KOMİSYON KONUŞMASI

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şimdi, arkadaşlar, bu maddenin, özellikle 4'üncü maddenin burada bu şekilde tartışılmasını bir noktaya kadar anlarım. Sonuçta geçmişte hepimiz akademisyen olabiliriz veya çeşitli mesleklere sahip olabiliriz ama şu an siyaset yapıyoruz ve yapılan siyasetler neticesinde bu madde tartışılabilir, tartıştık, "Niye bu maddeyi getirdiniz?" demedik daha önceki Sağlık Komisyonunda. İtiraz ettiğimiz noktayı az önce size söyledik, dedik ki: "Söz verdiniz, çektiniz, bir daha getirdiniz." Bu konu tartışılacak her platformda, her ortamda, Meclisin her noktasında ve ben yaşadığım sürece bu konuyu sürekli gündeme getireceğim, o ayrı. Ancak YÖK'ün düştüğü bu zavallı durumu görmek beni burada kahretti. YÖK gibi kurumlar hükûmetlere yön verirler Sayın Hocam. Hükûmete der ki: "Senin yaptığın yanlıştır." Hükûmet YÖK'ü dinler çünkü sizlerin siyasetle bir ilgisi yok, sizin gerçekten akademik yönünüzü alır ve değerlendirerek yol çizer ama burada Hükûmet YÖK'ü âdeta avucuna almış ve ona, ne söylemesi gerektiğini söylüyor. Şu meşhur ilan çıktığında ben bu kadar derin olduğunu anlamamıştım, vallahi, sadece milletvekillerini kapsıyor zannetmiştim, "siyasi kariyerlerini ve kazanımlarını sağlam iradenin gölgesine borçlu olanlar" dediklerinde, vallahi, ben sadece milletvekillerini zannetmiştim ama ne kadar derin bir lafmış her geçen gün daha da ortaya çıkıyor.

Şimdi, YÖK Kanunu iyi bir kanun değil, YÖK'ü yok edecek olan pek çok siyasetçi geldi geçti bu siyasi arenadan. Ben de dâhil olmak üzere, YÖK'ün kaldırılması ve üniversite özerkliği için çok çalıştık, bugünkü konumuz o da değil. Bu uyduruk, çarpık çurpuk 2547 bile sizin gözünüzün önünde paçavraya çevriliyor ve sesinizi çıkarmıyorsunuz, hatta "İyidir." diyorsunuz; bu beni kahreden durum. Bu YÖK Kanunu'yla pek çok akademisyenin kaderi belirlendi, pek çok öğrencinin kaderi belirlendi. Şimdi öyle bir duruma geldik ki YÖK Kanunu'nu savunur duruma geldik, utanç verici bir şey. O nedenle, YÖK Kanunu'na açıkça aykırı olan bu maddenin tasarı metninden çıkarılması lazım, verilen sözleri bir kenara bırakacak olursak.

Bunun ötesinde, hem Sayın Erdöl -sanıyorum, çıktı mı bilmiyorum ama- hem de sayın YÖK yetkilisi... Özellikle Sayın Erdöl'ün cümlesini aynen not ettim, "Memleketin en önemli sağlık sorunu çözülecek." Sayın Sağlık Bakanının önünde konuşuyor bunu, tutanakları getirin, bakın. Yani memleketin en önemli sağlık sorunu bu mudur? Ve YÖK de diyor ki: "Evet, bu üniversite kurulursa çok güzel işler olacak." Bugüne kadar ömrümüzü verdiğimiz, yetiştiğimiz ve binlerce öğrenci yetiştirdiğimiz kurumları bir dakikada nasıl yok sayarsınız, nasıl hiç sayarsınız, nasıl kalitesiz sayarsınız? Siyasetçiler bunu yapabilirler ama biz kendi kendimize yapmayalım. Böyle bir şeye asla, asla izin veremeyiz.

Bu üniversite, niçin kurulduğu belli bir üniversitedir. Bu üniversite jet profesörlere kadro vermek için kurulmuştur, nokta. Biz defalarca söyledik, bu jet profesörleri yaptınız, tamam. Özlük hakkı mı istiyorsunuz? Haklısınız, getirin bir geçici madde, bütün özlük haklarını verelim bu insanların, profesörler aynı haklara sahip olsunlar eğer derdiniz, muradınız buysa ama bir başka iş yapıyorsunuz, burada bir sağlık bilimleri üniversitesi kuruyorsunuz, Sağlık Bakanlığı üniversitesi kuruyorsunuz. Bunu defalarca tartıştık aşağıda da. Bu üniversitenin mütevelli heyeti başkanı müsteşar, mütevelli heyetinin içerisinde bakanın önereceği 2 kişi var -3 etti- 1 tane rektör var, Cumhurbaşkanının atadığı -ki onu da mütevelli heyet belirliyor, 6 kişiyi- bir de YÖK'ün temsilcisi var. 5'te 4 yaptınız, sonra kalkıp bana özerklikten bahsediyorsunuz. Yapmayın Allah aşkına ya! Yani bir mütevelli heyet zaten yanlış, onun belirlediği bir rektörü koyuyorsunuz, müsteşarı getiriyorsunuz bir akademik birimin başına koyuyorsunuz. Müsteşar siyasidir; evet, devlet memurudur ama devletin teamülleri vardır, her bakan değiştiğinde mutlaka müsteşar değişir çünkü siyasidir müsteşarlıklar. Bunun da yanlış olduğunu iddia etmiyoruz, siyasi olabilir, çünkü bakan istişare edecek, elbette. Ama bir üniversitenin başına, rektörün de üstüne onu ezercesine devlet üniversitesinde getirip bir mütevelli heyet başkanını koyamazsınız, bu da müsteşar olamaz.

Bakın, arkadaşlar, yani üniversitelerin genetiğiyle oynuyoruz. Getirin kanun, madem iyi bir şey, bütün üniversitelerde bunu tartışalım. Bu uygunsa eğer, mademki sağlığın en önemli sorununu bu çözecek, o zaman eğitimin de en önemli sorununu çözecek bir Millî Eğitim Bakanlığı üniversitesi kuralım, buyurun. Onun da başına müsteşar getirelim, var mısınız? Adalet en önemli konu, onu da çözecek bir hukuk fakültesi kuralım Adalet Bakanlığına, Adalet Bakanlığının Sayın Müsteşarı da gelsin, bunun başkanı olsun mütevelli heyetin; var mı böyle bir şey? Biz, bu konuda bütün varlığımızı ortaya koyacağız, bütün varlığımızı, ölene kadar biz bunun karşısında olacağız, bu yanlıştır. Üniversite kurulabilir, sağlık bilimleri üniversitesi kurun, hiç itirazım yok ama bunu Bakanlığa bağlı kuramazsınız, bu şekilde yapamazsınız. Kurun bir üniversite, her üniversite gibi işini yapsın ama bu, bize kurşun sıkmaktır, Türkiye'nin sağlık sisteminin genetiğini değiştirmektir. Hatta sağlık sisteminin değil, buradan çıkacak olan çıkarımlar ile bütün üniversal yaşamın, bütün akademinin ruhunu değiştireceksiniz, bu bir başlangıçtır, domino taşıdır. Nasıl ki yıllar önce ODTÜ'yü bugün örnek veriyor iseniz yarın sizin koltuklarınızda oturacak sayın bakan, müsteşar ve YÖK temsilcileri de diyecekler ki: "2015 yılında sağlık bilimleri üniversitesi kuruldu, mütevelli heyeti vardı, şimdi de millî eğitim kuruyoruz, şimdi de hukuk fakültesi kuruyoruz, üniversitesi kuruyoruz." aynı mantıkla diyecekler. Bu dominoyu devirmeyelim, bu domino devrildiği zaman bunun altında kalırız hepimiz ve bütün üniversiteler -şu anda tek tük çıkan sesler var- müsteşarların başkanlığında bir üniversite yaşamı sunarlar. Bunu yapmaya hakkınız yok, bunu yarın CHP de getirse hepimizin karşı çıkması lazım, kim getirirse getirsin, eğitim konuşuyoruz. Bunun partiler üstü bir yaklaşımla ele alınması lazım arkadaşlar, eğitim konuşuyoruz. Bunun muhalefet yapmakla bir ilgisi yok; inanarak söylüyorum, kalbimden, yüreğimden söylüyorum, otuz yıllık akademik birikimimle söylüyorum. Bunu yapamazsınız, yapmamalısınız, YÖK karşı çıkmalı en başta buna "Hayır." demeli çünkü bakanlıklar değişir, hükûmetler değişir ama üniversitelerimiz duruyor, öğrencilerimiz orada.

BAŞKAN - Evet, teşekkür ederiz Sayın Atıcı.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Sayın Başkan, o yüzden bunu el birliğiyle sadece muhalefet ettiğimiz için değil, bunu el birliğiyle kaldıralım. Sayın Bakan illa sağlık bilimleri üniversitesi kurmak istiyorsa buyursun kursun ama bunu bu şekilde değil. Bu şekilde yapması asla kabul edilemez ve buna yemin ediyorum, kanımızın son damlasına kadar direneceğiz her noktada.

Teşekkür ederim.