| Komisyon Adı | : | İÇİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ve 64 Milletvekilinin; Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu Teklifi (2/2972) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 24 .06.2020 |
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın Başkanım, Sayın Bakanım, İçişleri Komisyonu değerli üyeleri, Anayasa Komisyon Başkan Vekili arkadaşım Ali Özkaya, bürokratlarımız; hepinizi saygı ve muhabbetle selamlıyorum.
Önemli bir kanunu görüşüyoruz. Temel hak ve hürriyetler ve güvenlik dengesinde bir kod kanun olarak getirdiğimiz...
BAŞKAN CELALETTİN GÜVENÇ - Değerli arkadaşlar, özellikle basın mensupları, danışman arkadaşlardan bir istirhamım var. Malum, bir süreç yaşıyoruz, şu sosyal mesafe kuralına göre birer koltuk boş bırakalım aralarımızda ve üst düzey bürokratlarımızın dışındakiler, lütfen dışarıdaki bekleme salonunda beklesinler eğer bir şey sorulur ve amirleriniz talep ederse içeriye girersiniz. Yani rahatlatalım, riski minimize edelim çünkü uzun bir çalışma günü bizi bekliyor, akıllı davranalım diye düşünüyorum.
Buyurun Sayın Can.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Evet, Sayın Başkanım, çok önemli bir kanunu teklifini görüşüyoruz; Anayasa, temel hak ve hürriyetler diğer tarafta devletin güvenliği. Bu denklem içerisinde uygun bir teraziyi inşallah İçişleri Komisyonuyla beraber bu kanun teklifinde somutlaştıracağız. Bu kanun teklifine girmeden önce, bununla ilgili mevzuatlardan bahsetmek isterim. 1982 Anayasa'sı başlangıç 6'ncı paragrafında: "Her Türk vatandaşının Anayasa'daki temel hak ve hürriyetlerden, eşitlik ve sosyal adalet gereklerinden yararlanmasını..." devamında: "Millî gurur ve iftiharla da, millî sevinç ve kederle de milli varlığa karşı hak ve ödevlerde, nimet ve külfetlerde" diyerek bir dengeden bahsetmektedir.
Yine, Anayasa 5'inci madde: "Devletin amaç ve görevi başlıklı, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaştıracak surette sınırlayan, siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya..." diye devam etmektedir.
Anayasa 10'uncu madde: "Herkes dil, din, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inancı ayrımı gözetilmeksizin kanun önünde eşittir." demektedir. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun davranmak zorundadır.
Yine, Anayasa 13'üncü madde: "Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasa'nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar Anayasa'nın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin gereklerine, ölçülülük ilkelerine aykırı olamaz." denmektedir. Anayasa, "Temel hak ve hürriyetler yabancılar için milletlerarası hukuka uygun olarak kanunla sınırlanabilir." demektedir.
Yine, Anayasa 20'nci madde ek fıkra: -2010 yılında, biliyorsunuz, referandumla eklendi, 12 Eylül Anayasası değişikliği diye tabir edilen kamuoyunda- "Herkes kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmesini kapsar. Kişisel veriler ancak kanunda öngörülen hâllerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir." demektedir.
Yine mevzuatımızda Anayasa 70'inci madde -Konuyu ilgilendirdiğinden bahsediyorum- "Kamu hizmetlerine girme hakkı" başlıklı "Her Türk, kamu hizmetine girme hakkına sahiptir. Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez." denilmiştir.
Anayasa madde 128 "Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür. Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir."
Madde 129 "Memurlar ve diğer kamu görevlileri Anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyetle bulunmakla yükümlüdürler."
Sayın Başkanım da arz ettiği üzere konuyla alakalı Devlet Memurları Kanunu'nun 48'inci maddesinde memurların şartları düzenlenmiş.
Devlet Memurları Kanunu 6'ncı maddeye baktığımızda "Devlet memurları, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına sadakatla bağlı kalmak ve milletin hizmetinde Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını sadakatla uygulamak zorundadırlar. Devlet memurları bu hususu "Asli Devlet Memurluğuna" atandıktan sonra en geç bir ay içinde kurumlarınca düzenlenecek merasimle yetkili amirlerin huzurunda yapacakları yeminle belirtirler ve ... göreve başlarlar." demektedir.
Yine madde 7, Tarafsızlık ve devlete bağlılık "Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına aykırı olan, memleketin bağımsızlığını ve bütünlüğünü bozan Türkiye Cumhuriyetinin güvenliğini tehlikeye düşüren herhangi bir faaliyette bulunamazlar. Aynı nitelikte faaliyet gösteren herhangi bir harekete, gruplaşmaya, teşekküle veya derneğe katılamazlar, bunlara yardım edemezler."
Madde 31, Gizli bilgileri açıklama yasağı...
Madde 48'i izah etmek istiyorum, memur olmanın şartları, genel şartlar...
A)Genel şartlar: Türk vatandaşı olmak, yaş şartları, öğrenim şartları, kamu haklarından mahrum bulunmamak, kasten işlenen suçtan bir yıl veya daha fazla süreli hapis cezası affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, anayasal düzene karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma ve bunun gibi suçları işleyenler memur olamazlar. Askerlik şartı, engellilik, akıl sağlığı diye geçiyor; buna OHAL kararnamesiyle 8'inci madde olarak "Güvenlik soruşturması veya arşiv araştırması yapılmış olmak" ibaresi de eklendi. Biliyorsunuz, Anayasa Mahkemesinde de bu ibare iptal edildi.
B)Özel şartlar: Diploma, kurumların şartları, sınava katılma, sınav şartı... Demin de söylediğim gibi, Anayasa Mahkemesi 676 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname'de "Genel şartlar"ın 8'inci maddesini açılan bir dava sonucu iptal etti. İşte bu teklifle, iptal edilen bu hükümlerin de karşılandığını göreceksiniz.
Memurluğa girişte 3 temel ilke vardır: Bir, serbestlik; iki, eşitlik; üç görevin gerektirdiği nitelikler. Görevin gerektirdiği nitelikler subjektif değil, objektif olmalıdır. Bu teklifle bu hususa riayet edilmeye çalışılmıştır. Sadakatten kastımız nedir? Hukuki bir kavram olan sadakat kavramı aynı zamanda ahlaki bir kavramdır. Hiyerarşik düzene itaat, tarafsızlık ve bağlılık, mesleki ihtiyat, gizlilik, Anayasaya sadakat bir yükümlülüktür. Anayasa 42, 657/6, Anayasa 129...
Tarafsızlık ve devlete bağlılık... "Devlet memurları her durumda Devletin menfaatlerini korumak mecburiyetindedirler. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına aykırı olan, memleketin bağımsızlığını ve bütünlüğünü bozan Türkiye Cumhuriyetinin güvenliğini tehlikeye düşüren herhangi bir faaliyette bulunamazlar." Öğretide "Ülkeye ve millete bağlılık" olarak da tanımlanmaktadır. Danıştay, kamu görevlileri için de -aynı memurlarda olduğu gibi- itaat, sadakat ve bağlılığı daha geniş bir şekilde yorumlamıştır. İtaat yasal zorunluluk, hiyerarşi, aksine davranma, suç bile teşkil edebilirken sadakat hukuki ve ahlakî bir yükümlülük olarak tanımlanmıştır. Mukayeseli hukukta ve modern hukukta bu kavramlar memur ve kamu görevlisi atamasında yerleşik uygulamaları beraberinde getirmiştir. Kamu görevlilerinin siyasal sisteme sadık olmalarını istemek rejimin gereği olduğu gibi devletin, siyasal iktidarın da hakkıdır. Mukayeseli hukuk da bu istikamettedir. Peki sadakatin ölçüsü ne olmalıdır? Sadakatin bir sınavı var mıdır? Sadakatin bir terazisi var mıdır? İşte bu husus tartışmalıdır. Ancak öğreti ve uygulama, mukayeseli hukuk, davranışlar, somut olaylarla izah edilebilecek bir durum olarak değerlendirilmiştir. Sadakat yükümlülüğünün özü yeterlidir bu iktidarın araçlarını, politikalarını desteklemek anlamına gelmez ama iktidarın politikalarına saygı duymak, Anayasa'ya, mevzuata uygun gereği yerine getirmek yükümlülüğünü de beraberinde getirir.
Kamu görevlisinin hizmet etmek zorunda olduğu devlet ideasıyla hukuk devleti ve sosyal adalet üzerine kurulan devletin demokratik Anayasal düzenine sahip çıkmak da görevidir. Hiç eleştirmeyen devlet görevlisine sahip olmak devletin ve toplumun menfaatine değildir. Ancak kamu görevlisinin de devlet anayasal düzenine sadık kalması, kanunlara riayet etmesi, siyasal iktidarın meşruiyetini kabul etmesi ve saygı duyması anlamına da gelir ki bu da bir esastır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 1982 tarihli Kosiek/Almanya davasında aday memur olan başvurucunun anayasal düzen aleyhinde kitabının olmasını asil memurluğa geçişte engel gören Alman idaresini haklı bulmuştur çünkü gerekçe, anayasal düzene kalınmalıdır. Memurun anayasal düzene sadık kalması aynı zamanda bir görevdir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi devlete sadakati bir, hukuka sadakat; iki, devlete sadakat. Devlete ve ülkeye sadakat, egemenlik ve toprak bütünlüğü olarak izah edilirken hukuka olan sadakat, Anayasa'ya ve kanunlara meşru iktidara riayet olarak tanımlanmıştır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine göre kamu çalışanlarının devlete sadık kalmaları asli bir şarttır. AİHM özel sektörde çalışan biriyle ilgili güvenlik soruşturmasını uygun bulmaz iken kamu için yasal düzenleme yapılması şartıyla kamuda çalışan memur ve kamu görevlileri için güvenlik soruşturmasını uygun görmüştür. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Volkmer ve Petersen Almanya davasında, bir devletin memurlarından anayasal prensiplere sadakat göstermesi isteme hakkı olduğu belirtmiştir. Eğer devlet memurlarına güvenmiyor ise toplumun ve devletin kriz zamanlarında hiçbir şansı yoktur.
17-25 Aralık, nitekim 15 Temmuza giden süreç ve 15 Temmuz'da bunun bedelini bu memleket, bu insanlar çok acı ödedi. Diğer taraftan idare, hizmetlerini kamu görevlileri vasıtasıyla ifade eder. Vatandaşlara kamu hizmetine girme hakkı Anayasa 70'nci maddede teminat altına alınmıştır. Kamu hizmetine girme hakkı yürütülecek kamu hizmetinin niteliğiyle alakalıdır. Kamu hizmetine girecek kişi hem kamu hizmetinin gerektiği gün sunulmasının sağlayacak özellikte olmalı hem de Anayasa'ya ve kanunlara sadakat etmelidir. Bu hassasiyette sahipliği sağlayabilmek için idare güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması müessesine elzemle ihtiyacı bulunmaktadır. Mevzuatımıza "Hukuki dayanak" çok geç girmiştir Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; bilindiği üzere "Kamu görevlilerini mesleğe alınmasında serbestlik, eşitlik, görevin gerektirdiği niteliklerden başka niteliklerin aranmaması esas ilkedir." denir. Gerek Anayasa 70 gerekse Devlet Memurları Kanunu 657/48... Genel ve özel şartlar düzenlendi. "Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılmış olması." şartı KHK'yle eklendi ve Anayasa Mahkemesi iptal etti. Aslında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kişinin kamuya hizmete alınmasında sakınca olup olmadığını, yapılan soruşturma ve araştırmanın işinin gerçeği, bam teli burasıdır. Evet idare, devlet kamu görevlisi seçerken kamu hizmetlerini görecek kişinin yeterli ehliyeti ve liyakati olup olmadığını denetlemek durumundadır. Güvenlik soruşturması, arşiv araştırmasının hukuki dayanağı tartışmalı olsa da devamlı surette ülkemizde uygulanmıştır. Yasal dayanağının olduğu veya olmadığı, Anayasa'ya aykırı olup olmadığı yıllardır tartışılmıştır. Ayrıca alçak FETÖ darbesinden sonra, 15 Temmuzdan sonra OHAL KHK'yle 657 sayılı yasanın 48'nci maddesine eklenen fıkra ile 4045'e eklenen maddelerle bu devamlı gündemde yerini almıştır.
Mevzuatımızda 657'e göre kamu görevlilerinin en görevi -demin de söylediğim üzere- sadakat, Anayasa'ya devlete bağlılık, tarafsızlık, Anayasa ve kanunlara riayet, yetkilerini kötüye kullanmamak, bilgileri devlet aleyhine kullanmamak. İşte, idare bu şartlara riayet edecek, güvenli kişileri yine Anayasa'ya ve yasalara, Anayasa'nın ruhuna, kanunların ruhuna ve sözüne uyarak çıkaracağı güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması mevzuatıyla bu hususu düzenleme yetkisine haizdir. Bu idarenin meşru hakkıdır ancak idare şeklen bir kanun çıkarıp bu hususları düzenlemesini süresini de Anayasa Mahkemesi uygun bulmamıştır çünkü temel hak ve hürriyetler güvenlik denkleminde çok önemli bir terazidir. Burada şeklen bir kanundan ziyade Anayasa Mahkemesinin içtihatları ve Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarıyla karşılık bulacak düzenlemeleri hep beraber yapmak durumundayız. Bu nedenle, bu teklifi bir kod kanun olarak getirdik ve bu Komisyonda da bunu somutlaştırarak ete kemiğe bürünmesini arzu ettik.
Evet, hem Danıştay hem Askerî Yüksek İdare Mahkemesi hem de Anayasa Mahkemesi güvenlik soruşturması, arşiv araştırması yapma yetkisini Türkiye Büyük Millet Meclisine vermiş. Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu alanda düzenleme yapabileceğinden, "kanunilik ilkesi" şartını yerine getirebileceğinden bahsetmiş ancak bu soruşturmaların objektif olarak yapılması ve değerlendirilmesi gerekir. Dedikodulardan, soyut iddialardan arındırılmış somut vakalar olmalıdır. Kanun anlamında mevzuatımıza ilk 4045 sayılı 1994 tarihinde bazı nedenlerle görevlerine son verilen kamu personeliyle kamu görevine alınmayan haklarının geri verilmesi, kamuoyunda "1402'likler" diye adlandırılan, Sıkıyönetim Kanunu'nda değişiklik yapılan kanun tasarısı 1994 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisinden geçmiş. İlk defa, evet, mevzuatımızda ilk defa yasal güvenceye 1994 tarihinde bu kanunla yer bulmuş.
Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yönetmeliği ise 14.2.2000 tarihinde çıkarılmıştır. Yönetmelik; arşiv araştırması, kişinin kolluk kuvvetleri tarafından hâlen aranıp aranmadığını, kolluk kuvvetleri ve istihbarat ünitelerinin ilişiğinin ve adli sicil kaydının ve hakkında herhangi bir tahdit olup olmadığı hususunun mevcut kayıtlardan saptanması olarak, yani somut veriler anlamında yönetmelik. Güvenlik soruşturması ise arşiv araştırmasındaki hususlarla beraber, yani güvenlik soruşturması aynı zamanda arşiv araştırmasını da kapsıyor. Yıkıcı ve bölücü faaliyetlerde bulunup bulunmadığının, ahlaki durumunun, yabancılar ile ilgilisinin, sır saklama hususun mevcut kayıtlarından ve yerinden araştırmak suretiyle saptanması ve değerlendirmesi olarak düzenlenmiştir.
Tanımlarda görüleceği üzere güvenlik soruşturması arşiv araştırmasındaki hususlarla birlikte subjektif hususları da kapsamaktadır. Arşiv araştırması somut subjektif unsurların, subjektif değerlendirme için değerlendirme yapan, güvenlik soruşturması ise bir anlamıyla somut, belli bir anlamıyla da soyut mücerret ilkeleri beraberinde getirmektedir. İşte, yönetmelikte yerinde inceleme, kişinin ikamet ettiği ve nüfusa kayıtlı olduğu yerlerde yapılıyor ise burada subjektiflik ağır basıyor maalesef. Teklifle bu husus alabildiğince objektif, ete kemiğe büründürülerek somut hâle getirilmeye gayret edilmiştir. Buradaki sıkıntılar telafi edilemeyecek hasarlara neden olduğu için nesnellik kriteri de getirilmiştir. 4045'ten önceki yasal mevzuatımızda, demin de söylediğimiz üzere herhangi bir yasal dayanağı yok 4045'ten önce. Bakanlar Kurulu kararları var Sayın Başkanım, 1953 tarihli Bakanlar Kurulu kararı var, 1964 tarihli ILO Sözleşmesi'nin onaylanması var, yine 1964 tarihli 4/685 sayılı Güvenlik Soruşturması başlıklı kararname var, ayrıca 4.3.1986 tarihinde yönetmelik çıkarılmış. Değerli komisyon üyeleri, değerli arkadaşlar enteresandır, bu yönetmelik Resmî Gazete'de yayınlanmamış. Bir yönetmelik çıkıyor ve ciddi derecede uygulanıyor, çok geniş bir uygulama sahası buluyor fakat bu yönetmelik Resmî Gazete'de yayınlanmıyor ve ileride Resmî Gazete'de yayınlanmadığından bahisle iptal ediliyor. 1990 tarihli Güvenlik Soruşturması Yönetmeliği çıkarılmış sonra, bunun da hukuki dayanağı yok. Yani bir yönetmelik bir kanuna dayanarak çıkarılabilir, kanuni dayanağı olmayan bir yönetmelik çıkmış, burada işçileri dahi işin içine katarak çok geniş bir kapsama alanında maalesef uygulama yeri bulmuştur.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; alçak FETÖ darbesinden sonra OHAL KHK'larıyla terör örgütlerince üyeliği, mensubiyeti, iltisakı, irtibatı olanlar meslekten atılmış, darbenin önüne geçilmesi için yeniden atanmada çeşitli KHK'larla düzenleme yapılması zarureti hasıl olmuştur. 676 sayılı OHAL KHK'sıyla 657 sayılı Yasa'nın, demin de söylediğim üzere 48/8 eklenmiş, güvenlik araştırması yapılma olma şartı genel şartlar olarak eklendi. Bütün devlet memurlarına uygulanır hâle geldi, bütün devlet memurlarına uygulanır hâle gelen ancak ve/veya bağlacıyla idareye güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması takdir yetkisi verilmesi ve belirsizlik olması bu belirsizliğin yeni düzenlemede teklifle karşılanmasını zorunlu hâle getirmiştir ki ve bunu da karşıladık. Ayrıca yine mevzuatımızda 680 sayılı OHAL KHK'sıyla, 69'uncu maddesiyle 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetleri Kanunu'nun 10'uncu maddesine güvenlik soruşturmasının olumlu olması şartı eklenmiştir. Özel güvenlik istihdam edilecekler, yöneticiler, şirket ortakları, eğitim kurumları, yöneticilerin de valilik tarafından güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına tabi tutulmuştur. Yine 680 sayılı OHAL KHK'sında KİT'ler de aynı kapsama alınmıştır. 694 sayılı OHAL KHK'sıyla 1325 sayılı Kanun'a eklenen ek madde 11 ile MİT tarafından hazırlanan yönetmeliğin Cumhurbaşkanı'nın onayıyla yürürlüğe gireceği eklenmiştir. Yine 690 sayılı KHK'yla 375 sayılı KHK'ya eklenen maddeyle taşeronluktan kadroya geçirilen işçilerin de güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına tabi olacağı hususu düzenlenmiştir. Tabii, bunlar OHAL zamanlarında alçak FETÖ darbesinden sonra olan hadiselerdir. Şu an itibarıyla o belayı atlattık, inşallah daha da önümüzü gördük, daha somut, daha müşahhas bir kanun teklifiyle karşınızdayız. Danıştayımız, güvenlik soruşturmasında yer alan bilgilerin başkaca hukuki bilgi ve belgelerle desteklenmesinden bahsetmektedir. Kişilere temel hak ve menfaatlerine ilişkin konularda şüpheye dayanılarak işlem tesis edilmemelidir. Bu nedenle güvenlik soruşturması raporumda belirtilen hususlar, istihbari bilgiler objektif nesnel bilgilerle desteklenmelidir. Biz de aynı kanaatteyiz Danıştayla beraber. Teklifle, Güvenlik Soruşturması Bilgi ve Değerlendirme Komisyonunun arzı subjektiflikten öte objektif olgulara dayanan, nesnel olarak tanzim etmeye gayret ettik. "Güvenlik soruşturması kişinin içinde bulunduğu ortam göz önünde bulundurularak yapılacaktır." Yönetmeliğin dediği bu. Bu ortamın ne olduğu tartışmalıdır, ikamet çevresi, konut. Danıştay 1. Dairesinin bir kararı var: Danıştay 1.Dairesi güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması personelin yakınlarını ve birinci derece akrabalarını da kapsamaktadır. Kişinin sosyal ortamdan soyutlanak hakkında bilgi edinilmesi mümkün olamaz. Sadece kişiye özel inceleme yetersiz olur. Diğer yandan Anayasa 38, ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesi burada geçerli olamaz, zira ceza hukukunun şahsiliği cezalandırmayla alakalı değil güvenlik soruşturması ise cezalandırma değil bir usul idari işlem olduğundan bahsetmektedir. Danıştayın 1. Dairesinin kararına rağmen... Danıştay 1.Dairesi, belli bir dereceye kadar akrabalarında güvenlik soruşturması yapılabileceğine cevaz vermiştir fakat bizim bu noktada sınırlı davranmamız lazım. Özellikle Danıştay 1.Dairesinin kararına rağmen mevcut yönetmelikte incelemeye konu olan yakınların değerlendirilmesi belirsizdir. Ancak vermiş olduğumuz teklifte somut veriler, olgusal veriler yorumsuz tespit ve arzı sağlayacağı için husumet, dedikodu, kin, nefret ve bunun gibi saiklere dayalı somut olmayan verilere itibar edilmeyecektir. Dolayısıyla bu teklif subjektif olan bu unsurları arındırarak objektif bir hâle getirmeye gayret etmiştir. Yine Astsubay Meslek Yüksek Okulları Yönetmeliği'nde ikinci dereceye kadar olan incelemeler bu teklifte birinci dereceye düşürülmüştür sayın başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; diğer taraftan ceza sorumluluğu neticesinde kişinin bazı haklarından mahrumiyeti doğaldır. Kimsenin işlemediği bir suçtan dolayı cezalandırılması, başkasının suçundan dolayı sorumlu tutulması ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesine aykırıdır, bu bir evrensel kaidedir. Kişinin mahkumiyeti neticesinde yakınlarının da bazı haklardan mahrum edilmesi Anayasa'nın ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesine de aykırıdır. Kamu hizmetlerinin gerekçesiyle kişi hak ve hürriyetleri arasından denge kurulmalıdır, işte bu teklifte bu dengeye riayet etmeye çalıştık. Bireysel başvuruda Anayasa Mahkemesi bir karar veriyor, arkadaşlar çok önemli bir karar: Yakınlarının durumu nedeniyle güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanması hâlinde kişiye doğrudan suç isnadı olmadığından masumiyet karinesinin ihlal edilmediğine karar vermiştir, Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru üzerine bu kararı veriyor. İsteyenlere tarihini de verebilirim: 2014/16941 tarihli bireysel başvuru, 24.1.2018'de karar vermiş. Ayrıca Anayasa Mahkemesi askerlik ve millî güvenlik konularında hizmete özel koşulların aranmasının da uygun olduğuna karar vermiştir.
Güvenlik soruşturması raporunun değerlendirilmesi, raporda yapılan tespitler ile görev arasında bir ilgi alaka olması gerekir. Kişinin işlediği suç ile görev arasında bağlantı olmazsa, bu bağ kişinin görevini yerine getiremeyeceğini somut olarak ortaya koymazsa değerlendirmeye tabi olmalıdır. Nitekim Danıştay çok önemli bir karar veriyor Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar. İnfaz koruma memurluğu için geçici olarak adaylığa kabul edilen davacının güvenlik soruşturmasında 6136 sayılı Yasa'ya muhalif olmaktan her ne kadar hükmün açıklanmasını geri bırakma kararı verilmiş olsa da işlemiş olduğu suç ile görev yapacağı infaz koruma memurluğu arasında bir bağlantı olduğu için lehinde hükmün açıklanmasını geri bırakma kararı verilmiş olsa dahi asaletle atanması işleminin iptalini uygun bulmuştur yani idareyi haklı bulmuştur. Sebep de şudur: Bir güvenlik soruşturması yapılmış, arşiv araştırmasında hükmün açıklanmasını geri bırakma çıkmış. Hükmün açıklanmasını geri bırakma, biliyorsunuz, bizim ceza muhakememizde bir sistem. Bir yargılama yapılıyor, yargılamanın sonucunda hâkim bir kanaate ulaşıyor. Tam karar verecekken kişinin geçmişteki iyi hâlini de dikkate alarak diyor ki: "Evladım, ben seni beş yıl suç işlememek şartıyla bu hükmün açıklanmasını geri bırakacağım. Beş yıl içerisinde suç işlemediğin takdirde bunları tamamen keenlemyekûn sayacağım." Bu şartlarda kişinin 6136'ya muhalif yani ateşli silahla, yaralayıcı, kesici aletlerle işlemiş olduğu bir suçta hükmün açıklanmasını geri bırakma verdi, kararı tebliğ etmedi, infaz koruma memurluğu silahla alakalı, mahkûmlarla alakalı bir görev olduğu için bu görevin niteliğiyle bu hükmün açıklanmasının geri bırakılması arasında ilişki kurduğundan bahisle idareyi haklı bulmuştur.
Yine, hükmün açıklanmasını geri bırakmayla ilgili bir karar daha var. Danıştay on bir yıl önce, 18 yaşındayken görevli memura mukavemet, hükmün açıklanmasını geri bırakma, beş yıl süreyle denetimli serbestliğe tabi olan birinin bu sürelere riayet ettiğini, dolayısıyla bunun dayanak yapılarak güvenlik soruşturmasının olumsuz olamayacağına karar vermiştir. Burada da idareyi haklı bulmuştur. Çünkü kişinin işlemiş olduğu suç ile görevi arasında bir bağ olmadığı için güvenlik soruşturmasında bunu doğru bulmamıştır. Burada Danıştayın verdiği kararı da biz aynı şekilde teklifimizde karşılamaya çalıştık Sayın Başkanım.
Yine, "suça sürüklenen çocuk" sıfatıyla yargılanan, bir yıldan az ceza alan davacının güvenlik soruşturmasının bu nedenlere dayanılarak olumsuz olamayacağına da karar vermiştir. Biliyorsunuz, 18 yaşından küçük çocuklarla ilgili, hem sabıka kaydıyla ilgili, verilerle alakalı, talep edilemeyeceği, diğer taraftan da az bir ceza alan, buna dayanarak da güvenlik soruşturmasını olumsuz kılamazsın, diye Danıştayın da çok önemli bir kararı vardır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kamu hizmeti ve güvenlik soruşturması arşiv araştırması bağlantılı konuyla ilgili de birkaç şey söylemek isterim. 1982 Anayasası'nın 70'inci maddesi "Her Türk, kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir." demektedir. Hizmete alınmada görevin gerektirdiği niteliklerden başka da hiçbir ayrım gözetilemez. Kamu görevlisi olabilmek bir haktır, herkes bu hak karşısında eşittir. Ancak tek farklılık, görevin gerektirdiği nitelikler. Devlet kamu görevlisi seçiminde eşitlik ilkesine riayet etmek zorunda. Ayrıca, sadece memur için değil, kamu görevlisi için de bir hak diyerek geniş tutmuştur. Diğer yandan Anayasa madde 13'e göre, temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın sınırlandırılabilir ancak bunun da belirli şartları vardır: Bir, temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılabilmesi için bir kanun gerekliliği; iki, Anayasa'nın sözüne ve ruhuna uygunluk, demokratik toplum düzeni gerekleri, laik cumhuriyetin nitelikleri, ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı. O hâlde Anayasa'ya göre tek sınırlama madde 70.
Görevin gerektirdiği nitelikler: Anayasa 128'inci madde, ikinci fıkra memurların ve diğer kamu görevlilerinin niteliklerinin kanunla düzenlenmesinden bahseder. Kamu hizmetlerine girmede güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılması bir sınırlamadır. Evet, bunun farkındayız. Bu sınırlama Anayasa 70'te var, idareye böyle bir sınırlama yetkisi verilmiş. Ancak idare bu sınırlamayı Anayasaya 13'e göre yapabilecek. Yani kanunla, ölçülü, aklın ruhunu ortadan kaldırmadan yapabileceği bir düzenlemedir. İşte biz bu teklifle, bu kanunla bunu sağlamaya çalıştık.
Anayasa Mahkemesine göre 1994 yılında 4045 sayılı Yasa çıkıncaya dek yapılan uygulamalar Anayasa'ya aykırıdır. Kanunilik ilkesi gereği yasal bir mevzuata dayanmadığından demin de söylediğim üzere Resmî Gazete'de dahi yayınlanmayan, kanuni bir dayanağı olmayan yönetmeliklerin çıkması talihsiz bir dönem olmuştur. Ancak, Anayasa 70'teki yasal kanunilik şartı yerine getirilse bile bu kavramın da içinin doldurulması lazım. Bu kavram da Anayasa'nın ruhuna ve özüne uygun olmalıdır. Anayasa Mahkemesinin bir kararında görevin gerektirdiği niteliklerle ilgili değerlendirmesi, aynı, çok önemli bir karar bu. Anayasa ödev ile nitelik arasında sıkı bir ilişki bulunduğunu, bunun dışında hizmete alınmada hiçbir nedenin gözetilmeyeceğini, daha açık bir anlatımla, ayrımın yalnızca ödev ve nitelik ilişkisi yönünden yapılması gerektiğini ortaya koymuştur. Evet, ödev ile nitelik ilişkisi Anayasa Mahkemesi açısından en önemli kriterdir. Nitekim kanun teklifimizde çok önemli olan bu hususa da riayet edilmiştir. Buna göre o nitelikler görevlide olmaz ise o görevi ifa edemez veya iyi bir biçimde ifa edemez diyerek ehliyet, liyakat şartına vurgu yapmıştır.
Anayasa Mahkemesine göre, yine, aranacak nitelikler kamu hizmetinin etkin ve gereği gibi yürütülmesine yönelik olmalıdır; kamu hizmetinin özelliğine göre adaylarda bu nitelik farklı olabilecektir. Örnek: Anayasa Mahkemesine göre yabancıyla evlilik tüm kamu görevlileri açısından bir sınırlama olduğu için Anayasa Mahkemesi iptal etmiş, demiş ki: "Yabancıyla evli olmak memuriyete engel değildir." Ancak, istisna, Emniyet, Dışişleri gibi hassas hizmetlerde bu şartın aranabileceği hususunda idareye de böyle bir yetkiyi vermiştir.
Şimdi, Danıştaya göre kamu hizmetlerine girme hakkı bakımından herkesin eşit olduğunu, kamu hizmetine girebilmek için görevin gerektirdiği nitelikleri belirttik. Güvenlik soruşturması, Danıştayın 1. Dairesi kararında belirtildiği üzere, devlet ile memur arasındaki güven ilişkisinin tesisidir. 657/48 genel ve özel şartları belirlemiş, "Kurumların özel kanun veya diğer mevzuatında aranan şartları taşımak" konusuna yer vermiştir. Ayrıca kanunda Anayasa'ya ve yasaya sadakat, tarafsızlık, devlete bağlılık memurun görevidir. Kamu görevlisi yetkisini kötüye kullanmamalıdır. Neticede görevin gerektirdiği nitelikler ile kısıtlamalar arasında gerçeklere uygun objektif ve zorunlu bir neden-sonuç ilişkisinin kurulması da gereklidir. Bu teklifle bu hususa da riayet edilmeye çalışılmıştır.
Öte yandan, bir hak ve hürriyetin özü, onun vazgeçilmez unsuru ve dokunulduğu takdirde söz konusu hürriyeti anlamsız kılacak asli çekirdeğidir. Hakkın ve hürriyetin kullanılmasını açıkça yasaklayıcı veya örtülü bir şekilde yapılamaz hâle koyucu ve ciddi surette güçleştirici, amacına ulaşmasını engelleyici sınırlamalar hakkın özüne dokunur. Hak ve kısıtlama et ve tırnak gibidir. Tırnağı keseceğiz, ancak ete zarar vermeyeceğiz. İşte bizim terazimizin ölçüsü bu olmalıdır.
Bir kişinin hakkının kullanımının idareye bırakılması hakkın özüne dokunabilir. İdarenin subjektif değerlendirmesine göre hakkın kullanımına karar verilmesi hakka zarar verebilir. Güvenlik soruşturmasının subjektif veri ve subjektif değerlendirme kriterleri hakkın özüne dokunacaktır. İşte bu tekilfte sübjektif veriler yerine hakkın özüne dokunmaması için objektif, nesnel, olgusal verilere dayanan, objektif değerlendirmenin yapılacağı, uygulamadaki problemlerin verilmesini de amaçlayan kurallar bu teklife dercedilmiştir. Doktrinde bir hakkın kullanılmasının nihai olarak idarenin takdirine bırakılması o hakkı anlamsızlaştıracaktır. Bu nedenle bu tür değerlendirmeler ve araştırmalar objektifliği sağlayacak usul ve esaslarla yapılmalıdır. Bu soruşturma neticesinde elde edilen veriler objektif, hukuki, somut ve doğru olmalıdır, dedikoduya dayanmamalıdır. Ayrıca, kişilerin bunlara erişimi sağlanarak şeffaflık sağlanmalıdır. Böylece güvenlik soruşturması neticesinde başvurulan kanun yollarında etkili denetim yapılabilir. Aksi hâlde idarenin keyfî veya kamu hizmeti gereklerine aykırı olarak aldığı kararların denetlenmesi de mümkün olmayacaktır.
Netice olarak, kamu hizmetleri kamu görevlileri tarafından yapılmakta, bu görevlerin hukuka uygun yürütebilmesi için uygun kişilerin seçilmesi de idarenin hakkıdır. Ancak bu doğru yapılmalıdır, somut şekilde yapılmalıdır, aksi hâlde kişiyi toplumda deşifre edecek ve sosyal bir yalnızlığa bırakacaktır. İstihbari nitelikte herhangi somut bilgi ve belgeye dayanmayan raporlara dayanılarak işlem tesis edilmemelidir. İşte bu teklifle bu hususlar bertaraf edilmeye çalışılmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu izahattan sonra, Anayasa Mahkemesinin bu konuyla ilgili iki tane iptal kararı var, biraz da onlardan bahsetmek istiyorum. Anayasa Mahkemesine 2018 tarihinde Cumhuriyet Halk Partisi, 657 sayılı Kanun'un 48'inci maddesinin -genel şartlar- (8)'inci bendinin iptali için yani güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına genel ibare olarak eklenen (8)'inci fıkrayı iptal için dava açtı. Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçesi: "Anayasa'nın 20'nci maddesindeki mevcut kuralla güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılması devlet memurluğuna alımlarda genel şartlar arasında sayılmıştır. Memur olabilmek için hakkında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılması lazım gelmektedir."
Anayasa 20'de "herkesin, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesine isteme hakkına sahip olduğu; özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulmayacağı" belirtilmiştir. Yine, kişisel veriler kanunda öngörüldüğü hâlde, kişinin açık rızasıyla işlenebilir; kişisel verilerin korunmasıyla ilişkili esas ve usuller kanunla düzenlenir. AYM, kişisel verilerin korunması, özel hayatın gizliliğinin korunması kapsamında güvenceye kavuşturulmuştur.
Anayasa 13'de "temel hak ve hürriyetlerin yalnızca Anayasa'nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ancak kanunla sınırlanacağını" ifade etmiştir.
128'in ikinci fıkrasında "Memurlarla ilgili düzenlemeler kanunla olur." Kanuni düzenleme ilkesi "düzenleme alanında temel ilkelerin kanunla konulmasını ve çerçevenin kanunla çizilmesini" ifade etmektedir. Anayasa Mahkemesi bu ilke uyarınca "Kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaya ilişkin kuralların kanunda gösterilmesi; kuralın açık, anlaşılır ve sınırlarının belli olması gerekmektedir." demiştir.
Kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı, insan onurunun korunması, bireyin kişiliğini serbestçe geliştirebilmesi hakkın özel bir biçimi olarak bireyin hak ve özgürlüklerini, kişisel verilerin işlenmesi sırasında korumayı amaçlamaktadır. Anayasa 20 uyarınca "Kişilerin kişisel verilerinin güvence altında olabilmesi için kanunla açıkça, anlaşılabilir, elverişli düzenleme yapılmalıdır." denilmiştir.
24/3/2016 tarihli 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nun 3'üncü maddesine göre kişisel veri "kimliği belirli veya belirlenebilir, gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgiyi" ifade etmektedir. Anayasa Mahkemesi kararlarında da adı, soyadı, doğum yeri, telefonu, plaka, sosyal güvenlik, öz geçmiş, resim, görüntü vesaire... IP adreslerine kadar, E-posta adreslerine kadar tüm verileri kapsamaktadır. Bu bağlamda güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasıyla elde edilen veriler kişisel veri niteliğindedir. Kural olarak güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kapsamında "Kamu mercileri tarafından özel yaşamıyla ilgili sorular sorulması da dahil olmak üzere bir bireyin özel hayatı, iş ve sosyal yaşamıyla ilgili bilgilerin alınması, kaydedilmesi, kullanılması özel hayata saygı hakkına sınırlama niteliğindedir." demiştir.
Anayasa 129 " Kamu görevlilerinin Anayasaya, kanunlara sadık kalarak çalışmalarını" öngörmüştür. Bu nedenle atamaya şartlar getirilmesi normaldir. Bu şekilde aranan nitelikler kamu hizmetinin etkin ve sağlıklı bir biçimde yürütülmesi amacına yöneliktir. İdarenin bu tür hakkı vardır ancak kamu görevine atanmadan önce kişilere güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılmasını öngören kural yasa koyucunun takdirinde olduğu gibi kuralın hangi koşullarda, hangi sınırlar içinde yetki verdiğini veya kötü kullanımların güvencelerini sağlaması gerekir." demiştir. Bu gerekçelerle kanuni düzenleme yapılırken uyulması gereken kural kişisel verilerin bilgilendirilmesi, kullanılması, işlenmesi... Temel ilkeler kanunda belirlenmediğinden izin verilmesini Anayasa'nın 13, 120, 128'inci maddelerine aykırı bulmuştur. Yani, Anayasa Mahkemesi demiştir ki "Güvenlik soruşturmasıyla ilgili bir yasal düzenleme yapabilsin, arşiv araştırmasıyla ilgili yasal düzenleme yapabilirsin fakat bu yasal düzenlemede benim saydığım -deminki saydığım- o kriterlere uygun bir düzenleme olmazsa kanunilik ilkesi şeklen karşılanmıştır ama içerik olarak karşılanmadığından bahisle OHAL kararnamesini iptal etmiştir.
Evet, ikinci davayla da ilgili kısaca Başkanım; 2018/163 esas, 2020/13 karar, 19/2/2020 karar tarihi, davacı Cumhuriyet Halk Partisi, 4045'e eklenen ek madde. Bazı kanunlarda trafik vesaire deminki söylediğim 4045'e ek maddeyi okuyorum: "Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmakla görevli birimler, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kapsamında Bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluşları arşivlerinden, elektronik bilgi işlemi merkezlerinden bilgi ve belge almaya 4/12/2007, 5271 Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 171 ve 231'inci maddesindeki kayıtlara uluşmaya, soruşturma sonuçlarını, kovuşturmaya yer olmadığına dair mahkeme kararını almaya yetkilidir." Eklenen madde bu OHAL'le. Bu maddenin iptali istenmiştir; hazırlık soruşturması, kovuşturma, kesinleşmiş paraların istenmesi, evrakların talebi, ertelenme, hükmün açıklanmasını geri bırakma vesaire...
Anayasa 20: "Herkes kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunması isteme hakkına sahiptir." Bu hakkın, kişinin kendisiyle ilgili verilerin korunmasını isteme hakkına sahip olduğu ve kanunla düzeleceği aşikârdır. Kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı, insan onurunun korunması ve kişiliğini serbestçe geliştirecekleri hakkın özel bir biçimi olarak bireyin hak ve özgürlüklerini kişisel verilerin işlenmesi sırasında korumayı amaçlamaktadır. Bu bağlamda güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasıyla elde edilen veriler, kişisel veri niteliğindedir. Dava konusu kuralla, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmakla görevli birimler tarafından kişisel veriler niteliğindeki özel hayatı, iş ve sosyal yaşamıyla ilgili bilgilerin alınmasını, hakkında suç işlediğine dair iddiaların değerlendirildiği cumhuriyet savcılığının veya hâkimin mahkeme kayıtlarına ulaşmasına yetki verilmesi kişisel verilerin korunması hakkına sınırlama getirir demiş.
Anayasa 13: "Temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın Anayasa'da belirtilen çerçevelerle sınırlanabilir. Bu sınırlamalar Anayasa'nın özüne demokratik toplum gereklerine, ölçülülük ilkesine aykırı olamaz." Anayasa Mahkemesi "Kanun düzenlemesinin şeklen olması yeterli değildir, yasal kuralların keyfiliğine izin verilmeyecek şekilde, belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir düzenleme niteliğinde olması gereklidir." demiş. Yine, Anayasa Mahkemesi, esasen temel hakları sınırlayan kanunun bu niteliklere sahip olması, Anayasa'nın 2'nci maddesinde güvenceye bağlanan "hukuk devleti" ilkesinin de bir gereğidir. Hukuk devletinde kanun düzenlemelerini hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer verilmeyecek şekilde açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlemler içermesi gerekir. Kanunda bulunması gereken bu nitelikler hukuki güvenin sağlanması bakımından da zorunludur. Zira bu ilke hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. Dolayısıyla Anayasa'nın 13 ve 20'nci maddelerinde sınırlama ölçütü olarak böyle de bir kanunilik Anayasa'nın 2'nci maddesinde güvenceye bağlanan "hukuk devleti" ilkesi ışığında yorumlanmaktadır.
Anayasa 129: "Memurlar ve kamu görevlileri, Anayasa ve kanunlara sağdık biçimde faaliyette bulunabilirler." Bu nedenle kamu görevlileri için güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılması hakkında yasal düzenleme yapmak yasa koyucunun takdiridir. Ancak bu alanda düzenlenmesi öngörülen kuralların "Kamuya hangi koşullarda, hangi sınırlar içerisinde tedbirler uygulama ve özel hayata saygı gösterilmesini isteme hakkına yönelik müdahalede bulunma yetkisinin verildiğini açık olarak gösterilmesi ve muhtemel kötüye kullanımlara ilişkin tedbir sağlaması gerekir." demiş. Kuralda güvenlik soruşturması ve arşiv araştırma yapmakla görevli olanlar kişisel veri niteliğinde bilgilere ulaşacak ancak kanunda bu bilgileri ne şekilde kullanacağına, hangi mercilerin soruşturma ve araştırma yapacağı, bu bilgiler ne surette, hangi surette saklanacağı, ilgililerin bu belgede itiraz hakkı olup olmadığı, silinip silinmeyeceği, silinmeyecekse usulün ne olduğu, kötüye kullanım hâlinde yaptırım öngörmediği için Anayasa 13 ve 20'ye aykırı bulunmuştur.
Evet arkadaşlar, Anayasa Mahkemesi yasal düzenleme yapma yetkisi veriyor fakat bunun ölçülerini, sınırlarını belirliyor. Bu ölçülere ve sınırlara uyulmadığından da bu ek maddeyi iptal etmiş. Biz, bu teklifle Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçesinde saymış olduğu şartların hepsini tekrar dercettik. O nedenle, Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarını karşılaştırdım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmamın bu bölümünde mukayeseli hukukta durum nedir, bununla ilgili birkaç ülkeden örnek vermek istiyorum. Amerika Birleşik Devletleri'nde güvenlik soruşturması, bireylerin ulusal güvenliğe ilişkin gizli bilgilere erişime ehil olup olmadığı tespit edilme sürecidir. Genellikle memuriyete girişte bir öz geçmiş denetimi yapılmaktadır. Burada, Amerika'da sadakat, güvenilirlik, dürüstlük, doğru düşünüp karar verme yetkisi, gizli bilgilerle ilgili mevzuata uyma yeteneği beklenmektedir. Güvenlik soruşturmasında 3 soruşturma karakteri var Amerika'da: Hizmete özel, gizli ve çok gizli. Ön soruşturma; ilgili kişinin gizli sayılan bilgilere erişiminin gerekli olup olmadığının tespit edildiği aşama; soruşturma, başvuru sahibinin başvurudaki bilgilerinin kontrol edilerek ilgili kişi hakkında bir öz geçmiş araştırması yapıyor; personel yönetim ofisi var, ulusların öz geçmişi araştırma bürosu var, ilgili kişi hakkında verilen bilgiler çerçevesinde, yapılan denetim sonrasında karar verilme süreci var, yeniden soruşturma var. Güvenlik soruşturmasından sonra kişiler hakkında... Belirli aralıklarla, belirli periyotlarla memur ya da kamu görevlisi kişiler belirli dönemler içerisinde her zaman bir denetime tabi tutuluyor Amerika'da.
Güvenlik soruşturmasında muaf olanlar -istisnalar- var. ABD Başkanı, Başkan Yardımcısı, Kongre üyeleri, Yüce Mahkeme hâkimleri, Anayasa'da bahsedilen diğer görevlerde bulunanlar açısından güvenlik soruşturması zorunlu değil. Zira, teamül olarak, Amerika'da, bu görevlere gelenlerin gizli belgelere erişecek güvenilirlik ve sadakate sahip oldukları peşinen kabul edilmektedir yani Amerika'da böyle bir durum var. Görev başına gelenler zaten bunu içselleştirmiş, bu noktada o tecrübeye ehil kabul edilmiş sayılıyor ve bunlarla ilgili güvenlik soruşturması istenemiyor.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Amerika'dan bize ne Ramazan Bey?
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Mukayeseli hukuktan örnek veriyoruz arkadaşlar, çok önemli bir kanun görüşüyoruz. İstersiniz konuşmamı bitirebilirim de. Konuşmamı bitirebilirim de isterseniz.
Sayın Başkanım...
NİHAT YEŞİL (Ankara) - Zaten Amerika'ya özene özene bu hâle geldik Ramazan Bey ya!
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Sayın Başkanım, bir kod kanun görüşüyoruz, isterseniz kısa kesebilirim, isterseniz bitirebilirim de.
BAŞKAN CELALETTİN GÜVENÇ - Toparlayalım.
NİHAT YEŞİL (Ankara) - Bu kadar Amerikancı olmayın Ramazan Bey!
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Mukayeseli hukuktan da giriyoruz arkadaşlar, aynı hissiyatı paylaşıyoruz; güvenlik soruşturması yapılsın ama kimse mağdur olmasın, hak, hukuk neyse uygulansın, derdimiz o. Burada yapmış olduğumuz bütün konuşmalar da kanunun gerekçesini oluşturacak.
NİHAT YEŞİL (Ankara) - Zaten sorun bu Ramazan Bey.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Evet arkadaşlar, Almanya'da da aynı şekilde, çok gizli, gizli veya hizmete özel olarak hem federal yetki alanında hem de ülkenin tamamında bu yetkiler kullanılmakta. Federal İstihbarat Dairesi var, Güvenlik Soruşturması Kanunu var ve kural gereği her beş yılda da Almanya'da kamu görevlileriyle ilgili mütemadiyen güvenlik soruşturması yapılıyor. Hizmete özel bilgi var, gizli bilgi var, çok gizli bilgi var.
Avusturya'da da aynı şekilde Güvenlik Soruşturması Kanunu var, Avusturya'da da gizlilik dereceli bilgilerin ifşa edilmemesi Anayasa'ca teminat altına alınmış.
Evet, İngiltere'de -çok önemli- güvenlik soruşturmasının bir tanımı var. "Terörist gruplar, siyasal, ekonomik ya da şiddet olayları, ulusal güvenliğe yönelik dış istihbarat faaliyetleri" diye devam eden... Güvenlik soruşturmasını, memur, güvenlik istihbarat birimi üyeleri, silahlı kuvvet mensupları, polis, hükûmetin diğer alanında çalışanlar... Terörist saldırı riski altındaki önemli kişilerle yakın çalışması, terörist için değerli olacağı değerlendirilen bilgiler, bir teröristin faaliyetleri, kimliğin doğrulanması... Bu konuda araştırma devam etmektedir.
Dolayısıyla mukayeseli hukukta da güvenlik soruşturmasıyla ilgili mevzuatlarında hükümler vardır. Orada da yargısal boyutlar olmuştur ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine kadar gitmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin -demin verdiğim iki örnekte- Almanya idaresini haklı bulduğu ve haksız bulduğu kararlardan örnekler verdim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şu anki vermiş olduğumuz kanun teklifinin gerekçelerinden bahsedip sunumumu bitireceğim.
Kamu görevlilerinin kamu hizmetini icra ederken Anayasa'ya ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunmakla ve devletin menfaatlerini korumakla yükümlü olduklarından bahsettik. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na ve kanunlara aykırı olan, ülkenin bağımsızlığını ve bütünlüğünü bozan, Türkiye Cumhuriyeti'nin güvenliğini tehlikeye düşüren herhangi bir faaliyette bulunamazlar. Bu nitelikte faaliyet gösteren herhangi bir harekete, gruplaşmaya, teşekküle ve örgütsel yapıya katılamazlar, bunlara yardım edemezler. Devlet memurları herhangi bir kişi ve zümrenin yararını veya zararını hedef tutan bir davranışta bulunamazlar. Görevlerini yerine getirirken dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep gibi ayrım yapamazlar. Hiçbir şekilde siyasi ve ideolojik amaçlı beyanda ve eylemde bulunamazlar. Yönetici kadro ve pozisyondaki kamu görevlileri amir oldukları kuruluş ve hizmet birimlerinde kanun ve diğer mevzuatta belirlenen görevleri zamanında ve eksiksiz olarak yapmaktan, yaptırmaktan, memurlarını yetiştirmekten, hâl ve hareketlerini takip ve kontrol etmekten görevli ve sorumludurlar. Astlarına hakkaniyet ve eşitlik içinde davranmak yükümlülükleri vardır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nda da bu husus açıkça belirlenmiştir. Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının kime, hangi kapsamda yapılacağı genellikle özel kanunlarda düzenlenmektedir. Bununla birlikte, ülkemizde çok yakın tarihlerde, anayasal düzene karşı terör örgütlerince işlenen suçların kamu görevlileri eliyle kamu güç ve kaynaklarına dayanılarak yapılabildiği 15 Temmuz 2016 alçak hain darbe girişiminde açıkça görülmüştür. Bu ise demokratik toplum düzenini korumada güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının ne kadar önemli olduğunu ortaya koymuştur. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nda memuriyete girişlerde güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılmasını öngören hüküm başta olmak üzere, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasını düzenleyen kanun hükümlerinin bazılarını iptal istemiyle Anayasa Mahkemesine davalar açılmış, Anayasa Mahkemesinin verdiği iptal kararları sonucunda bu hususta kanuni düzenlemelere olan ihtiyaç ortaya çıkmıştır.
Bu kanunun hazırlanmasındaki temel gerekçe, oluşan hukuk boşluğunu, Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarında gösterdiği gerekçeler de dikkate alınarak, adil, tarafsız bir güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sisteminin kurulmasıdır. Kanun hazırlanırken, Anayasa Mahkemesinin iptal kararları, mevcut uygulama tecrübeleri, diğer ülke mevzuatları, yargı kararları incelenip dikkate alınmış ve düzenlemenin, değişiklik taslağı yerine yasa yapım tekniğine uygun olarak kod kanun şeklinde düzenlenmesi amaçlanmıştır.
Kanunla, temel ilke olarak güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının yapılmasına ve elde edilecek verilerin kullanılmasına ilişkin temel ilkeler, kimler hakkında yapılacağı, araştırma konusu edilecek bilgi ve belgelerin neler olduğu, bu bilgilerin ne şekilde kullanılacağı, hangi mecraların soruşturma ve araştırma yapacağı, değerlendirme komisyonu veri güvenliği ile verilerin saklanma ve silinme süreleri düzenlenmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, demin girişte söylediğim gibi, Anayasa mevzuatımız, hukuk mevzuatımız, mukayeseli hukuk mevzuatı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Danıştay, Askerî İdare Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi kararları ışığında, genel itibarıyla Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanun Teklifi'mizin gerekçelerini izah etmeye çalıştım. Bir hukuki boşluk vardı. Bu hukuki boşluğu sadece şeklen değil, esasen de muhteva itibarıyla da doldurmaya gayret ettik. Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarını karşıladık. Takdir ederse, İçişleri Komisyonunun da katkısıyla ete kemiğe büründürerek bu kanun teklifimizin genel gerekçelerini bu şekilde izah ediyorum.
Beni dinlediğiniz için sabrınızdan dolayı da hepinize teşekkür ediyorum.
Başarılar diliyorum Sayın Başkanım.
Arz ederim.