| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2596) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 12 .02.2020 |
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım, çok Değerli Bakanım, bürokrat arkadaşlarımız, basınımızın değerli temsilcileri; ben de hepinizi saygıyla sevgiyle, muhabbetle selamlıyorum.
Dünden beri bir torba yasayı hep birlikte, güzel bir şekilde görüşüyoruz. Burada birçok milletvekili arkadaşımız söz aldılar, hakikaten konuşmalarından istifade ettiğimizi söyleyebilirim. Bir kez daha, hakikaten, Plan ve Bütçe Komisyonunun âdeta bir okul olduğunu, burada örnekleriyle gördük. Ben, öncelikle, burada istifade ettiğim birçok milletvekili arkadaşıma teşekkür ediyorum ama burası, Plan ve Bütçe Komisyonu bir okulsa, vekil arkadaşlarımızdan, bürokratlarımızdan, bakanlarımızdan birçok şey öğreniyorsak bazı milletvekili arkadaşlarımızdan da âdeta hakaret etmeyi öğrenmeye başladık. Yani mikrofon açıldığı zaman, söz talep ettiklerinden sözlerine başladıktan birkaç dakika sonra, başta Cumhurbaşkanımız, Genel Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, onun ailesine, partimize hakaret etmeyi âdeta kendilerine bir görev addetmişler. Ben buradan o arkadaşlarımızı kınıyorum yani kimleri kastettiğim de ortada.
Burada güzel bir torba yasa... Hatta Sayın Kalaycı da ifade ettiler, buna torba yasa da denilmez, 40'a yakın maddenin hepsi birbiriyle ilintili zaten. Güzel bir çalışma oluyor. Söz alan birçok arkadaşımız da bu maddelerin gerekliliğini, hakikaten çok güzel düzenlemeler olduğunu ifade etmelerine rağmen, daha sonra "Ancak Türkiye'de hukuk düzeni iyi olmadığı gibi..." diyerek ithamlar veya Türkiye'ye hakikaten yakışmayan, bizlere yakışmayan cümleler ifade ederek bu torba yasaya...
MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Bu, torba değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Buyurun.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Arkadaşlarımızın bu kanun teklifine -öyle diyelim- eleştirilerini dinledik. Bunları kabul etmediğimizi, AK PARTİ olarak, milletvekili olarak kabul etmediğimizi ifade etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, ben geçen konuşmalarımda da sık sık söyledim. Birbirimize hakaret etmeden burada konuşmalarımızı, düşüncelerimizi en güzel şekilde ifade edebiliriz. Eğer grup sözcüsü olarak Sayın Kuşoğlu'na, Sayın Paylan'a -İYİ PARTİ'den arkadaşlarımız yok- buradan sesleniyorum: Arkadaşlar, birbirimize hakaret ederek bir yere varamayız. Kendi düşüncelerinizi böyle bize kabul ettireceğinizi zannediyorsanız, bunda bugüne kadar kimse başarılı olamamış.
Ben şimdi burada tutanakları çıkarttırdım, tabii, özellikle, Süleyman Bey'in de burada olmasını isterdim ama Süleyman Bey yok. Burada, konuşmasına baktığımız zaman hakikaten baştan aşağı hakaret olan cümleler. Bunlar bize yakışmıyor. Biz de şimdi, diğer genel başkanlar hakkında hakaret etsek ne olur? Kendimizi küçültürüz arkadaşlar. Sayın Kuşoğlu ve Sayın Paylan, sizler grup sözcüsüsünüz, kendi milletvekili arkadaşlarınıza bundan sonraki konuşmalarında, özellikle, dikkat etmelerini ve bu şekilde devam ederse bizim de söz hakkımız olduğunu, cevap vereceğimizi ama bunun Plan ve Bütçe Komisyonuna, teknik komisyona yakışmayacağını en başından ifade etmek istiyorum. Yani nedir bu? İşte, "Cumhurbaşkanımız Varlık Fonunun başına oturmuş, damadını bir yere..." Arkadaşlar, Cumhurbaşkanımızdan bahsediyorsunuz, öyle bir kişiyse Varlık Fonunun başına oturmasına gerek yok ki arkadaşlar, zaten Türkiye'nin Cumhurbaşkanı. Yani kendi kendimizle çelişiyoruz söylediğimiz cümlelerle.
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Ama değil mi?
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Kendi kendimizle çelişiyoruz, yapmayın böyle. Yani Cumhurbaşkanımıza hakaret etmek için bu maddelerde, kendimizi öyle zorluyoruz ki biz de yoruluyoruz burada.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Varlık Fonunun başında oturmuş olması hakaret değil.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Arkadaşlar, öyle değil, cümlenin tamamını okumuyorum ben şimdi, okusam, altta...
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Hayır, Varlık Fonunun başında oturması bir hakaret değil ki.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ne diyor ama? "Şimdi, Cumhurbaşkanı ülkeyi, sarayın elinde bir şirkete dönüştürme yolunda sürekli andığımız Cumhurbaşkanı, Varlık Fonuyla 200 milyar dolarlık bir serveti -ki bu servet emekçilerin, halkın alın teriyle, emeğiyle yarattığı değerlerdir- elinde tutmaktadır." Ne anlıyorsunuz bundan siz?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hakaret mi bu? Siyasi eleştiri.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Siz bundan ne anlıyorsunuz? Varlık Fonunu yönettiğini mi anlıyorsunuz?
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Siyasi bir bakış açısı.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Tamam, devam edeyim o zaman. "Cumhurbaşkanı, Varlık Fonuyla 200 milyar dolarlık bir serveti ki bu servet her türlü denetimden azade olan..." Bakın, ne demek bu? Ne anlıyorsunuz bundan? Hayır, siz anlayamıyorsanız bir şey diyemeyeceğim.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hakaret mi bu ya? Sayın Başkan, bu dedikleri hakaret değil.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Arkadaşlar "denetimden uzak" demek ne demek? Yani bu paraları istediği gibi...
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hakaret mi?
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Sayın Başkan, hakaret nerede? Siyaset yapmış.
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Arkadaşlar, lütfen...
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Arkadaşlar, bu cümlelerden neyi kastettiğinizi... Süleyman Bey yok burada ama tamamını okumuyorum "Türkçesi, 'yağmaya sınır yok' maddesidir." Bakın, bunları okumuyorum, hepsini okutturmayın bana. Ben özetini söyledim, ben az söylüyorum.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Eleştiri diyebilirsiniz ama hakaret değil.
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Arkadaşlar, lütfen ya!
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - "Yağmaya sınır yok." ne demek arkadaşlar?
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Siyasi eleştiri.
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Bakın Sayın Sındır, Sayın Kılıçdaroğlu'yla ilgili bir kelime söylesinler bir saat burada bağırıyorsunuz çağırıyorsunuz; lütfen ya! Onun da söz söyleme hakkı var ya! Konuşsun o da lütfen. Ben size konuşma hakkı veriyorum, o da konuşacak.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Hayır, neyi savunuyorsunuz? Sayın Sındır, sizi her zaman dikkatlice dinliyoruz. "Yağmaya sınır yok." cümlesi bir anlam ifade etmiyor mu?
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Ağır eleştiride bulunmuş.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ha, ağır eleştiri(!) Bundan sonra o eleştirileri biz de yapacağız demek ki değerli arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, emekçinin hakkının yendiği, esnafın hakkının yendiği, çiftçinin hakkının yendiği ve birilerine peşkeş çekildiği gibi laflar duyduk.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Siyaset yapıyor.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Tamam, ben de siyaset yapıyorum şimdi.
Şimdi, bakınız değerli arkadaşlar, çiftçinin, ziraatçının, esnafın dün yüzde kaç faizle para kullandığını, bugün yüzde kaç faizle para kullandığını ben size söyleyeyim madem: Bakınız, değerli arkadaşlar, Ziraat Bankası ve Tarım Krediyle birlikte 2002 yılında 530 milyon lira kredi kullanılmış, bugün 32,9 milyar lira kredi kullandırtıyoruz. Kim, kimin elinden, ne zaman, neyi almış, neyi vermiş? O zamanki faizleri söylüyorum: Tarım Kredinin faizleri yüzde 59'muş. Şimdi Tarım Kredinin faizleri kaç? Yüzde 0 ile yüzde 8,5 arasında. Değerli arkadaşlar, kredilerin geri ödenmesini söyleyeyim, hani "Krediler ödenemiyor." gibi bir sürü söz söylemişti arkadaşlarımız, Ziraat Bankasında kredilerin geri ödenme oranı yüzde 98,7. Ödeniyor mu, ödenmiyor mu? Tarım Kredi Kooperatiflerinde yüzde 97. Faizsiz kredi kullanan çiftçilerimize baktığımız zaman değerli arkadaşlar, faizsiz kredi kullananları söylüyorum: Değerli arkadaşlar, 2018 yılında 498 bin arkadaşımız 8,7 milyar lira faizsiz kredi kullanmış. Bu örnekleri Esnaf Kefaletle ve Halk Bankasıyla da çoğaltabiliriz. Yani bu örnekleri biz her zaman veririz ama bugün konumuz bankacılıkla alakalı kanun teklifi olduğu için bunlara fazla girmiyoruz. Ama arkadaşlarımız konuşmalarında ısrarla bu konulara girdiler. Olabilir, siyasi, çiftçiye mesaj verme bağlamında konuşmuş olabilirler ama değerli arkadaşlar, gerçekler bunlar.
Bu maddeye gelince de değerli arkadaşlar: Projeye dayalı menkul ihracı yapıyoruz. Dolayısıyla, Türkiye'de ilk defa, Sayın Başkanımızın da ifade ettiği gibi, belki uzun yıllar çalışmanın sonucunda, artık bir kişiye değil de projeye kredi imkânı, fon imkânı sağlamış oluyoruz. Siz bunun adını yol koyabilirsiniz, köprü koyabilirsiniz, baraj koyabilirsiniz, elektrik santralleri koyabilirsiniz, Kanal İstanbul diyebilirsiniz ama bir şeye, bir projeye bağlamanın manası yok. Birçok ülkede uygulanan bu model Türkiye'de de uygulanmaya başlamıştır. Dolayısıyla, tabii ki bazı arkadaşlarımızın "Bu maddeler güzel." demeleri hoşumuza gidiyor ama "ancak" kelimesinden sonra ısrarla bir şey bulmalarını muhalefet yapmalarına bağlıyorum tabii.
Tabii, ben burada bazı arkadaşlarımıza, özellikle Hamzaçebi Başkanımıza çok teşekkür ediyorum, hakikaten istifade ediyoruz, bir okul gibi, çok şey öğreniyoruz burada. Lütfen, birbirimize, genel başkanlarımıza, birbirimizin değerlerine, saygı duyduklarımıza hakaret etmeden de hem bu kanun teklifindeki görüşmelerimizi en güzel şekilde yaparız hem de çok güzel olur diye düşünüyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum, sağ olun.