KOMİSYON KONUŞMASI

İSMAİL BİLEN (Manisa) - Sayın Başkanım, siyasi partilerimizin değerli temsilcileri, Komisyonumuzun değerli üyeleri, kıymetli basın mensupları; ben de hepinize hayırlı günler diliyorum.

Bugün yaptığımız çalışmanın özellikle Sayın Bülent Tezcan'ın da ifade ettiği gibi geçmişe bir merhem olacağı, geleceğe de bir mesaj taşıyacağı fikrine ben de iştirak ediyorum. Tüm siyasi parti temsilcilerimize hassaten hem şahsım hem arkadaşlarım adına teşekkür ediyorum, milletimiz adına teşekkür ediyorum. Bu cuntacılara, darbecilere buradan bugün yüksek bir sesle Türkiye'de bir daha böyle bir şeye tevessül etmemeleri noktasında ciddi bir ikazda bulunduğumuzu ifade ettiler, kendilerine tekrar tekrar teşekkür ediyorum.

Yani, bunun adına "divan" demek, "yargılama" demek, "tiyatro" demek hakikaten çok zor. İşlenen cinayeti ve suçu hafifletir diye düşünüyorum. Bir şebeke, bir cunta, bir örgüt hiçbir zaman da Sayın Kaboğlu'nun ifadesine bu anlamda iştirak etmiyorum, eleştirdiğim ya da katılmadığım sözcü arkadaşların fikirleri de var ama bu cuntacıların hiçbiri ne demokrasiye sadık kalmışlardır ne cumhuriyete ne de cumhuriyetin temel ilkelerine laiklik de dâhil olmak üzere tamamen yurt dışına bağlı, bağımlı, onlar tarafından yönlendirilen ve onlar tarafından da cesaretlendirilen gruplar olmuşlardır. Bu darbeleri işte "Bizin çocuklar başarılı oldu." Avrupa Konseyi bizi durup dururken "Efendim, beklettiler, demokrasiye geçeceklerdi onun için müsamahalı davrandılar." fikrine iştirak etmiyorum, tam aksine çocukları başarılı olmuştu ve onların beklentilerini de karşılama noktasında muhtemelen onlara birtakım vaatleri vardı ki buna müsamahakâr davrandılar. Öyle olmamış olsaydı 1961 darbesi hariç hemen hemen tüm darbelerin muhatabı olmuş bir kişiyim. 1971 muhtırasında 11 yaşındaydım, diğerlerinde gençlik yıllarımda hemen hepsine muhatap olmuş bir arkadaşınız, bir siyasetçiyim. 28 Şubat sürecinde kimi zaman zinde güçleri cuntacıları, kimi zaman yargıçları kullanarak, kimi zaman basın organlarını, kimi zaman diğer sivil toplum örgütlerini de yanlarına alarak Türk demokrasisine ve cumhuriyete hatta ve hatta adalete mugayir işler yapan bu cuntacılara buradan topluca bugün güzel bir mesaj veriyoruz, bu son olacak inşallah, bundan sonra buna tevessül edenler de belki geride kalan mirasçılarına istemedikleri, arzulamadıkları bir miras bırakmama adına bundan imtina edecek, kaçınacaklardır diye düşünüyorum. "Bu tiyatro" dersek hafifletmiş oluruz o suçu. Seçilmiş, millet iradesiyle iktidara gelmiş ve milletin takdiriyle ciddi bir oyla tekrar yeniden seçilmiş ve daha bir yılı dolmamış bir Hükûmete karşı işlenen bu suçu hafifletmek herhâlde yanlış olsa gerek. Bütün darbelere aşağı yukarı muhatap oldum derken 28 Şubat sürecinde ciddi mağduriyetler yaşadık biz. Bunun diğerlerinden farkı şudur: Orada kanunla geçmişe yönelik bir mahkeme kuruyorsunuz ve daha önceden suç sayılmayan eylem ve fiilleri suç hâline dönüştürüyorsunuz. Hukukun temel ilkeleriyle, evrensel hukuk ilkeleriyle çelişen bir davranış içerisine giriyorsunuz, bu doğru değil. Evrensel hukukun kabul etmediği, etmeyeceği bir yapıyı, bir yargılamayı bugün yok farz ediyoruz. Bunu söylüyoruz. Aslında malumun ilamından başka bir şey de değil bugün yaptığımız. Millet nezdinde hiçbir zaman bunlar kabul görmedi, tam aksine o cuntacılar da dâhil olmak üzere verdikleri kararlarla mahkûm oldular. Ben birçoğunu tanımıyorum ve hatırlamıyorum ama o darbenin, o cuntanın mağdurlarını hatırlıyorum, onlara rahmet okuyorum, ailemden, çevremden edindiğim intiba herkes bunlarla ilgili iyi hatıralar canlandırıyor, iyi hatıraları dile getiriyor, ifade ediyor ama onlara bu zulmü yaşatan o cuntacıları rahmetle anan bir tek kişiye şahit olmadım. Bugünkü yaptığımız iş olmayan bir işi, olmayan bir yargılamayı, olmayan bir yargı organını varmış gibi gösteren, göstermelik bir kararı lağvediyoruz, keenlemyekûn kabul ediyoruz, yaptığımız iş budur, diğerlerinden farklıdır. 28 Şubatın mağdurlarındanım, ailem ve ben, partim. Siyasetçiydim, bize siyaset yasağı kondu. Niye? Davranışlarımızdan. Onu da geçiyorum, 2008'de AK PARTİ üyesiyim, 2008'de ben ve arkadaşlarım kapatma davasına muhatap olduk, o vesayet odakları 2008'de de vardı, o yargılama da yanlıştı. Bugün onun rövanşını alma içgüdüsüyle de hareket etmiyoruz, orada bir mahkeme vardı, o mahkemenin üyeleri içerisinde cunta heveslileri, cunta yanlıları da vardı. Öyle veya böyle onlar hukukçuydu ve o yargı organlarının da mensuplarıydı, yaptıkları doğru değildi, kabul etmemiz de mümkün değildi. Arkadaşlarımız Mecliste, Parlamentoda yaptıkları, komisyonda yaptıkları faaliyetler nedeniyle hem yasaklanma hem de cezalandırma hususunda iddianamelere muhatap oldular. Bu ülkenin Başbakanı aynı şekilde buna muhatap oldu hem de 2008 yılında.

Geliyorum 2013 yılına. Yine o cunta heveslileri ya da yandaşları 17-25 Aralık operasyonuyla da bu ülkenin Başbakanına, seçilmiş meşru Hükûmetine karşı birtakım tavırlar ve eylemler içerisine girdiler, bunu da düzeltmek gerekir belki ama bunun yöntemi bu olmasa gerek. 1960'ın başka bir özelliği var, 1960 darbesinin, 27 Mayısın başka bir özelliği var yani yeniden suç ihdas edilmiş, olmayan bir yapıya yargı organı hüviyeti verilmiş ve millet tarafından da, Parlamento tarafından da kabul görmemiş, bugün de hiçbir siyasi partinin savunmadığı ya da siyaset yapan meşru hiçbir yapının, organın kabullenmediği -marjinal gruplar hariç- bir yapıyı keenlemyekûn ilan ediyoruz. Şahsi düşüncemdir, bunu biz ifade etmesek, dillendirmesek ne anlam ifade eder? Onların meşru olduğu anlamına mı gelir? Hayır. Onların meşru olduğu anlamına gelmez, tam aksine biz burada yaptığımız işle 1960 darbesini ve 1960 darbesiyle getirilen sistemi, yanlış sistemi, hukuk içerisine, hukuk sistemimiz içerisine sokulmuş bu yanlış yapıyı temizliyoruz, yaptığımız iş budur, yoksa diğerlerini de bunun içine dâhil edelim dersek bu biraz amacını aşar, legal mahkemelerin verdiği kararları da tartışma içerisine sokar ki bizim aleyhimize birçok karar mevcuttur, özellikle benim geçmiş yıllarda siyaset yaptığım partilerle ilgili verilen kararlarda Anayasa Mahkemesinden tutun Danıştayına, Yargıtayına varıncaya kadar. Yanlış kararları yok demiyorum. Orada da çok yanlış, hatalı kararlar verilmiştir. Ancak bunlar -biraz önce Feti Bey'de bahsetti, buradadır herhâlde kendileri- tabii hâkimlik sistemi içerisinde kanunumuz ve mevzuatımız içerisinde yapılmış ancak belki de militarist hâkimler, yargıçlar ya da savcılar tarafından hukuk da katledilerek yanlış verilmiş kararlar söz konusudur orada. Bu kararların düzeltilmesi yöntemi farklıdır, 1960'taki yapılan işin yöntemi -benim de kanaatim odur ki- farklıdır, keenlemyekün ilan edilmelidir. Diğer mağduriyetlerle ilgili bir çalışma yapılacaksa elbette yapılabilir. O mağduriyetlerin giderilmesi yönünde yeniden bir düzenleme gerekiyor ise Parlamento bu hususta da bir çalışma yapabilir. Ama tekrar hepinize çok teşekkür ediyorum.

Yıllarca bize bayram olarak dayatılan 1960 darbesini, 27 Mayısı burada telin ettiğimizi güçlü bir şekilde ifade ettik, bu hususta bir birlik içerisinde, beraberlik içerisinde olduğumuzu söyledik ve Bülent Bey'in söylediği gibi, geleceğe de bir mesaj olması anlamında, cunta heveslilerine, darbe heveslilerine bir mesaj olması açısından da kıymetli bulunuyorum.

Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum. Belki maddeler üzerinde yeniden ifade etmemiz gereken hususlar olabilir ama bir iki hususa da değinmek istiyorum. Hazır buraya gelmişken efendim, burada diğer hususları da ifade edelim, diğer hususlarda da eleştirilerimizi yapalım, tabii ki yapılabilir. Ama bu, bugüne mahsus getirilen kanunla veya bugüne mahsus getirilen teklifle çok bağdaşır bir şey değil.

Sistem değişikliği millet tarafından kabul edildi. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemini beğenmiyor olabiliriz, eleştiriyor da olabiliriz. Millet tarafından kabul gördüğünüzde veya bu fikriniz kabul gördüğünüzde siz sistemi değişik şekilde dizayn edebilirsiniz. Ancak Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi, benim kanaatim, millet tarafından kabul görmüştür, çok başarılı hizmetlere de vesile olmuştur, hele hele Covid'le ilgili verilen örnek de yanlış bir örnektir kanaatimce. Covid'le ilgili yapılan çalışmalarda da bütün dünyanın, Birleşmiş Milletlerin bile takdirini kazanmış bir yapıdır. Bu da herhâlde Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin verimli çalışmasından kaynaklanmıştır. Bu hususta eleştiri getirilebilir, bu husus beğenilmemiş de olabilir, hükûmet sistemini değiştirmek de isteyebilir bir siyasi yapı ama bunun günü bugün değildir diye düşünüyorum.

MURAT EMİR (Ankara) - Bu konunun da yeri burası değil.

İSMAİL BİLEN (Manisa) - Bunu Sayın Kaboğlu söylediği için -siz yoktunuz- ifade ettiği için bir cümleyle de olsa söylemem gerekirdi. Bu eleştirileri de yapalım, siz de hiç cevap vermeyin diyorsanız bu da doğru bir yöntem değil. Ben Kaboğlu'na, sayın hocama hiç itiraz etmedim, sonuna kadar da dinledim.