| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 22 .01.2015 |
VAHAP SEÇER (Mersin) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Aslında, tabii, sona kaldık. Siz de haklısınız, biraz tekrara düşeceğiz ama biz de buna yönelik kişisel görüşlerimizi tutanaklara geçirme açısından ısrarla söz istedik. Yalnız, bu konuya geçmeden önce, Sayın Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz'a dün Diyarbakır'da DEDAŞ'la ilgili, gelişmeyle ilgili bir sorum olacak. Şimdi, orada, Dicle Elektrik Dağıtım AŞ Diyarbakır'da elektrik borcu bulunduğu gerekçesiyle belediyelere ait su istasyonlarının elektriğini kesiyor ve yaklaşık olarak 500 bin kişi de susuz kalıyor.
Şimdi, burada vahim bir tablo var. Aslında orada Hükûmetinizin bir anlamda otoritesini de ortaya koyan, hangi noktada olduğumuzu ortaya koyan bir tablo.
BAŞKAN - Hangi?
Sayın Seçer, bu Sayın Bakana bu konuda özel bir şey sorulabilirdi.
VAHAP SEÇER (Mersin) - Diyarbakır Su ve Kanalizasyon İdaresi Müdürü diyor ki: "DEDAŞ bize şişirilmiş mükerrer faturalar gönderiyor, haksız birtakım faturalar kesiyorlar. Dolayısıyla biz bu borcu ödemiyoruz."
Diğer taraftan, DEDAŞ, belediye elektriği kullanmasın diye trafodan parça söküyor. Belediye de gidiyor zorla o trafodan elektrik alıyor ve zabıtaları da güvenlik gücü olarak kullanıyor, oradan elektrik kullanıyor. Arıtma tesisine elektrik verilemediği için çevre sağlığı tehlikeye giriyor yani bir keşmekeş ortamı var.
Sayın Bakan, şunu sormak istiyorum: Tabii ki Kalkınma Bakanı hüviyetiyle de o bölgeye ilişkin önemli projeleri de biliyorsunuz, bölgeyi de biliyorsunuz. Hükûmetinizin o bölgeye ilişkin bir otorite sıkıntısı mı var? Yani DEDAŞ ayrı hareket ediyor, belediye ayrı hareket ediyor, zorla elektrik alıyor, zorla elektriği kesiyor. Böyle bir durumla Diyarbakır'da karşı karşıyayız. Bu konuda sizden yanıt bekliyorum.
Şimdi, tartıştığımız konunun temelde bir torba yasa meselesi var Sayın Başkan. Az önce de arkadaşlarımız söyledi, aslında bütün bu tartışmalar Plan ve Bütçe Komisyonunun iktidar, muhalefet milletvekillerinin haklarını savunmaya yönelik bir tartışma. Burada bizim söylediklerimiz sadece bizleri bağlamıyor, iktidar partisi grubu milletvekillerini de bağlıyor.
Neticede, bakın, Bülent Arınç 14 Eylülde aslında bu tartışmanın özetini söylüyor, "Biz, torba yasayı literatürden çıkartacağız." diyor yani hükûmet tasarısı olarak.
Şimdi diyeceksiniz ki: "Bu gelen hükûmet tasarısı değil." Nedir bu? Milletvekili teklifi, Hükûmet teklifi demiyorum, milletvekili teklifi.
Ama nihayetinde, Sayın Başkanım, "torba yasa" tabir ettiğimiz bir çalışmayla karşı karşıyayız. Diyor ki Sayın Arınç: "Yasama sıfır hata kabul eden bir şeydir." E, saatlerce neyi tartışıyoruz? Yani hatayı tartışıyoruz. Bu kadar aceleyle bunları getiriyorsunuz önümüze, farklı konuları içeren birtakım teklifler var.
Bakın, burada Sayın Çetin tek tek biraz sonra açıklayacak. Tali komisyonlardan gelen bu cevapların tarihleriyle ilgili, içerikleriyle ilgili notlar aldı. Kanun teklifi geliyor, kırk sekiz saat dolmadan bizim huzurumuza o kanun teklifini getiriyorsunuz. Burada var, Sayın Özkul'un teklifi var. E, tali komisyonlardan gelen görüş diye bir şey yok, farklı konular. Torba yasanın garabeti burada zaten, bir konu işlemiyoruz, birden fazla konuyu işliyoruz ve her konuda da uzman olma zorunluluğu gibi bir durum söz konusu. Oysaki mutlaka tali komisyonların görüşü olmadan da esas komisyon bunları görüşebilir ama şimdi bakın burada çok önemli konular da var. Açıkçası "Niçin seçim öncesi alelacele getirilmiş?" diye tenkit ettiğim, eleştirdiğim işte Kızılay'la ilgili, Yeşilay'la ilgili esasına geçtiğimizde tartışacağımız konular da var. Dolayısıyla bu şekilde yasa yaparak ne bizim içimize sinen birtakım çalışmalara imza atmış oluruz ne de gerçekten toplumun talep ettiği değişiklikleri burada yerine getirmiş oluruz.
Ben de bu çalışmalarla ilgili bir alt komisyon oluşturulmasını Komisyondan talep ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.