| Komisyon Adı | : | TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Aydın Milletvekili Metin Yavuz ve 60 Milletvekilinin, Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2985) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 01 .07.2020 |
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Bende bir zooteknisttim, sonradan tarım ekonomisi hocası oldum. Bir gün tavukçularla ilgili görüşmeler yaparken televizyona çıkıp işte, o arkadaş, hormon verildiğini söylemişti ve birdenbire bunların büyüdüğünü söylemişti. Genel Başkan bana sormuştu o zaman: "Bu ne demek?" Bende, çok basit olarak anlattım. 2 tip tavuk var; biri yumurtlar, biri yumurtlamaz, hepimizin bildiği gibi, yani yumurtlamayanı eti için beslersiniz, eti için beslediğinizde ne yaparsanız yapın, doğada da gezse, kümese de koysanız kısa sürede et bağlar. Yani et bağlamasını daha hızlandırmak istiyorsanız yüksek proteinli yemlerle beslemeniz lazım. Bu bilimin çok basit bir kuralı yani buğday ve arpayla beslerseniz bu süre 60 güne kadar çıkar ama soyayla, mısırla beslerseniz, ışıkları da yakıp kapıları da kapatırsanız...
ORHAN SARIBAL (Bursa) - 38 gün.
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Tabii, 38 güne kadar beslersiniz. Yani kemiği çabuk kırılıyormuş şey oluyormuş falan... Önemli olan protein açığını kapatabilmek. Türk insanında da ciddi anlamda bir protein açığı var.
Yani bu çok basit. Bununla spekülasyon yapmak, insanları kandırmak neye yarıyor? Aynen Hocamın dediği gibi, 5 milyar dolarlık bir cirosu olan, hacmi olan, ihracatta sınır tanımayan, yani Arabistan'daki şirketlere 1 kilogramlık, işte, başkalarına, Ruslara 1,5 kilogramlık piliç yapabilecek kapasiteye gelmiş... İnsanların kafasında soru işareti oluşturursunuz, 83 milyonda. Yani eve gittiğinizde anneniz size tavuk yapmaz. Niye? "Oğlum, hormonluymuş." der. Hâlbuki sizin hormonlu olmadığını ona anlatmanız uzun sürer ama 1 kişi bunun her şeyini batırabiliyorsa o kişiye çok büyük cezalar vermek lazım.
Yani ne demek? Sen hem bilime karşısın hem de bir sektöre resmen çamur atıyorsun. Şimdi, hele o sektör tamamen yerli sermayeyse arkasında ben başka şeyler de ararım. Yani 1 firma şimdi el değiştirdi, yabancılara geçti -isim vermeyeyim, hepiniz aşağı yukarı tahmin edersiniz- o firma ciddi anlamda bu reklamlardan etkilendi, satışları düştü; zaten satılıktı, bankalarla pazarlık yapıyordu, fiyatı yaklaşık 800-900 milyon dolarken 300 milyon dolara gitti. Niye? Çünkü satın alanlar daha çok reklam yaptılar, tavuk eti fiyatlarına da zam yaptılar üstüne üstlük. O adamlar bir daha çıkmıyor, o sektörü kötülemiyor. Yani o, halkın sağlığıyla belki oynamamıştır ama direkt sektörü kötülemiş, bu da halkın sağlığıyla oynamak demektir. Yani, çok sağlıklı gıdalara ulaşamamak anlamına gelir.
Yine, günümüzde -bu akşam, hayvan hakları temsilcileri de varken- bu veganlık, vejetaryenlik konusunu da çok ciddi anlamda şey yapmak lazım. Hani, bu "Z Kuşağı" dediğimiz gençler ciddi anlamda hayvansal proteinsiz besleniyorlar, bunu da -tabii konumuz değil ama- toplum sağlığı açısından ciddi anlamda incelemek lazım. Televizyonlarda bunlara yönelik reklamlar demeyeyim de programlar var, belgeseller var yani işte, inek yavrusu için süt üretirmiş sadece, onu içmemek lazımmış falan, bunlar yanlış yani ineğin fazla sütü çok sağlıklıdır, içilir; eti, büyükbaş hayvanların küçük baş hayvanların...
CİHAN PEKTAŞ (Gümüşhane) - Kamu spotu yapılabilir aslında.
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Yani, kamu spotu yapmak lazım bence de. Bizim, mesela, Bakanlığın yapmış olduğu güzel bir çalışma vardı baklagillerle ilgili; nohut, fasulye, mercimek bizim temel geleneksel ürünlerimiz; yüksek düzeyde proteini olan, demir maddesi içeren nohut, mercimek, fasulye... Yani en büyük katkıyı da Profesör Doktor Ayşe Baysal yapmıştır mercimek konusunda yani herkese mercimeği yedirtmiştir, böylelikle kadınlarda demir eksikliği kalmamıştır Türkiye'de. O bir süre gitmiştir ama, yani onu devam ettirmek lazım. O yüzden bunlar son derece önemli ama gerek belgesel olsun gerek başka bir şekilde olsun bu tip programlarda da "Ya, işte et yemeyin." diyenlere bakın, arkasındaki şirketlere, uluslara bakın, kendileri daha fazla kırmızı et tüketme programları yaparlar. Yani, Amerika Birleşik Devletleri kişi başına 90 kilogram kırmızı et tüketir, 100 kilograma çıkarmak için uğraşır, Çinlilere de "Siz yemeyin, kolesterol olursunuz." derler. Bize de derler aynı şeyi.
CİHAN PEKTAŞ (Gümüşhane) - Yarasa yiyin, börtü böcek yiyin.
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Öyle de şimdi, bende şunu söylüyorum: Ormanın kralı aslan, yani aslan etle besleniyor demek ki et yemek lazım yani. O yüzden bize yemeyin dediklerine baktığınızda, biz yemeyelim siz bizi yiyin şeklinde düşünüyorsun. Çinlilere niye yemeyin diyorlar? Çünkü her Çinli 100 gram fazladan kıyma tüketse dünyada et krizi olur. Dolayısıyla bu olaylara bir de böyle bakmak lazım. Yani küresel firmaların, şirketlerin, devletlerin büyük, uzun vadeli projelerine bizim de dikkat çeken...
Madem tağşiş konusunu, taklit konusunu konuştuk, kamunun bu denetimleri... Bende o zaman size de bir şey söyleyeyim, RTÜK sadece bizim konulara girmesin bu tip konuları da incelesin. Yani bazı kanallara hiç ceza yazmıyor bazı kanallara da ciddi cezalar yazıyor. O yüzden bu tip programları da çok iyi incelemesi lazım. Yani küçük çocukların kafasında "Ya, ben o canlıyı nasıl tüketirim? O canlının etini nasıl yerim?" sorusu olmamalı. Tam tersine "Bunu yersem güçleneceğim." düşüncesinin olması lazım. Bu da ilkokullarda, temel eğitimde verilmesi gereken bir derstir. Bana sorarsanız.
Teşekkür ediyorum.