| Komisyon Adı | : | İNSAN HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU |
| Konu | : | Hükümlü ve Tutuklu Hakları Alt Komisyonunun Diyarbakır Ceza İnfaz Kurumları İnceleme Raporu ile Elâzığ Ceza İnfaz Kurumları İnceleme Raporu'na ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 27 .02.2020 |
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Öncelikle ben çok teşekkür ediyorum.
Tabii, henüz ulaştığı için okuyamadık; ne gibi bir öneri var onlara da bir bakacağım inşallah, değerlendireceğim ama -ifade ettiğim gibi- şerh illa olumsuz olur anlayışı söz konusu değil, olumlu da bir şerhtir.
Şimdi, tabii çok sayıda cezaevi dolaşıyoruz; Sincan'da ben de bulunmuştum. Bundan sonraki süreçte de... Tabii, bunların gerçekten de...
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) - Davet ediyoruz Başkanım.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Davet etmenize gerek yok zaten Hüseyin Bey.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) - Estağfurullah yani beraber olalım, arzu ediyoruz.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Ama Almanya'ya davet etmiyorsunuz.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) - Yalan oldu Başkanım Almanya.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Şimdi, arkadaşlar, şöyle söyleyeyim: Tüm cezaevlerinin incelenmesinden sonra gerçekten ortaya çıkan raporlarla ilgili olarak ortaklaşan hususların varlığına şahitlik edeceğiz; elbette hem Ceza ve Tevfikevleri Genel Müdürümüz buraya katılarak hem de Bakanımıza giderek. Çünkü burada, Türkiye'nin standartlarının yükseltilmesi, insan haklarının geliştirilmesi ve korunması konusunda iktidarıyla, muhalefetiyle samimi bir şekilde bir tavır, bir anlayış ortaya koymaya çalışıyoruz. İstisnalar kaideyi bozmaz, onu da özellikle ifade etmek isterim tabii ki.
Burada yapılan tespitlerin, beyan, şikâyet ve ifade olduklarını söylemeliyiz. Mesela bizim Sincan Cezaevindeki ziyaretlerimiz sırasında müşahede ettiğimiz bir şey vardı: Suyun az olduğuyla ilgili... Siz de vardınız değil mi, Sayın Hakverdi?
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) - Evet.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Hâlbuki sonra yetkililere sorduğumuzda, Ankara'da yaşayanlar için günlük ortalama belirlenen kişi başına su miktarının oradaki hükümlü ve tutuklular için de ortalama aynı belirlendiğini ve onun kullandırıldığını bize ifade ettiler. Bir adım öteye gittiğinizde, suların kimi kovalarla, leğenlerle ya da şeylerle toplandığını, biriktirildiğini görmüş olduk. Şimdi, eğer içerideki tutuklu ve hükümlü kişilerin böyle bir anlayışla hareket etmesi durumunda gerçekten samimi olarak eksikliklerin ifade edilmesi söz konusu olduğunda endişeler ortaya çıkıyor; bilmiyorum anlatabildim mi?
Maalesef, insan hakları konusu, hem dış politika enstrümanı olarak kullanılıyor hem siyasi enstrüman olarak kullanılıyor hem akla gelebilecek her türlü enstrüman olarak kullanılmak isteniyor. Bizim için önemli olan vatandaşımızın insan hakları anlamında standartlarının geliştirilmesi ve haklarının muhafazası olmalı. Biz bu konuda Komisyon olarak, Başkan olarak, samimiyetimizi muhafaza ediyoruz, bundan sonra da muhafaza etmeye devam edeceğiz. Kaldı ki, gelen her meselenin gerek dilekçelerle iletilen gerekse milletvekili üyelerimiz arasından iletilen veyahut da telefonla ulaşılsa bile süreç içerisinde genel müdürlerimi aramak suretiyle o konunun -neyse- giderilmesi, karşılanması hususunda görüşmelerimiz de oluyor ve bunlardan olumlu neticeler de alıyoruz. Bu konuda Komisyonumuzun böyle bir güzel tarafı da var. Yeter ki samimiyet, yeter ki insan hakları özü olsun işin. Siyaset etmek, bir yere mesaj göndermek veyahut ülkemizi kimi kurum ve kuruluşlar nezdinde, uluslararası platformlarda mahkûm etmek ve bu saikle kategorik olarak birtakım girişimler yapmak, bunlar asla kabul edemeyeceğimiz şeyler; sizleri de tenzih ediyorum. Olan şeyler bunlar çünkü Türkiye'nin yaşadığı süreçte nelerle karşılaştığımızı biliyorsunuz. Bir üslup, bir metot olarak bunu kimi terör örgütlerinin kullandığını da biliyoruz açıkçası.
Teşekkür ediyorum.