| Komisyon Adı | : | SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu Teklifi (2/2537) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 29 .01.2020 |
HULUSİ ŞENTÜRK (İstanbul) - Öncelikle teşekkür ediyorum.
Şunu söyleyeyim: Yedi yıl boyunca her türlü görüş alındığı gibi, bu kanunla ilgili çalıştığım günden beri ben uygunluk değerlendirme kuruluşlarından ithalat işlemi yapan müşavirlik firmalarına varıncaya kadar da sektörün hepsiyle bire bir görüşmeler, hatta bunlara danışmanlık yapan firmalarla bile görüşmeler yaptım çünkü çok önemli bir yasa ama öncelikle bu yasanın bir çerçeve yasa olduğunu hep göz önünde bulundurmamız lazım, çünkü asıl uygulama bu yasaya göre çıkacak olan tebliğ ve yönetmeliklerle belirleniyor. Dolayısıyla burada her şeyi detaylı yazmamız, ayrıntıya girmemiz mümkün değil; bu bir çerçeve yasa biçiminde.
Bu yasa teklifinin tanımlarla ilgili maddesi son düzenlenen AB mevzuatının bire bir tercümesidir. Mesela, ürünle ilgili kısım da oradan gelir. Bir de "gıda" dendi ama gıdayla ilgili, biliyorsunuz, özel bir kanun var; gıda ürünlerinin üretimi, imalatı... E-ticaretle ilgili, yine e-ticaretin düzenlenmesiyle ilgili kanun var. Yani bu kanunlar kapsamında...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Tercüme hatası yok mu?
HULUSİ ŞENTÜRK (İstanbul) -Yok.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - İyi bakın.
HULUSİ ŞENTÜRK (İstanbul) - Şimdi şöyle: Burada aslolan genel ilkeleri koymak. Özellikle iki hususun altı çok çizildi: Yerli Türk malının korunması, ihracatı. Hepimiz biliyoruz ki ne yazık ki bazı ihracatçılarımızın üç kuruş için yaptığı hilekârlıklardan dolayı, biz, Balkan pazarlarında, Orta Asya pazarlarında rezil rüsva olduk ve ciddi pazar kaybı yaşadık; çok ünlü bir markanın adını koyup, içine son derece dandik malzemeleri koyup göndermek gibi ve Türkiye bunun çok ağır bedellerini ödedi çünkü bunun bir düzenlemesi yoktu, karşı taraf ile buradaki satıcı... Şimdi, bu yeni düzenlemeyle Türkiye artık diyebilecek ki: "Hayır, bir dakika kardeşim. Tamam, sen onu standartlarına göre üretiyorsun, kabul, ama onu kandırma hakkını -etiketli ürünü, iç bilgisini, farklılığını- böyle bir şeyi sana tanımıyorum." deme hakkı geliyor. Dolayısıyla bu, ihracatçıyı koruma değil; Türkiye'nin ihracat kabiliyeti ve Türk malını koruma, imajını koruma anlamında ilk defa böyle bir düzenlemeye gidiyoruz. Burada, deminki sözüm yanlış anlaşılmasın, ihracatçıyı korumak için kısmen demiyoruz. Değerli arkadaşlar, eğer biz ihracatın tamamını iç piyasa gibi önce denetime almaya kalkarsak bunun altından kalkamayız. Yani Uruguay'ından Kamerun'una, Mısır'ından Japonya'sına farklı ülkelerin farklı talepleri var. Adam diyor ki: "Ben böyle bir ürün istiyorum." Dolayısıyla bizim, o ürünün daha üretim aşamasındayken kalkıp da onun standartlarına uygun üretme kabiliyetimiz... Böyle bir şey olamaz. Kaldı ki bu, biliyorsunuz, uygunluk değerlendirme kuruluşlarının görevidir aynı zamanda. Dolayısıyla bizim buradaki amacımız, AB pazarları dışında, tam tersi Türkiye'nin imajını koruyabilmek.
Son bir şey: Sayın Cumhurbaşkanının istisna yetkisiyle ilgili. Değerli arkadaşlar, bakın, burada bulanan herkesin bir şekilde ticaretle ilgisi var. Ben de evet, dört yılı aşkın süre Türk Standartları Enstitüsü Başkanlığı yaptım, hatta "Küresel Rekabette Standardizasyon Etkisi" diye de bir kitabım var. Ne yazık ki gelişmiş Batı ülkeleri bugün standardizasyon ve uygunluk değerlendirmeyi teknik koruma aracı olarak kullanıyorlar ve son derece vahşice kullanıyorlar. Az önce sayın vekilimiz de söyledi, Rusya'dan iade edilen domatesler politikaya bağlı olduğu gibi... Bu ülkeler kendi çıkarları adına o kadar gereksiz bazen teknik düzenlemeleri önümüze engel koyuyorlar ki bu durumda her ülkenin kendisini koruyabilme, kendi üreticisini koruyabilme adına farklı önlemler alma hakkı vardır. Daha evvel bu hak Bakanlar Kurulundaydı, zaten vardı ama yeni sistemin gereği olarak bu hak Cumhurbaşkanlığına aktarıldı. Bunlar her ülkenin, bugün Almanya'sına varıncaya kadar her ülkenin uyguladığı kurallardır. Bunları uyguluyorlar, sadece davul zurnayla ilan edilmez bu kurallar çünkü uluslararası, Dünya Ticaret Örgütü anlaşmaları gereği teknik engel oluşturmama şartı vardır. Bütün bunlar dikkate alınarak, iktidar politikası tarafından, ülke şartlarına göre o gün atılması gereken adımlar atılır, bu her ülkenin yaptığı bir şeydir ve biz de bu imkânı korumak mecburiyetindeyiz.
Teşekkür ediyorum.