KOMİSYON KONUŞMASI

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri ve özellikle sayın gazilerimiz ve STK temsilcileri; hoş geldiniz.

Daha önce Aile Bakanlığında da belli görevlerde bulunan bir milletvekili olarak öncelikle şunu söylemem lazım: 2011 yılında Bakanlık kurulurken -kuruluş aşamasında bulunan bir personelim ben- farklı dairelerde, farklı kurumlarda bulunan şehit yakınları ve gazi hizmetlerinin çok dağınık, belli kriterlere uymayan, farklılık arz eden uygulamalar olduğu görülerek Aile Bakanlığı bünyesinde öncelikle bir daire başkanlığı kuruldu, akabinde de daha sonra yapılan bir düzenlemeyle bir genel müdürlüğe dönüştürüldü. Burada, şehit yakınları ve gazilere; canını veren, kanını akıtan şehitlerimizin yakınlarına ve uzvunu veren gazilerimize daha iyi hizmet vermek, özellikle gazilerimizin ve şehit yakınlarının, daha sonra devam eden hayatlarını daha yaşanabilir, daha kolaylaştırmak amaçlanmıştı. O günleri de bilen bir kardeşiniz olarak söz aldım.

Şu var tabii: Bu 236 kişi içinde benim ilimde olan gazilerimiz de var, bana da geldiler defalarca, temas hâlinde olduk onlarla da. Şunu tekrar -Sayın Ök ifade etti ama- anlatmakta fayda var: İki ayrı aylıktan bahsediyoruz. Biri, malullük aylığı yani olay vuku bulduğunda gazi olan ya da şehit olan -yani şehitlik başka bir konu, bu kanun çalışmasının konusu değil ama- gazi olan kişilerin üç yıl, beş yıl, on yıl ne kadarsa çalışma süreleri onların otuz yıl çalışmış farz edilerek otuz yıl üzerinden emekli edilmesi; bu, zaten alınan bir aylık ve bu kanunun konusu değil. "Gazilerin aylığı kesildi." diye kamuoyunda konuşulduğunda ilk akla bu geliyor, aslında bu açıdan çok içim de acıyor benim. Ben, böyle anlaşılmasını çok doğru bulmuyorum çünkü her bir vatandaşın -milletvekili olalım, olmayalım- gazilerle ilgili hassasiyetinin en yüksek düzeyde olduğuna inanıyorum ben. Bunu hiç konuşmuyoruz; bu, bu kanunun ya da gazilerimizin bize mağduriyet diye ifade ettikleri konu değil. Bunu özellikle hem tutanaklara geçsin diye hem tekrar ifade etmek için söyledim.

Tabii, gazilerimizi yine kanunla verilen ikinci bir çalışma hakkı var yani emekli olmuş ama çalışabilir durumda olanlara tekrar çalışma hakkı; hem toplumla bir arada olmak hem rehabilitasyon sürecinin devamı hem de işe yarar hâlde olanlar iş yapmak istiyorlar, genç yaştalar, emeklilikten sonra ikinci bir çalışma hakkı gazilerimize -çok eski tarihli- verilen bir hak. İşte bu hakkın kullanımına bağlı bir emeklilikten bahsediyoruz biz, ikincil emeklilikten, ikinci bir emeklilik maaşından bahsediyoruz. Bir prosedür, bir protokol bitmiş. Otuz yıl üzerinden çalıştığı farz edilerek, beş yıl, sekiz yıl, on beş yıl, on yedi yıl, ne kadar çalışmışsa gazimiz, gazilik maaşı bağlandığından itibaren bütün o çalışmaları otuza tamamlanmış ve prosedür bitmiş. Yeni hakkında artık yeni bir işe başlıyor. Kanun koyucu burada diyor ki: "Yeni bir işe başlandı." ve burada SGK'deki düzenlemelerimizin de prosedürü belli, farklı tarihlerde çıkan yasalar diyor ki: Yirmi beş yıl çalışmış olma şartı; erkeklerde 65 yaş, kadınlarda 60 yaş gibi bazı kriterler var hepimizin bildiği. İşte, bu 236 gazimizin ikinci iş hakkından dolayı elde ettikleri çalışma düzenine sehven -olmasaymış çok iyiymiş ama olmuş- bir önceki çalışma hayatlarındaki süreler -beş yıl, on yıl- eklenerek tabiri caizse... Burada, tabii, kelime hatası yapmaktan çok endişe ediyorum, vatandaşlarımız, gazilerimiz açısından çok hassas bir noktadayız, ben kelimelerimi çok özenle seçmeye çalışıyorum, ne olur beni bağışlayın eğer yanlış kelime kullanırsam. İlk işlerinde yani otuz yıla sayılan işlerindeki o çalıştıkları beş yıl, on yıllık süre, sehven, ikinci aldıkları iş haklarına sayılarak emekli edilmişler yani tırnak içinde söylüyorum, erken emekli edilmişler. Teknik arkadaşlar varsa ne olur beni düzeltsinler.

MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir) - Engellilik statüsüne göre emekli edildiler yani erken değil engellilik durumuna göre.

AYŞE KEŞİR (Düzce) - İkinci emekliliği konuşuyoruz.

MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir) - On beş yıl ...

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) - Arkadaşlar, kayda girmiyor bu şekilde. Size söz vereceğim.

MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir) - On beş yıl engellilik duruma göre...

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Emeklilerin engellilik konusu ayrı, o ayrı bir konu.

MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir) - Onlar da sayılacak.

AYŞE KEŞİR (Düzce) - 236 kişi için konuşuyoruz ama bunu.

MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir) - Hepsi için konuşalım.

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Hayır, mağdur olduğunu ifade edenler, çözümü oraya getirdiğimiz için söylüyoruz.

Burayla ilgili bir düzenleme -daha önce sayın STK temsilcimiz de ifade etti- bu kanun teklifiyle gelen metin, onların da önerilerinin içinden çıkan bir metin aslında yani siz de söylediniz az önceki konuşmanızda, sizin de söylediğiniz bir öneri bu. Buna bağlı olarak, zaten engellilerin nasıl emekli olacağı... Hatta bakın, AK PARTİ döneminde benim çok mutlu olduğum bir başka düzenleme var: Engelli çocuğu olan annenin nasıl emekli olacağını biz yeniden düzenledik yani bırakın engellilerin emeklilik konusunu, biz, engelli çocuğu olan anneye beş yıl erken emeklilik getirdik. Diğer konular bundan ayrı bir konu; buna ilave haklar getirilir, o da ayrı bir konu ve o kişinin özel durumuna göre, engelli çocuğu varsa ve kadınsa gibi diğer özel durumlarına göre zaten emeklilik hesaplamaları ayrıca yapılır ama buraya, STK temsilcilerimizin de önerisi olan bir uygulamayı arkadaşlarımız çalıştılar ve getirdiler.

Bir başka konu, arada, lütfen gözardı edilmesin: Bu 236 kişiye yapılan ödeme yersiz ödeme, hukuken öyle geçiyor. Bu yersiz ödemelerin de terki yine bu metinle düzenleniyor, bu yersiz ödemelerle ilgili bir işlemin yapılmayacağı düzenleniyor.

Ben, burada, tekrar canını, kanını, uzvunu vatan için ve bizim bugün, burada toplantılarımızı yapmamız için aslında -bir anlamda da öyle demek lazım- feda eden tüm şehitlerimize ve gazilerimize tekrar minnet ve şükranlarımı ifade etmek istiyorum.

Teşekkür ederim.