| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 29 .01.2015 |
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Teşekkür ederim.
Şimdi, Sağlık Bakanlığının 700 binin üzerinde resmî personeli var, hekimden tutun da çalışanlarına kadar. Bunların içinde 200 bin civarında ebe ve hemşire var. Yani aslında hastanenin bütün ağır yükünü büyük ölçüde çeken 200 bine yakın ebe ve hemşire var. Bunların çok ciddi sorunları var. Yani bu sorunlarla ilgili de zaman zaman toplantılar yapıyorlar. Hem mali sorunları var hem sosyal sorunları var hem özlük sorunları var hem de nöbet sistemiyle getirdiğiniz yeni düzenlemeye karşı itirazları var. 11 Şubatta da bu konuda meydanlara çıkacaklar. Yani o kadar da sahipsiz, örgütsüz bir kesim değiller. Her kamu sendikasına bağlı bir SAĞLIK-SEN'den tutun SSK'da farklı sendikalar var, bir de dernekleri var. Yakın zamanda da çok ciddi toplantılar yaptılar ve bu toplantıların sonucunda raporlarını da Bakanlığa sundular. Sayın Bakan size, Müsteşara, ilgili kesimlere de sunmuşlar.
Çok ciddi sorunları var. Yani sadece buradaki ebelerin meslekleriyle ilgili bir lisans konusu, bir yetki belgesi olayı kadar basit; basite indirgenecek bir konu değil. Bir kere, en ciddi sorunlardan biri, kamu hastaneleri kurumlarındaki durumları, statüleri belli değil. Bir de şehir hastaneleri buna eklendi. Şehir hastaneleri eklendikten sonra yeni bir durum çıktı.
Şimdi burada yüksekokullar da var. Benim bildiğim, dört yıllık yüksekokullar var.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Özel sağlık meslek lisesi...
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Hayır, özel değil, kamu...
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Özelleri de var ayrıca.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - ...Florence Nightingale'in mesela dört yıllıktır yüksek hemşireliği.
Şimdi burada sorunlarını aldığınız zaman ve OECD ortalamasıyla karşılaştırdığınız zaman çok çarpık rakamlar çıkıyor ortaya. Yani burada Hükûmetin çok kolayına giden bir şey, bir fıkra yazar iyi bir şey yaptım diye, yapıyorum gibi, sonra ikinci bir fıkra ekler, der ki:: "Bakanlık yönetmelikle düzenleyecek." O yönetmeliği de Meclisin iradesinden kaçırarak Hükûmet kendi istediği gibi yapar. Hatta yetki belgesini de Bakanlık liyakate göre, eğitime göre, hizmete göre değil, kendisi verecek yetki belgesini. Tabii, bir partiye mensup sağlık müdürlerinin olduğu hastanelerde, illerde ve hükûmetlerde herkes kendi tarafına yetki belgesi verir, istediği gibi dağıtır.
Şimdi, böyle bir sorun ve sıkıntı durumunda böyle bir düzenlemeyi de, belirsizliği de yönetmeliğe ve Hükûmete bırakma konusunda, doğrusunu isterseniz, güvenmiyoruz. Çok partizanca bir kadrolaşma sağlıkta ve eğitimde var. Güvenmiyoruz, güveninizi yitirdiniz arkadaşlar. Hükûmet olarak bu konuda güven vermiyorsunuz.
Bakın, Hastaneler Birliği konusunda da kadrolara atama kriterleriniz belirsiz ve uygun değil. Yine sağlık bakım hizmetleri müdürlüğü kadrolarında tercihen sıkıntılar var ve yine OECD içinde hastaya düşen ebe hemşire sayısı 16, bizde 1,6.
Mademki ihtiyaç var hem ciddi bir surette... İşte, demin Sayın Erdöl dedi ki: "İşte, doğuda, güneydoğuda, dağda sağlık ocakları var, gitmek istemiyorlar." Ben öyle olduğunu düşünmüyorum. Gitmek istiyorlar. Mesela 350 bin öğretmen, atama için oraları yazıyor, göndermiyor Hükûmetiniz bakın. İhtiyaç varsa sağlıkta o okulları çoğaltın.
CEVDET ERDÖL (Ankara) - Bunu bilerek mi söylüyorsunuz?
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Bunu bilerek söylüyorum.
Bakın, Millî Eğitimde 350 bin kadro var ve sırf tayin olsunlar diye, tayinleri çıksın diye bu şubatta özellikle de Şırnak, Hakkâri, Siirt, Bitlis, buraları yazıyorlar ki çıksın gidebilsinler. Bakın, gidemiyorlar; gidemiyor öğretmenler çünkü her yerde mantar gibi birbirine benzeyen okullar açıyorsunuz. Bir planlama yok, bir ihtiyaç konusu yok, bir tespit yok, bir bilimsel çalışma yok. Ekonomi Bakanlığı başka telden çalıyor, Kalkınma Bakanlığınız başka telden çalıyor. Hazineden sorumlu Müsteşar "Ekonominin patronuyum." diyor, başka telden çalıyor, Maliye Bakanı başka telden çalıyor. Size ekonomide kaç tane bakanlık saydım. Şimdi, sağlıkta da bu durum aynı söz konusu.
Şimdi, burada sizin önünüzde raporları yok mu? Var. Derneklerin çalışmaları yok mu? Var. Size taleplerini tek tek sıralıyorlar mı? Evet. Nasıl bir talepte bulundukları da belli, özlük olarak, sosyal haklar olarak, mali olarak.
Ebe ve hemşirelerin maruz kaldıkları meslek hastalıkları, iş kazası riskleri, nöbet ve fiziksel güç gerektiren çalışma koşulları. Bunların hepsi sorunlu. Şimdi bununla ilgili talepleri var. Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, fiilî hizmet süresi zammı sorunlu. Hangisini konuşalım?
Şimdi bütün bunları konuşacak komisyon; eğer doğru dürüst bu millete hizmet etmek istiyorsanız, başka bir niyetiniz yoksa ve bizimle oynamayacaksanız, bizi alet etmeyecekseniz gideceğiniz bir adres var; alırsınız teklifinizi, gidersiniz ilgili komisyona, Sağlık Komisyonuna. Burada niye kafamızı şişirip boşu boşuna bizi oyalıyorsunuz? Buna hakkınız var mı Sayın Başkan?
Bir: İç Tüzük 35 diyor ki: "İlgili değilse ayır gönder." Bunu da ayır gönder Sağlık Komisyonuna. Orada uzmanları konuşsun, tartışsın.
İki: Bunu yapmıyorsan, bari 34'e göre görüş al, görüş bildir. Deminki 10 tane komisyonun gönderdiği "Benim zamanım yetmiyor, görüş bildirmiyorum, ben görüş bildirmem, keyfim istiyor." diye bir başkanın imzasıyla gelen yazılar rezaletin ta kendisidir arkadaşlar. Rezaletler peş peşe kovalıyor birbirini.
Bakın, demin kapıdan girdim basın çevirdi, soruşturma komisyonunda yayın yasağı koyuyorsunuz, mahkeme kararı aldırtıyorsunuz ama dinleme notlarının hepsi bloknot olarak "çevre dostu" diye Meclis matbaasında basılmış, herkese dağıtılmış, ortaya saçılmış. Ha, yasak koymuşsunuz, mahkeme kararı da almışsınız. Ben milletvekili olarak o dinleme "tape"lerini istediğimde vermediniz.
O da bitti, sabah sabah -her gün bir gündemle uyanıyoruz- Cumhurbaşkanı forsunu indirmiş. Yani bu ülkenin bu kadar ciddi sorunu varken, işsizlik, açlık, sefalet, yoksulluk sınırı altında, açlık sınırı altında 50 milyon insan yaşarken millet forsuyla uğraşıyor. Cumhurbaşkanı forsunu indirmiş. Niye? Zaten kardeşim, devlet armasıyla ilgili kanun teklifi verdin Meclise. Osmanlı armasını mı getireceksin, hangi tarikatın armasını mı getireceksin, IŞİD'in armasını mı getireceksin, ne getireceksen koyarsın, bir başka iktidar gelir onu da kaldırır. Biz nelerle uğraşıyoruz?
Şimdi burada, bu Plan Bütçe Komisyonunda, başka komisyonda konuşması gereken uzmanı, bilgisi olan komisyon üyelerimiz var, biz oraya koyduk. Getirmişsiniz, bizimle dalga geçer gibi "Kanun çıkarın." diyorsunuz. "Ebeler ve hemşirelerin özlük haklarıyla ilgili bir sıkıntı yaşayacağız." Bu nasıl sıkıntı aşmadır arkadaşlar? Çok ciddi sorunlar var. Getirirsiniz Sağlık Komisyonuna, getirirsiniz dernek, sendika temsilcilerini, anlatırlar sorunlarını, ihtiyaç neyse ona göre...
Sayın Başkan, şu an oylama yapın, talepte bulunuyoruz. Bu maddenin ayrılmasını talep ediyoruz, şimdi oylamaya sunun, buyurun. Oylamaya sunun, hele sizin iktidar milletvekillerinin gelmesini bekleyemeyiz, lütfen oylamaya sunun.
(Oturum Başkanlığına Sözcü Vedat Demiröz geçti)
BAŞKAN - Hasip Bey, bakın, sırada bekleyenler var, konuşmacı arkadaşlar var 3-4 kişi, ne oylaması?
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Ama, bu benim talebim tektir, tek taleptir. Şu an oylamaya sunun. Benden başka bu talepte bulunan yok arkadaşlar.
MUSA ÇAM (İzmir) - Sayın Başkan, yemek arası yok mu?
BAŞKAN - Daha 1'inci maddeyi görüşemeden yemek, iki saat oldu...
AYDIN AĞAN AYAYDIN (İstanbul) - Yemek arası...
BAŞKAN - İkişer ikişer yiyebilirsiniz. Tamam vereceğiz ya, yapmayın ya.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Konuşmuyor, muhalefet konuşmuyor Sayın Demiröz. Konuşmuyorlar, vazgeçtiler, oylamaya sunun.
BAŞKAN - Hayır. Bizden var ya, bizde var, 3 kişi var.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Biz konuşacağız.
VAHAP SEÇER (Mersin) - Uğur ne konuşacaksın?
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Uğur Bey, bir konuş, bu konuda bizi aydınlat!
BAŞKAN - Lütfen...
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Anlat bakayım leyleklerin gagası niye uzundur, bir anlat bakayım Allah aşkına! Çocukları da leylekler getiriyor ya dünyaya anlat, anlat!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, eğer meramınız üzüm yemekse susun ve dinleyin konuşanı yoksa tamam.
VAHAP SEÇER (Mersin) - Üzümü yiyeceğiz de müsaade etmiyorsunuz.
BAŞKAN - Siz mi, kim söz istiyor?
VAHAP SEÇER (Mersin) - Oylama...
BAŞKAN - Hayır, o benim bileceğim şey.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Bize çocukları leylekler getirdi diye kanun teklifi getiriyorsunuz, yapmayın ya!
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Kaplan, yarım saattir konuşuyorsun ya!
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Aynen öyle. Gönderin kardeşim Sağlık Komisyonuna, ilgili komisyona gönderin. Gitsin, herkes görevini yapsın. Allah Allah!
BAŞKAN - Sayın Kaplan, konuşmanızı tamamladıysanız teşekkür ediyoruz.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Neredeyse Başkan olacaksınız.
BAŞKAN - Sayın Aydemir, bir dakika...
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Neredeyse leylekler çocukları getirdi diye kanun teklifi getireceksiniz.