeni, bir yıl içerisinde fakülteyi bitirmiş bir stajyerimiz mi daha başarılı...

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) - Bugünküler daha iyi staj yapıyor, bizim dönemimizde avukatlık staj eğitimi bile yoktu.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Bugün staj yapacaklar da...

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) - Ben yirmi beş yıldır avukatım, henüz staj yapanları görmedim daha...

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Müdahale etmeyelim arkadaşlar.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Bakın, şunun altını çizelim ki bundan otuz yıl önce mesleğe giren ya da staj aşamasında çalışmalarına başlayan genç meslektaşlarımız o dönemde kaliteli bir mahkeme stajı, başarılı bir staj eğitim merkezi ve usta-çırak ilişkisiyle donanımlı bir avukat olarak mesleğe giriyordu.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Bir de FETÖ'nün yanında staj yapanlar var, esas onları açıklayın.

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) - Ekmeğimizle oynuyor ya!

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - FETÖ'nün yanında staj yapanları açıklayın.

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Bağırmayalım arkadaşlar, konuşuyoruz burada.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Staj anlamında dünden bugüne yeni bir gelişmenin olması gerektiği açıktır.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Staj yönetmeliği yapsalardı, olurdu o ya!

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) - Var yönetmelik zaten ya!

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Staj yönetmeliğiyle çözülecek bir şey o.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Bakın, yine aramızda siyaset öncesinde avukatlık yapan kıymetli milletvekillerimiz var. Ben vicdanlara konuşmak istiyorum, inanın şu sorduğunuz sorulara... Gerçekten, bakın, dışarıdaki kalabalığın galeyanına göre değil, herkesin fikri bizim için önemli.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Kalabalık sensin ya!

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Baro başkanları bire bir bu düzenlemeyi...

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Bakınız, bu ülkede vicdanlara seslenmek istiyoruz.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Sayın Başkan, bu doğru bir üslup değil.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Laf kalabalığı yapıyor!

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - 2013'teki FETÖ projesi bu.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Bu utancı yaşatıyorsunuz Meclise!

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Arkadaşlar, müdahale etmeyin.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Biz bu anlamda vicdanlara seslenmek istiyoruz. Bugüne kadar siyaset öncesi dönemde acaba meslektaş olarak hangi birimiz adliyeye, baroya gidip de meslek içi eğitimde, mesleki faaliyetlerin geliştirilmesinde yeni gelişen hukuki konuları görüp mesleki faaliyet noktalarının avukatlara ulaştırılmasına katkı sağladı?

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) - Baro başkanlarına iftira atıyorlar ya! Kapıda duruyorlar ya, çağırın yüzleşin.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Baro başkanları içeri alınmıyor.

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) - Neden korkuyorsunuz? Siz neden korkuyorsunuz, onu bir söyleyin?

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Ama bu üslup böyle olmaz. Arkadaşlar, dinleyelim.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Şimdi "Ben vicdanlara seslenmek istiyorum." diyorum. Elbette burada benim de İstanbul Barosundan tanıdığım avukatlar var. Elbette baroda görev yapanları ayrı tutarım ama onun dışında meslektaşlarımızın yüzde 90'ı maalesef ruhsat aldıktan sonra... Hasan Bey, dikkatle dinliyorsunuz, ben sizin kalbinize, vicdanınıza konuşuyorum.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Baro başkanlarına iftira atıyorlar ya!

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Arkadaşlar, böyle bağırarak olmaz. Niye bağırıyorsunuz?

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) - Bağırarak oluyor, ne yapalım? Ekmeğim o benim, ekmeğim. Benim ekmeğimle oynuyor, anladınız mı?

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Mesleğiniz nedir? Bağırmak mı mesleğiniz?

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) - Bağırmak, evet!

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Böyle bağırarak olur mu? Burası Komisyon toplantısı.

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) - Eğer ki benim mesleki çıkarlarıma karşı çıkıp bir de benim meslek örgütü başkanım hakkında iftira atıyorsa benim işim bağırmak burada!

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Bakın, tamam, meydanlarda bağırırsınız, sokakta bağırırsınız ama hayır, Komisyon toplantısında bağıramazsınız. Olur mu öyle şey?

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) - Başka türlü duymuyorsunuz!

Kapının önünde baro başkanları bekliyor ya!

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Ama kabalık yapıyorsunuz "kalabalık" diyerek.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Bakın, avukatlar, yüzde 90-95 oranında ruhsatı aldıktan sonra, artık bundan sonra maalesef, meslek içi eğitim, meslektaşların yeni gelişen hukuki konularla donatılması noktasında, maalesef bir çalışma içerisine giremiyor. Yani ortada mesleki...

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Sayın Özkan, toparlayabilir misiniz.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Daha giremedik işte, ya Sayın Başkan, giremiyoruz ki. Müsaade ederseniz...

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Sayın Özkan, "kalabalık" sözcüğünü geri alır mısınız lütfen! Baro başkanlarına sehven söylediğinizi söyleyin lütfen!

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Baro başkanlarına "kalabalık" diyemezsin!

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Arkadaşlar...

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Başkanım, şimdi bir gürültü var, bir gürültü var.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - "Kalabalık"ı sehven söylediğinizi açıklayın da rahatlasın herkes!

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Sayın Aydoğan, gürültüyü keselim.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Sayın Aydoğan, müsaade ederseniz bir açıklama yapayım, ne dediğinizi... Bakın...

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Buyurun, baro başkanlarına "kalabalık" sözcüğünü sehven kullandığınızı açıklayın lütfen!

RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - "Kalabalık" kelimesi bir hakaret değildir!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Baro başkanlarının Anayasa'nın 34'üncü maddesinde ifade hürriyeti, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı sonuna kadar vardır. Bu noktada, hiçbir engelle karşılaşmalarını şahsen doğru bulmam.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - "Kalabalık" olmadıklarını söyle!

RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - "Kalabalık" hakaret mi?

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Evet, hakaret, "kalabalık" derse hakaret!

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) - Meslek örgütümüzün başkanı ya! Sizin başkanınız!

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - "Kalabalık" sözünü geri al!

RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - Beyefendi, parmağınızı indirin!

(AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Bakın, burada Sami Selçuk'un bir sözü vardır...

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Kabalık yapıyorsunuz, "kalabalık" diyorsunuz!

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - "Kabalık" ile "kalabalık" aynı şeyler ya!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Evet, burada Şeker TV yayında, Şeker TV'ye sesleniyorum...

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Arkadaşlar...

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Bakınız, Sami Selçuk'un bir sözü vardır. Zannediyorum, Şeker TV kalitesiyle bu çalışmaların milletimize ulaştığına inanıyorum.

(AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Arkadaşlar, sakin olun!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Şeker TV'nin, baro başkanlarına bizlerin seslerimizi ulaştırdığına inanıyorum. Bu noktada ben onlara sesleniyorum: Elbette toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı var, elbette farklı fikirler olacak, elbette baro başkanları meslektaşlarımızın antidemokratik de olsa, belki çoğulcu nitelikte olmasa da görüş ve düşünceleriyle beraber şekilleniyor. Bu anlamda, bizler çalışmamızı yaptık ve son şeklini verdik.

(AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Arkadaşlar, sakin olur musunuz! Sakin olun arkadaşlar!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Anayasa'nın 135'inci maddesinde...

(AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Sakin olun!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - ...barolar başta olmak üzere diğer meslek mensuplarının yapılanmalarının anayasal çerçevesi şu 3 başlık etrafından toplanmıştır. (Gürültüler)

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Arkadaşlar, konuşmacı... (Gürültüler)

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Meslek mensuplarının müşterek ihtiyaçlarını karşılamak...

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Bakın, değerli arkadaşlar, konuşmacı konuşmasına devam ederken...

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - ...hukuki faaliyetlerini kolaylaştırmak...

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Sayın Özkan...

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - ...mesleğin genel menfaatine uygun olarak...

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Sayın Özkan...

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - ...gelişmesini sağlamak...

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Sayın Özkan...

Konuşmacı konuşmasına devam ederken...

(AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Arkadaşlar, ya böyle bir üslup olabilir mi?

MAHMUT ATİLLA KAYA (İzmir) - Kadına tavır gösteriyor, siz de çekiyorsunuz!

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) - Hemen kadın meselesi arkadaş! Hemen mi kadın meselesi? Biz de kadınız, o da bana bağırdı, Allah Allah!

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Böyle bir üslup olabilir mi?

(AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Sayın Özkan, devam edin.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Bu anlamda "mesleki dürüstlük, disiplin ve ahlakını korumak" şeklinde belirtilmiştir.

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) - Sayın Başkan, baro başkanlarına "kalabalık" denilmesi mesleğimize saygısızlık, haksızlıktır. Bunu kabul edemeyiz.

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Şimdi, arkadaşlar, bakın...

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Tabii, bu madde farklı farklı yerde Parlamento tarafından pek çok kez değişikliğe uğramıştır. 1136 sayılı Kanun'un "Baroların Kuruluş Nitelikleri" kenar başlıklı 76'ncı maddesinde ise barolar...

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) - Baro başkanlarına "kalabalık" diyemezsin!

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - E, tamam! Ya, bunu kaç kere ifade edeceksin? Söyledin, tamam.

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) - Sen bana ne bağırıyorsun oradan ya?

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Allah Allah!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) -...avukatlık mesleğini geliştirmek, mesleki düzen ve disiplini sağlamak...

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) - Sen benimle senli benli konuşuyorsun!

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Söyledin, kaç kere ifade edeceksin?

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) - Siz orada Başkan sıfatındasınız, senli benli konuşamazsın vekille!

GÜLAY SAMANCI (Konya) - Bağırmadan konuş, bağırmadan!

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) - Seninle konuşmuyorum ben, yanındakiyle konuşuyorum. Sen kimsin!

GÜLAY SAMANCI (Konya) - Sen kimsin!

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) - Tanımıyorum ben seni, kimsin!

GÜLAY SAMANCI (Konya) - Ben de seni tanımıyorum, sen kimsin!

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) - Ben Başkanla konuşuyorum! Sen kimsin!

GÜLAY SAMANCI (Konya) - Gürültü yapma, gürültü yapma!

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) - Sana ne! Sen kimsin!

GÜLAY SAMANCI (Konya) - Ya, sen kimsin ya!

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) - Avukatı mısın onun?

GÜLAY SAMANCI (Konya) - Evet, avukatıyım.

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) - Ver vekâletini, Allah Allah!

GÜLAY SAMANCI (Konya) - Sen kimsin!

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) - Burası değil senin yerin!

GÜLAY SAMANCI (Konya) - Senin de burası değil!

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) - Tam da burası benim yerim. Ekmeğime kan doğratmayacağım size!

GÜLAY SAMANCI (Konya) - Hadi oradan!

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) - Sana hadi oradan!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - ...avukatlık mesleğinin ahlakını, saygınlığını, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak, avukatların ortak ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla tüm çalışmaları yürüten, çalışmalarını demokratik ilkelere göre sürdüren kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olduğunu ifade etmişlerdir.

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Arkadaşlar, bir saniye, bir saniye...

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Ve yine Anayasa'da da belirtildiği şekliyle, kuruluş amaçları dışında faaliyette bulunamazlar.

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Bir saniye... Arkadaşlar...

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Tabii, öncelikle baroların Anayasa'da ve yasada belirtilen bu görevleri dikkate alındığında bu ihtiyaçları tam anlamıyla karşılayamadığı, özellikle doğrudan avukat meslektaşlarla muhatap olduğumuza...

(AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Cahit Bey toparlasın.

(AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Bakın, yani İç Tüzük'e uygun hareket etmiyorsunuz.

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) - Siz de Anayasa'ya uygun hareket etmiyorsunuz.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - ...onlardan gelen veriler ışığında gerçekten böyle bir talebin söz konusu olduğu vakıadır çünkü bu çalışmayı yaparken bugün yürüyen sadece baro başkanlarımız değil -onları dinledik, yine dinleriz ama- bunun dışında 130 bin de avukat var ve onları da dinliyoruz.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Kanun geçtikten sonra mı dinleyeceksiniz?

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - İkinci olarak, son yirmi yıllık süre zarfında hızla artan avukat sayısı, artan bu avukat sayısının özellikle İstanbul, Ankara ve İzmir'de yoğunlaşması, barolar ile meslek üyeleri arasında rabıtanın maalesef neredeyse tamamen ortadan kalkması, kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 10 bin olan avukat sayısının arada geçen süre zarfında 130 binlerin üzerine çıkması...

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Bu sayıyı biz mi artırdık?

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) - On sekiz yılda 57 hukuk fakültesi açtınız!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - ...ve artan bu sayının özellikle başta İstanbul olmak üzere Ankara ve İzmir illerinde yoğunlaşması, İstanbul'da 50 bin üyeyi aşan baro, Ankara'da 20 bin üyeyi aşan veya İzmir'de de 10 bin rakamını zorlayan avukat sayısı elbette biraz önce Anayasa'da ve yasada belirtilen baroların görevlerini hakkıyla yerine getirmelerini maalesef zorlaştırmış, hemen hemen tamamen ortadan kaldırmıştır. Artan bu sayı nedeniyle, başta stajyerlerin mesleğe hazırlanması ve eğitimi konusunda baroların gerektiği gibi görevlerini yerine getiremedikleri ortadadır. Avukatlık stajının sembolik ve prosedürel olarak kaldığı da genç meslektaşlarımız tarafından yakinen bilinmektedir.

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) - Genç meslektaşlarımız Çağlayan'da sözünü söyledi.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Avukatların mesleğe kabulünden sonra da baroların gelişen hukuki konularda avukatlara gerektiği gibi meslek içi eğitim veremedikleri görülmüştür. Baroların üyeleriyle ilişkisinin baro levhasına kayıttan ibaret olduğu, bunun dışında disiplin işleminden başka avukat üye sayısı, baro üyesi olmadığı ortadadır. Artan bu sayı, baroların demokratik temsilini de maalesef neredeyse ortadan kaldırmıştır. Özellikle bu bahsi geçen 3 ilde avukatların yüzde 45'inin seçimlerde sandığa gitmediği de ortadadır. Ha, bunun dışında Anadolu veya Trakya barolarına baktığımız zaman da buralarda sandığa teveccühün yüzde 90'ların üzerinde olduğu görülmektedir. Hani sandığa gitmemeyi sadece bir demokratik tavır olarak görebiliriz, eyvallah ama bu oran Denizli, Antalya, efendim Konya ve diğer illerle kıyaslandığında birinde yüzde 90'ların üzerinde teveccüh varken, yüzde 90 oranında ortalama teveccüh varken sandığa maalesef İstanbul'da 20 bin avukat meslektaşımız sandığa teveccüh göstermemektedir.

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) - Ya, sana ne ya!

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Antalya Barosunun 4900 tane üyesi var.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Tabii bu 41 bin üyenin olduğu dönemde 20 bin üye sandığa gitmezken, bugün bu rakam 47 binlerin üzerine çıkmıştır.

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) - O zaman yüzde 54'le seçilen Recep Tayyip Erdoğan'ın seçimi de demokratik değildir.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Şimdi, tüm bunlara baktığımız zaman, özellikle baroların gerek demokratik temsil, Anayasa'da yer alan, yasasında yer alan görevlerini hakkıyla yerine getirebilmeleri için, bunun ya 1969'daki o baro sayısı ve avukat sayısındaki denklem, ya buraya getireceğiz ya da bilmem, mutlaka farklı bir teklifin diğer siyasi parti grupları tarafından gündeme gelmesi lazım, bunları değerlendirmemiz lazım.

Bakınız, şu anda demokratik temsille ilgili şöyle bir tabloyu sizlerle paylaşmak isterim:

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) - Başkanınız şurada, çağırın onlara anlatın ya! Bu ne saygısızlık ya!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Özellikle İstanbul, Ankara ve İzmir'deki barolarda 46 bin üye sayısı varken -zaten Şeker seni çekiyor, çok teşekkür ediyorum Ali Bey'e- aldığı oy 8 bin. 8 bin oy aldığı zaman 138 tane delegeyi belirleyip barolar Birliğine gönderiyor.

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) - Peki, avukatların sorunu sadece bu mu?

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Ya 2 bin kişiden 200 kişiye...

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Şimdi bana birisi 8 bin üyeyle Barolar Birliğinde üye olan yüzde 25 üyeyi, doğrudan tek bir baronun temsil ettiği 8 bin, 130 bin üyenin olduğu; Ankara'da 17 bin üye varken şu anki mevcut baro başkanı İstanbul'a nazaran çok daha yüksek oy almış çünkü 17 bin üyenin 7 binini almış.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Üyelerin yarısı oy kullanmamış.

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) - Peki 2 bin kişilik barodan 200 kişi oy kullanırsa ne yapacaksınız?

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Bu noktada da 57 delegeyi sadece Ankara Barosu... İzmir Barosu da 9 bin 600 üyeden 1955 üyenin oyunu almak suretiyle İstanbul, Ankara ve İzmir Baroları, Barolar Birliğindeki delegasyonun yüzde 45'ini belirler noktaya gelmiş. Şimdi, bu noktada yüzde 15 oyla, Barolar Birliğinde yüzde 45 oyun temsil edildiği ve böylelikle bir demokratik anlayış olduğunu da mutlaka üyeleriniz, vicdanlarınız değerlendireceklerdir.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Avukatların yüzde kaçı o barolara bağlı?

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Değerli arkadaşlar, teklif sahibi teklifini açıklasın. Varsa diyeceğiniz, ben size söz vereceğim. Niye? Böyle müdahale etmenize gerek yok.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Başkanım dayanamıyoruz ya! Temsili demokrasi diyor kardeşim. 78 tane baro karşı çıkmış, Anadolu barosundan bahsediyor ya! Böyle bir şey olabilir mi ya?

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) - Anadolu baroları da bu düzenlemeyi istemiyor. 80 baro karşı ya, hiç biri istemiyor. Anadolu baroları da istemiyor bu düzenlemeyi. Neden bahsediyorsun! Kendi siyasi görüşünüzdeki baro başkanları da istemiyor bu düzenlemeyi.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Bağlı olduğunuz baro başkanları.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - İşte bu çerçevede bu yapılan çalışmalar, görüşler dikkate alınmak suretiyle düzenlememizi 3 başlık altında değerlendirmeliyiz.

Birinci başlık: Baroların kuruluşuyla ilgili düzenlemede yani teklifimizin de bir konusu 77'nci maddeye ilişkindir. Diyoruz ki: Bahsi geçen sorunlar büyük illerdeki barolarda yoğunlaşmış olduğundan ve bu bağlamda da...

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Denizli Barosu Başkanı ne yapıyor?

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) - Denizli karşı, İstanbul karşı.

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) - Bütün barolar karşı siz hâlâ daha savunuyorsunuz.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - ...üye baro ilişkisinin güçlenmesi ve doğrudan mesleki faaliyetleri yerine getirebilmeleri noktasında 5 binden fazla üyesi olan barolarda, en az 2 bin avukat bir araya gelmek suretiyle ikinci baroyu kurabilsin. Bunu teklif ediyoruz.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Neden 2 bin?

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) - Var mı böyle bir şey ya!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Bakınız 2 bin avukatın bir araya gelmesini küçümsemeyelim, şu anda Türkiye'de 72 ilde yer alan baroların toplam üye sayısının üzerinde.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - 80 baro bir araya geldi, "Hayır." diyor.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Yani 72 baro 2 bin sayısının altındayken İstanbul, Ankara ve İzmir'de sadece 2 bin avukat bir araya geldiğinde Anadolu ve Trakya'daki 72 barodan daha büyük baro kurabiliyor.

İşte, bir düzenlemeyi barolar üzerine yapıyoruz. 5 binden fazla üyenin olduğu barolarda 2 bin avukat bir araya gelmek suretiyle ikinci bir baro kurabiliyor.

İkinci olarak: Biraz önce bu istatistikte gösterdiğimiz şekliyle, yüzde 15 oy almış bir baro yönetiminin, Barolar Birliğinde yüzde 50'yi belirliyor olmasının da antidemokratik olduğunu düşünerek...

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) - Baro meclisi kurun demokrasi peşindeyseniz kardeşim.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - ...Barolar Birliğinde temsilde adalet ve yönetimde istikrar anlayışıyla evrensel bir seçim prensibini de dikkate alarak baroların, Barolar Birliğinde temsilinde 3 artı 1 delegeyle temsil edilmesi yani 3 delege bir de başkan 4 temsilci göndermesi, biraz önce bahsettiniz 5 bin baremi dikkate alınarak da her 5 binde 1 delege göndermesi imkânı getiriyoruz.

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) - 40 üyeli Ardahan Barosuyla 4.800 üyeli baronun aynı oranda delegesi olacak, bunu savunuyorsunuz.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Yine kuruluş tarihine bakılmaksızın tüm barolar için baro organlarının seçimi, iki yılda bir ekim ayının ilk haftası, yine Türkiye Barolar Birliği seçimini de baroların seçiminin akabinde aralık ayının içinde yapılmasını öngörüyoruz. Tabii, yine kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olması hasebiyle baroların ve kamu kurumu niteliğinden kaynaklı anayasal ve yasal görevleri olması hasebiyle başta CMK, adli yardım, çocuk hakları ve diğer kurul ve komisyonlarda görevleriyle ilgili de düzenlemeleri yine bu teklifin içerisinde getiriyoruz.

Bakınız, ben de İstanbul Barosunda avukat olarak vaktiyle 2002-2004 yıllarındaki eski başkan Sayın Kolcuoğlu döneminde -bunlar da kaldırılmıştı- CMK bölgelerinde, Fatih bölgesinde seçimle gelmiş bir temsilciydim. CMK başta olmak üzere avukat haklarında çalışmalar yaptık ancak vaktiyle Fatih'te bu görev dağılımları CMK dağılımları ve oradaki CMK avukatlarının hak arama mücadelesi noktasında gerek işkenceyle mücadelede gerek hak ihlalleriyle mücadelede dayanışma noktalarında olmaları için çalışmalar yürüten bu kurulları maalesef Kolcuoğlu tasfiye etti. Çok istedik, mücadelesini verdik. Bakın, burada eminim -Sayın Tanal şimdi gitmiş, sataşmadan önce ama- Sayın Tanal da bunların kaldırılmasına karşıydı o dönemde. Yani, niçin efendim İstanbul gibi bir ilde, 39 tane ilçenin olduğu yerde, 39 tane CMK bölgesi varken ve burada demokratik tartışma, Anayasa'da belirtilen hak arama mücadelesinin gereği avukatlar tarafından yerine getirilebilirken sadece buralarda "Yarın siz burada toplanır da benim yönetimi alırsınız." diye buraları tasfiye etti.

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) - Siz yönetimi alamıyorsunuz diye yapıyorsunuz, tek sebebi bu, ne yapsanız seçtiremiyorsunuz, ne yapsanız AKP'lileri seçtiremediniz baro başkanlığına, o yüzden yapıyorsunuz. Neler yaptınız, olmadı.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Oysa orada solcusu vardı, sağcısı vardı, şucusu vardı, bucusu vardı, herkes vardı, demokratikti. Demek oluyor ki CMK'yle ilgili bölgeler nasıl tasfiye edilirken tevzide sıkıntı olmamışsa CMK hizmetleri adil bir şekilde yürütülebiliyorsa bunu aynı şekilde çoklu baro sisteminde de diğer açılan, açılır ya da açılmaz tabii ona meslektaşlarımız karar verir...

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) - Var olan koltuğu alamıyorsak yeni koltuk hediye edelim yandaşlarımıza diyorsunuz, bu.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - ...Buralarda yine aynı şekilde hak ve adalete, nispete uygun şekilde yürütülecektir.

Yine, adli yardımda, tevzinin adli yardımdan hizmet veren avukat meslektaşlarımızın adalete uygun şekilde bu görevlerini yerine getirebilmelerine imkân sağlayan düzenlemeler içeriyor.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - CMK ücretleri çok uygun da konuşuyorsunuz. İşçi avukatlar sorununu çözün önce.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Yine, malum olduğu üzere dünya görüşü, yaşam tarzı, yaşam tarzı tercihi, inancı sebebiyle başta kadınlarımız olmak üzere avukat meslektaşlarımız zaman zaman mahkemeler nezdinde veya barolar nezdinde ayrımcılığa tabi tutulabiliyor, bunu yaşadık.

ALPAY ANTMEN (Mersin) - Barolar nezdinde yok öyle bir şey.

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) - Barolarda o sorun yok, atadığınız hâkimlerde var sorun.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - İstanbul Barosu sizi kabul etmiş, sizi!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Bunu kimse yaşamadık diyemez. Bu anlamda da getirdiğimiz Avukatlık Kanunu'nun 49'uncu maddesinde kıyafet özgürlüğü bağlamında bir düzenleme getiriyoruz ve avukatların resmî kılığı olarak cübbeyi öngörüyoruz. Cübbenin dışında farklı kıyafetlerle, farklı yaşam tarzı tercihleriyle avukat arkadaşlarımızın herhangi bir ayrımcılığa tabi tutulmamaları gerektiğine inanıyoruz. (AK PARTİ ve CHP sıralarından karşılıklı laf atmalar)

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Müdahale etmeyelim arkadaşlar.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Yine, avukatlarla ilgili genç avukatlara kesenek indirimi getiriyoruz. Türkiye'de başta Ankara Barosu olmak üzere, İstanbul, Anadolu ve Trakya'daki değişik barolar farklı kesenek düzenlemeleri getiriyor yani genel kurullarda yer alan düzenlemelerle genel kurullarda karar almak suretiyle kadın, genç, engelli avukatlarla ilgili, kesenekle ilgili bazı indirimleri genel kurullarda yapabiliyorlar. Bu anlamda, biz de bununla ilgili genç avukatlara en asgari düzeyden imkân sağlamak üzere mesleklerinin ilk beş yılında genç avukatlara keseneğin yani kendi avukatlık yaptığı, bağlı bulunduğu baronun belirlemiş olduğu asgari ve azami-hangisiyse- keseneğin yüzde 50'si oranında kesenek yani aidat ödeme düzenlemesi getiriyoruz. Genç meslektaşlar mesleğin ilk beş yılında kendi barosunun keseneğinin yüzde 50'si oranında aidat ödeyecekler.

Yine, avukat meslektaşlarımızın yargı mensubu olmaları nedeniyle yargı mensubu olan avukatlar, hâkim ve savcılarla aynı yargısal süreçlere muhatap olsunlar diye haklarında eğer bir ceza davası olursa -getirdiğimiz bir diğer düzenlemeden bahsediyorum- istinafın sınırında kaldığı için Yargıtaya gidemiyorsa bu noktada -yargı mensuplarıyla, hâkim ve savcılarla- burada da istinaftan bir üst yargı yolunu açalım veya bu noktada yarın haklarında verilecek mahkûmiyet kararı iki yıl olur, üç yıl olur, bir yıl olur ama bu mahkûmiyet kararının hemen akabinde meslekten ebediyen ihraç yani müebbet bir ekonomik yaptırımla karşı karşıya kalma durumunda olduklarından dolayı Yargıtay yolunu açalım. Burada verilecek karara da herkes saygılı olsun. Burada adalete uygun bir netice ortaya çıksın dedik.

Hasılıkelam, bu 5 büyük başlık altında belirtmiş olduğumuz Avukatlık Kanunu Teklifi'mizdeki düşüncelerimiz, inşallah, önümüzdeki süreçte bugün mesleki eğitim, meslek içi eğitim, stajyerlerininin mesleğe kazandırılması ve gelişen hukuki konularla ilgili baroların fikir ve düşüncelerini, meslektaşların fikir ve düşüncelerini, donanımlarını artırarak onlara ulaştırabilmesi, üye-baro ilişkisinin rabıtasının kurulması ve avukatların özellikle mali durumlarından ekonomik durumlarına, oralardan mesleki disiplinlerine, meslek içi eğitimlerine kadar pek çok alanda yaşanılan sıkıntıları ortadan kaldırsın ve mesleğe giren genç bir stajyerimiz dünyayı tanımış, farklı hukuk sistemlerini görmüş, farklı hukuk sistemleriyle çalışmaları yürütmüş, gerek mahkeme stajı aşamasında âdeta bir tetkik hâkimi gibi stajını geliştirmiş ve yine baroda baro stajını tamamlarken özellikle baroda usta çırak ilişkisi içerisinde donanımlı, etkin, yetkin bir şekilde mesleğe kazandırılmış, mesleğe kazandırmak da yetmez, akabinde meslek hayatı boyunca uzun süre içerisinde her gelişen hukuki süreçle ilgili belli dönemlerle adım adım, aşama aşama meslek içi eğitim, mesleki kalitenin artması noktasında donanım sağlanacak.

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) - Usta-çırak ilişkisini bozuyorsunuz.

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Sayın Kadıgil, sürekli müdahale ediyorsunuz.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Yine, bugüne kadar bağlı çalışan avukatlarla ilgili de maalesef bugün bahsi geçen birkaç baro şikâyet edildiği zaman, genç meslektaşlarımızın sıkıntıları dile getirildiği zaman bağlı avukatlar, işçi avukatlar -adına siz ne derseniz deyin- her ne şekilde mesleğini icra eden avukatların bir sıkıntısı olduğu zaman ilk cümleye "hükûmet" diye başlayan bir baro anlayışı maalesef barolara ve avukatlara hizmet edemiyor. İşte bizim arzumuz şudur: Artık bu meslek rekabet ortamında yani meslek içi eğitim, genç stajyerlere mesleki eğitim verilirken kalitenin artırılması, gelişen hukuki konuların meslektaşlara ulaştırılması... Bu noktada elbette kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu, tamam, ancak bunun yanında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin -master tezim de var- bu konuda bakış açısı da farklıdır.

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Sayın Özkan, toparlar mısınız.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Bu noktada toplantı ve örgütlenme özgürlüğü "kamu kurumu niteliğinde" diyerek bu şekilde sınırlandırmanın ötesinde varsa bir serbestlik, varsa bir çoğulcu, katılımcı anlayış, bunun da mesleğe kazandırılmasına Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kıta Avrupası'ndaki farklı örneklerden yola çıkarak köşeye çekmektedir.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Bir örnek söyler misiniz Sayın Özkan?

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Dünyada, evet mesela, Turan Bey siz gazeteci olsaydınız çok başarılı gazeteci olurdunuz, çok güzel bir soru sordu.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Yüzde 100'ünü karşılıyor mu?

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) - Ama bir örnek verin Sayın Özkan.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Şu anda, önceki değil, şu anki mevcut avukatlık sistemimiz, kıymetli avukatlar, kıymetli milletvekilleri, şu anki avukatlık sistemimiz her şeyden önce bizim Anayasa'mızda yer alan düzenlemelere, hükümlere uygun çalışmıyor. Neye uygun diyoruz ya?

ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Avrupa'da var mı diyorum?

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Öncelikle Anayasa'ya uygun değil, bunu bir kenara bırak, bizim önce ona bakmamız lazım.

İki, şu anda Avukatlık Kanunu'muzun çerçevesini çizdiği düzenlemelere de uygun değil.

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) - Evet haklısınız, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine uyma gibi anlayışı yok!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Ha dünyadan bir örnek bakacak olursak inanın dünyada hiçbir ülkenin düzenlemesi başka bir ülkenin düzenlemesine benzemiyor, bunun altını çizelim.

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) - Sarayın istediğini yapmıyor musun?

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Faşizmin hepsi birbirine benzer!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Bakın, bu çok önemli. Burada baro başkanlığı yapan arkadaşlar var. Bana motamot bir ülkenin baroya yapılanmasının bir diğerine motamot benzediği bir tane düzenleme getirin, biz bunu geri çekelim; yok, farklı farklı sistemler.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - İşinize geldiği gibi yapamazsınız.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Bunu getiremezsiniz ama dünyada Almanya'ya bakalım; Almanya'da 90 tane idari merkez var, 160 tane baro var, evet. Baro başkanları çıksın bize söylesin. Bakınız 90 tane idari bölge var, 160 tane baro var. Nasıl oluyor? Ya, biri söylesin arkadaş. Ha, farklı bir mantıkla kurulmuş, efendim şu esaslara göre kurulmuş, bu ayrı bir şey.

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) - Almanya'da tek baro var, tek baro.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Yine Almanya'da barolar birliği sistemine baktığımız zaman Almanya, barolar birliğine avukatlar birliği değil, bizim gibi barolar birliği olarak bakıyor. Barolar birliği olduğu için de sadece barolar birliğinde bahsi geçen 160 baro, sadece başkanları tarafından temsil ediliyor. Bu anlamda biz de Fransa'sı, İngiltere'si, Almanya'sı bütün diğer başka ülkelerin çalışmalarına da baktık, bir de kendimize uyan, bu noktada mesleğin ve meslektaşların önünü açacak, hukuk kalitemizi yükseltecek, hukukçu kalitemizi yükseltecek...

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Size uyan değil baro başkanına ve barolara uyan kanun olacak.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - ... ve Türkiye'ye alternatif itilaf çözme noktasında ara buluculuk, tahkim ve mesleki kalitenin artması noktasında Türkiye'yi bir üste çıkaracak ve uluslararası farklı ihtilafların çözüm merkezî hâline getirecek Avukatlık Kanun Teklifi'ni hazırlayarak Meclise sunduk.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Bütün baroların karşı olduğu kaliteye bak. Yüzde 100 karşı oldukları bir kalite!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - İnşallah, kıymetli Komisyon üyelerinin takdirine netleşecek ve Genel Kurulda görüşülerek inşallah kabul edilerek hukuk camiamıza, avukatlık camiamıza başarılı, gayretli ve gerçekten dünyada farklı avukatlık sistemleriyle, farklı hukuk sistemleriyle yarışan ve Türkiye'nin hukuk sistemini dünyanın parlayan bir sistemi hâline getirecek barolar sistemini hukuk sistemimize kazandırıyoruz, hayırlı uğurlu olsun.

Teşekkür ediyorum.