| Komisyon Adı | : | (10 / 1058, 1071, 1108, 1220, 1288, 1369, 1464, 1559, 1560) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Kıdemli Başpolis Memuru Hüseyin Emir'in Rabia Naz Vatan'ın ölümünün soruşturması, sonraki gelişmeler ve dosyanın şu anda hangi aşamada olduğu hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 15 .01.2020 |
AHMET ŞIK (İstanbul) - Sizinle tanıştığımıza memnun oldum, öncelikle onu belirteyim. Ben Komisyondan değilim bu arada, misafir üyeyim. Dosyayı biraz dışarıdan takip ettiğim için, biraz da mesleki deformasyon diyeyim, gazetecilikten geldiğim için...
Öncelikle, sizi ve ekibinizi tebrik ederim, şu okuduğum, bu bize sunumunu yaptığınız dosya... Aslında dosyanın çok iyi bir röntgenini çektiğini düşünüyorum. Kişisel kanaatim bu ve birçok soru işaretini de giderdi ve size de şunda katılıyorum: Hani babanın iddialarını çürütmek ya da bir şeyi örtbas etmekten ziyade, var olan iddialara yanıt vermeye çalışmış yani bir iddiayı çürütmek babında değil.
Haddimi aşıyorsam kusuruma bakmayın ama şöyle bir eleştiride bulunacağım, lütfen hem muhalefet vekilleri olarak hem iktidar vekilleri olarak... "Bu, kesinlikle bir düşmedir." ya da "Bu, kesinlikle bir trafik kazasıdır."ı kanıtlamaya yönelik bir kanaat ortaya çıkarılmaya çalışılmasını -lütfen yanlış anlamayın- çok doğru bulmuyorum ama ikidir toplantıya geliyorum, ikisinde de benzer bir izlenime kapıldım ki ben bunu biraz hatalı buluyorum çünkü ortada bir cenaze var ve bir çocuğa ait; bizim gerçeğe ulaşmaya çalışmak için yol açıcı bir buzkıran görevi görmemiz gerektiğini düşünüyorum.
Şimdi, benim sizin bu uzun raporunuzdan okuduğum kadarıyla şöyle bir tespit yapmam mümkün: Biliyorsunuz, Şaban Vatan'ın da akli dengesinin yerinde olup olmadığına dair bir rapor alınmaya da çalışıldı ama tırnak içinde söylüyorum, bir babanın deliliği bu Komisyonun kurulmasını sağladı, bunu çok kıymetli buluyorum ya da sizin bu çalışmanızın her vakada böyle çalışılmasına yönelik bir örnek dosya olması babında bir yol gösterici olması gerektiğini düşünüyorum. Keşke baştan böyle bir çalışma yapılsaydı, biz şu an burada bunu tartışmıyor olabilirdik.
Öte yandan, şimdi siz dediniz ya "Tanıklar konuşmak istemiyor, bulaşmak istemiyor." diye çünkü lütfen yanlış anlamayın, bir kanaat ya da bir iddiayı güçlendirmek ya da çürütmek için söylemiyorum ama acılı bir babanın birtakım iddiaları var -tırnak içinde söylüyorum- bir senaryosu var ve ona ulaşabilmek için de -kocaman da bir soru işareti var çünkü çocuğunu kaybetmiş- her şeyi irdelemeye çalışıyor ama iş, öyle bir hâle geldi ki özellikle sosyal medyadan doğru yürüyen bir şehvete döndü iş, bu konuda resmî teze itiraz etmek de yanında yer almak da bir linç öznesi olmamız durumunu getiriyor maalesef, tamam mı? Şimdi, gerçek kanaatimizi belirtirsek bizi topa tutabilirler ama bu hâlin böyle olmasında... Bunu da bir iktidar eleştirisi gibi görün ama AKP olduğu için söylemiyorum yani yargıda ve güvenlik bürokrasisinin içerisinde öyle bir tahribat yaratılmış durumdaki o nedenle insanların yargıya güvensizliği her şeyin örtbas edildiği gibi bir noktaya gelmiş oldu ki bence bunun üzerine kafa yormak lazım biraz. Şimdi, bu genel eleştirim olsun.
Ama benim birkaç sorum var, hani yol alabilmek için söyledim çünkü bir yere çok takılıyoruz. Çantanın bulunması meselesinin biraz şaibeli olduğunu düşünüyorum. Şaibeli derken, orada bir boşluk var ve doğal olarak raporunuz buna yanıt veremiyor çünkü elinizdeki veri kısıtlı.
İki, bence burada şöyle bir şey var: Acaba bununla ilgili bir adli girişim başladı mı? Günlük meselesi... Günlükle ilgili Türk Ceza Kanunu'na göre bir delil karartma meselesi var. Onun şüphelilerine dair herhangi bir suç duyurusunda bulunuldu mu mesela? Günlüğü bulanlar, saklayanlar, sayfaları yırtanlar, içinde ne yazdığını bilememe hâlimiz, burada gerçekten bir delil karartma var, bir suç var, anlatabiliyor muyum?
Ben kişisel kanaatim bir düşme olduğuna iknayım zaten, anlatabiliyor muyum? Yani, çünkü baştan da dosyayı takip ettim ama hiç görüş bildirmedim bu Komisyona gelene kadar ve bu dosyaların hepsini okudum ve oradan yola çıkarak kanaatim düşme olduğu yönünde. Sizden bir önceki toplantıda gelen Adli Tıp uzmanı arkadaşlarımız da bu konuda benim kanaatimin de biraz yerleşmesinde yardımcı oldular çünkü yani Adli Tıp raporlarında da bir bilgiye, bulguya ulaşabiliyorsunuz.
Şöyle bir şey var yani, sizin de biraz önce ekimozları göstererek tarif ettiğiniz şey, benim kanaatim, fındıklık alana çocuğun düşmüş olabileceği ama bu düşmenin itilme mi, intihar mı, yoksa kaza mı olduğuna dair bir tespit yapmamızın gerekliliği. Öncelikle böyle bir tespit yapmamız mümkün mü bu eldeki verilerden?
KIDEMLİ BAŞPOLİS MEMURU HÜSEYİN EMİR - Arz edeyim efendim.
JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Ama çok sonlara gittik yani, biz aşama aşama gidiyorduk o kadar çok konu var ki Ahmet Bey, birden çok sona geldiniz.
AHMET ŞIK (İstanbul) - Yok, yok. Ben, başka şeyleri de soracağım, bütünleştireceğim.
JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Yani bir genel yoruma girdiniz sonuçta.
KIDEMLİ BAŞPOLİS MEMURU HÜSEYİN EMİR - Çanta konusu ayrı bir bölüm, onu orada arz edeceğim.
AHMET ŞIK (İstanbul) - Tamam bir iki sorum daha olacak da istiyorsanız toparlayayım hepsine mi yanıt vermek istersiniz?
KIDEMLİ BAŞPOLİS MEMURU HÜSEYİN EMİR - Çanta konusunu birazdan bölümünde arz etsem sıkıntı olur mu?
AHMET ŞIK (İstanbul) - Olur tamam yani bu...
JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Kendi yeri gelince sorsanız Ahmet Bey.
AHMET ŞIK (İstanbul) - Yeri gelmeyecek de o yüzden çünkü o kadar çok detaylı bir sorular soruluyor ki.
ZEYNEP GÜL YILMAZ (Mersin) - Jale Hanım, aşama kalmadı artık zaten.
JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Olur mu daha yani yere değdi Mürsel Bey bulacak. O ifadelere gelmedik.
AHMET ŞIK (İstanbul) - Yani, benim gerçekten kaygım biraz şey çok uzadı ve her bölüm için çok ayrıntılandırarak ve bir kanaat hasıl olması için soru sorulur ve hakkıdır sizin bunu sormanız ama biraz fırsatını bulmuşken sorayım derdindeyim yani o yüzden...
BAŞKAN CENGİZ AYDOĞDU - Tabi tabi, siz toparlayın. Ahmet Bey, siz sorun sorunuzu.
AHMET ŞIK (İstanbul) - Bakın benim kanaatim şu yani...
JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Bu kanaatinizi sizin öğrenelim yani kanaat belirtmek gibi...
AHMET ŞIK (İstanbul) - Tamam, yani sizin gibi soruyorum lütfen itiraz etmeyin yani. 17.00 ya da 17.01 arasında kapısının önünde gördüğüne dair 2 çocuğumuz var, tanık var. HTS raporları ve tanık ifadeleri birbirini örtüştürerek bir çalışma yapmaya çalışmışsınız ve bir saate ulaşmışız. Çocuğun düştüğünü düşündüğümüz saat 17.14 gibi yani on üç-on dört dakikalık bir kayıp zamanımız var ve kapının önünde gözüktüğünü doğru kabul edersek çocuğa erişimi olan 4 kişi var: Babaanne, ağabeyi, yengesi ve kuzeni.
KIDEMLİ BAŞPOLİS MEMURU HÜSEYİN EMİR - 1 kişi daha. Sonradan bulduğumuz, bilmediğimiz, apartmanda o saatlerde bir de kaloriferi yakan biri daha var. O da sonradan.
AHMET ŞIK (İstanbul) - Ha evet, o da var, evet. Yani, bu aslında 4 artı 1 bence o kayıp zamanın telafisi için ya da soru işaretini gidermek için şüphelilerin listesidir hani birini suçlamak için söylemiyorum.
KIDEMLİ BAŞPOLİS MEMURU HÜSEYİN EMİR - Dinleme yapmamızın birinci gerekçesi bu.
AHMET ŞIK (İstanbul) - Tabii ki onu anladım. Zaten savcılık da bu aşamaya doğru yönelmiş; yenge, kuzen ve amcaya yönelik bir soruşturmanın içerisine dâhil etmiş ama hâlâ sorulara yanıt... Ben sizin burada yirmi sekiz yıllık mesleki deneyiminize bakarak ve dosyayı da oluşturan kişi olduğunuza bakarak... Mesela soruşturmanın nasıl bir evreye yönelmesi gerektiğine dair fikrinizi almak istiyorum yani çünkü kaza ihtimalini de ortadan kaldıran çok fazla veri var, çünkü siyah Doblo... Onu da "Doblo diye tarif ediyorum ben bu araçları." diyen bir teyzemiz var.
KIDEMLİ BAŞPOLİS MEMURU HÜSEYİN EMİR - 7 tane ayrı araba gösterdik...
AHMET ŞIK (İstanbul) - Ve artı, iddia ettiği şeyle olayın olduğu saat arasında yirmi ila otuz dakika arasında bir fark da var yani teknik inceleme de bir sürü şeyi ortadan kaldırınca sonuçta çocuğun düşme sonucu, yüksekten düşmeye bağlı olarak yaralandığı ya da öldüğü gibi bir fikir kafamızda oluşabiliyor ama bunun, dediğim gibi, itilme mi kaza mı intihar mı olduğuna yönelik bir bulguya erişebiliyor muyuz? Bir de bir hasarlı kiremit var ya o kiremidin bulunduğu yer, çocuğun düştüğünü düşünebileceğimiz fındıklık alana bakıyorsa eğer orada herhangi bir inceleme yaptınız mı? DNA analizi vesaire.
KIDEMLİ BAŞPOLİS MEMURU HÜSEYİN EMİR - Şöyle arz edeyim efendim. Öncelikle, Sayın Vekilim ayrıldı ama onun sorusunu bitireyim. Ayağın... Lastik izi olabileceği değerlendirilen bölge. Hem kola hem ayağa baktığımızda bir darbeye maruz kalan kolun durumu bu. Ama şu ayağın üzerinden en az 1 tonluk araç geçmesi durumunda herhangi bir iz kalmaması mümkün müdür, efendim? Ya da arka kısmı burası ya da kol... Yani, düşünün bir "Doblo" diye tabir ettiğimiz araç en az 1 tonluktur. Böyle bir kolun üzerinden ya da bacağın üzerinden geçmesi durumunda, ki bir önceki resimde diğer kolu gördük, izlerin ne kadar belirgin olduğunu. Bu kol da burada, bacağı da iki yönlü olarak gördük. 1 tondan fazla olan bir aracın o kol ve bacak üzerinden geçmesi durumunda herhangi bir hasar kalmamasını, bilmiyorum, ben Adli Tıpçı değilim ama, akıl ve mantıkla izah edemedim.