KOMİSYON KONUŞMASI

AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Komisyon, saygıdeğer milletvekilleri ve değerli bürokratlar; ben de üniversitede otuz yedi yıl çalışmış birisi olarak; idarecilik yapmış, dekanlık, rektör yardımcılığı yapmış birisi olarak bu konularda görüşlerimi aktarmak istiyorum. Yurt içi ve yurt dışında değişik üniversitelerde çalıştım. Türkiye'de ODTÜ ve Bilkent'te çalıştım.

Şimdi, bu, ülkemizde yükseköğretimle ilgili yasal düzenlemeler konusu, iyi niyetle hazırlanmış, öyle görünüyor ama yeteri kadar tartışılmadan ve biraz da akademik özerkliğe ters bir yaklaşımla yapılmış görünüyor. Bunun biraz daha tartışılarak, çeşitli kesimlerden görüş alınarak sonuçlandırılması daha iyi olurdu. Yükseköğretimde yapılan faaliyetler temel olarak 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu kapsamında düzenlenmekte ve yürütülmektedir. Ancak 28 maddeden oluşan ve yüce Meclise sunulan bu kanun teklifi üniversitenin akademik ve bilimsel amaç ve ilkeleriyle tabandan ters bir anlayış taşımaktadır. Özellikle kanun teklifinin 7'nci maddesinde yer alan ve üniversitelerdeki öğretim elemanlarının disiplin cezalarıyla ilgili yapılan düzenleme temelinde antidemokratik olmakla birlikte ülkemizdeki akademik teşkilatı baskılayıcı, bilimsel özerkliğe ve özgürlüğe ters unsurlar taşımaktadır. Disiplin cezası hükümleri ivedi olarak geri çekilmelidir. Teklifle ilgili tüm paydaşlarla birlikte kamuoyunda tartışılmalı, üniversitelerimiz ve akademik personelimiz için evrensel bilimsel normlar taşıyacak biçimde yeniden düzenlenmelidir.

Öncelikle şundan bahsedeyim: Bazı gereksiz ifadeler var örneğin; "genel ahlak ve edep dışı tutum ve davranışlar, göreve sarhoş gelmek, terör örgütleriyle ilişki" şeklindeki ifadeler özel olarak üniversiteler ve akademik personelle ilke olarak uyuşmayan ve bağdaşmayan kavramlardır. Bu ifadeler kamuda çalışan tüm devlet memurları açısından dikkate alınması gereken, genel olarak 657 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesi gereken ve yazım dili ve hukuk açısından Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararı dikkate alınarak düzenlenmelidir. Dolayısıyla zaten 657'de olan bir şeyi ayrıca Yükseköğretim Kanunu'na eklemenin gereği yoktur. Belirsiz kavramlar da var. Taslakta öğretim elemanları için uyarma cezası kapsamında "maiyetindeki elemanların yetiştirilmesinde özen göstermemek" ifadesi bulunmaktadır. Bu ifade akademik personel ve bilimsel ilkeler açısından oldukça tutarsızdır, hiçbir kriteriyle ölçülemez niteliktedir, soyut ve subjektif unsurlar taşımaktadır, keyfî bir anlayış barındırmaktadır. Yetiştirme ifadesiyle ne kastedilmektedir? Kınama cezası kapsamında "görevi sırasında amirine sözle saygısızlık etmek" ibaresi vardır, ne anlam taşımaktadır? Yine "gerçeğe aykırı rapor düzenlemek" ifadesinde ölçüt nedir? Öğretim elemanlarınca bilimsel veri ve belgelere dayalı hazırlanan teknik raporlar, örneğin hazırlanan bir ÇED raporu iktidarın hoşuna gitmeyen nitelikteyse bu gerçeğe aykırı rapor niteliğinde midir? Meslekten çıkarma cezası kapsamında "bilimsel kurallara uygun biçimde atıf yapmadan" ifadesi neyi amaçlıyor? Bunun ölçüt tanımları yeteri kadar yapılmış mıdır? Atıf ölçütü nedir? Ayrıca "üniversite ve akademik çalışmanın ne olduğunun bilinmemesi" de var taslakta. "Özürsüz ve kesintisiz üç ila dokuz gün göreve gelmemek" ifadeleri üniversitenin ne anlama geldiğinin bilinmediğinin en tipik ifadeleridir. Bilimsel çalışmaların 08.00-17.00 arasında yapıldığının zannedilmesi ülkemizde üniversitenin liseye dönüştürülmesinin yarattığı sosyal maliyetlerdendir. Şu anda biliyorsunuz corona yüzünden hiç kimse ofisine gitmeden derslerini veriyor, milyonlarca öğrenci ders alıyor. Yani bunun sabah sekiz akşam beş arasında olmasının öyle bir gerekliliği, öğretim üyesinin ofisinde olmasının gerekliliği yoktur; kütüphanede olabilir, araştırma yapabilir. Bunu böyle disiplin cezası arasına koymak çok gereksiz.

Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi kararlarında da öğretim üyelerinin kendilerine özgü önem ve değerde bir meslek sınıfı olduklarının tespit ve bilimsel ve akademik özgürlükleri kısıtlayan değil, akademik özgürlüğün öneminin altını çizerek akademisyenin içinde çalıştığı kurum ve sistem hakkında kendini özgürce ifade etme serbestisiyle herhangi bir sınırlama olmadan bilgi ve gerçeği yayma özgürlüğünü genişleten şekilde olmalıdır. Bu ifade Anayasa Mahkemesinin. Dolayısıyla taslak biraz daha detaylarda düşünülmesi gereken bir taslak örneğin vakıf üniversiteleri için yüzde 2 teminat gibi bir bloke konulmuş. Bu yüzde 2 ebediyen devam edecek mi?

ORHAN ATALAY (Ardahan) - Hayır.

AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Yani bir üst sınırı olması lazım herhâlde. Peki yani işte onun bir ölçüsü olması lazım.

YÖK YÜRÜTME KURULU ÜYESİ PROF. DR. METİN TOPCUOĞLU - Yazıyor efendim, var metin içinde.

AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Ayrıca bu yüzde 2'den örneğin corona olayı oldu üniversitelerde olağanüstü bir durum oluştu ve bir para harcanması gerekti. Belli bir miktarını izin alarak, YÖK'ün izniyle, üniversitelerin kullanması mümkün olmayacak mı?

YÖK YÜRÜTME KURULU ÜYESİ PROF. DR. METİN TOPCUOĞLU - Ayrıntıları usul ve esaslara bıraktık.

AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Yani bunları daha belki detaylı düşünmemiz gerekecek.

BAŞKAN EMRULLAH İŞLER - Sayın Altıntaş, bu kanunlar hazırlanırken çok etraflı bir şekilde ilgili kurumlarla bu çalışmalar yapılıyor. Tabii, belki siz ilk bakışta bazı eksikler görüyor olabilirsiniz ama elbette ki bu sayın YÖK yetkililerinin de burada açıklamaları olacak. Eğer sözünüzü bitirdiyseniz ben...

AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Bir iki cümle söyleyeyim o zaman.

BAŞKAN EMRULLAH İŞLER - Peki, buyurun, kısa olursa.

AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Bu vakıf üniversitelerindeki öğretim üyelerinin yeşil pasaport konusunda Meclis Başkanımızla da görüştüm. YÖK Başkanımızla da görüştüm. Ama orada mesela böyle bir yasa hazırlığı hiç gündeme gelmedi YÖK Başkanımız tarafından .

BAŞKAN EMRULLAH İŞLER - Bizim o önergemiz hazır. O buradan bugün çıkacak.

AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - İşte, onun da içeriğini tam bilemiyorum. Nasıl bir...

BAŞKAN EMRULLAH İŞLER - Gelince görürsünüz, burada eğer olursanız görecekseniz onu da.

AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Şimdi bu tezli, tezsiz konusunda da biraz, bir iki nokta var; tezsiz master yapmış ve şu anda çalışan kişiler var sözleşmeli. Sözleşmeleri bittiğinde ne olacak?

YÖK BAŞKAN VEKİLİ PROF. DR. RAHMİ ER - Onları kapsamıyor efendim, yeni gireceklerle alakalı.

AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Ama onlar da yeniden sözleşme yeniliyorlar.

BAŞKAN EMRULLAH İŞLER - Karşılıklı olmasın Sayın Er. Hocam bir bitirsin.

AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Sayın Başkanım, kısaca biraz daha detaylı üzerinde düşünülmesi gereken konular var.

BAŞKAN EMRULLAH İŞLER - Bir de YÖK'ün cevaplarını dinlediğinizde herhâlde tatmin olursunuz.

AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Maddeler konusunda inşallah tekrar söz vereceksiniz.