| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | (2/2999) esas numaralı Kanun Teklifi'yle ilgili olarak TBMM İç Tüzüğü'nün 26'ncı, 30'uncu, 31'inci, 35'inci ve 36'ncı maddelerine uyulup uyulmaması ve baro başkanlarının Meclise davet edilip edilmemesi hakkında görüşmeler |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 02 .07.2020 |
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, bu toplantının yapılış günüyle alakalı itirazımız var. Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun 1 Temmuz 11.07'de aldığı bu toplantı tarihiyle ilgili tebligatı bizim o saatten sonra aldığımız kesin, zira altında devam ediyor, Meclisteki o zimmet defterinde. Yani 11.07 gözüküyor ama aslında daha da sonra. Bu 26'ncı madde ve arkasından İç Tüzük'ün 36'ncı maddesinde belirtilen "Kırk sekiz saat sonra başlanabilir." müeyyidesine uymamak bir keyfiyet arz ediyor. Bakın, ben bir şey söyleyeyim size: Meclis zaten 27'nci Dönemde açıldığından beri kanun yapma tekniği açısından, "kod kanun" dediğimiz, esas kanun yapmak yerine torba kanunlarla Meclisin çalışmasını ciddi anlamda sekteye uğrattık, Meclisin yetkilerini de aldık, Mecliste komisyonların çalışmalarını da bu şekilde sekteye alırsak bu Parlamentonun yapacak çok bir işi kalmaz.
On sene evvel belki -siz de hatırlarsınız- Çevre Komisyonuna bir kanun geldi, Çevre Komisyonu üyesi olarak gittim ben. O gün Çevre Komisyonunda hayvan haklarıyla alakalı bir kanun vardı. 10 üyeli Hayvan Hakları Derneği Başkanı veya Yöneticisi bile o gün o kanun Komisyonda görüşülürken vardı. Doğru olan da oydu. Hayvan haklarıyla ilgili bir yasa çıkacaksa bununla ilgili, sosyal derneklerin, sivil toplum kuruluşların temsilcilerini dinlemek de doğru olandı. Savunma hakkı da en az hayvan hakları kadar önemli bir meseledir. Eğer siz, Hayvan Hakları Kanunu'yla alakalı hayvansever dernekleri başkanlarını dinlemeyi göze alıp baro başkanlarının fikrini dahi duymak istemiyorsanız burada ciddi, sakat bir durum var arkadaşlar. Bu, savunma hakkı. Yani baro dediğiniz, anayasal bir kurum, herhangi bir dernek de değil. Anayasal kurumu dinlemeyi bile bu Komisyona çok görüyorsunuz. Bu konunun ivedi olarak düzeltilmesi gerekir.
Hatırlar mısınız, 16 Temmuz 2016'dan önce bu FETÖ terör örgütü her ilde Hukukçular Derneği kurmuştu. "Paralel yapı" diyorduk o zaman. Hatırlarsınız, o dönemde, 24'üncü dönemde henüz FETÖ kavramı çıkmamıştı, "Paralel yapı" diyorduk; paralel dernekler kurmuşlardı, barolara giremediği için, Hukukçular Derneği kurmuşlardı. O Hukukçular Derneğiyle bu konuda ciddi bir organizasyona girişmişlerdi. Kendi atadıkları hâkimlerle alakalı bir karar verilecekse o Hukukçular Derneğinden bir avukata gidiyordunuz, o avukat vasıtasıyla girdiğiniz davayı kazanma olasılığınız çok yüksekti. Bakın, burada aynı şey söz konusu olacak. Paralel barolar kurarak, aynı o dönemdeki gibi, paralel bir yapılaşmaya müsaade ederseniz... Şu anda o derneklerin önemli bir kısmı, yöneticileri, başkanları hepsi hapiste. Niye? Terör örgütü üyesi olarak.
Yarın öbür gün, ülkenin üniter devlet yapısına da zarar verebilecek bu uygulama çok daha büyük bir belanın da önünü açacak. Bunu, lütfen, sadece ve sadece "Biz böyle istiyoruz, baroların yapılanmasında aksaklıklar var..." Eyvallah, bana göre de var, bana göre de var. Nispi temsil olarak sadece yüzde 25-30 oy alanın bütün baronun delegelerine sahip olmasının doğru olmadığını düşünüyoruz biz de. Aynı, belediye meclislerindeki gibi, belli bir oranda oy alanların da o baro yönetiminde yer alması doğru olandır ama bunun yerine, ülkede çok başlılığa girecek paralel bir yapılanmaya müsaade eden bu uygulama başından itibaren sıkıntılı bir uygulamadır.
Bunun gözden geçirilmesi gerekiyor. Üniter devlet yapısı konusunda en az bizler kadar hassas olduğunuzu bilirim ben, bu konuda bir şüphem yok. Ama bu uygulamanın buna yol açacağını aklınıza getirmemenizi hayretle karşılıyorum. Biz bunu 2011'de, 2012 yılında FETÖ terör örgütüyle ilgili söylediğimizde bize "Faşist" diye kürsüden hakaret ediyordunuz. Geldiğimiz noktada, bizim faşist değil, tehlikeyi önden gören insanlar olduğumuzu anladınız. Şimdi de söylüyorum, buradan da tekrar ediyorum, tehlikeyi önden gören bir milletvekili olarak söylüyorum: Bu kanun yasalaştığı andan itibaren Türkiye'de bölgesel güçleri arkasına alan, belli görüşleri arkasına alan, belli grupları arkasına alan, hukuku yerlere seren bir uygulamayla karşı karşıya kalacağız. Zaten hukuka, adalete, yargıya olan güven yerlerde sürünüyor, onu bile arar hâle geleceğiz. Bu konunun tekrar tarafınızdan değerlendirilmesini isteyeceğim.
Usul yönünden de -başından ifade ettim- süreye uygun bir günde açılmamıştır bu, doğru bir toplantı değildir. Süreye uygun bir şekilde yarın 11.07'den itibaren uygun gördüğünüz bir saatte, biraz daha uygun bir mekânda görüşülmesi ve özellikle baro başkanlarının veya temsilcilerinin bu toplantıya alınması çok önemlidir. Bir daha söylüyorum: Kaçarak göçerek kanun yapamayız, bize de yakışmaz, bu Parlamentoya yakışmaz. Kimden neyi kaçırıyoruz? Bu milletin gözünün önünden kaçırmak istediğiniz bir şey mi var? Yarın öbür gün karşımıza çıkabilecek birtakım tehlikelerin karşısında bu önlemleri de bir an önce almanızı istiyorum.
Teşekkür ederim.