KOMİSYON KONUŞMASI

METİN YAVUZ (Aydın) - Değerli Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım, Sayın Bakanım, değerli bürokratlarımız, sivil toplum örgütlerimizin değerli temsilcileri ve Meclisimizdeki çalışma arkadaşlarımız, değerli basın mensupları; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi üzerine konuşuyorum.

Değerli arkadaşlar, tarım ülkemiz için öncelikli bir faaliyet alanı. Özellikle son yaşanan Covid-19 salgını da tekrar göstermiştir ki gıda güvenliği ve güvenirliği diğer ülkelerde olduğu gibi ülkemiz için de hayati bir meseledir. Ülkemiz, tarımı Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde Tarım ve Orman Bakanlığımızca uygulanan politikalar ve verilen desteklerle son on yedi yılın on dördünde büyümüş; 2003-2019 döneminde, yıllık ortalama yüzde 2,8 büyüme gerçekleştirmiştir. 2019 yılı büyümesi ise yüzde 3,3'tür. 2002 yılında 37 milyar TL olan tarımsal hasılamız 7,5 kat artarak 2019 yılında 275 milyar TL'ye yükselmiştir. 2002 yılında 3,7 milyar dolar olan tarımsal ihracatımız, 2019 yılında 18 milyar dolara yükselmiş; tarım alanında dış ticaret fazlası 5,3 milyar dolar olan Türkiye, 193 ülkeye 1.827 çeşit tarımsal ürün ihraç etmektedir. Bununla birlikte her ne kadar kendi kendine yeten bir tarım sektörümüz bulunmakta ise de gıda güvenliğinin temini için yapılması gereken çalışmalar uzun vadeli planlamayı gerektirmektedir. Tarımsal üretimin kesintisiz olarak muhafazasını ve artan ihtiyaçlara cevap verecek ölçüde büyümesini teminen, tarım topraklarımızın daha sık korunması için yeni tedbirlerin alınması icap etmektedir. Bu doğrultuda hazırlanan teklifle tarım topraklarının daha sıkı korunabilmesi amacıyla 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu'nun ihlallerine yönelik daha sıkı denetim ve caydırıcı yaptırımların düzenlenmesi hedeflenmektedir.

Diğer taraftan, toplum sağlığını korumak amacıyla insan sağlığı için tehlike oluşturan gıda ve yem ürünleri ile taklit ve tağşiş yapılmış ürünlerin piyasaya arz edilmesiyle alakalı olarak teklifte öngörülen değişiklikle bu ürünleri üreten, piyasaya arz eden gıda işletmecilerine yönelik yaptırımlar ağırlaştırılmaktadır. Aynı doğrultuda bilimsel dayanağı ve kanıtı olmayan, genellikle konu hakkında uzmanlığı bulunmayan kişiler tarafından, tüketicinin tüketim alışkanlıklarını olumsuz etkileyen, yazılı ve görsel medya üzerinden hızla yayılan, gıdalar hakkında yanıltıcı, yanlı, yanlış yönlendirici bilgilerle gıdada bilgi kirliliği oluşturan beyanlarla tüketicide endişe, korku ve güvensizlik yaratılmakta olduğu öngörüldüğünden teklifle tüketici haklarının etkin bir şekilde korunabilmesine yönelik düzenlemeler yapılmaktadır.

Bunun yanı sıra hazırlanan kanun teklifiyle genel olarak sahipli arazilerde ağaçlandırmanın teşvik edilmesi; bozuk orman alanlarında odun dışı ürünlerin mamul ya da yarı mamul olarak işlenmesi amacıyla tesis ve orman bitkisi fidanlıkları kurulması; mantar ve tıbbi aromatik bitki yetiştiriciliği yapılmasına izin verilebilmesi; şeker piyasasındaki denetleme faaliyetlerinin etkinliğinin arttırılması; tütün mamulü olmamakla birlikte bütün tütün mamulü üretiminde kullanılan makaron, sigara filtresi, yaprak sigara kâğıdının üretiminin ve piyasaya arzının Tarım ve Orman Bakanlığının görevleri kapsamına alınması; tütün mamulü üreticilerine yüzde 30 yerli tütün kullanım zorunluluğunun getirilmesi gibi hususlar düzenlenmektedir.

Değerli arkadaşlar, Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi hükümlerine değinmek gerekirse teklifin ilk maddesiyle 22.00-06.00 saatleri arasındaki perakende alkollü içki satış yasağına ilişkin idari para cezası miktarının arttırılması, bu yasağa beş yıl içinde üçüncü defa aykırı davrananların satış belgesinin iptal edilmesi ve iki yıl faaliyetten menedilmesi öngürülmektedir.

Yine 18 yaş altına alkol satış yasağını beş yıl içinde üçüncü defa ihlal edenin satış belgesinin iptal edilmesi ve iki yıl faaliyetten men edilmesi de hedeflenmektedir. Böylece 22.00-06.00 saatleri arasında perakende alkollü içki satış yasağının kuvvetlendirilmesiyle söz konusu yasakların uygulanabilirliğinin ve önleyiciliğinin artırılarak toplum sağlığının daha iyi bir şekilde korunması amaçlanmaktadır.

Diğer maddede 6200 sayılı Kanun'un ek 10'uncu maddesi yürürlükten kaldırılarak tarım kooperatifleriyle ilgili geniş bir alt yapıya sahip Tarım ve Orman Bakanlığının sulama kooperatifleriyle ilgili iş ve işlemlerde yetkili kılınması hedeflenmektedir.

Orman Kanunu'nda yapılacak değişikliklerle meri mevzuat kapsamında, sahipli arazilerde ekim ve dikim yoluyla oluşturulan ve yüz ölçümü 3 hektarı aşan ağaçlık alanların özel orman sayılması nedeniyle vatandaşların kendi arazilerine fidan dikme konusunda tereddüt yaşadığı ve ağaçlandırma yapmaktan kaçındığı gözlemlendiğinden, sahipli arazilerde ekim ve dikim yoluyla ağaçlandırma yapılmasının teşvik edilmesi amaçlanmaktadır.

Bozuk orman alanlarında orman bitkisi fidanlıkları kurulmasına, mantar ve tıbbi aromatik bitki yetiştiriciliğine ve orman alanlarında üretilen odun dışı ürünlerin mamul ya da yarı mamul olarak işlenmesi amacıyla tesis kurulabilmesine izin verilmesi amaçlanmaktadır. Saha tesliminden itibaren iki yıl içinde tesislerin işletmeye alınmaması hâlinde verilen izinlerin iptal edileceği hükmü hüküm altına alınmakta ve izin almadan bahse konu faaliyetleri yapanlara yönelik yaptırımlar getirilmektedir.

Sahipli arazilerdeki ağaçların izinsiz olarak kesilmemesi hüküm altına alınmaktadır. Sahipli arazilerde izinsiz olarak ağaç kesilmesine yönelik hâlihazırda uygulanan idari para cezası artırılarak fiilin işlenmesinde caydırıcılığın arttırılması hedeflenmektedir.

Ayrıca özel bütçeli bir kuruluş olan Savunma Sanayii Başkanlığı tarafından yapılacak savunma maksatlı tesis ve bunların müştemilatlarına izin verilirken bedel alınmaması amaçlanmaktadır. Süreç içerisinde uygulama kabiliyeti kalmayan idari yapılanmalar ve mevzuat değişiklikleri neticesinde güncelliğini yitiren 969 sayılı Tarım ve Köyişleri Bakanlığının Merkez ve Taşra Kuruluşlarına Döner Sermaye Verilmesi Hakkında Kanun'un yürürlükten kaldırılmasına yönelik düzenlemeye de yer verilmektedir.

Şeker Kanunu'nda yapılan değişikliklerle özellikle nişasta bazlı şeker fabrikalarının denetiminde teknolojik imkânlardan yararlanma, şekeri ham madde olarak kullanan veya ticaretini yapanlar nezdinde açık denetim yetkisi, şekeri kullanan veya ticaretini yapanlar ve kotası bulunmayan nişasta bazlı şeker fabrikalarının yanlış, yanıltıcı bilgi verme, denetimi engelleme gibi hâllerde kotası bulunan fabrikalar için olduğu gibi cezai işlemlerin yapılabilmesi sağlanacaktır. Böylece şeker piyasası faaliyetlerine yönelik denetim kapsam ve etkinliğinin arttırılması hedeflenmektedir.

Tütün kanunu kapsamında yapılan değişikliklerle makaron, yaprak sigara kâğıdı, sigara filtresinin ve alkolün üretiminin ve satışının Tarım ve Orman Bakanlığının denetiminde gerçekleştirilmesi ve bu ürünler hakkında kanun hükümlerini ihlal edenlere yönelik yaptırımların güncellenmesi, yerli tütün kullanım oranının yüzde 30'a çıkarılması ve yurt içi piyasaya arz amacıyla üretilen tütün mamullerinde Türkiye'de üretilen tütünlerin kullanım oranlarının arttırılması, tütün ithalatının azalttırılarak çiftçilerimizin ürettiği tütünlerin kullandırılması; internet, televizyon, faks ve telefon gibi elektronik ticaret araçları ya da postayla sipariş yöntemini kullanarak etil alkol, metanol, makaron, sarmalık kıyılmış tütün ve yaprak sigara kâğıdı satanlara, yerli tütün kullanım zorunluluğuna uymayanlara ve mevzuatta tanımlanmış amacı dışında ya da teknik düzenlemesine uygun olmayan etil alkolü bulunduranlara, satışa sunanlara veya satanlara yönelik olarak caydırıcılığı teminen idari para cezaları uygulanması, yerli tütün kullanım zorunluluğunun 2022 yılında yüzde 17, 2023 yılında yüzde 21, 2024 yılında da yüzde 25 olarak uygulanmasının sağlanarak 2022 yılından başlamak üzere kademeli olarak geçiş yapılması ve yerli tütün kullanımının artırılması amaçlanmaktadır.

Aynı zamanda kayıt dışılığı ve vergi kaybını önlemek amacıyla makaron ve yaprak sigara kağıdının Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'nun 3'üncü maddesinin kapsamına alınması öngörülmektedir.

Diğer bir düzenlemeyle, esas olarak toplumun tamamını ilgilendirmekte olan avcılık faaliyetine ilişkin olarak, doğal kaynaklarımızın verimli kullanılarak gelecek nesillere aktarılmasını, alınacak kararların ülke genelini yansıtılacak şekilde daha sağlıklı bir değerlendirmeden geçmesini sağlamak için mezkûr kanunda düzenlenen Merkez Av Komisyonu üyeleri arasına, çevre ve doğa gönüllüsü kuruluşlardan 3 temsilci, fen edebiyat fakültelerinin biyoloji bölümlerinden bir öğretim görevlisi olmak üzere 4 üyenin daha dâhil edilerek Komisyon üye sayısının 25'e çıkarılması ve toplumun çeşitli kesimlerinden geniş katılım sağlanması amaçlanmaktadır.

Tarımsal üretimin kesintisiz olarak muhafazasını ve artan ihtiyaçlara cevap verecek ölçüde büyümesini teminen, tarım topraklarımızın daha sıkı korunması için yeni tedbirlerin alınması icap etmektedir. Bu doğrultuda hazırlanan kanun teklifiyle tarım topraklarının daha sıkı korunabilmesi amacıyla 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu'nun ihlallerine yönelik daha sıkı denetim ve caydırıcı yaptırımların düzenlenmesi hedeflenmektedir. Bu kapsamda, 5403 sayılı Kanun'da yapılacak değişikliklerle yeter gelirli tarım arazilerin ekonomik bütünlüğe sahip kısımlarının da parsel bazında satılabilmesinin sağlanması, tarım arazilerinde ifraz, hisselendirme, pay temliki, el birliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi, el birliği mülkiyetinin devri, paylı mülkiyet olarak intikal, taksim ve vasıf değişikliği talebi olması hâlinde Tarım ve Orman Bakanlığından görüş alınarak işlem yapılması, tarım arazilerinin aynen mülkiyet devri işlemlerinin ise doğrudan tapu müdürlükleri tarafından yapılabilmesi sağlanarak tarım arazilerindeki ayni hak tasarruflarının Bakanlığın denetiminde gerçekleşmesi, tarım arazilerinin bölünmesinin engellenmesi ve tarım arazilerinin mülkiyet devrinin hızlı bir şekilde yapılması hedeflenmektedir.

Bununla birlikte, ülkemizde tarım arazilerindeki en büyük sorunlardan biri hisselilik sorunudur. Tarım arazilerinde metrekare ve santimetrekare büyüklüğünde paylar bulunmakta olup malikler bu paylarını satmak istemelerine karşın vergi ve döner sermaye ücretlerinin arazi bedelinden fazla olması nedeniyle bu paylarını satamamaktadırlar. 5403 sayılı Kanun'un 8/I maddesine eklenecek fıkrayla paylı tarım arazilerindeki payların paydaşlara satışları teşvik edilerek hisselilik sorununun azaltılması amaçlanmaktadır. 5403 sayılı Kanun'un 8/İ maddesi değişikliğiyle de sınırdaş tarım arazilerine getirilen ön alım hakkının yürürlükten kaldırılması düzenlenmiştir.

2014 yılında yapılan kanun değişikliğiyle sınırdaş tarım arazilerine ön alım hakkı getirilerek arazilerin büyütülmesi amaçlanmıştı, ancak uygulamada bu hakkı olumsuz yönde kullanan kişi ve grupların ortaya çıkması, beklenilen faydadan daha çok mağduriyetlere neden olması nedeniyle sınırdaş araziler için getirilen ön alım hakkının yürürlükten kaldırılması düzenlenmiştir.

Ayrıca, teklifin 20 ile 24'üncü maddeleri kapsamında tarım topraklarımızın daha sıkı korunması amacıyla hazırlanan düzenlemeye göre büyük ova koruma alanları dâhil olmak üzere tarımsal üretimin olumsuz etkilenmemesi, verimin azalmaması, tarım arazilerinin korunması amacıyla imar planlarında tarımsal niteliği korunacak alan olarak ayrılan yerler ile kamu yararı kararı alınarak tarım dışı amaçla kullanım izni verilen yerlerin bu amaç dışında kullanılabilmesi ve planlanabilmesi için yeniden izin alınması şartı getirilmektedir. Kanun kapsamındaki denetimlerin daha etkin hâle getirilmesi burada amaçlanmıştır. Bu kapsamda tarımsal amaçlı projelerde veya tarım dışı amaçlı arazi kullanımlarına da verilen izinlerin amaca yönelik kullanılıp kullanılmadığının hızlı bir şekilde denetlenmesi için süreler kısaltılmış, yine caydırıcılığı artırmak amacıyla denetimler sırasında ihlal tespit edilmesi hâlinde tapu kayıtlarının beyanlar hanesine kaydedilmek üzere ilgili idaresince şerh düşülmesi öngörülmektedir. Tarımsal amaçlı arazi kullanım plan ve projelerine aykırılık durumunda uygulanan cezalar ile izinsiz yapılan tarımsal amaçlı yapılara ve izinsiz tarım dışı arazi kullanımı yahut alınan iznin amacına uygun kullanılması hâllerinde tarım alanının yapılaşmayla bozulduğunun tespiti hâlinde verilen cezalar artırılarak arazi sahibine veya arazi bozana 1.000 Türk lirasından az olmamak kaydıyla kullanılan veya zarar verilen alanın her metrekaresi için 10 Türk lirası idari para cezası verilecek, büyük ova koruma alanlarında ise bu ceza 2 katı uygulanacaktır. Ayrıca idari para cezasının tebliğinden itibaren bir ay içerisinde başvurularak kanuna uygun izinlerin alınmasıyla işin tamamlanmasına, bitmiş ise kullanımına izin verilmesi de düzenlenmektedir. Ancak başvuru yapmayanlara veya izin talepleri uygun görülmeyenlere eskiden üç ay müddet verilirken yeni düzenlemeyle izinsiz bütün yapılarını yıkması ve araziyi tarımsal üretime uygun hâle getirmesi için iki ay süre verilecek ve verilen bu süre içinde izinsiz yapılar yıkılmaz ve arazi tarımsal üretime uygun hâle getirilmezse valilikçe faaliyet durdurulup idari para cezası 3 katı olarak uygulanacaktır. İzinsiz bütün yapılar bir ay içinde belediyeler veya il özel idarelerince yıkılacak ve taşınmazlar tarımsal üretime uygun hâle getirilecektir. Arazinin tarımsal üretime uygun hâle getirilmesi için yıkım ve temizleme masrafları Tarım ve Orman Bakanlığınca karşılanarak bu masrafların araziyi o hâle getirenlerden alınması öngörülmektedir. Ancak aykırılık teşkil eden yapının tarımsal yapı olması durumunda, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş yıl boyunca anılan maddeler kapsamındaki idari para cezalarının yarısı uygulamada öngörülmektedir.

Diğer taraftan Tarım Kanunu'nda yapılan bir düzenlemeyle Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün -DSİ'nin- tarla içi sulama sistemini desteklemelerine ilişkin yetkilerinin DSİ'nin de bağlı bulunduğu ve tüm tarımsal desteklemeyle ilgili yetkiye sahip olan Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından tek bir merkezden yürütülmesine ve kırsal kalkınma destekleri arasında modern sulama sistemleri desteklerinin de eklenmesine yönelik düzenleme yapılmaktadır. Bilimsel dayanağı ve kanıtı olmayan, genellikle konu uzmanlığı bulunmayan kişiler tarafından tüketicinin tüketim alışkanlıklarını olumsuz etkileyen yazılı ve görsel medya üzerinde hızla yayılan gıdalar hakkında yanıltıcı, yanlı, yanlış yönlendirici bilgiler ile gıdada bilgi kirliliği oluşturan beyanlarla tüketicimizde endişe, korku ve güvensizlik yaratılmakta olduğu öngörüldüğünden teklifle tüketici haklarının etkin bir şekilde korunabilmesine yönelik düzenleme yapılmaktadır. Böylece 5996 sayılı Kanun'a "yanıltıcı yayın" tanımı ve yasağı eklenmektedir ve yanıltıcı yayında bulunanlara yönelik 20 bin Türk lirasından 50 bin Türk lirasına kadar idari para cezası düzenlenmektedir.

Ayrıca RTÜK'ün kanunu kapsamında bu çeşit yayınlar yapan radyo ve televizyonlara yönelik yaptırım getirilmesi de öngörülmektedir.

Aynı doğrultuda toplum sağlığını korumak amacıyla insan sağlığı için tehlike oluşturan gıda ve yem ürünleri ile taklit ve tağşiş yapılmış ürünlerin piyasaya arz edilmesiyle alakalı olarak yaptırımlar ağırlaştırılmakta, taklit ve tağşiş yapılmış ürünlerin piyasaya arz edilmesi yasaklanmaktadır. Buna göre kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye sokacak gıdaları üreten, ithal eden, kendi adı veya ticari unvanı altında piyasaya arz eden gıda işletmecilerine bir yıldan beş yıla kadar hapis ve bin günden beş bin güne kadar da adli para cezası verilmesi düzenlenmektedir. Fiilin üç yıl içinde tekrarlanması hâlinde beş ile on yıl arası gıda sektörü faaliyetlerinden de menedilmesi amaçlanmaktadır. Taklit ve tağşiş edilmiş gıda ve yem ürünlerini üreten, ithal eden, kendi adı veya ticari unvanı altında piyasaya arz eden gıda veya yem işletmecisi ile taklit veya tağşiş edilmiş gıda ve yemin izlenebilirliğini sağlamadan piyasaya arz eden perakende gıda veya yem işletmecisi hakkında 5 bin Türk lirasından 500 bin Türk lirasına kadar idari para cezası verilmesi, fiilin iki yıl içinde tekrarlanması hâlinde bir yıldan üç yıla kadar da hapis ve bin günden üç bin güne kadar da adli para cezası verilmesi, işletmecinin beş yıldan on yıla kadar da bu sektördeki faaliyetlerinden menedilmesi öngörülmektedir.

Değerli arkadaşlar, ülkelerin yükselişi, çöküşü de tarımla başlıyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın deyimidir, çok doğrudur. Bunun için, güçlü Türkiye'nin yolunun güçlü tarımdan geçtiğini asla unutmamak lazım. Özellikle Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle tarımsal üretimdeki başarımızı taçlandırdık. Tarımda şu anda Avrupa'nın lideri konumundayız. Bu başarıda elbette uyguladığımız tarım politikalarının yanı sıra tohumdan çatala özveriyle çalışan Türk üreticisinin de katkısı büyüktür.

Yeni kanun teklifimiz, gıdada taklit ve tağşişi önleyerek 83 milyonun sağlığından aziz milletimizin geleceği için önemli bir yere sahip olan tarım arazilerinin koruma altına alınmasına kadar uzanan bir çalışmadır.

Teşekkür ederim.

Bu arada, ben de Ayhan Barut Vekilimize başsağlığı diliyorum.