KOMİSYON KONUŞMASI

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şimdi bu konuyla ilgili olarak Sayın Erdöl'e mi Sayın Bakana mı hitap etmem gerekiyor bilmiyorum çünkü Sayın Bakan diyecek ki "Benimle bir ilgisi yok." haklı olarak, Sayın Erdöl de diyecek ki: "Ben sağlıkla ilgili maddeleri hazırladım ama diğer maddeler sorumluluğumda değil." Siz de haklısınız.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Sayın Bakan Hükûmeti temsil ediyor.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Tabii, sonuçta Sayın Bakan Hükûmet temsilcisi olarak cevap vermek durumunda.

Sayın Bakan, Millî Eğitim Bakanlığından gelen değerli bürokrat arkadaşımız kendine göre, haklı olarak dedi ki: "Bu, teknik bir konu." Kendi açısından teknik bir konu ama bunun ne kadar siyasi bir konu olduğunu siz gayet iyi biliyorsunuz, tümüyle siyasi bir konu bu. Siyasi bir konu ama gençliğimizi, çocuklarımızı, geleceğimizi de çok yakından ilgilendiren çok önemli bir konu. Yani bu, çok basit bir ücret artırımı gibi görünüyor ama o kadar basit bir konu değil. Temel bir meselenin, sorunun, sıkıntının maalesef bir parçası, onu burada devam ettiriyoruz. Bu vesileyle de gündeme getirmemiz gerekir.

Bu dershanelerle ilgili olarak, bunların kapatılmasıyla ilgili olarak şimdi bunun yerini doldurmak amacıyla okullarda kurslar düzenlendi ve epeyden beri var. Gece yirmi ikiye kadar bu kurslar yönergeye göre devam edebilecek, gece yirmi ikiye kadar. Yani çocuklarımız, bilmiyorum kaç kişinin burada çocuğu var hiç ilgilenmiyor arkadaşlar ama gece ona kadar bu kurslarda kalabilecekler, hafta sonları da bu kurslarda olabilecekler ve bu kurslardaki öğretmenler için bakın bir yönerge yayınlanmış deniliyor ki: "Performans değerlendirmesi yapılacak. Alanında bilgi ve tecrübesiyle branşında temayüz etmiş, çevresiyle iyi ilişkiler kurabilen, öğrenme ve öğretme yöntem ve tekniklerine hâkim, teknolojik araç gereçleri eğitim ortamında kullanabilenler." Bu tür öğretmenler görev alacakmış. Yani düşünün, bir okulda 4 tane fizik öğretmeni var, matematik öğretmeni var, bilmem kimya öğretmeni var bunlardan 1 tanesine bu görevi veriyorsunuz, diğerleri alanında temayüz etmemiz, bilgi beceriye sahip değil, gereken teknik becerilere sahip değil, gereken teknik donanımı kullanmayı haiz değil, böyle bir ayrım yapacaksınız. Ee, öbür öğrencilerin ne kabahati var? Öbür öğrenciler yeterli olmayan öğretmene neden gidiyor o zaman? Böyle bir saçmalık olur mu? Böyle bir düzenleme olur mu? Yani yanlış içerisinde bir daha bir yanlış yapıyoruz. Bu, tamamen siyasi bir konu. Bunun 18 lira olmasıyla, yüzde 100 artmasıyla da bir ilgisi yok. Bu, daha büyük sorunlara, sıkıntılara gebe; çok açık bu. Şu anda da benim bildiğim kadarıyla, bir şekilde o 9-10 lira değil 18 lira olarak uygulanıyor zaten. Bir şekilde, aile birliğinden mi alınıyor ya da Millî Eğitim bir şekilde bir ödenek buldu, bir şekilde 18 lira ödeniyor. Buna rağmen, bildiğim kadarıyla, bu 18 lira uygulanmasına rağmen öğretmenler de rağbet etmiyor, öğrenciler de buna rağbet etmiyor. Yani burada yaptığımız iş bir kandırmacadan ibaret.

Sayın Bakanım, buna ne cevap vereceksiniz? Ne yapalım bunu? Diyeceksiniz ki "Ben de bilmiyorum" ama bu geri çekilip daha doğru dürüst, şöyle dört başı mamur bir şekilde ele alınması gereken bir konu, Millî Eğitimde diğer konularla beraber görüşülmesi gereken bir konu. Ücreti tamam yüzde 100 artıralım, kimse buna karşı çıkmaz ama bu basit bir konu değil. Bu vebali üzerimize almayalım isterseniz; bunu çekelim. Başka bir tarafta görüşülsün, başka boyutlarıyla görüşülsün.

Teşekkür ederim.