SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Adalet Komisyonu olarak iki yıldan beri yapmış olduğumuz yasa teklifi çalışmalarında yeni bir usul ortaya konulmaya başladı. Bizlerin, muhalefet partilerinin defalarca ikazlarına rağmen bu usul egemenleştirilmeye çalışılıyor. Geçen HMK Komisyonu çalışmalarında 61'inci madde konusunda, yani ara buluculuğun tüketici heyetleri mahkemeleri uyuşmazlıklarında artık yer alması konusunda getirilen düzenlemede, tüketicilerle ilgili bir konuda tüketicilerin kuruluşu olan federasyonun toplantıya katılma talebi Komisyon tarafından kabul edilmedi ve ben Komisyon toplantılarında "Yani, bu konuda tüketicilerle ilgili bir yasal düzenleme yapılıyor, bu federasyon burada görüşlerini ortaya koymak istiyor; bir sivil toplum kuruluşu, niçin kabul edilmedi?" diye sorduğum zaman bir cevap verilmedi, verilen cevap da eksikti yani eksik bir cevap verildi, "Pandemi koşulları." dendi. Yani, biz burada yasa teklifi, yasal düzenlemeler yapıyoruz; yasal düzenleme yaptığımız, muhatap alınan yapılar Komisyon çalışmalarına alınmıyor, aynen barolar da.

Şimdi, önümüze gelen Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'yle ilgili maddelere bakıyorum. 1'inci madde: Çoklu baroya uyum düzenlemesi; baroya, levhasına kayıt. 2'nci madde: Çoklu baroya uyum düzenlemesi; staj yapılacak avukatla ilgili. 3'üncü madde: Çoklu baroya uyum düzenlemesi; birlikte çalışma ve ortaklık için aynı baroya kayıtlı olma şartı ve "birden fazla baronun bulunduğu yerlerde" diye devam eden birçok madde... Ya, arkadaşlar, burada barolar yok. Barolar Birliği temsilcisinin burada olmamasının; burada, barolarla ilgili yapılan düzenlemede baroların şu anda Çankaya Kapısı'ndan Meclisin içine alınmamasının demokratik açıdan izah edilecek bir yönü yok. Sayın Başkan, böyle bir usul olamaz. Burada düzenleme yapacağımız yasalarda, bu konularda yasaların etkilediği yapıların burada seslerini duyurmaması demek doğru bir şey değil. Barolar ne yapıyor? Ankara'ya geliyor, başkente geliyor; Ankara'ya sokulmuyor, başkente sokulmuyor. Miting yapmak istiyorlar; miting yapmaları engelleniyor, hak arama hürriyetleri engelleniyor. Ne olacak burada? Burada biz, muhatapları olmadan, muhataplarının seslerini duyurmadan bir yasa teklifini yasalaşma yolunda ilerletiyoruz; böyle bir usul yok. Bu nedenle, Adalet Komisyonu doğru yapmıyor; geçmiş yasa tekliflerinde de doğru yapmadı, bugünkü gelen yasa teklifinde de doğru yapılmıyor.

Sayın Başkan, burada bu yasa teklifi görüşmelerinde, Komisyonda acaba hangi kuruluşlar var? Açıklamadınız. Kimler var, açıklayın, bu yasa teklifi görüşmelerine katılan hangi kuruluşlar var? Biraz önce bir iki arkadaş ayağa kalktı, "Yargıtaydan varım." dedi, Barolar Birliği temsilcisi "Varım." dedi, Adalet Bakanı Yardımcısı "Varım." dedi; başka kimler var? Hukuk fakültesi var mı? Hukuk fakültelerine bu konuda çağrı yapıldı mı, onlardan görüş alındı mı? Biz neyi kaçırıyoruz? Barolar yok, hukuk fakültesi dekanları yok, hukuk kurumları yok. Neyi, kimden kaçırıyoruz? Böyle şey olmaz Sayın Başkan, böyle bir usul olmaz. Böyle bir usul demokratik bir usul değildir. Böyle bir usul "Adalet Komisyonu" denilen, adaletin gerçekleştirilmesi için en önemli yer olan bu Komisyona yakışmıyor; bu nedenle, bu usulün terk edilmesi gerektiği kanısındayım.

Bir de ayrıca, şimdi, 26'ncı ve 36'ncı madde konusunda biz diyoruz ki: Bu konuda, gruba çağrı yapılması konusunda kırk sekiz saatlik süre ihlal edilmiştir; bu süre geçmemiştir. Yani, sürede ihlal var diyoruz; bu konuda ikna olmadığımızı söylüyoruz. Demek ki siz açıklamalarda bulundunuz, bu konuda biz ikna olmadık. Niçin bu en küçük usuli bir durumu bile gerçekleştiremiyoruz, bunu tartışma konusun yapmak durumunda kalıyoruz? İnşallah bundan sonraki çalışmalarımızda, yasa tekliflerimizde bu usulü doğru bir şekilde yaparız, bir tartışma konusunu buraya getirmeyiz.

Teşekkür ederim.