KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu Mart 2001 tarihinde yürürlüğe girdi. O zaman uygulanmakta olan istikrar programının 2001 Şubatında krizle sonuçlanması sonrasında, Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı çerçevesinde yürürlüğe konulmuş olan bir kanundur. Amaç, Türkiye'de yetersiz olan iç tasarrufları artırmaktır. Bu amaçla, bireysel tasarrufların "emeklilik sistemi" adı verilen bir sistemle değerlendirilmek suretiyle o sürenin sonunda ilgili kişiye, sisteme giren kişiye nemalarıyla birlikte ödenmesi yönünde bir sistem geliştirildi; diğer ülke uygulamalarına bakıldı, onlardan da örnekler alındı ve uygulamaya konuldu.

Türkiye'nin temel sorunu, iç tasarrufların yetersizliğidir. İç tasarrufların yetersiz olması nedeniyle Türkiye daima ekonomik büyümesini yurt dışından giren kaynaklarla sağlamıştır. Yurt dışından kaynak girmediği zaman ekonomik büyüme yavaşlamış, bu girişin iyice zayıfladığı dönemlerde de ekonomik krize girmiştir. Şimdi de o dönemlerden birini yaşıyoruz. O yıldan bu yana, yıl 2001 -çıkan kanunun tarihi- bugün 2020 yılı, 20'nci yıla doğru giriyoruz. Zaman içerisinde sistemde çok değişiklikler yapıldı. Vergi düzenlemeleriyle sürekli olarak teşvik edilen bir sistem söz konusu oldu. Devlet katkısı getirildi. Devlet katkısının miktarı artırıldı, şu an katkının yüzde 25'i oranında devlet katkısı var, bireyin sisteme yatırdığı paranın yüzde 25'i kadar devlet katkısı var. Fakat ona rağmen, bireysel emeklilik fonlarında arzu edilen seviyeye ulaşıldığını söylemenin mümkün olmadığı düşünüyorum. Rakamları arkadaşlar verirse bir kez daha burada görmüş oluruz, arzu edilen seviyede değil. Esasen, ben kişisel olarak bunu bir emeklilik sistemi olarak da değerlendirmiyorum, şöyle değerlendirmiyorum: Kendi hesaplarıma göre bu sisteme Türk lirasıyla tasarruflarını yatıran kişinin belirlediği süre sonunda -on, on beş, yirmi, yirmi beş, her neyse- elde edeceği para, isterse emekli aylıkları olarak alsın isterse topluca bir ödemenin kendisine yapılmasını talep etsin, aynı süre içerisinde dövizin...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Sayın Başkan, çok çabuk bitiyor burada süreler.

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Normalde üç dakikaya ayarlıydı, onun için...

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Öyle mi, üçe mi indirildi süreler?

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - On dakika konuşun Sayın Hamzaçebi.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Öyle mi? Teşekkür ederim, sağ olun.

Sayın Öztürk, yok, onun bir cümlesi vardı, ona da en son, bitiminde cevap vereyim.

Şimdi, kişi bu sisteme girmek yerine tasarrufunu dövize çevirip on yıl dövizde tutsa ve onu on yıl veya yirmi yıllık bir süreyi belirleyerek o tasarrufu yirmi yıla bölüp, bunu çekip aylık taksitler hâlinde harcasa, kullansa aynı şeye geliyor. Bu sistemin geleceğinin olduğunu düşünmüyorum. Bu dövizle olan ödemenin şöyle bir mahzuru var: Evet, burada yabancılardan, diğer ülkelerde oturan vatandaşlarımızdan sisteme giriş yapılmasını arzu ediyorsunuz, tasarruflar artsın ama bankadaki mevduatın yarısının döviz cinsinden olduğunu düşünürsek bu sistemde yabancı para cinsinden olan tasarruf miktarını artıracaktır; bugün için hoş gözüküyor olabilir, ne kadar etki eder bilemem. Ama sistemde ikili bir tasarruf olacak şimdi, bir kısmı döviz garantisini almış, bir kısmı TL'de tutuyor tasarrufunu. Tasarrufunu dövizde tutan her zaman için avantajlı. Bence ikili bir sistem, sistemi kendi içinden kemirip TL tasarrufların aleyhine dönebilir.

Sayın Öztürk "Muhalefet olayı tersinden okumaktır." gibi bir şey söyledi. Sayın Öztürk, oradan öyle mi gözüküyor?

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Genellemem yanlış.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bir yer değiştirelim.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Hayır, muhalefet doğru olana doğru der ama eksik gördüğü konuları da daha iyi bir yasa yapılması için belirtir. Biz, burada muhalefeti böyle görüyoruz.

Teşekkür ederim.