KOMİSYON KONUŞMASI

HACI AHMET ÖZDEMİR (Konya) - Benim, Sayın Başkanımızla da yüz yüze konuşmuş olduğumuz bir konu var. O konuyu tekrar hatırlatmak istiyorum. Meslek yüksekokullarının önce çoğaltılması, sonra daraltılmaya gidilip şu anda kapatılmaya teşebbüs edilmesi konusu var. Bu konuda paydaşların çoğaltılmasında fayda görüyorum. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğiyle vesaireyle yapılan çalışmaların verimli sonuçlar doğurduğunu burada ifade ettiniz. Ama mesela Konya'nın, mesela bir başka kentin neye ihtiyacı var, sanayisinin neye ihtiyacı var, tasurımının neye ihtiyacı var? Bunların belirlenmesinde rektörlerimiz kendi paydaşlarını bularak size yol açıcı fikirler verebilirler, size bu noktada katkı sunabilirler. Bu konuya dikkat çekmek istiyorum.

İkincisi, dil konusu. Ben öyle inanıyorum ki Türkiye'de belli sosyal bilimlerde, belli alanlarda hakikaten dünya çapında çalışmalar yapılıyor. Fakat şimdi, arkadaşlar, mesela Kürtçe üniversite filan söylüyorlar ama -Orta Çağ çalıştığım için ben rahatlıkla ifade edebilirim- Orta Çağ'da belli bilim dilleri vardı, Avrupa'da bu bilim dili, Latinceydi -bugün tıpta hâlâ Latincedir- bizde Arapçaydı, bir dönemden sonra Farsça biraz yerini almaya çalıştı filan ama Arapçanın hâkimiyetini.... Bilim dili oluşturmak kolay değil. Dolayısıyla şu anda Türkçe yazdığımız çok da kaliteli makalelerin, kitapların başkaları tarafından takibi zor oluyor. Tabii, İngilizcenin şu anda hâkimiyeti sebebiyle İngilizce yazılanları bütün dünya yakından takip edebiliyor ama bizim yazılarımızı, araştırmalarımızı takip etme imkânları zor oluyor. Bu noktada biraz teşvikkâr bir tutum izlense hem ilk 500'e girme noktasında bizim çok önemli bir ivme kazanmamıza sebep olacaktır dile düşünüyorum hem de hakikaten Türkiye'de yapılan çalışmaları...

İki küçük örnekle konuyu kapatıyorum. Fuat Sezgin Hoca'yı zamanın üniversite yönetimi atmasaydı ve Fuat Hoca, Almanya'ya gitmeseydi, bugün böyle bir bilim tarihçisini dünya, muhtemelen tanımayacaktı ve Fuat Hoca da kendisine sunulan imkânlar çerçevesinde bu kadar ileri boyutta bir çalışma sağlayamayacaktı. Halil İnalcık bir başka örnektir. Halil Hoca eğer yurt dışına açılmasaydı, bunlar olmayacaktı. Sosyal bilimlerde biraz zaaf var bu noktada, siz de biliyorsunuz, zaten işin içindesiniz. Ben sadece işaret etmekle yetinmek istiyorum. Tıpçıları bundan istisna tutuyorum çünkü tıpçıların dünyayla entegrasyonu noktasında herhangi bir sorunları yok. Uluslararası ameliyatlara giriyorlar hatta biliyorsunuz "online" ameliyatlar filan da gerçekleştiriliyor, bütün tıpçılarımız bu işin içindeler. Tıpçıların ulaştığı bu seviyeyi biz, eğer sosyal bilimlere uyarlayabilirsek, Türkiye'de keşfedilmeyi bekleyen hakikaten çok kaliteli, büyük bilim adamlarının olduğunu bu noktada dünyadan hiç de geri kalmadığımızı, diğer verilerde olduğu gibi belki daha da iyi bir noktada olduğumuzu söyleyebilirim.

Benim söyleyeceklerim bundan ibaret.