KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın milletvekilleri, görüştüğümüz teklif 3 ana grupta düzenlemeler içeriyor. Birincisi, Hazine ve belediye taşınmazlarının satışı nedeniyle sözleşme süresinde ödenemeyecek olan taksitlerle ilgili yeni bir taksitlendirme imkânı getiriyor. İkincisi, çalışma hayatıyla ilgili bazı düzenlemeler getiriyor. Üçüncü olarak da aslında coronavirüs hadisesiyle hiç ilgili olmayacak şekilde Türk Ticaret Kanunu'nda, Sermaye Piyasası Kanunu'nda değişiklikler yapmak suretiyle Türkiye Varlık Fonu'nu hukuk dışı imtiyazlar vermek suretiyle birtakım düzenlemeleri içeriyor.

Şimdi, usul tartışmasıyla ilgili olarak ifade ettiğim hususları tekrar etmeyeceğim çünkü zaman son derece kısıtlı. Hazine taşınmazlarıyla ilgili olarak burada bir A maddesinde önerilen düzenleme sadece Nisan, Mayıs, Haziran döneminde ödenecek olan taksitleri üç ay süreyle ödemeye yönelik benzer anlayış teklifin diğer maddelerinde de var, hep Nisan, Mayıs, Haziran. Oysa, Mart ayında ödenmesi gereken taksitleri ödeyemeyen birçok vatandaşımız vardır, ödeyen ödemiştir ama ödeyemeyen duruyor. Dolayısıyla Covid-19 Mart ayından itibaren etki etmeye başladığına göre, vatandaşlara "Evde kalın." çağrısı Mart ayından bu yana yapıldığına göre teklifin birçok düzenlemesinde birçok maddesinde Nisan, Mayıs, Haziran olarak öngörülen, o ayları kapsayan ertelemenin Mart ayını da kapsayacak şekilde düzenlenmesi uygun olacaktır.

Çalışma hayatına ilişkin düzenlemelerde sakıncalı gördüğüm husus şudur: İşverene, çalışana ücretsiz izin vermek gibi bir hak tanınıyor, bu bizim 4857 sayılı İş Kanunu'nda düzenlenmiş olan bir husus değil. Yeni bir müessese getiriliyor burada âdeta ve geçici madde olarak düzenlenmiş olmakla birlikte maddenin düzenlenişine bakılırsa aslında çok uzun yıllar boyunca uygulanacak olan daimi niteliğe haiz bir maddedir. İşçi ile işveren arasında yapılmış sözleşmeye devlet bu şekilde müdahale edemez, bunu Covid-19 nedeniyle işçiye yardım olarak anlatmanın da doğru olmadığını düşünüyorum, işçinin sözleşmesi devam eder. İşveren ödeme konusunda zorluk yaşayabilir, çok doğaldır, zorluk yaşayan işverene, İşsizlik Fonu'ndan elbette ki destekte bulunmak gerekir. Bu şekilde işçiye ödenmek üzere işverene İşsizlik Fonu'ndan bir ödeme yapılabilir, işçinin sözleşmesi aynen devam eder. Ücretsiz izne çıkarmak gibi bir hak asla tanınamaz işverene, mantık yanlış ve telaffuz edilen ücret de son derece komiktir, 1177 lira 20 kuruş. Nasıl bir teraziyle tartılmışsa günlük 39 lira 24 kuruş, aylık 1177 lira 20 kuruş. Yani, şuna 40 lira diyememiş bunu hesap eden kişiler, 40 lirayı, kuruşları hesap etmişler. Nasıl bir terazidir bu? Bilemiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Evet, lütfen tamamlayalım.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Bu maddenin düzeltilmesi, değiştirilmesi, bu anlayışın buradan çıkarılması gerekir. İşsizlik Fonu'nda biriken paranın tutarı 131 milyar liradır, bu para bugünlerde kullanılmayacak da ne zaman kullanılacaktır?

Üçüncü olarak söyleyeceğim konu: Türkiye Varlık Fonuna tanınan imtiyazlar hukuk dışıdır. Bakın, Türk Ticaret Kanunu'nun 202'nci maddesi "Uygulanmaz." diyor. Türk Ticaret Kanunu'nun 202'nci maddesinde yapılan düzenleme hâkim ortağın diğer hissedarlar aleyhine, onların hukukuna aykırı bir işlem yapamayacağı yönündedir. Türkiye Varlık Fonu AŞ, alt fonlar, onların kurduğu şirketler, o şirketlerin kurucusu olduğu şirketler Türk Ticaret Kanunu'nun 202'nci maddesinden muaf tutulmak suretiyle hukuk dışı bütün uygulamaları yapıyor.

Son cümlelerim Sayın Başkan.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Buyurun, buyurun.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Bunun Covid-19'la nasıl bir ilgisi vardır, Türkiye Varlık Fonu kaynakları birtakım şirketleri kurtarmak için mi kullanılacaktır? Merak ediyorum.

Son cümlem de şu: Teklifin 11'nci maddesiyle Türk Ticaret Kanunu'nun kâr dağıtımı müessesine müdahale edilerek 2019 yılına ilişkin olarak kâr dağıtımının kârın yüzde 25'ini geçmeyeceği öngörülüyor. Acaba, merak ediyorum, bu şirketlerdeki ihtiyat akçesi, ihtiyari yedek akçeler, serbest yedek akçeler olarak isimlendirdiğimiz bu potansiyel varlık, bir vergiye mi dönüşecektir? Buradan bir vergi almak mı düşünülmektedir ya da bu şirketlere devlet iç borçlanma senedi mi satılacaktır acaba zorunlu olarak? Merak ediyorum. Teklifteki gerekçe beni tatmin etmiş değil, şirketlerin mali yapılarını en iyi düşünecek olanlar kendileridir, ona müdahale etmeyi de doğru bulmuyorum.

Teşekkür ederim.