| Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentop ve 192 Milletvekilinin 1924 Tarih ve 491 Sayılı Teşkilâtı Esasiye Kanununun Bazı Hükümlerinin Kaldırılması ve Bazı Hükümlerinin Değiştirilmesi Hakkında Geçici Kanunun Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması ve Neden Olunan Mağduriyetlerin Giderilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/2952) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 17 .06.2020 |
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kıymetli milletvekili arkadaşlarım, ben de bugün bu tarihî güne şahitlik yapmak için birkaç kelime söylemek istedim. Tabii, 27 Mayıs darbesiyle alakalı, darbelerin annesi ya da babası olduğuyla, daha doğrusu darbelerin başlangıcı olduğuyla alakalı ve aslında çok ilerleyebilecek, önü açık bir Türkiye'nin, çağ atlayabilecek bir noktada olan bir Türkiye'nin önünde büyük bir engel olduğunu ve Yassıada'da yapılan bu mahkemelerle sadece oradaki 592 kişinin değil, onların hem ailelerinin hem de bütün bir milletin önünün kesildiği, onların hayallerine, geleceklerine bir darbe olduğunu ifade etmek istiyorum. Bu vesileyle, başta 27 Mayıs 1960'taki darbe neticesinde hayatını kaybeden bütün demokrasi şehitlerimizi rahmetle yâd ediyorum. O günden 15 Temmuza kadar hayatını demokrasi için dik dururken kaybeden bütün şehitlerimizi rahmetle, minnetle yâd ediyorum. Tabii, bu yargılamaların neticesinde -demin ifade ettiğim gibi- Türkiye'de bu asil milletin ilerlemesi engellenmiş oldu ve bir yandan da ondan sonra gelen işte 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980, 28 Şubat 1997, 27 Nisan 2007 ve 15 Temmuz 2016 darbelerin de önü açılmış oldu.
Ben merhum Tevfik İleri'nin hayatını anlatan birkaç kitap okudum. Orada yaşadıklarını... Tabii Tevfik İleri hakkında da aslında idam kararı veriliyor ama ağır hasta olduğu için evinde hapis olması kararlaştırılıyor. Ama ailesinin de ondan sonra yaşadıklarını bildiğimiz için ne kadar büyük bir zulüm olduğunun en küçük ölçekte belki küçük bir parçasına şahitlik etmiş oldum, beni çok etkilemişti. Tabii, burada birçok şeyden bahsedildi. O günden günümüze gelindi. Bugün tarihî bir gün çünkü bugün Türkiye Büyük Millet Meclisinde biz farklı partiler bir araya gelerek böyle bir karara hem imza atıyoruz hem de tarihî bir gün çünkü belki bugün o günün mağduriyetleri devam etmiyor, ilgili birçok insan vefat etmiş ama mağduriyetler devam etmese de yara kanamıyor olsa da derin bir yara var ve o yaranın sızıları hâlâ insanların gönüllerinde. O gün mağduriyet yaşamış olan ailelerin -biraz evvel Sayın Başkanımın da ifade ettiği örnekteki gibi- torunları hâlâ aynı travmayı belki bir sonraki nesillere de aktaracaklar, o şekilde yaşıyorlar, bu kadar etkili ve önemli bir şey. Bugün bu çalışmayı onun için... Arada tabii ki haklı olarak başka konular da girdi ve eleştiriler de oldu, bunlar da haklıdır ama bugünün ruhuna uygun olarak bugünün, bu çalışmanın çok önemli, tarihî bir çalışma olduğunu düşünüyorum. Ben Meclis Başkanımızın bu fikri ilk açıkladığını duyduğumda, evet dedim kendi adıma, başka hiçbir şey yapmasam, o gün o çalışmaya katılsam bile gelecek adına çok önemli bir şey. Geçmişte kalmış bir olay ama bu travmaları bizim yavaş yavaş tedavi edebilmemiz lazım. Tedavi edersek inşallah bundan sonra da yaşanmayacağını bilerek belki daha huzur içinde yaşarız. Darbelerle yüzleşmek bu manada çok önemli. O açıdan bugünkü çalışma da güzel bir başlangıç adımı demek istiyorum. İnşallah bundan sonra da devamı gelir.
Sayın Hocam başta anlattı, ben 60 darbesini net olarak büyüklerden dinledim, 80'i yaşadığım için biliyorum. O zamanki korkuyu, annemin, babamın üniversitedeki öğrencilerinin, sağcı-solcu öğrencilerinin tek tek ortadan kayboluşunu ve onlara nasıl ulaşabiliriz, ailelerine nasıl yardımcı olabiliriz endişelerini, sonradan annemin mesleğine veda edişini, darbe neticesindeki Kenan Evren'in yönetimiyle beraber gelen kılık kıyafet yönetmeliğiyle çok kıymetli bir Alman dili edebiyatı hocasının mesleğine veda edişini... Tabii onun da farklı travmaları oluyor insanın hayatında. Bu manada 80 darbesi ve sonra yaşanan darbeler, tabii 28 Şubat, iliklerimize kadar hissettiğimiz 28 Şubat ve 15 Temmuzla Türkiye'de asla darbe yapılamayacağını görmüş olmamız kıymetli.
Bir husus var, o Meclisi de ilgilendiren bir husus Başkanım, onu ifade edip ben sözlerime son vereceğim. 2 Mayıs 1999'da Türkiye Büyük Millet Meclisinde adı konmamış bir darbe yaşandı. Milletin iradesi hiçe sayıldı, benim de oyumla seçilmiş bir kadın milletvekili "Bu kadına haddini bildirin." cümlesiyle karşılandı. Akabinde ne yargılandı... Apar topar vatandaşlıktan çıkarıldı, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde kimseye uygulanmamış bir kanun cımbızla çekilip milletvekili olduğu hâlde, dokunulmazlığı olduğu hâlde ona uygulandı ve bahane edilerek hükûmet kurulur kurulmaz en hızlı icraatı olarak vatandaşlıktan çıkarıldı. 2 Mayıs 1999'da da Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir darbe yaşandı. Allah'a şükür o günler geride kaldı. Onu da tarihe not düşmek için bugün burada ifade etmek istedim.
Son olarak, bu çirkin, sözde mahkemelerin kurulduğu, insanların ruhlarının, geleceklerinin, bir milletin ümidinin katledildiği o Yassıada, sonradan "yaslı ada" diye tabir edilen Yassıada şimdi Demokrasi ve Özgürlükler Adası olarak açıldı. Bu da çok büyük bir şey. Ben bu manada da bütün emeği geçenlere teşekkür etmek istiyorum. Hem o yaslı adanın gençlerimiz için, bizler için, daha kıdemli olan gençlerimiz için Demokrasi ve Özgürlükler Adası olarak tarihe şahitliğine imkân verilmesine -o açıdan- hem de bugün burada bu çalışmaya emeği geçen, katkıda bulunan, fikir beyan eden kıymetli milletvekillerimize şükranlarımı arz ediyorum.
Allah inşallah, hayırlara vesile eylesin.
Teşekkür ederim.