| Komisyon Adı | : | MİLLİ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU |
| Konu | : | Yükseköğretim Kurulu Başkanı Prof. Dr. M. A. Yekta Saraç'ın, YÖK'ün faaliyetleri hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 12 .03.2020 |
BAŞKAN EMRULLAH İŞLER - Hocam, sunumunuz için teşekkür ediyorum. Bir akademisyen olarak son sözünüzden başlarsam, hakikaten, kalitenin ve liyakatin artırılması konusu... Tabii, üniversitelerimizde elbette ki bir kalite var, bir liyakat var, siz bunu artırmak istiyorsunuz; bu çalışmalarımızdan dolayı da sizleri kutluyoruz, tebrik ediyoruz. Benim de bir profesör olarak, üniversitelerde, özellikle belli unvanları aldıktan sonra hocalarımızın artık üretkenliği bırakması doğrusu çok yadırgadığım bir konuydu, onun için bu son sözünüzü çok önemsiyorum. Hakikaten, özellikle "profesör" unvanı olan hocalarımızın bu unvanı koruyabilmeleri için muhakkak belli kriterlere sahip olunması lazım, belli bir üretim, yazma gibi şeyler ortaya koyması lazım, akademik çalışmalarını sürdürmesi lazım. Yoksa 40 yaşında profesör oldun, 67 yaşına kadar hiçbir şey yazmadan, çizmeden "profesör" unvanının kullanılmaması lazım. YÖK'ün bu konuda üzerine düşeni muhakkak yapmasında fayda var, eğer üniversitelerde kalitenin, liyakatin artırılması söz konusu olacaksa.
Diğer husus da tabii ki aslında toplumun genelini ilgilendiren bir konu. Şuradan kaynaklanıyor: Aslında bizim toplum olarak, başta ebeveynler olarak herkesin, çocuğunun üniversite mezunu olması düşüncesinden artık kurtulması lazım, bunu topluma yerleştirmemiz lazım. Kabiliyeti olan, gidebilecek çocukların üniversiteye gitmesi lazım. Öyle yapabilirsek, sistemi buna göre odaklandırabilirsek, yönlendirebilirsek o zaman bu dediğiniz rakamlar ortaya çıkmaz. Onun için de siyasetle birlikte bütün bürokrasinin ve toplumun, ebeveynlerin de zihinlerinin yani üniversite mezunu olmayana kız verilmez noktasına gelinirse... Şimdi köylerimizde, kırsallarda -Hocam, siyasetten geliyoruz, kırsala gidiyoruz- köylerde bir çocuk yok. Niye? Diyor ki: "Efendim, şey olduğu zaman kızlarımız evde kalıyor vesair, işte şehre gitmek istiyor, köydeki insana kız verilmiyor." şeklinde, böyle toplumsal olarak yanlış düşünce tarzımız var. Eğitim camiası olarak -tabii, siz Yükseköğretim Kurulu Başkanı olarak ama Millî Eğitim ayağı da var bunun, siyaset en önemli ayağı bence- artık bu konuları açık ve net bir şekilde konuşmamız lazım. Aksi takdirde kırsalı boşaltıyoruz, bütün şehirlere yığılıyoruz, işte İstanbul, Ankara aldı başını gidiyor, ondan sonra da pek çok sorunla karşı karşıya kalıyoruz. Ankara Milletvekiliyim, Ankara'nın ilçelerinde sınıf ortalaması 10 kişiye düştü, burada ise sayı çok fazla. Orada tekli eğitim var, bir çarpıklık söz konusu. Bu da buradan kaynaklanıyor. Onun için toplum olarak bazı meselelerin üzerine ciddi bir şekilde gitmemiz lazım.
Ben tekrar, sunumunuz için, doyurucu sunumuz için teşekkür ediyorum.