İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Ben, Türkiye Belediyeler Birliği temsilcisinin konuşmasından sonra olayın şeklî bir noktaya gittiğini değerlendiriyorum.

Burada önemli olan şu: Bu yatırımların -varsa- risklerini bertaraf edecek mekanizmaların olup olmadığı veyahut bu kodifikasyonla bunların önüne geçilip geçilmediği noktasıdır. Kanun yapma tekniği bakımından da birbiriyle ilgili olan düzenlemelerin bir araya getirilmesi bence mantıklıdır. Burada, zaten ikincil düzenlemelerle de mevcut kanunla da bu söylediğiniz riskleri yok sayan bir şeye ben rastlamadım, bu düzenlemede de var, zaten öteden beri yapılan uygulamalar içerisinde de ÇED uygulamasında da bunlar var.

Burada belki şu söylenebilir: Türkiye'de bir fiziki planlamaya ihtiyaç var. Türkiye'de üst ölçekli planların tam manasıyla tanımlanması; neresi tarım arazisi, neresi turizm arazisi, neresi sanayi alanı, bütün bunlara ilişkin üst ölçekli planların tanımlanmasından sonra zaten belediyeler de imar planı yaparken bunlara uymak zorunda. Yani bu, hukuktaki normlar hiyerarşisi gibi üsttekine uya uya bütün planlar devam edecektir, öyle olduğu vakit de zaten bu endişeler ortadan kalkmış olacaktır, burada da bence buna müzahir bir düzenleme yapılıyor diye değerlendiriyorum.

Teşekkür ederim.